Dünya ve Türkiye nüfusunun yüzde 10-12’si engelli bireylerden, 60 kişiden bir kişinin davranış bozukluğu (otizmli) gerçeği, bizlerin özel (engelli) bireyler hususuna ehemmiyet vermemizin temel nedeni.
Kim diyebilir ki, “doğuştan veya belirli bir dönem sonra, sakatlanmam, işitme ve görme kaybına uğramam veya akıl melekelerim kaybolmaz!”
Böyle bir durum söz konusu olamayacağına göre, sadece bireysel değil aile ve toplum olarak hayat akışımızı değiştirecek şekilde hazırlıklı olmalı ve gerekeni yapmak durumundayız.
Örneğin, ülke nüfus oranının büyük bir kesimini oluşturan, sayıları önlenemez derecede artış gösteren otizmli bireylerin tedavi süreçleri de büyük önem taşımaktadır.
Özel (engelli) bireylerin tedavi sürecinde tıbbi (ilaç) tedavinin bir yere kadar geldiği, çaresiz kaldığı yerde, halk dilinde spor olarak tanımlanan hareket ve egzersiz devreye girer.
Hareket ve egzersizin, davranış bozukluğu (otizm) gösteren çocukların üzerindeki etkilerini, bu alanda çalışma gösteren arkadaşlarımızla paylaşmaya devam ediyoruz.
İmtihan için, insanoğluna derdi veren Allah (cc), şifasını da vermekte. Yeri geliyor, derde derman için kulunu vesile-aracı kılıyor.
Başakşehir Otizm Anka Spor Kulübü Kurucu Koordinatörü Spor Eğitmeni Uğur Ayana kardeşimizle, otizmli çocukları konuştuk.
İşte o anlamlı sohbetten satır başları;
EĞİTİM ARACI SPOR…
“Özel (otizmli) çocuklarla üniversite yıllarında çalışmaya başladım.
Öğretmenlik hazzını, o çocuklarla birlikte olduktan sonra anladım.
Biz çocuklara yaşamı öğretirken, o süreçte sporu araç olarak kullanıyoruz.
Örneğin; Parmak kasları zayıf olan bir çocuktan kendi kıyafetini giymesini, çıkarmasını, masa tenisi oynamasını istiyoruz.
Fakat o çocuğun parmak kasları zayıflığı, buna müsaade etmiyor.
Zayıf kasların güçlenmesi lazım.
Dışarıdan bakıldığında çok basit görünen, top atıp tutma gibi beceriler burada önem taşıyor.
Bir çocuğun bağımsızlığının olmazsa olmazlarından biri spordur…”
ÖZEL VE SPOR EĞİTİMCİLER…
“Spor eğitimcisi olarak, özel eğitimcilerle birlikte çalışıyoruz. Neden?
Buna bir örnekle açıklarsak; özel eğitimci, sayı saymasını öğretiyor.
Biz bunun hayata genelleme kısmını çalışıyoruz.
Örneğin; Çocukla fitness dersinde, koşu bandı çalışmamız oluyor.
Kendi yapamadığını, biz öğrettikten ve koşma noktasına geldikten sonra, onunla akademik anlamda başka bir konuyu çalışıyoruz.
Mesela dakika, sayı kavramlarını çalışıyoruz.
Daha sonra çocuktan, bu programı kendisinin uygulamasını istiyoruz.
Böylelikle çocuk, akılda tutma, öğrendiğini uygulamaya başlıyor…”
ŞAMPİYON SPORCULAR MEVCUT...
“Bizim, çocuğun enerjisini atabileceği, onun rahatlayabileceği bir alanı oluşturmamız lazım.
Daha sonra tabii ki sabırla çalışmamız lazım.
Biz bir çocukla başlarken öncelikle temel sportif becerileri içerisinde olduğu yürüme, koşma, zıplama gibi çalışmaları yaparız.
Sonra, öğrenmeye hazır hale geldiğinde branşlaşmaya başlıyoruz.
Yüzme, buz pateni, masa tenisi, kayak eğitimini her çocukla çalışırız.
Çocuğun en yatkın, başarılı olduğu branşı belirleyip, bu branşta yoğunlaşıyoruz.
Hatta, belirli bir dönem sonra, yeterli olmadığımıza kanaat getirdiğimizde, dışarıdan antrenörlerle çalışırız…”
DÜNYADA YALNIZ TÜRKİYE’DE…
“Yaşam liderliği dünyada sadece Türkiye’de verilen bir eğitim.
Bu eğitimi yaklaşık 10 yıldır veriyoruz.
Bu iş, iyiden iyiye ülkemizde kabul görerek, yurtdışına açılmaya başlandı.
Bizim Amerika, Dubai, Almanya, Fransa gibi ülkelerden öğrencilerimiz var.
Engelli oranı günden güne artıyor.
Ortada çözülmesi gereken bir sorun varsa, bizim gibi eğitimcilerin çoğalması lazım.
Hep birlikte taşın altına elimizi koymalıyız…”
.
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com