?>

Dumlupınar’dan ‘Spor ve Engelsiz Hayat’ paneli

Ahmet Gülümseyen

4 yıl önce

Takvim yaprakları 3 Aralık gününü gösterdiğinde, 364 gün unutulan engelli bireyleri hatırlarız. 

Boşuna denmemiş, onlara has-özel bir gün diye!

Sürecin 1992 yılında alınan kararla böyle şekillenmesi gerektiğine dikkat kesildiğimizde karşımızda, Avrupa-Batı medeniyetinin temsil edildiği mercii olan Birleşmiş Milletler’i görmekteyiz.

Oysa ki toplumun önemli kesimini oluşturan bu ayrıcalıklı bireyleri, yılın bir günü değil de, her daim hatırlamak en önemli insani sorumluluğumuzdur. 

Bu hususta düzenlenen panel, konferans, söyleşi ve seminerler, bu sorumluluğun hatırlanması hususunda önemli mesajlar içermektedir. 

O panellerden birisi de Dumlupınar Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Spor Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlendi.

Fakülte Müdürü Prof. Dr. Mehmet Acet hocamızın yönettiği, çevrimiçi ortamda ‘online’ olarak gerçekleşen “Spor ve Engelsiz Hayat” panelinde katılımcılar, günlük hayatta yaşananlarla, bilmemiz gerekenlere vurgu yaparken geleceğe ışık tuttular…

Prof. Dr. Kâzım Uysal (Dumlupınar Üniversitesi Rektörü);

“Bizim medeniyetimize göre engelli insanlara saygı, insanlığa saygıdır. 

İnsaniyetin gereğidir, medeniyetin ölçüsüdür. 

Engelli olmak insani bir kusur değil, ilahi bir takdirdir. 

Hayatı da ölümü de, sağlığı da hastalığı da Allah verir.

İnsan için bu dünya hayatı asıl değildir. 

Esas hayat, sıkıntısız ve engelsiz hayat ebedi yurdu ahiret yurdudur. 

Verilen de verilmeyen de sağlıkta, hastalıkta fakirlikte zenginlikte hepsi imtihan vesilesidir. 

Kul fiili ve kavli duasını yapmalı, sebeplere azami riayet edip, neticeyi Allah’a bırakmalıdır. 

İnsan ne oldum değil, ne olacağım demelidir. 

İnsan, nimet ve sağlık noktasında kendinden üstte olanlara bakıp, isyan etmemeleri altta olanlara bakıp verilen nimetlerin şükrünü eda etmelidir. 

Bir eli olmayan, iki eli olmayana, bir gözü olmayan, iki gözü olmayana bakıp, hayatı kendine ve beraberinde olduğu insanlara zehir etmemeli, isyan etmemelidir. 

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Engelsiz Öğrenci Birimi 2006 yılında kuruldu. O günden bugüne engelsiz üniversitesi hayali ile çalışılıyor.

Üniversitemizde, emanet edilen sevgili öğrencilerimizin hayatlarını kolaylaştırmak, sosyal hayata katkılarını artırmak, yaşama standartlarını iyileştirmek ve engelsiz öğrencilerimizle eşit haklara sahip olmalarını sağlamak için çalışıyoruz. Ve inşallah da çalışmaya devam edeceğiz. 

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nde en büyük engel, engellenmek demektir. 

En büyük engel, engellenmektir. Yani engelli öğrencilerimizi ve engelli insanlarımızı engellemek aslında en büyük engeldir. 

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, 2019 yılında Aile ve Çalışma Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından 15 adet eğitim binası engelsiz olarak onaylanmış ve eğitim alanında erişilebilir en iyi eğitim kurumu ödülü almıştır. 

2019 yılında üniversitemiz tüm üniversiteler içerisinde en iyi erişilebilirlik eğitim kurumu ödülü almıştır. Yani biz hem eğitim kurumlarımıza hem sosyal alanlarımızın kampüsümüzün erişilebilir özelliğiyle Türkiye’mizdeki tüm üniversiteler içerisinde şu anda birinci sıradayız.

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi sadece eğitim kurumlarındaki fiziki engelleri kaldırmakla kalmamış, aynı zamanda bilim ve teknolojinin sağladığı imkânları da kullanımı ve özgün uygulamalara da imza atmış ve öncü olmuştur…”

Prof. Dr. Mehmet Acet (Spor Bilimleri Dekanı);

“3 Aralık Dünya Engelliler Günü, bu faaliyetimizi planladık. Spor yapan insan, çoğu engelleri aşıyor. Engellilerin potansiyel ve engellilerin rehabilitasyon sporu hobi olarak yapılan aktiviteler, yarışmalara katılmak ve her türlü sportif aktiviteleri kapsamaktadır. 

