?>

Efsane yılların efsane ‘Müteahhit’lerinden biri daha...

Emin Batur

2 yıl önce

EFSANE YILLARIN EFSANE ‘MÜTAHİT’LERİNDEN BİRİ DAHA…

… Aramızdan ayrıldı.

Geçtiğimiz Pazar günü (18.06.2023) Fatih Cami’sinden hakka uğurladığımız Mehmet Çelik Abi’den bahsediyorum.

EFSANE YILLAR…

1994-1998 yılları…

Milli Görüş belediyelerinin, hizmette efsane yıllarıdır.

O zamanlar İstanbul’da başınızı çevirdiğiniz her yerde belediye hizmetlerini görmeniz mümkündü.

Arı gibi çalışan belediye yöneticileri, çalışanları…

Ve tabii ki, olmazsa olmaz müteahhitleri vardı. 

MEHMET ÇELİK…

İşte o efsane müteahhitlerinden biri olan M. Çelik Abi’yi dün namazını kılarak hakka uğurladık.

KİPTAŞ…

Onunla tanışmamız Kiptaş’ta olmuştu.

1995 yılında 50.000 konutluk projenin hayata geçirilmesi için yapılacak Başakşehir 1. Etap’ın (3.004 konut 5 müteahhide verilecek şekilde planlanmıştı) ihalesine katılmak için evraklarını vermek üzere elindeki “bond” çantayla muhasebe servisinde görünce içimden “Bu mu 500 küsur konutluk ihaleye girecek!” diye hayret etmiştim.

Çünkü!..

Kendisini ilk defa görüyordum…

Derviş kıyafeti, elindeki çantası ve sağa-sola koşturan bir yardımcısı olmadan evrakları mütevazı bir şekilde düzenlediğini görünce, ihaleyi alabileceğine ihtimal vermemiştim

Ama aldı… 

Almasıyla birlikte…

Başta biraz sorun yaşasa da sonradan ekibi toparlayıp, geriden gelerek işi ilk bitiren müteahhit olmak için büyük bir gayret gösterdi.

Neden? 

EFSANELER YARIŞIYOR!..

Çünkü hedefleri, işi yap-şalap bitirip, nasıl olursa olsun para kazanmak değildi.

- Ya neydi hedefleri?

- Başkanımız Tayyip Bey, madem halka ev yapma sözü vermiş, biz de işi zamanında teslim edip Reis’in yüzünü halka karşı AK çıkaralım gayreti içindeydiler.

BEN İNSANLARA, “MÜSLÜMANLAR KÖTÜ İŞ YAPIYOR” DEDİRTMEM!

- Sadece M. Çelik mi böyle düşünüyordu?

- Hayır!

O yıllarda bizimle iş yapan müteahhitlerin çoğu bu aşkla çalışıyordu.

Mesela o günkü BİAT inşaatın kurucusu rahmetli Hayati Üstün bir adım ileri giderek şunu söylemişti: “Ben kendime Müslümanlar kötü iş yapıyor dedirtmem!” demişti.

- Neden bunu söyleme gereği duydu?

- İnşaatların hızlı bir şekilde bitirilmesi gerekiyordu ama o günkü DYP-CHP (SHP) koalisyon hükumeti, belediyenin konut yapan bir şirket kurmasına izin vermemiş, KİPTAŞ kuruluncaya kadar 1 senemizi kaybetmiştik.  

Haliyle…

Konutları zamanında yetiştirmek için proje ve şartnameler çok hızlı hazırlanmış, bazı detaylar gözden kaçmıştı. İnce işlere sıra geldiğinde ortak mahallerin karo mozaik olarak şartnameye konduğunu gören Hayati Üstün Bey, genel müdürümüze müracaat ederek, karo mozaiklerin 70’li yılların kooperatif evlerinde kullanıldığını…

Binaenaleyh;

Bugün, bu malzemeyi kullandığımız takdirde çok sakil kalacağını, evini görmeye gelen hak sahiplerinin dudak büküp “Ne olacak, belediye işi işte!” deyip, İBB’nin dolayısı ile Tayyip Bey’in kredisini düşüreceklerini söyledi.

- Genel Müdür ne cevap verdi?

- Konutların zaten çok ucuza satıldığını, karo mozaik yerine mermer kullanmanız durumunda fiyat farkını veremeyeceğini söyledi.

- İyi ama o konutların ortak mahalleri mermer kaplamalı…

- Evet! Dedim ya, o zamanlar müteahhitlerimiz de efsane idi.

Rahmetli Hayati (çok yakın dostumdu, birbirimize adımızla hitap ederdik) genel müdürümüze şu meşhur sözü söyledi:

Fiyat farkını ister verin isterseniz vermeyin!.. Ben, yine de ortak mahalleri (mekânları) mermer yapacağım. İnsanlara “Müslümanlar kötü iş yapıyor” dedirtmem!

Ve gerçekten de o projeden zarar etmesine rağmen sadece ortak mekânları değil denizlikleri de mermer yapmıştı.

- Peki, diğer müteahhitler de aynı şeyi yaptı mı?

- Evet!

Bir diğer müteahhidimiz Hasan Ekşi idi. O da rahmetli oldu. Allah, gani gani rahmet eylesin.

Üstelik

BİAT İnşaat gibi bir firma (o zamanlar yeni bir firmaydı ve H. Ekşi Bey’in firmasına göre küçük bir firma idi) Marmara Mermeri kullanıyorsa, ben daha üstün olanını kullanırım” deyip Bilecik mermeri kullanmıştı.

MEHMET ÇELİK ABİ, BİLDİĞİNİZ “MÜTAHİTLERDEN” DEĞİLDİ!..

M. Çelik Abi…

Büyük müteahhit olduktan sonra kendisine ‘ulaşılamaz’ biri değildi.

Ne zaman bürosuna gitseniz, çayı-çorbası, başında takkesi, elinde tespihi, Namaz vaktiyse sırtında cübbesi hazırdı.

Sizi hem maddi hem de manevi sohbetiyle doyururdu.

ERBAKAN-ERDOĞAN…

Siyasette de ferasetli biriydi.

Külyutmazdı.

Ben onu ilk gördüğümde, mütevazı haline aldanıp derviş biri sanmıştım.

Meğerse o, Erbakan Hoca ile gerektiği kadar görüşen.. Cumhurbaşkanımız Tayyip Bey’in konuştuğu, yakından tanıdığı biriymiş.

Allah, gani gani rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.

.

Emin Batur, dikGAZETE.com

.

YAZARIN DİĞER YAZILARI