?>

Eğirdir Gölü’ndeki çamur tabakası

Ramazan Topraklı

8 saat önce

R.2. 21.09.24. Süpürgelik: Çamur tabakası, düdene giden sular, uzakta Yenice Sivrisi.

EĞİRDİR GÖLÜ’NDEKİ ÇAMUR TABAKASI 

Öz

Bu makalenin amacı Eğirdir ve Hoyran Gölleri ile bu göllerin tabanında bulunan çamur tabakasının kalınlığı hakkında bir tahminde bulunmaktadır. Zira, Eğirdir Gölü Sultan, Anamas ve Barla, Hoyran Gölü ise Bozdurmuş, Sultan, Barla ve Çirişli dağlarından doğan akarsu ve derelerin, feyezan anlarında getirdiği alüvyonlar tarafından doldurulmuş ve doldurulmaktadır. Dağların çıplaklığı ve arazilerin ekilir olması alüvyonu arttırmıştır.

Açar Kelimeler: Eğirdir Gölü, Hoyran Gölü, Sultan Dağları, Anamas Dağları, Barla Dağı, Feyezan, Alüvyon

Giriş

Eğirdir Gölü seviyesinin çok düşmesi ve 913.90 m olmasıyla göl tabanındaki çamur kalınlığı hakkında da bir fikrimiz oldu. 25 Ekim 2024 tarihinde Kemer Boğazı’na gittiğimde R.1-3-4’ü çektim. Gölün çekilmesiyle ortaya çıkan çamur tabakası kurumuş ve şak şak yarılmıştı. Yarıkların derinliğini 1,20 m ölçtüm. Çubuğun girmediği kısmı da hesaba katarsak tortu kalınlığı yaklaşık 1,50 m olur. 21 Eylül 2024’de Barla Boyalı Süpürgelik mevkiinde çekilen bir videoya göre de çamur tabakası kalınlığı bir metreden az değildi [bk. Video 1].

Gölde çamur tabakası oluşması

Kemer Boğazı ve Süpürgelik Mevkii göl tabanının en yüksek bölgesidir; bu çamur tabakası iki göl birleştikten sonra, 16. Asırdan itibaren oluşmaya başlamış ve 400-500 senede oluşmuştur. Göl tabanındaki çamur tabakası, göl tabanının en yüksek kısmında 1,50 m kadardır. Göl tabanının daha çukur yerlerindeki çamur kalınlığı daha fazladır. Zira eski Eğirdir Gölü’nün yaşı çok fazla olduğu için binlerce yıldır ırmaklar, sellerin getirdiği toprağı göle taşınmıştır. Onun için gölün eski kısmındaki çamur kalınlığı çok daha fazla olmalıdır. Bilindiği gibi barajlar, içinin çamur dolmasıyla ömrünü doldururlar. Eğirdir Gölü’ne çamur dolması sebebiyle derinliği ve su hacmi düşmüştür. Eğirdir Gölü [Ozolimne: Kokar-göl; Ouzolimne: Uz Gölü]: “Yüz Tepeler denen yerin ötesindedir ve ırmakların en uzunları, en bol su getirenleri oraya boşalır; yüzeyinde çok sayıda büyük taşıma gemileri gider gelir, bu da gölün ne kadar derin olduğunu gösterir” (Anna: 1996: 225, 12.Asır). Anna’nın yazımından sonra 850-900 sene geçti. Yüz Tepeler, Uluborlu-Senirkent ovası, ırmakların en uzunu Yalvaç [Orgas] çayı, en bol su getirenleri ise Marsyas ve Halys, Menderes, Sangaris, Bathys Rhyax, el-Battal gibi birçok adı bulunan iki göl arasındaki ırmaktır.

Göle toprak, kum çakıl taşıyan dereler ve akarsular: Göl’ün yağış havzası

Karayolları Teşkilâtında Eğirdir-Karacaören [Şuhut] ve Eğirdir-Şarkîkaraağaç yollarının yapımında çalıştığım için Hoyran ve Eğirdir Göllerine dökülen akarsuları, dereleri ve kuru dereleri az-çok bilirim. Zira büz, menfez ve köprüler, derenin feyezan anlarında getireceği suya göre hesaplanır. Bazen sellerle gelen taşlar ve ağaçlar, menfez ve köprüleri tıkar ve yolun yıkılmasına sebep olur[1].