Engelli sporunun amacı engellilerin topluma kazandırılması ve rehabilitasyonudur. 

Bir örnekle bunu açmak istiyorum; 2005 yılında Gülhane Akademisi rehabilitasyon merkezinde teğmen olarak görev yapmaya başladım. 

Orada Ampute futbolla ilgilenmeye başladıktan sonra, o dönem kendi aramızda antrenman ve maçlar yapıyorduk. Türkiye genelinde 30’a yakın sporcumuz vardı. Müsabakaları kendi kendimize yapıyoruz. 

Sporcular aynen şöyle söylediler; ‘Biz rehabilitasyon dönemini geçtik. Bize biran önce rakip bulun’. Sporun, ilk aşaması engelli insanların rehabilitasyon görevini görerek onları hayata kazandırmak. 

Daha sonrasında, süreç performans sporuna yönelmeye katkı sağlıyor. Biz de rakip bulmaya çalıştık. 

İran’dan, İngiltere’den ve Rusya’dan takımlar davet ettik ve müsabakalar yaptık. 

Rakip olmadığı vakit, bizim gelişmemiz de önemli bir unsur. Rakip ne kadar iyi ise biz o kadar gayret gösteriyoruz. Son yıllarda engelliler sporu ile çok büyük bir gelişme söz konusu.

Ülkemizde engelli sporcu sayısı 2002 yılında 2764, 2012’de 27 bin 825, 2018’de 41 bin, 2020’de ise 45 binden fazla engelli sporcu var. Bu yeterli değil. 

Avrupa ve Dünya Şampiyonalarında sayısız başarılarımız var. 

Şunu söylemek istiyorum, doğru plan ve program dahilinde, bu işi iyi öğretecek ve yönetecek, antrenör ve spor adamları yetiştirerek, çok daha üst seviyeye çıkarılabiliriz…”

İsmet Çavdar (Necmettin Erbakan Üniv. Engelli Birimi Sorumlusu); 

“Zamanında engelli dendiğinde evden çıkmayan, birine bağımlı olan, daima onları sömüren, destek bekleyen bireyler olarak anılmaktaydı. 

Rektörüm, Dekanım, Hocalarım ve öğrencilerimizin bu panelde olması dolayısıyla, bizlerin yanında olduğu, bizleri destekleyen engelli dostlarını görmek, inanın gözlerim dolu dolu, yüreğim sevgiyle, gönlüm huzurla doludur. 

Sizlerin bizlerin üzerinde büyük hatıraları vardır. 2000 yılında bir büyüğümüzün makamına girmek değil, yanına yaklaşmak dahi mümkün değildi. 

2002’den bu zamana görüyoruz ki Türkiye ve ülkemizde, çevremizde o kadar çok şeyler değişti ki. 

Bizleri de ciddiye alıp, yanında, yönünde ve çevresinde destekleyen büyüklerimizin yanımızda olması beraber aynı masada yemek yiyip, aynı noktada beraber içmek bizleri mutlu kılıyor. Dumlupınar Üniversitesi’nin bizler için ayrı bir yeri vardır...”

Barış Telli (Ampute Milli Takım Sporcusu);

Küçük yaşta cimnastik takımına girdiğimde, takla atıp ellerim üzerine yürürken çok güzel tepkiler alıyordum. Benim en büyük ödülüm onların bana verdiği alkıştı, açıkçası. 

Ben de böylelikle daha çok çalışıp, ülkemi nasıl temsil ederim, çalışmalarım bu yönde oldu. Daha Türkiye’de Ampute yokken, ben ampute olarak okul takımlarında, hem de mahallede iki taş koyup arkadaşlarla top oynardık. 

Şimdi ülkemi temsil etmenin mutluluğunu yaşıyoruz. O dönem, çocuk yaşlarda yaşadığımız psikoloji, daha çok arkadaşlarım, kimisi kabul ediyor kimisi kabul etmiyor. 

O dönemdeki arkadaşlara yeni yeni hak vermeye başladım. Düşünün bir engelli, ayağı yok daha büyük hasarlar alabileceğimi düşünerek, hareket ediyorlardı. 

Kimi arkadaşlarım dalga geçti. Bu durum, o dönemde beni olumsuz etkilese de, daha çok hırs yapıp, daha çok çalışmamım sebepleri oldu açıkçası

2017 yılındaki Avrupa Şampiyonluğunu, Türkiye olarak hep birlikte yaşamanın mutluluğu paha biçilemezdi. 2010 Dünya Şampiyonası için Arjantin’de 15 bin kişi izledi.

