Yukarıdaki güvenlik kodu “PTT kargo takip” bölümünden alındı.
Okuyana aşk olsun!..
Ben üçüncü denememde kargo bilgilerime ulaşabilmeyi başardım...
PEKİ, BU CAMBAZLIKLARA GEREK VAR MI?
Eğer robot mu insan mı diye bir derdiniz varsa başka sorular sorabilirsiniz ve de bu okunamaz işaretlerle 20 sene geriye gitmezsiniz...
Mesela: “3+2= ?” dersiniz, kimseyi uğraştırmazsınız… Zira insanların zamanı çok kıymetlidir…
CİMER’e giremiyoruz. Başkanımıza yazıyla bile ulaşamıyoruz...
Başkan’ımıza uzun bir zaman harcayarak yazdığım bir dil kitapçığı ulaştırmaya karar verdim.
Ne yaptıysam olmadı, güvenlik çemberini kuranları geçmek öyle kolay değil…
Başkan’ın yapacağı toplantılara gelecekler bile aylar önceden inceleniyor. Kabul edilirse, ancak toplantıya iştirak edebiliyor.
Tamam dedim, tabii ki Başkan’ımızla bir araya gelecekler için güvenlik araştırması şart... Çünkü bizim başkanımız artık, Akdeniz’e, Suriye’ye, Libya’ya kadar uzandı...
Bütün dünya bizim ülkenin bu kadar elini dışarı uzatmasını istemiyor, bu nedenle tabii ki Başkan’ımızın güvenliği birinci planda...
Bu düşüncelerle güvenliğin sıkı olmasına hak verdim...
Pekâlâ dedim, hiç olmazsa iki satır yazıp, derdimizi anlatalım...
Üstelik şahsi bir isteğim de yok, konumuz da memleketimizin önemli bir meselesi…
“CİMER’e gireyim” dedim, sorular anama kadar uzandı!..
CİMER’deki isteklerin, “ananın kızlık soyadını” soran bankalardan kopya edilerek, düşünmeden alındığı belli.
Liyakat olmayınca böyle oluyor, birisi buranın banka olmadığını hatırlatsa iyi olacak...
Kardeşim, adamın ismini alıyorsun, T. C. Kimlik numarasını alıyorsun; bırak adamın yakasını iki laf etsin, pardon Başkan’ına iki kelime yazsın...
Başkan’la zaten fiziki bir yakınlaşma da yok...
Ne işin var senin adamın anasıyla...
Hadi diyelim cevap vermeleri için bir telefon da istenebilir... (zaten geri dönüş gibi bir şey hiç olmuyor ya!..)
Demek ki bu siteyi yapanların başındaki amirleri de liyakatsiz ki bu web sitesini yapanı çağırıp, hesap sormuyor ya da soramıyor... Başkan’la vatandaşın yazıyla buluşması olduğunu ve de fiziki bir tehlikenin ve ya güvenlik sorununun asla söz konusu olmadığını bu personele söyleyecek kimse yok mu?
Hadi diyelim onlar bu işi fark etmedi, peki diğer yöneticilerimiz de mi fark edemediler?
İlginç bir manzara!
Kısacası ben anamın soyadını bilmediğim için (ÇEK’de büyüdüm) bankalara farklı soyadları uydurmak zorunda kaldım... Nereye ne söylediğimi de çoğu zaman unutarak, sıkıntıya girdim...
Hadi, bankaları biraz anladım da bu CİMER’in derdini hiç anlayamadım...
Sonuçta ben bir vatandaşım ve vatandaşın T. C. Numarası her yerde yeterli oluyor da internetten (uzaktan) Başkan’ına ulaşmada neden yetersiz oluyor?
“Ana kızlık soyadı”nı vatandaştan istenmesini Reis’in bizzat söylediğini hiç sanmıyorum, o zaman kimler yapıyor?
Kimler vatandaşın Başkan’a ulaşmasını engelliyor? Burayı da birileri araştırsın ve de düzeltsin...
Devlet hizmetindeki yöneticiler, CİMER’de “analık kızlık soyadı”na gerek olmayacağını düşünemeyecek kadar liyakatsiz veya iradesiz kişiler mi?