Göle en çok çökelti veya sürüntü maddesi, sellerle [feyezan anında], en çok da tarlalardan ve kuru derelerden toplanarak gelir. Kâtip Çelebi Hamideli’nin ağaçlı dağlar eteğinde meşe ağaçlarıyla kaplı olduğunu söyler. Bu ağaçlık ve meşeliklerin çok büyük bir kısmı tarla açmak için yok edildi. Benim küçüklüğümde meşe çalısı oymaklar bile, köklenerek yok edildi. Meşe kökleri, kâh Yalvaç pazarında satıldı, kâh evlerde yakacak olarak kullanıldı. Ondan sonra da tarlanın taşı toprağı nesi varsa, sel sularıyla derelere ve çaylara, onlar vasıtasıyla da Eğirdir Gölü’ne döküldü. Gelen kum-çakıl ve taşlar önce derelerin ağzına boşalır ve göle doğru çıkıntılar hâsıl olur. Göl de bu maddeleri dalgalarla yavaş yavaş gölün içlerine doğru çeker.

Eğirdir’den Şarkîkaraağaç’a doğru giderken göle boşalan ilk dere Çayköy çayı/ deresidir. Bu çay daha önce Pınar Pazarı yanıyla gölün ayağı olan ırmağa boşalırken, 1950’lerde göle bağlandı. Getirdiği kum-çakıl inşaatlarda kullanırken sonra yasaklandı. Karabağlar’da iki kuru dere vardır. İki kuru dere daha geçilerek Karadutlar denilen Karayolları Bakımevi’ne gelinir. Burada arka arkaya köprülerle geçilen üç büyük dere vardır. Sarıidris veya Karkın deresi, Şeytanlık deresi, Şaraphane [Hamam] çayı, Hacılar deresi olmak üzere dört büyük dere daha var ki, bunlar feyezan anlarında göle çok kum-çakıl, taş ve toprak getirirler. Bundan sonra doğrudan Eğirdir Gölü’ne dökülen tek akarsu, Yalvaç [Antios] ve Örkenez [Orgas] çaylarının Kötürnek köyünde birleşmesiyle hâsıl olan çay ki, eski adı Gallos olmalıdır. Bu çayın kolları üzerinde 11 gölcük, bir adet baraj olup, bunlar olmadan önce göle gelen çökeltiyi artık sizler hesap edin. 1953’te gelen sel, bütün ovamızı göl hâline getirmiş ve Gelendost’u basmıştı.

Hoyran Gölü’ne dökülen Uluborlu Popa çayı ile Kundanlı Değirmen çayı [Elek suyu] olmak üzere iki akarsu var. Tarihte birçok adı kaydedilen Popa çayının birçok kolu olup, üzerinde Uluborlu barajı vardır. Hoyran ovasının eski adı Kaikos olup, Elek suyunun diğer adı Kaikos nehridir. Barla Dağı’ndan doğrudan göle boşalan birçok dere olup, en büyüğü üzerinde bir gölcük var. Göle doğru olan burunlar, derelerin getirdiği kum-çakıldan hâsıl olmuştur.

1833 yılında Uluborlu, Yalvaç, Gelendost yoluyla Eğirdir’e gelen Papaz Arundell, “Eğirler çayından [Yalvaç çayı] başka gölü besleyen bir akarsu görmediğimize göre göl, yeraltından besleniyor olmalı” der [bk. Har.1].

Pahimeris [son 1307], Yalvaç ve Orgas çayının çökelti maddeleriyle iki göl arasındaki ırmağı, ırmağın da Eğirdir Gölü’nü nasıl doldurduğunu şöyle açıklar [1999: 362-364, Çev. İbrahim Pür]:

