DÁVÁ, FİKİR, İDEAL, DEVLET VE MİLLETİ İSTİSMAR VE MENFAATPERESTLİK İHÂNETTİR.
DEVLET VE MİLLETİ MENFAATİNE SATAN HERKES HÁİNDİR.
MİLLİ DEVLET ANA DİREKTİR.
Gencecek bir evlâdımız, “Cumhurbaşkanımızın başkanlık ettiği bir toplantıya katıldım.” diyor; “O kadar yorgun gördüm ki, çok üzüldüm. Toplantı bitti, kitap imzalatanlar, fotoğraf çektirmek isteyenler… Ben de hazırlıklı gitmiştim. Kitap imzalatıp, fotoğraf çektirebilirdim. Ama vicdânım bunu yapmama izin vermedi. Düşündüm. Koca Türk Devletini yöneten bu insanın benim özel talebim için ne zamanı var, aslında ne de imkânı?”
“Neden, imkânı da mı yok?” dedim… “Tabii ki yok, ondan şimdi çalınan zamanı gece yarılarına kadar çalışarak telâfi etmeye çalışıyor. Sağlığı gidiyor. Şimdi kendi sağlığını da Milletimiz için korumak zorunda.” dedi.
Devlet ve Millet güçlü olmak zorundadır.
Bu topraklardaki bekâ için güç, istikrar ve Millî birlik şarttır. Hatta bu birlik, ivedilikle Türk Dünyası, Osmanlı Medeniyet Coğrafyası’nı da kapsayacak hále getirilmelidir.
Peki kim yapacak?
Basına iyi ki yansıdı.
Cumhurbaşkanı danışmanı olmuş námussuz, insanlardan rüşvet istiyor. Milletvekili olmuş. AB vatandaşı olmak için FETÖ háinleri ile işbirliği yapıp Yunanistan’dan ev alıyor, onlara kiraya verebilmek için yalakalık yapıyor. Kocasını bıçaklıyor. Kocası rektör olmuş, yurtdışına kaçarken yakalanıyor.
Adam FETÖ’cü general yapılıyor. Kara Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı’na atanıyor. Adam FETÖ’cülükten yargılanmış. Personel Başkanlığı’na atanıyor.
Kim suçlu?
Sadece imza atan mı?
Peki bu hainlere kim referans oluyor, oldu?
Bunların araştırılması gerekmez mi?
AK PARTİ Teşkilatlarında yukarıdaki evlâdımız gibi hassas, vatansever, merhametli, Cumhurbaşkanımızı ve Milletimizi çok seven, hürmetkâr, canını dişine takarak çalışan bir ekip var.
Bir de kimin referans olduğunu çok da bilemediğimiz şáibeli bir kadro. Adam Bank Asya’da yöneticilik yapmış, her türlü ihánet ve pisliği biliyor. Adamı oradan da bir kamu bankasına görevlendiriyorsunuz.
Allah aşkına MİT, Emniyet Teşkilatı siz ne yapıyorsunuz?
Değerli Milletim.
Bakın Yunanistan gibi dün kurulmuş bir ülkede dinleme skandalı yaşandı. Devlet Başkanı ne dedi özetle: “Bu kurum devletin en değerli kurumlarından. Yıpratılamaz. Kendisi değerlendirir, tedbirlerini alır.” Türkiye’de FETÖ yıllarca devlet içinde Büyük Türk Devleti’ne operasyon çekti.
İnanın Hablemitoğlu Cinayeti soruşturmasından da ben benzer bir sonuç bekliyorum.
FETÖ yine devletimize operasyon çekiyor. Fakat kimseden zerrece ses çıkmıyor.
Soruşturmayı yapan savcıyı/savcıları kim tanır?
Ya cinayet şebekesi olarak suçlanan insanlar?
Bunların devletteki son görevlerini biliyor musunuz?
Bir de üzerinde gizlilik kararı olan dosyalarla ilgili yazı yazan gazeteciler?
Bunların bir kısmı FETÖ medyası kökenli… Tüm bu ayan beyan görünen ilişkilere kim müdáhale edecek?
AK PARTİ ve Cumhurbaşkanımızın Fedákâr Dostları…
2023 diğer seçimlerden daha kritik ülkemiz için.
İstanbul Seçimleri, sokaktaki ve sosyal medyadaki tetikçiler yüzünden kaybedildi.
CHP, halk ve yakın tarih nezdindeki tüm kabalık ve çirkinliklerine rağmen sádece konuşmayarak seçim kazandı.
Ötekileştirme, Milletimizin zinde zeminine kurulmuş bir tuzak.
Bu tuzağı yıkın.
Kucaklayıcı olalım…
Ülke sathında bilin ki düşmanınız yok.
Sinsi ihaneti, FETÖ artıklarının örgütlü kavgasını görün.
Milletimiz ile nasıl mücadele ediyorlar?
Birileri de kendi menfaatleri akâmete uğramasın diye dindar ve bilmem ne cemaati pozlarında bu hırsız, soru çalıp kadro almış, unvan kazanmış adamları himâye ediyorlar.
Aziz Milletim.
Çözüm ve hâl tarzları önerisinde çatlak sesler ve bir araya gelemeyen zihniyet kavgaları idrâk ve birlikte hareketimizin önüne geçiyor.
Adam diyor ki, “mihengimiz lâiklik ve Atatürkçülük!..”
Adam diyor ki, “İslâmcılık bizim mihengimiz!..”
Adam diyor ki, “Biz Türkçüyüz!..”
