DOSYA: Libya Tezkeresi ve bütün yönleriyle Libya meselesi -3
LİBYA’NIN STRATEJİK DEĞERİ- lll
KISA TARİH
İspanyollar, 1492 öncesi ve sonrasında Endülüs’teki Müslüman şehirlerini birer birer ele geçirdikten sonra denizcilik ve korsanlık faaliyetlerini Kuzey Afrika’ya yönelttiler.
Fas, Cezayir, Tunus ve Libya’daki şehirleri de zapt etmeye başladılar.
916 (1510) yılında Kastilyalı V. Ferdinand’ın Petro de Navarro kumandasında gönderdiği ordu, Trablusgarp’ı işgal etti.
Libya Müslümanları, Kanuni’den yardım istediler.
Şarlken, Libya’nın işgalinden üç yıl sonra Kanuni’nin emri ile sefer düzenleyen Barbaros Hayreddin Paşa’nın donanmasını durduramadı. (1533-34).
Ancak tekrar şehre saldırıp burayı geri alarak Hristiyan din adamlarına devrettiyse de Turgut Reis ve Kaptan-ı deryâ Sinan Paşa şehri (1551 yılında) onların elinden aldılar ve Osmanlı Devleti topraklarına kattılar.
Trablusgarp Eyaleti 1551-1864 yılları arasında yarı bağımsız olarak “Dayılar” tarafından yönetilmiştir. Karamanlı Hanedanı 1835'e kadar hüküm süren hanedandır.
1864 yılında İstanbul’a bağlı normal bir vilayet haline dönüştürülen Trablusgarp’ın yönetimi 1911 yılına kadar bu şekilde devam etmiştir.
1864 yılında kabul edilen Teşkil-i Vilâyet Nizamnâmesi ile Trablusgarp eyaleti vilayet olmuştur.
1877 yılında çıkarılan başka bir kanunla Bingazi, Derne ve havalisi doğrudan doğruya İstanbul’a bağlı bir sancak haline getirilmiş ve böylece Libya, 20. yüzyıla Trablusgarp vilayeti ve Bingazi müstakil sancağı olarak girmiştir.
1908 yılında vilayetin sancakları: Trablusgarp Sancağı, Hums Sancağı, Cebel-î Garbi Sancağı, Fizan Sancağı olmak üzere 4’e bölünmüştür.
1911 Eylül'ünde İtalyan uçakları Libya limanlarını bombalayarak işgal hareketini başlatmış, Osmanlı Devleti, bu işgale karşı koymuş, içinde Atatürk'ün de bulunduğu subaylar göndererek İtalyanlara karşı kahramanca bir direniş örgütlemiş, 1912’de patlak veren Balkan Savaşı yüzünden gönderilen subayları geri çekmiştir.
18 Ekim 1912’de imzalanan Uşi Antlaşması ile daha sonra Lozan Antlaşması'yla bu topraklardaki hukuki ve siyasi haklardan feragat edilmiştir.
İkinci Dünya Savaşı’nda Afrika kıtasındaki çatışmaların Libya’da gerçekleştirilmesi, işgalle birlikte büyük zarar gören ülkeyi tamamen harap etmiştir.
İtalya’nın savaşı kaybetmesi üzerine Libya’nın geleceğinin ne olacağı meselesi gündeme gelmiş, Kasım 1949’da BM’de alınan kararla Libya’da Trablus, Bingazi ve Fizan’ı içine alan bağımsız bir devlet kurulmasına ve bunun 1952 yılı başında gerçekleşmesine karar verilmiştir.
Savaş sonrasında Berka’da geçici bir yönetim kurmuş olan İdris es-Senusî, 24 Aralık 1951’de yeni devletin kurulduğunu ilan etmiş ve kral olarak göreve başlamıştır.
Uzun yıllar devam eden işgal ve savaşlar sebebiyle dünyanın en fakir ülkelerinden biri haline gelen Libya, devletin yeni kurulduğu bu ilk yıllarda büyük zorluklar yaşamış ve dış desteğe muhtaç bir görüntü çizmiştir.
Ancak 1959 yılında keşfedilen zengin petrol yatakları, ülkedeki durumu hızla değiştirmiş, refah seviyesi yükselmeye, yeni nesillerle birlikte Arap milliyetçiliği de rağbet görmeye başlamıştır.
Libya’nın yüzölçümü: 1 milyon 759 bin Km2 ‘dir.
Bu yüzölçümün 1 milyon 650 bin Km2 ‘si çöl bölgeleridir.
Libya’da ekonomik ve sosyal hayat 110 bin Km2‘lik alanda devam etmektedir.
Bu miktar Marmara bölgesine eşdeğer bir alandır. 1960’da 1,5 milyon olan nüfusu 2017’de 6,235 000 ‘e çıkmıştır.
