Güzel bir yerde olmak güzeldir.
Güzel insanlarla olmak güzeldir.
Güzel bir zamanda, güzel insanlarla güzel bir yerde olmak ise muhteşemdir.
Allah’ın insanlara eşit olarak dağıttığı/verdiği tek şey akıldır. Onun için herkes kendi aklını beğenir.
Sadece akıllar arasında ortak noktalar vardır, yani bileşenler vardır.
Mühim olan bileşen alanları iyi değerlendirmektir. Bu değerlendirme ise ortak hedefe gitmek için ortak aklın harekete geçirilmesi ile mümkündür.
İnanmadan iman edilmez! Önce inanacağız ve sonra inandıklarımızı gerçekleştirmek için yapabileceklerimize göz atacağız.
Aynı davaya inanmak, aynı yolda yürümektir.
Dar pencereden bakmayacağız hayata ve yarınlara.
Hayatta başarılı olmak, her zaman bir adım önün hesabını yapmaktan geçer.
Her zaman bir adım önümüzün hesabını yapacağız.
-Ne zaman?
-Her zaman.
-Nerede?
-Her yerde… Hem kendi özel hayatımızda, hem de çalıştığımız kurumda ve en önemlisi de yaşadığımız ülke coğrafyasında.
Sahip olduğumuz her nesnenin bir bedeli vardır.
Sahip olduğumuz bedenin ve canın da bir bedeli vardır. Bu da yaratana dua etmektir.
Evimizde yaşamanın bedeli vardır, kira ödemek zorunluluğumuz var. Evi satın alma zorunluluğumuz var. Devlete karşı ev için vergi ödeme zorunluluğumuz var. Gecekonduda oturmanın bedeli ile sahildeki bir villada oturmanın bedeli olduğu gibi bedelleri de farklıdır. Gecekondunun kira bedeli bir lira ise deniz manzaralı, dağ manzaralı bir villanın bedeli de en az on liradır.
Asıl işleyeceğimiz konu burada başlıyor.
Millet olarak onurlu ve gururlu bir geçmişimiz var her şeye rağmen.
Dünya tarihinden Türkler tarihini çıkarırsanız eğer, iskeletsiz bir et yığınına döner dünya tarihi.
Bu çok özel bir durumdur.
Ve şu anda ülke coğrafyamız ise bütün dünyanın gözünün olduğu bir yerdir ve burada yaşamanın da bir bedeli vardır.
Bu bedelin karşılığı kandır, candır… Şehitler vermektir.
Üstte bahsettiğim, “dünyanın gözünün olduğu bir yerdir” diye tabir ettiğim coğrafyanın adıdır Anadolu.
Dünyanın gözü, kuru kuruya bakmıyor buraya.
Her ülke, farklı emeller besliyorlar bu güzel coğrafya için ve emellerini gerçekleştirebilmek için ise taşeronlar kiralıyorlar.
O taşeronların beyinlerini kiralıyorlar, beyinlerini yıkıyorlar, ellerine silahlar verip sözüm ona coğrafya üzerinde rüzgar olmaya çalışıyorlar.
“Yiğit düştüğü yerken kalkar.” Bu millet, düştüğü yerden kalkmıştır.
Bunu bildikleri halde kardeşi kardeşe kırdırmak, ülkede sükuneti bozmak, yatırım yapılmasını engellemek için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Hatta aynı taşeronu birden çok ülke kullanıyor.
“Taşeron” dediklerimiz, sadece ellerinde silahlı teröristler değil, aynı zamanda dijital olarak da beyinlerimizi formatlamaya çalışıyorlar.
Bu köşenin adı “düşünebilmek güzeldir”.
Evet, kendi adımıza, ailemiz adına, mahallemiz adına, şehrimiz adına, ülkemiz adına ve dünyanın geleceği adına bir adım önümüzün hesabını yapma zorunluluğumuz vardır.
Bir adım önümüzün hesabı, öncelikle düşünmekten geçer. Onun için “düşünebilmek güzeldir” diyorum.
Yeter uyuduğumuz, zaman uyanma, düşünme ve uygulama zamanıdır.
Düşünebilmek güzeldir.
.
Seyfi Turan, dikGAZETE.com