Adam diyor ki, “Biz demokratız!..”
Hepsine eyvallah…
Pekí, devletiniz zaáfa uğrarsa, binbir karışıklığa meyyal ve açık hedef haline gelirse sizin lâikliğiniz, İslâmcılığınız, demokratlığınız, Türkçülüğünüz nerede ve ne işe yarayacak?
Öncelik ve mihenk Millî Devlet olmalı…
Nedir Millî Devlet?
Millî Devlet, ekonomik bağımsızlığını kazanmış, yerli teknolojide dışa bağımlılıktan kurtulmuş, dış güçlerin etnik, dinsel, mezhebî bölücülüğüne karşı uyanık, ülke bütünlüğü hassasiyeti yüksek bilinçli, vatandaş memnuniyeti çok yüksek, ortak gelecek, vatan, inanç ve mefkûre birliği olan devlete MİLLÎ DEVLET diyeceğiz.
Burada ifáde edilen değerler VATAN, MİLLET, DİN ve DEVLET bilinci ortak ve yüksek olmalıdır.
ATSIZ ne diyor. Bakınız…
“İnsanlar mizah ve şaka yapabilirler. Fakat bazı konular vardır ki, onlar asla şakaya gelmez! Orada ciddi olmak insanlık borcudur.
Bayrakla alay edemezsin.
Millî tarihle eğlenemezsin.
Kur’án’ı mizah konusu yapamazsın.
Aile namusunu hiçe sayamazsın.
Bunlar Milli Mukaddesatlardandır.
Millî Mukaddesatı olmayan millet, millet değil hayvan sürüsüdür!"
Ne büyük bir özet...
Şu dehşet sözü düşünün!..
Tam da Rehberimiz SAV’in “İki günü denk olan ziyandadır.” hâdis-i şerifinin sosyal izâhı değil mi?
“Büyümek istemeyen bir millet küçülmeye mahkûmdur.”
Şimdilerde toplum nasıl bencilleşti, herkes sâdece kendisi için yaşamaya başladı.
ATSIZ ne diyor? “Fedakârlık insanları da, milletleri de asilleştirir, kahramanlaştırır.”
Millete fedâilik ve emek vermede; “En büyük kahramanlığı yapsanız bile en küçük karşılığını beklemeyiniz.”
İşte okuyan kesimlerin özellikle olmak üzere kaybettiği değer..
Tüm bu hain hırsızlara karşın gencecik askerî personele bakın...
Şehâdet dileyip yurdumuzun dağlarını, taşını, toprağını beklemiyorlar mı?
Dedemiz Yavuz Selim Han gibi; “Ölürsek cennet bizim, kalırsak devlet bizim.” diyen gencecik kahramanlar…
Millî şuur neymiş peki?
“Hem duyguya, hem de düşünceye dayanan milli şuur, bir milletin manevi kuvvetlerinden en önemlisidir.”
Bugünü anlatmıyor mu bu sözü?... “Bir topluluktan müşterek ülküyü kaldırın, insanların hayvanlaştığını görürsünüz.”
Atsız özetle;
“Milleti yapan unsurlardan biri de din olduğuna göre, Türklerin dini üzerinde de durmaya mecburuz. Hiç şüphe yok ki, Türklerin dini Müslümanlıktır. Eski dinimizden de bazı unsurlar toplum hayatına alarak bir Türk Müslümanlığı haline gelen bu din, on yüzyıldan beri bizim millî dinimiz olmuştur.”…
“Öyle görünüyor ki bir Türk Birliği gerçekleştiği takdirde bütün bu Şaman ve Hıristiyan Türkler Müslüman olacaklardır. Onun için onları şimdiden zorlamaya bir mecburiyet yoktur.”
“Eskiden Türkler arasında bir ayrılık konusu olan Sünnilik-Şiilik meselesi de artık bahis konusu sayılmaz. Bunların hepsi Müslüman Türk’tür ve Müslümanlığı anlayıştaki içtihat farkları, artık Türkler arasında ikilik doğuramaz.”
Cumhurbaşkanımız da “Ben ne Sünniyim ne de Şii. Ben Müslümanım.” demedi mi?
“Hiçbir ülkünün ardında olmayarak, yalnız yiyip içmeyi düşünmek ve yalnız bugün için yaşamak insanlara hiçbir şeref vermez. Bu kadarını hayvanlar da yapar. İnsanlık, ülkü için yaşamak, bu uğurda fedakârlık etmek ve ölmektir. Ölümden hayvanlar da kaçar. İnsan, şeref için ve mukaddes saydığı bir gaye için ölmesini bilen yaratıktır.” diyor.
Bugünün sorunu ve hastalığı hâline gelen menfaatperestlik, hırsızlık ve liyákâtsizlik FETÖ gibi bazılarınca tamámen helâlleştirilmiş, her türlü kul hakkı meşrûlaştırılmıştır…
Aziz Milletim…
Mihenk taşımız MİLLÎ DEVLET’tir.
Millî Devleti akâmete uğratacak gaflet, dalálet ve ihánet içinde olan hiç kimse bizden olamaz.
Ahlâk yoksunu, hırsız, adáleti sûi’zan edenler bizden olamaz. Bu adamlar millet düşmanıdır. Bu adamlara karşı müsámahakâr davranılamaz.
Ayrıca CHP’nin helalleşme önerisi sulandırılmış bir aldatmacadır. Fırsat verilemez.
.
Emekli Yarbay Halil MERT, dikGAZETE.com
-Strateji ve Yönetim Uzmanı-