MOSKOVA
Kabul ediyorum bugünkü yazımın başlığı biraz “kışkırtıcı, iddialı ve dikkat çekici” fakat yazıyı okuyunca muhtemelen bir durup düşüneceksiniz.
Seksen beş milyon nüfusu olan Türkiye’de milliyetçi olan bir kesim vardır, özellikle bu kesim, seksenlerde “ülkücü bıyıklı, siyah kumaş pantolonlu, beyaz çoraplı ve ayaklarında kösele olan kişiler” olarak tarif edilirdi.
Ellerindeki sigara, tespih ile çay bardağı, onları tamamlayıcı unsur olarak da göze batmakta idi her daim.
Ülkücü camianın “alt katmanları” böyle iken “üst katmanlar”da bulunan, kitap okuyan kesim ise her daim “atalarımızın geldiği topraklar” hakkında konuşur, muhteşem laf salataları yaparak ülkücü gençlere masallar anlatırlardı.
Tüm bunları nereden mi biliyorum?
Çünkü o tezgâhtan ben de geçtim!
Bizler Türk efsanelerini okuyarak, dinleyerek kafalarımızı doldururken, diğer taraftan Sovyetler Birliği’nin, ata topraklarında ırkdaşlarımıza ne zalimlikler ettiğini duyarak da Rusya’ya karşı nefretle dolduruluyorduk.
Tabii bu masallar, beynini çalıştıran her bireye işlemiyor ve bir gün o bazı bireyler, bu milliyetçi tayfanın ne haltlar yediğini öğrenip, kendi başına koca bir denizde kulaç atmaya başlıyor.
Ben ergenlik zamanlarımda o abilerimize, anlattıkları ata topraklarına gidip gitmediklerini her zaman sorardım, kime sorduysam gitmediğini ve o yerleri kitaplardan öğrendiğini söylerlerdi bana.
Sorgulayan bir insan olarak ister istemez kendime şunu soruyordum; “hadi benim, ne param ne pasaportum ne de dilim var; peki bu Turan hayali ile yanıp tutuşan, her daim ‘Türk yurdu’ dedikleri yerleri ballandıra, ballandıra anlatan adamlar, neden oralara gitmez?”
Tabii bu konuları sorgulamanın neticesinde şunu anladım; Türkiye’de milliyetçilik, gezip görmeye bağlı bir şey değil, alırsın bir tespih, ‘ince belli’ bir bardakla içersin bir çay, konuşursun Bahçeli gibi hamasi sözler ile ve en afilli “Milliyetçi” sen olursun!
Şöyle bir sorun kendinize dostlar; ben kıt kanaat aile geçindiren biri olarak Âl-i Cengiz’in topraklarına gitmişim, Hazar Kağanlığı’nın bir zamanlar bulunduğu Başkurtistan’a gitmişim, 6. Yüzyılda Yenisey Kırgızlarının at koşturdukları topraklara gitmişim ve en son Türklerin küllerinden doğduğu Altaylara gitmişim fakat en sağcı, en milliyetçi partiye üye olan isimler, bu saydığım yerlere gelmemiş, ayak bile basmamış!
Üstelik bütün bunları yaparken de milletim için günlerce uğraşarak videolar çekip, tarihe Türkçe bir iz düşmüşüm! Şimdi soruyorum size, hangimiz daha milliyetçi?
Yeni videom, Altay Cumhuriyeti yayında, mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.
.
Cem Kıran, dikGAZETE.com
.