?>

Ekonomi mi? Milli Güvenlik ve Bekâ mı? Gereksiz gündemlerden gerçek çözümlere…

E. Yb. Halil Mert

2 yıl önce

Ekonomi…

Fakirlik…

Sosyal adalet…

Asırlarca tartışıldı. İdeolojiler paranın ve menfaatin paylaşımı üzerine tasarlandı…

Kapitalizm…

Komünizm… 

Türkiye’miz son 250 yıldır Millî Bekâ, hayatta kalma ile ekonomik bağımsızlık ve vatandaş memnuniyeti arasında kalmıştır. Gerek fert gerek ülke anlamında tam bağımsızlığın ekonomik bağımsızlıktan geçtiği görülmüştür. Atasözümüz herkesçe mâlum…

“Borç almaya alışan emir almaya da alışır.” 

Ülkemize bakınca manzara şöyle…

Bölgesinde etkin olmaya çalışan, millî teknoloji, savunma sanayii, Karabağ Harekâtı, Libya, sınır ötesi operasyonlar gibi stratejik kararlar alan bir hükümet…

Hiçbir konuda çözüm önerisi olmayan, dış güçlerle ve FETÖ aklı ile hareket ettiği değerlendirilen bir muhalefet… Temel argümanı da şu. “RTE gitsin, kim gelirse gelsin.”

İnsanımızı tedirgin eden ise, ekonomimizin bozulmaya devam ediyor olması… İnsanımız gerçekten zorlanıyor. Geçim şartları zorlaşmaya devam ediyor. Hükümet gerçek manada çözüm aramalı…

Geçen haftalarda karaborsa, fahiş fiyat artışı, tefecilik gibi ülke ekonomisini bozan işlerin dinimizde haram olduğu ile ilgili hutbe okundu. Pekî kim yapıyor bu ahlâksızlığı?

İçimizden birileri…

Neden mi?

Ülkenin okumuşları hem Millete uzaklaşıyor hem de bencilleşiyor. Kitaba, Millî Ahlâk’a uymak yerine, her türlü kitabına uyduruyor.

Özellikle iktidâra yakın olmak üzere ve tüm siyâsî çevrelerde menfaat ilişkileri saklanamaz durumda.

Ülkede sürekli gereksiz gündemler konuşuluyor.

Suũdí Prens geliyor. Kocaman adamlar, askeri birliği selamlama şeklini konuşuyor.

Ne demiş?

Selàmun aleyküm

Allah aşkına ne demiş?

Selàmun aleyküm

Bu millet 1000 yıldır “Selàmun aleyküm” diye selamlaşıyor. Siz ayda mı yaşıyorsunuz?

Tüm Batı, Kaşıkçı Cinayeti’nde Suudlardan rüşvet alarak sustu. Biz feveràn ettik. Sonra da yakın ilişki kuruyoruz. Bunu konuşabilirsiniz. Fayda ve mahzurlarını… Ama bu derin analizlere kafa yoran yok. Çünkü gerçek dertlerimizi konuşacak bilgi ve birikim yok adamlarda. 

Cumhuriyet sonrası siyáset Milletimize şunları gösterdi.

Ülkeyi şahsi ideolojilerinizle yönetemezsiniz.

Vatandaşa kendi ideolojilerinizi dayatarak ülkeyi zayıflatamazsınız.

Temeli Milletimizin yüreğinde, töresinde, terbiyesinde, imânında olan Millî Ülkülerine bağlı davranmak zorundasınız. Çözüm ve hâl tarzlarınız Millî mefkûre içinde olmalı.

Millî Birlik için tevâzũ, Millet ve devlete sadákât, fedákârlık, çalışkanlık gibi ferdî hassasiyetlerinizi ortaya koymak zorundasınız. Yeni dönemde görevlendireceğiniz devlet kadrolarında LİYÁKÂT, EHLİYET, DEVLET VE MİLLETE SADÁKÂT, FEDÁKÂRLIKLA HİZMET gibi vasıflar arayacağınızı taahhüt etmelisiniz.

Konu şu…

Fert ve toplumda manevi değerler zayıfladıkça maddi kavramlar ve kabalık, bencillik, harama tevessül, kitaba uymak yerine kitabına uydurmak gibi yozlaşmış ahlaksızlıklar öne çıkar.

Bugün ahlâk, fedákârlık, vermekle özdeşleşmiş gerçek dindarlığın yerini, bazı şekil ve giyim tarzı almıştır.

Bugün fedákârlık, Millete karşılıksız hizmet, “devlet malı, yetim malı”, “mesái mefhumu gözetmeksizin hizmeti ifâ” gibi memuriyet ve devlet memurluğu vasıfları yerine “Benim menfaatim ne olacak?” diyen rüşvete meyyal ve her türlü haramı kitabına uydurarak helâlleştiren, tarikat ve cemaat ilişkisi/menfaati varsa “haram işleri dahi Allah rızası sosu ile süsleyip maskeleyen bir devlet memurluğu” anlayışı yerleşmiştir. Nerede Hz. Ömer’in “devletin mumu!” hikâyesi?

Cami hocası Afrika’da kârlı kurban kesimi planlıyor… Oysa üç-beş yıla kadar insanlar, bu işleri kendinden katarak yapıyordu.

Normal görüyorsunuz değil mi?

Kurban yazan cemaat hilelerinden sonra bu münâfıklıklar hayatın bir parçası oldu.