Bugün Libya’nın nüfusu 7 milyon civarı tahmin edilmektedir.
En büyük nüfuslu şehirleri Başşehri Trablus (Tripoli) (1.750.000 nüfus), diğer önemli şehirleri Bingazi (950.000), Mısrâte (500.000), Züvâre (350.000), Hums (230.000) ve Sebhâ’dır. (220.000).
Bu gün savaş dolayısıyla şehirler boşalmış; Trablus: 1,1 milyon, Bingazi: 0,7 milyon, Mısrâte: 0,6 milyona düşmüştür.
HARİTA: 1’de görüleceği üzere Libya’da yerleşim, kıyılarda yoğun olup ülke sathının yarıya yakın kısmında (sarı ile gösterilen bölgelerde) insanlar yaşamamaktadır.
Yani topraklar boştur. 19'uncu yüzyılda Fizan, Osmanlı Devleti'nde en korkulan sürgün yeriydi.
Fizan, etrafı çöllerle çevrili ve ulaşımı çok zor bir bölgedir.
HARİTA: 1
Etnik yapı: Yüzde 97 Arap ve Berberi, yüzde 3 diğer milletlerdir.
Türkler’in Berberî, Arap ve Endülüs asıllı yerli kadınlarla evliliklerinden kuloğlu denilen bir nesil doğdu.
Din: Yüzde 96,6 Müslüman, yüzde 2,7 Hristiyan, yüzde 0,3 Budist’tir.
Budistler Libya’ya çalışmaya gelen Güneydoğu Asyalılardır.
Libya’nın 2012’de gayri safi milli hasılası 90 milyar, kişi başına düşen milli gelir 14 bin dolar iken bu gün 55 milyar dolara düşmüştür.
Ülkede 2015 tahminlerine göre, günde 400 bin varil petrol üretiliyor. (Yıllık 21 milyon ton) İspatlanmış petrol rezervleri 48 milyar varildir.(yıllık 20 milyon ton üretim ile 300 yıllık rezerv mevcuttur.)
HARİTA: 2'de petrol çıkan bölgeler kırmızı noktalar ile işaretlenmiştir.
Petrol boru hatları, vahalar, tarım alanları renkli olarak gösterilmiştir. Libya’ya değer katan önemli husus şudur:
Çöl sahalarının altında dünyanın en büyük tatlı su kaynakları mevcuttur. Bu gün için verimsiz/çöl görünen alanların gelecekte işletilebileceği ortaya çıkmıştır.
HARİTA: 2
HARİTA: 3
Libya, harita 3’de görüldüğü üzere stratejik konumu itibariyle Akdeniz ve Afrika hâkimiyetinin kilit ülkesidir.
Avrupa’nın güneyini (İtalya-Girit ve Yunanistan’ı ) kontrol eden eşsiz konumu ile dünya politikasında etkili olmak isteyen lider bir ülkenin atlama tahtasıdır.
Libya toprakları, Orta ve Batı Afrika’daki Fransız hâkimiyetinin sona ermesi için sınırsız imkân sağlamaktadır.
Çad, Nijer, Sudan, Tunus ve Cezayir ile komşudur.
Libya-Çad Savaşı’nda görüldüğü üzere Libya’ya ait bir tugay (6500 kişi) Çad’ı ele geçirmiştir.
Bu durum, çok zayıf kuvvetlerle dünya politikasında büyük işler yapmanın yolunun açılacağını göstermektedir.
Libya’ya hâkim olmak 2050’ye kadar nüfusu 2 milyara ondan sonraki süreçte (50 yıl sonra) 4 milyara ulaşarak dünya politikasında ağırlık merkezi giderek artacak olan Afrika kıtasında söz sahibi olmak demektir.
Libya’nın konumu; Afrika kıtasında büyük nüfusa sahip olduğu halde jeopolitik varlık gösteremeyen Nijer ve Nijerya gibi ülkelerle temasa geçerek bu ülkeleri teşkilatlandırarak İslam dünyasını toparlamasının yolunu açacak imkânlara sahiptir.
Şayet, Türkiye büyük düşünüp bunun yolunu açtığı taktirde Afrika kıtasında İslam, büyük hızla yayılacak, yerli halklar kendi kaynaklarına sahip çıkacak, sömürgeci milletler kovulacak ve dünyada hakiki huzurun temini yolunda büyük adımlar atılabilecektir.
Libya, konum itibariyle Afrika’nın merkezine hükmeden doğu, batı ve merkezi istikamette hamleler yapmaya müsait stratejik yollar açan bir konumdadır.
Askeri bakımdan kuvvetlendiği taktirde {Türkiye’nin elinde olduğu zaman} dünya gücü haline gelmenin yolunu açacaktır.
Bugün Libya Mutabakatı'na karar veren askeri, siyasi ve istihbaratçı ekiplerin ne kadar büyük vizyona sahip olduklarını göstermektedir.