Üstelik birkaç defa telefon açıp, uyardım, ama bizi dinleyen ya da makalelerimizi okuyan mı var, herkes işi biliyor modunda!..
İkazları düşünmemek, uyarıları kabul etmemek, yazılanlara aldırmamak güç zehirlenmesiyle ya da kibirle açıklanabilir...
Hak, adalet, liyakat gibi unsurlar, hassasiyet ve şeffaflık istiyor. Bunun başka izahı varsa birileri bize hatırlatsın...
Analık kızlık soyadı engelini aşamadığım için CİMER’e giremiyorum...
Bunu başaramayınca kitapçığımızı Külliye’ye postayla gönderdim ve Külliye’ye gittiğini tam olarak postadan takip ettim.
Nezaketen de olsa, alındığını bile belirtecek bir cevap alamadım...
Devletin para toplama kurumu olan maliyede bile kuyruk var.
El insaf, 20. Asırda hâlâ kurumlarımız aynı ağır tempoda, iki ileri bir geri olsa yine iyi; en azından bir adım ileri gideriz...
Yok, huyumuz değişmiyor.
Hadi yöneticilerimizi değiştirelim de iş düzelsin, yine düzeltemiyoruz…
Kumaşımız bu olduğu için elbisenin başka türlü olması da zor.
Reis, başbakan olduğunda ekonomiyi canlandırmak için devlet yöneticileri ve memurlarına “şirket kuruluşu yapanlara kolaylık gösterin!” anlamında konuşmalar yaptı...
Dışarıdan bir otomobil şirketi geldi; yatırım yapacak, fakat bürokratik engelleri aşamadı ve gitti Avrupa’da ufak bir ülkeye yatırımını yaptı…
Reis, sonunda baktı ki bu bürokratlarla bu işlerin yürümesi zor; bu kez bir formül buldu:
İnternet…
Gerçekten bürokrasiyi “bypass” ederek, internette uygulamaları başlattı, çok da güzel oldu.
Devletin işleri bir hayli kolaylaştı, bu işten vatandaşlar da memnun...
Beceriksiz, ama diplomalı insanları işe almakla iş düzelmiyor...
Bu tür hassas işlere alınanların akraba olması da şart değil(!) Alınan personelin hem kabiliyetli, hem eğitimli, hem tecrübeli hem çok boyutlu düşünen, vizyon sahibi olması ve ahlaklı olması lazım...
Ooo!..
Ama diyeceksiniz ki nerede bu kadar özelliği bir arada taşıyan adamlar (?!) O zaman şöyle yapalım:
En azından devletin kritik yerlerine getirilenler ve de internet sitelerinin tasarımını yapanları iyi seçelim...
Bu insanların sayıca çok olmasına gerek yok, piyasada az da olsalar, devlet kurumları için yeterince başarılı, kalifiye insanlar var...
Bu liyakatli insanların görüşü ne olursa olsun değerlendirmek lazım... Ancak bu insanlar sıradan insanlar değillerdir, bu iş için uzun zaman eğitim almış ve dirsek çürütmüş, emek vermiş kalifiye elemanlar olduğu için yüksek ücret almaları, onların devlete hizmet etmesini temin edecektir...
Zaten kendini geliştirmiş insanların yüksek ücretler alması adaletin bir gereğidir...
Üstelik bu ehliyet ve liyakat sahibi insanların yaptığı işler, milyonlarca insanı ilgilendiriyor...
Üstelik Türkiye çapında çalışan devlet kurumlarının iki de bir “sistem çöktü” diye büyük zararlara uğraması da önlenir...
Devletin diğer kuruluşları gibi bankaları da yerinde sayıyor…
Bu yüzden ben de Ziraat Bankası hesabımı sonunda kapatmak zorunda kaldım...
Devletimizin atılım yaparken bu tür gereksiz hantallıklardan kurtulması lazım…
Bunun yolu da adam kayırmayı bırakıp, özel sektör gibi liyakatli, ehliyetli ve kaliteli insanları iş başına getirmekle olur...
.
Raşit Anaral, dikGAZETE.com