“Aslında Sangaris boyunca yaşayan Amorionlu İlyas, şiddetli bir şekilde nehir kıyısındaki kalelere saldırdı. İmparator Mihail daha önce bunlardan kurtulmuştu ve ağaçlardan kestiği çok uzun kazıklarla nehri ortasından bölmüş ve buranın altındaki bölgeyi yaklaşık yüz fit genişliğinde geçilemez hale getirmişti. Daha önce söylediğimiz gibi Türklerin burayı işgal etmesi için mühim bir engel olmuştu. Bu esnada, Mart ayında nehir birden alçaldı ve üzerinde Justinyen’in Pontoyefira’sının bulunduğu eski yatağına döndü. Daha sonra nehir farklı yöne savrulduktan sonra, Sangaris, Melas’ı ve onun kollarını da içine aldı. Bu o kadar önemli değildi ancak yine de yeterli derinliği sayesinde düşmanların istilâsını engellemeye de yetiyordu. Daha sonra Sangaris, yağan yağmurla tekrar taştı ve daha önceki taştığı yerleri kapladı, çekildiği ilk yatağına geri döndü. Burada ilk gelenlerin geçmesi mümkün oldu. Taştığı yerlerde sadece taşkın nedeniyle derinlik akıntısı vermekle kalmadı ayrıca kızıl kayaların bulunduğu dağlardan gelen alüvyonları da taşıyarak nehirden geçmek isteyenlere de bir geçit imkânı sağladı[2]. Bu nedenle kalelerin içinde bulunanlar bu sıra dışı olayı gördüler ve tehlikede olduklarını anladılar. Yine de nehir bu konumunu uzun süre muhafaza edemedi ve sadece bir ay alüvyon biriktirdikten sonra geri yatağına çekildi. Bir taraftan eski yatağından başka yöne akması nedeniyle ve kalelerde kalanlar buraları terk etmesi ve düşmanların da nehir yatağını geçeceği belirgin bir durumdu, çünkü isteyen buraları kolayca geçebiliyordu. Diğer taraftan da yeni ve ani geri çekilme de burayı geçenlere de uyuyordu, çünkü biriken alüvyon sayesinde karşıya geçebiliyorlardı. Tüm tuhaflıklarıyla birlikte oluşan bu durum İmparatora duyuruldu ve her ne kadar Amorionlu İlyas, o zamana kadar barış ve huzur içinde ise de ülkenin iç kısımları düşmanlarla dolmuştu. Ancak daha sonra İznik çevresinde bulunan Osman tarafından gerçekleştirilen istismarlar da bu adamı düşündürüyordu: İlyas, eğer diğerleri istilâ amacıyla burayı geçmezken, o da barış içinde kalırsa imparatora karşı büyük bir iyilik yapmış olacağını, aksi takdirde elindekileri yağmalayacağını söyledi” [Pahimeris, 1999: 362-364. Dikkat! Pür, tarihçi değil, çeviride hata olabilir].

Hoyran Gölü’ne dökülen çökelti, Hoyran Gölü’nde kalacağı için iki göl arasındaki ırmağa gelemez. Marsyas veya Bigadiç de seyri çok kısa olduğu ve güçlü kaynaklardan beslendiği için teressübat taşımaz. İki göl arasındaki ırmağı alüvyonlarla dolduran tek ırmak, Yalvaç ve Orgas çaylarından hâsıl olan Gallos’tur. Bu ırmağın getirdiği çökelti, iki göl arasındaki Sangarios yatağını doldurunca nehir geriye doğru şişer ve yatağından dışarı taşar. Nehrin yatağını dolduran çökelti de nehirden geçişi kolaylaştırır. Anna’nın Filokalos [sığ geçit] dediği yer, işte nehrin aşağı kısmındaki bu yerdir. İki göl arasındaki ırmak yatağını dolduran çöküntü maddeleri yavaş yavaş eski Eğirdir Gölü’ne boşalır ve sonunda nehir yatağı eski hâlini alır.

Göl altından çıkan kurumuş çamur ve gölden çıkan hava kabarcıkları yanıyor

Göl tabanında ve çamurlar içinde kömürleşen organik maddeler yanıyor [bk. R.3, R.4]. Ayrıca gölden bataklık gazı [metan] çıkıyor ve ateş yaklaştırınca hava [metan] kabarcıkları tutuşuyor. 08.08.2024 günü, Eğirdir Gölü’nün ortası bir yerde göl kaynamaya başlıyor. Olay beş dakika kadar sürüyor. Bu olayın metan gazı çıkışı olduğu anlaşıldı [bk. Video 2]. Gölden çıkan gaz, ilk zamanlar pis kokuyor olmalıydı ki, Strabon, “Laodikya ile Apameia arasındaki göl denize benzerse de, yer altından gelen pis kokular çıkarır”; Anna ise “Ozolimne, yâni Kokar-göl” der. MTA 2012 yılında Eğirdir Gölü, Eğerim [Eğrim] Mvk. Önü, 9 m bir çukurdan hâlâ gaz çıkmakta olduğunu tespit etti [bk. R.5].