Nitekim Hadis-i şeriflerde Peygamberimiz SAV. “Paraya gönül vermek, sizden öncekileri mahvettiği gibi sizi de mahvedebilir. [Taberani] Bir zaman gelir ki, kaygısı mide, şerefi mal, kıblesi kadın, dini para olan kimseler çıkar. Bunlar halkın şerlileridir. [Sülemi]” buyuruyor.

Burada kastedilen fakirliğe özendirmek değil, şahsi menfaat için yapılan kötülüklerin neler olduğudur.

Evet, iktidar, vatandaşın alım gücündeki kaybı çok da dikkate almıyor görünüyor. Muhalefetin lâfı çok, ancak çözüm önerisi hiç yok. Şu anda ekonominin kötü gidişi kadar muhalefetin çözüm önermeksizin FETÖ ile algı operasyonları yaparak hükümeti yıpratması da başlı başına sorun. 

Çözüm mü?

Halk siyásete katılmalıdır. Hangi partide olursa olsun sağduyu ve millî terbiyenin, millî menfaatlerin öncelenmesi için halkın seçilmişlere baskısı ve kontrolü şarttır.

Bugün Kürt Türkleri, nasıl bölücülüğün kucağına itiliyor? Sağduyulu Kürtler, toplumda arsızlar kadar güçlü olsa…

Hırsız, menfaatperest birileri kadar namuslu, çalışkan ve fedákâr insanlar siyasette etkinleşse, hizmet ve millet aşığı devlet personeli sesini daha çok çıkartsa, devlette bu kadar menfaat odaklı tipler teşkilatlanabilir mi?

Yattığımız yerden eleştirmek yerine gelin Millî Devleti ve Millet menfaatini temel alanlarla birlik olalım.

Onların etrafındaki varsa ikiyüzlü kişi ve kimlikleri zayıflatalım.

Liyákâtli ve çalışkan insanların kadrolaşmasına destek sağlayalım.

İyi insanların kuyusunu kazan her türlü ihanetin karşısına dikilelim.

Bu ülkede, yıllarca sorular çalındı, mülákâtla ehil olmayan insanlar düzmece mülákâtlarla memur yapıldı.

Hâk aramak karşı çıkmak değildir. Hâk, helâlin talep edilmesidir. Haramın itlâf edilmesidir.

Değerli Dostlar.

2023 Seçimlerine FETÖ, ABD, İngiltere, Avrupa kadar sıkı hazırlanmalıyız.

Bu seçimler, Büyük Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğidir.

“Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar; önce haysiyetlerini sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.” diyor Mustafa Kemâl Paşa…   

“İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.” diyor Gülümüz SAV. Düşünebiliyor musunuz?

Allah CC Kur’an’da; “Muhakkak ki Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğini zaman, adaletle hükmetmenizi emretmektedir. Allah size en güzel bir şekilde öğüt vermektedir! Şunu kesin olarak bilin ki Allah, her şeyi işitmektedir ve görmektedir.” (Nisa 4/58).

Her Cuma Hutbesi’nde duyuyorsunuz değil mi?

Uyalım artık!..

Yine Rabbimiz; “Allah’ın sana verdiği serveti, O’nun yolunda harcamak suretiyle âhiretini kazanmaya çalış. Dünyadan da nasibini unutma. Allah sana nasıl ihsânda bulunduysa, sen de başkalarına öylece ihsânda bulun. Ülkede bozgunculuk çıkarmaya kalkışma. Çünkü Allah bozguncuları sevmez!” (Kasas 77)

Gelin Ülkemiz için fedákârlıkla çalışalım. Liyákâtli, ehliyetli, devlet ve millete sıdk ile hizmet edecek, cesur, sorumluluk sahibi, Milletimizin töre ve terbiyesine imân ve edebine saygılı ve bağlı insanların etkinleşmesi için mücadele edelim.

Gelin 2023 Seçimlerinde, Kraliçe’yi ve avánesini, ABD ve Haçlı Blokunu, düşmanlarımıza kölelik yapan FETÖ, LGBT, PKK, DAEŞ gibi teröristleri ve onlarla iş birliği yapan siyâsi kadroları tasfiye edelim.

Gelin birlik olalım, saf tutalım.

Biz solcu, sağcı, İslâmcı, muhafazakâr, lâik, Kemalist değiliz. Biz Müslüman Türk Evlâdıyız.

Müslüman olmanın getirdiği emirlere şartsız itaat ederiz.

Türk Evlâdı olmanın getirdiği şartlara bağlıyız. Her iki tanım da iç içedir. Buna Anadolu İrfánı diyenleri de Türkiye Müslümanlığı diyeni de kabul ettik.

Bizim bağcıyla işimiz olamaz. Biz üzüm yemek derdindeyiz.

Tıbbiyeli kızımızın dediği gibi; “Deve de bizim Diyar da… zorluklar, sorumluluklar, Millet de bizim, Devlet de, Vatan da…

“Türk, Kürt, Çerkez, Pomak, Arnavut, Laz, Gürcü, Yörük, Sünni, Şii, Alevi, Kızılbaş vb. demeden biz biriz. Töremizle, İmânımızla, terbiyemizle, tarihimiz, medeniyetimizle, aynı bayrağın, aynı vatanın, aynı devletin bağrında hep birlikte Türkiye’yiz.”

Çevremiz bizim güçlü olmamızı bekliyor. Tarih ve coğrafya güçlü ve birlik içinde olmamızı emrediyor.

Haydi... Kol kola, omuz omuza…

.

Emekli Yarbay Halil MERT, dikGAZETE.com

-Strateji ve Yönetim Uzmanı-

YAZARIN DİĞER YAZILARI