Harita: 4
Harita- 4’e baktığımızda Libya’da yerleşim bölgelerinin Sirte Körfezi'nin doğusunda ve batısında birde Orta batı Libya olmak üzere 3 bölgede yoğunlaştığını görüyoruz.
Libya’da eyaletler ve yol şebekesi Harita 5’de gösterilmiştir.
Libya’ya karadan ulaşım Nijer ve Çad’dan gelen yollar Orta Libya’da bulunan Sebha’dan geçerek Trablus ve Sirte’ye ulaşmaktadır.
Tobruk’dan başlayıp Bingazi üzerinden sahili takip ederek Sirte ve Mitrasa’dan geçip, Trablus’a uzanan sahil yol şebekesi de Hafter’in kontrolündedir.
Hafter güçlerinin dağıtılması, lojistik sevk ve idarenin felce uğratılması için bu yollar kontrol altına alınmalıdır.
Sahili takip eden yol şebekesinin 1600 Km uzunlukta olduğu düşünülünce burada etkili bir hava gücünün kurulması gerektiği ortaya çıkmaktadır.
HARİTA: 5
Tunus sınırından Mısır hududuna kadar Libya’nın, Akdeniz sahil şeridinin uzunluğu 1800 Km’nin üstündedir.
Trablus-Bingazi arası kuş uçuşu mesafe 670 Km civarındadır.
Misrata-Tobruk arası 850 Km’dir. Misrata-Trablus arası 180 Km’dir.
Bu mesafelerin büyüklüğü kuvvetler arasında büyük boşluk meydana getirmekte, lojistik sevk ve idareyi kuvvetlerin zamanında takviye edilmesini zorlaştırmaktadır.
Etkili bir hava gücü ve 3-4 tugay kadar bir kara gücü ile Libya’nın tamamını kontrol altına almak mümkündür.
Mahallinden temin edilecek insan gücü eğitilip donatılırsa Osmanlı bakiyesi milli İslami Türk kimlikli aileler tespit edilip, askeri ve siyasi makamlara getirilirse ülkede kalıcı bir hâkimiyet temin edilebilir.
General Hafter’i etkili kılan faktör: Sudan-Çad ve Nijer üzerinden paralı asker toplaması, Harita 2’de görüldüğü üzere, petrol çıkartılan bölgelerin elinde olması sebebiyle yeterli maddi kaynak temin etme imkânına sahip olmasıdır.
HARİTA: 6
Harita 6’da görüldüğü üzere Libya’da Akdeniz kıyı şeridinde doğudan batıya karayolu şebekesi mevcuttur.
Trablus ve Sirte’den Sabha-Çad ve Nijer’e ulaşan bir karayolu şebekesi vardır.
Hafter kuvvetleri, personel ikmalini büyük ölçüde bu yollardan yapmaktadır.
Bingazi, Tobruk ve Sabha hava alanları Hafter’in elindedir. Büyük ölçüde ikmali buralardan yapmaktadır.
Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Libya’yı uçuşa yasaklı bölge ilan ettiğini ve NATO’nun bu karara rağmen "Arap Baharı"nı destekleme bahanesiyle Libya’ya saldırdığını, uçuşa yasak kararını haksız yere deldiğini söylemiştir.
Bu gün Hafter’e yardım eden batılı ülkeler bu yasağı Trablus hükümetine karşı uygulamaktadır.
Hafter, devamlı yardım ve destek aldığı için Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni zorlamaktadır.
Halk çatışmadan ve iç savaştan bıktığı için Hafter’in dışarıdan getirdiği paralı askerlere yol açılmaktadır.
HARİTA: 7
Libya’nın ekonomik kaynakları, kırmızı ile gösterilen hatlar ana yolları, yazın kuruyan su şebekesi, gölleri mavi ile gösterilmiştir.
Çöl bölgeleri-kum denizi sarı çizgilerle gösterilmiştir.
Libya çöllerinin altında çok büyük tatlı su kaynaklarının bulunması bu çöllerin değerini artırmıştır.
Libya kaynakları, Avrupa’yı güneyden kontrol eden stratejik konumu, Afrika’ya hâkim olmak isteyen güçlere stratejik yığınak yapma ve harekât üssü vazifesi görmesi açısından son derece stratejik bir ülkedir.
Libya’nın yeterli nüfusa sahip olmaması dolayısıyla, mühendis, teknik eleman ve askeri kapasite ile desteklenmesi halinde büyük ufuklar açacak kapasiteye sahiptir.
Kader bir dünya gücü olmanın yolunu açmış ise kaderden kaçmak büyük hata olur. Tarihi hata olur.
Tarih fırsatları kaçıranları asla af etmez.
-devam edecek-.
Suat Gün, dikGAZETE.com