Bizlere engelli olarak değil, bir sporcu olarak yaklaşmaları bizi mutlu ettti. Bu mutluluğun fazlasını 2017 yılında 45 bin kişinin izlediği maçta yaşadık. 

Şampiyonluk sonrası bizler, sevincimizden ağlarken, bu mutluluğa tüm Türkiye ortak oldu… Bedensel engelli olup da Beden Eğitimi Öğretmeni olan, bu ülkede yoktu. 

2008 yılında üniversiteye girdiğimizde bize dediler ki öğretmenlik bölümü yok, ya antrenörlük ya da yöneticilik bölümünü okumak gerekiyor. 

Biz bir düşündük, hiç okumamaktansa en azından antrenörlük bölümü okuyalım, zamanla birlikte belki öğretmenliğe adım atarız diye düşündük.

Engellisin, Milli sporcusun. Öğretmen olarak gelecek nesle dokunmamızı annem de çok istiyordu. 

Formasyon eğitimi aldım, sonra yine bir engel çıktı; ‘Engellisin, Beden Eğitimi Öğretmeni olamazsın!’ Bedensel engelimden dolayı, öğretmen olabilmek için 1,5 yıl uğraştım. 

Zorluklar yaşasam da, atamam yapıldı. O yol açılmış oldu. Bizden sonra, üniversiteler bu bölümü açtılar ve şu anda atanan arkadaşlarım var. 

Şu anda öğretmenim, çok mutluyum. Yetenekli öğrencileri yönlendirmek önemli. Bunları yapabilmek, insanın bakış açısını değiştirirsek, bütün engellerin kalkacağını düşünüyorum. 

Mehmet Acet hocamız, Doktor Kamil Yazıcıoğlu Ampute futbolunun kuruluşu ve bugünlere gelmesinde önemli pay sahibiydiler.”

Cahit Özel (Kütahya Belediyespor Başkanı);

Engelli çocuklar için bu şehirden göç var. Ben Kütahya’daki Engelliler ve aileleri adına sayın Rektörümden çok rica ediyorum, üniversitemize özel eğitim bölümleri ve tatil köyü açalım. 

Sayın Rektörümüzün bunu yapacak yüreğe sahip olduğuna inanıyorum. 

Sivil Toplum Örgütüyüz, iki tane de derneğimiz var. Yöneticiler olarak, üniversitelimizle birlikte bir Engelli Tatil Köyü kurmak isteriz. 

Hep gökyüzüne bakan çocuklarımız var. Annesi çarşıya çıkmayan, pazara gidemeyen çocuklarımız var. 

Biz içerideki anneleri de dışarı çıkarabilirsek, inanın cennete gitmek bu kadar basit. Ama yeter ki yapalım bunları. Ben 17 senedir, bir engelli meleğin babasıyım. Bana göre engelli değil. 

Bizim bu yaşımıza kadar olan süreçteki engelleri kaldıran, dünya görüşümüzü, bakışımızı değiştiren, hayatımızı, yürüyüşümüzü bile değiştiren bir meleğin babasıyım. 

Şanslı bir insanım. Kurban olduğum Allah, herkesi bir melekle ödüllendirmez. 

Bizler özel, seçilmiş insanlarız. Allah çekemeyeceği yükü kimseye vermez. Çünkü o yükü bizim çekebileceğimizi bilir. 

Kendi evladımızla birlikte, yüzlerce, binlerce evlatlara faydamız olacağından dolayı kurban olduğum Allah bize bu görevi verdi. 

Ben melek bir kızım olduğundan dolayı, yatıp kalkıp Allah’a şükrediyorum. 37 yaşında evlendim. Bunu çok samimi söylüyorum. Böyle engelli bir kızım olacağını bilsem 15 yaşında evlenirdim.

Engelli ailesi olmak çok zor. Bunu dramatize etmek bizim işimiz değil. Dört tane dram anlatsak, burada herkes hüngür hüngür ağlar. Bizim işimiz o değil. 

Biz neler yapabiliriz, üniversitemizden nasıl faydalanabiliriz, bunların konuşulması gerektiğine inanıyorum. Böylelikle, evlatlarımıza nasıl faydamız dokunur. Bu işe yüreğini vermiş insanlarla nasıl bir araya gelmemiz gerekiyor…”

Prof. Dr. Mehmet Ilkım (Malatya İnönü Üniversitesi Spor Bilimleri Fak. Dekan Yrd.);

“Malatya’da 2011’de kurulan ‘Engellilerde Egzersiz ve Spor Eğitimi’ bölümümüz, 2016 yılında ilk mezunlarını verdi. 