Göldeki çamur tabakasının kalınlığı gerçekte ne kadardır?

Göldeki çamur tabakasının kalınlığı için biz, yukarıda bir tahminde bulunduk. Ama çamur tabakasının gerçek kalınlığının bilinebilmesi için gölün muhtelif yerlerinde sondaj yapılması gerekir ki, bunu DSİ veya ilgili devlet dairesi yapmalıdır. O zaman göl hakkında daha gerçekçi yorumlar yapılabilecektir. Doktorasını Eğirdir Gölü üzerine yapan Jeofizik Y. Müh. Dr. H. Hüseyin Aksu, Kemer Boğazı’ndaki genç çökel kalınlığının 0,45-1,50 m; benim bahsettiğim çamurun genç çökel ve eski çökel kalınlığının ölçülebilmesi için de, sondaj yapılması gerektiğini söyledi. Dr. Aksu, F. F. Yiğit ile 2019’da yazdığı makalede eski Eğirdir Gölü’nün kuzey sınırının Barla-Hacılar hattı olduğunu belirledi.

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

[1] Buna rağmen bazı menfezlerin feyezan anında yıkıldığını gördüm. Anamas dağı ve Balcı köyünden gelen Şeytanlık deresi üzerine yapılan bir menfez, 1970’li yıllardaki bir selden tıkanmış ve yol yıkılmıştı. 1973 yılıydı; askerdim; bir otobüsle izne köye geliyordum; Şaraphane veya Hamam çayı üzerindeki üç gözlü büyük menfez, selde tıkanmış ve yol yıkılmıştı. Otobüs, servis yolundan geçiyordu ki, bir yolcu –“Boykotla mühendis olanın yaptığı köprü bu kadar olur” demişti ki, hiç unutmam.

[2] İmparator Mihail Komnen’in, Türkler’in geçememesi için uzun kazıklar çakarak, nehrin ortasında bir perde oluşturduğu engel yeri, Lebounion savaşında, “İmparator Aleksios, ertesi gün, ırmağın aşağı yanında Filokalos denen sığ geçit yerini işgal etmek için yola çıktı” (Anna, 1996: 251) zikredilir. Filokalos, Ainos [Barla halkının Aynalı Çarşı dedikleri yerin] yakınındadır. Irmağın diğer yerleri derin olduğu için Türkler, nehri, bu yerden geçiyor olmalıydılar.

Kaynaklar ve Tetkik Eserler

Anna Komnena (1996): Alexiad, Malazgirt’in Sonrası, Çeviri: Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi-İstanbul.

Pahimeris [Pachymeres], Georges (1999): Relations Historiques, Edition, par A. Failler-Paris.

Pahimeris [Pachymeres], Georges (2009): Bizanslı Gözüyle Türkler, Çev. İlcan Bihter Barlas, İlgi Kültür Sanat-İstanbul.

Video 1 [21.09.2024]: https://www.facebook.com/share/v/18375tvKJJ/?mibextid=wwXIfr [erişim 30.12.24]. Süpürgelik Mvk.

Video 2 [08.08.2024]: https://www.facebook.com/share/v/Nf1Q99VFbCYSc62J/?mibextid=SphRi8 [erişim 30.12.24]. Göl ortası bir yer.

R.1. Kemer Boğazı: Göl çekilince kuruyan çamur.

R.2. 21.09.24. Süpürgelik: Çamur tabakası, düdene giden sular, uzakta Yenice Sivrisi.

R.3. 25.10.24. Marsyas kaynağındaki su birikintisi. Marsyas Nehir kurumuş

R.4. 25.10. 24. Kurumuş çamurlar yanıyor.

R.5: 2012 MTA: Eğrim Mvk. Önü, metan gazı çıkışı.

Har.1: Eğirdir [ve Hoyran] Gölü yağış havzası ve çevresi.

YAZARIN DİĞER YAZILARI