Mezun olan öğrencilerimiz Türkiye’nin farklı bölümlerinde öğretmen olarak hizmet vermektedirler. Şöyle bir giriş yapayım; bir ailenin yurt dışı seyahat planlaması yaptığını düşünün. 

Bu ülke (afaki olarak) İtalya olsun. Bu aile, yıl boyu İtalya’nın güzel ve gezilecek taraflarını araştırıyor. Oraya göre kıyafet, oraya göre yiyecek alıyorlar. 

Aile nerede kalacaklarını araştırıyor, biletlerini de alıyorlar. Seyahat edecekleri gün gelip çatıyor. Uçağa biniyorlar, iniş sırasında hostes diyor ki ‘Hollanda’ya hoş geldiniz!’; İtalya’ya bir seyahat planlaması yapmıştık, iniş anında hostes ‘Hollanda’ya hoş geldiniz’ diyor. 

Bir anda aile şaşkın; Hollanda da nereden çıktı! Her türlü planı İtalya’ya göre yapmıştık. 

Karşımıza çıkan sonuç şu, Biz ömür boyunca, İtalya’ya gidememenin sıkıntısını çekersek, Hollanda’nın güzelliklerinden istifade edemeyiz. Ama çabuk toparlanıp; ‘Tamam İtalya’ya gidecektik. Planlamamız ona göreydi, ama Hollanda’nın da güzel tarafları var. İklimi, doğa örtüsü çok güzel…’, iyi tarafından bakarsak, çok daha erken toparlanıp Hollanda’nın güzel taraflarından da faydalanabiliriz. 

Aile, dokuz ay boyunca sağlıklı çocuğun doğacağını bekliyor, bütün planlamasını ona göre yapıyor; çocuk doğduğunda engelli. Bir anda, ‘benim sağlıklı çocuğum olacaktı’ diye ayıplanırsak, biz o çocuktaki güzel incelikleri göremeyiz. 

Down sendromlu çocuğum İbrahim, atletizmde Türkiye Şampiyonu. Biz İbrahim’i 13 yaşından beri il dışına bağımsız gönderiyoruz. 

İbrahim markete bağımsız gidiyor; bu kendiliğinden oluşan bir durum değil. İbrahim’i zaman zaman otobüse bindiriyoruz, bizi görmeyecek şekilde takip ediyoruz, ‘acaba doğru adrese gidiyor mu’ diye. Bu şekilde eğitimler yaptırıyoruz. 

Tabii bu kolay değil, kendiliğinden oluşmadı. Biraz önce anlattığım hikâyede olduğu gibi, Hollanda’nın güzel tarafını keşfetmek gibi, bu tür çocuklara çok daha iyi, faydalı olacağımızı düşünüyorum. 

Ben, Malatya’da Dekan Yardımcılığımı bir tarafa bırakıyorum Engellilerde Egzersiz ve Spor Bölüm Başkanıyım. 

Bu bölümden öğrenciler, kalifiyeli olarak mezun oluyor ve öğretmen olarak hizmet ediyorlar. 2020 yılındayız, engelli bireylere kaliteli eğitim yaptıracak eğitmen sayımız çok az. 

Bu nedenle Engellilerde Egzersiz ve Spor Bцlümlerinin çoğalmasını arzuluyoruz. 

Engellilere yönelik, engelsiz bir kampüse sahip Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nde bu bölümün açılması önem taşımaktadır. Erken zamanda da bu bölümün açılacağını umuyorum…”

Mehmet Arslan (Gazeteci);

“Bir engellinin sportif yaşama katılması, bir engellinin sosyal yaşama katılması, şampiyonluklardan yüz bin kat daha değerlidir. Çünkü ben o ailelerin evlerinde yaşadıkları korkuyu, evlerinde yaşadıkları kaygıyı ve utancı, bir spor gazetecisi olarak hissedebiliyorum. 

Engellilere değil de, engellilerinden dolayı utanan ailelere dokunmamız gerekiyor. 

Bunun için de bu hususta çalışma yapan akademisyenlere ihtiyacımız var. 

Dumlupınar Üniversitesi Kampüsünü engelli cennetine dönüştürecek kahramanlıklara ihtiyaç var. 

Siz akademisyenler, engelli kardeşlerimiz ve ailelerini değiştirecek bir vizyona sahipsiniz. 

Ailelerin, çocuklarını spora göndermemesinin temel nedeni alay edilme kaygısı, korku, fiziksel aktivite mekânlarının azlığı ve buralara ulaşamama problemi. 

Akademisyenler olarak, tüm bunları ortadan kaldıracak bilgi ve birikime sahipsiniz. Hepimiz size bakıyoruz…”

.

Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com

Panelin video linki: 

YAZARIN DİĞER YAZILARI