?>

Derince'deki silo patlamalarında sabotaj ihtimalleri…

Serkan Yıldız

1 yıl önce

Derince'deki Silo Patlamalarında Sabotaj İhtimalleri 

7 Ağustos öğlenden sonra 14:40 saatlerinde Kocaeli / Derince’deki hububat silolarında patlama meydana geldi.

Derince’de birçok yerden duyulan ve hissedilen patlama sonucunda yaralılar ve zarar görmüş birçok yapı ile araç olduğu tespit edildi.

Doğal olarak her uzman, bu patlamayı kendi alanına göre değerlendirirken bende ihtimaller üzerinde düşünmeye başladım.

Aklıma ilk gelen; “Bir sabotaj olabilir mi?” sorusuydu. Ancak bu şüpheler üzerinden bir yazı yazıp iddialarda bulunmanın çok erken olacağını düşündüğümden biraz beklemenin iyi olacağını düşündüm.

TMO’nun Türkiye genelinde çelik ve betonarme olarak iki çeşit silo kullandığı bilinmektedir. Derince’deki TMO silolarının tipinin betonarme olduğu da ilgili video ve görsellerde görülebiliyor zaten.

Siloların genellikle üst tarafından doldurulduğunu, tahıl yüklemesinin diğer kuyu ve silolardan elevatörler ve konveyörler sayesinde yapıldığını, toz sıkışmasını önlemek için silolarda havalandırma sistemleri, toz tutucu ve toz çekiciler bulunduğunu küçük bir araştırma sonucu sizler de öğrenebilirsiniz.

Derince’deki tahıl depolarının fotoğraflarından anlaşıldığı kadarı ile silo, zeminden değil +1’nci kattan başlıyor. Birinci katın altında “V” şeklinde bir yapı var.

V” yapı sayesinde silo zeminle temas etmiyor.

Bu tasarımın, silonun depreme karşı dayanaklığını arttırıyorken bakım kolaylığı, arıza çıktığında bölgeye kolay ulaşım ve siloyu boşaltma kolaylığı sağlaması açısından tasarlandığı düşünülmektedir.

Siloların içine tahıl beslemesi kuyulardan ve silolardan yapıldığı ve bu işin silonun üst kısmından gerçekleştiği bilinmektedir.

Patlamaya sebep olduğu iddia edilen tahıl tozu ise soluduğumuz havadan daha ağırdır. Bu yüzden zemine doğru birikme eğilimindedir. Ancak silonun dışarısında toz birikmesi, silonun yüksekliğinden ve “V” yapı şekliyle zemine oturtulmasından dolayı birikme olmadan dağılabilir.

Silo içinde tahıl tozu uzaklaştırılamamışsa bu toz, silo içinde depolanmaya başlayan tahılın üzerinde birikmeye başlar.

Havalandırma fanlarının, toz toplayıcıların çalışır olduğunu, merkezi kumanda sisteminin faal olduğu da bilinmektedir.

Havalandırma fanları, toz çekiciler, toz toplayıcılar çalışır vaziyette ise sadece bakım kapısı açık olan on üç silonun iç kısmında bu toz nasıl birikmiştir?

Bu teknik bilgiler ışığında sadece benim değil birçok kişinin aklına “dış kaynaklı bir etki” olduğu fikri geliyordur sanırım?

Silolar doldurulur ya da boşaltırken bu işlem, tek silo üzerinden yapılır. Aynı anda üç-dört silo doldurulmaz ya da boşaltılmaz.

Bu durum böyle iken on üç silonun alt kısmında aynı seviyede hasar görmesini sağlayacak tozun birikmesi oldukça mantıksız durmaktadır.

Bu sebeple; dışarıdan bir etki olduğunu düşünmek yani bir sabotaj ihtimali oldukça akla yatkındır.

Ancak “komplo teorisyenliğinden önce rasyonel düşünmekte fayda var.

Bir silonun patlaması için bir sabotaj ihtimalinden önce; silolarda depolanan malzemelerin kullanım süresince oluşturduğu toz ve gazlar zamanla birikebilir. Bu birikim, havada patlayıcı etkisi olan gazlar oluşturabilir ve herhangi bir kıvılcım veya alevle temas ederek patlama riskini artırabilir.

Bir diğer ihtimal; tahıl ve benzeri ürünlerin zamanla fermantasyon süreçleri sonucu gazlar oluşabilir. Bu gazlar, siloda patlama riskini artırabilir.

Başka bir olasılık; Depolanan malzemelerin nem oranı yüksekse, bu durum malzemenin ısınmasına ve bakteri oluşumuna yol açabilir. Bakteriler, gaz üretimi yapabilir ve aşırı ısınan malzemelerin alev alması ile patlamaya sebebiyet verebilir.

Ve tabii silolarda depolanan ürünler, oksijenle temas ederse, oksidasyon süreçlerinin başlamasına bağlı olarak sıcaklık artışı oluşabilir.

Bu da başka bir patlamanın oluşmasına neden olabilir.

Farklı bir ihtimal ise malzemelerin dolum veya boşaltma sırasında sürtünme nedeniyle oluşan statik elektrik, patlamaya yol açabilecek bir kıvılcıma sebebiyet verebilir.

Ve son olarak; silolara yanıcı maddelerin yakın yerleştirilmesi veya temas etmesi, silo içinde kullanılan ekipmanların hatalı montajı veya bakımının düzenli yapılmaması da patlama riskini artırabilir.

Ve tabii tüm bu olasılıklardan sonra en sonuncusu olan “sabotajolasılığını da düşünmek gerekir?

Sabotaj ihtimalini düşünmeden önce böyle bir operasyonunNasıl ve Kimlerin Yararına Olacağı” gibi sorulara cevap vermek lazım.

Son sorudan başlarsak; bu tip bir saldırıKimlerin işine yarar?”

Derince’de ki TMO’nun o silolarında biriken hububatın “ihraçürünü olduğu Derince Belediye Başkanı tarafından teyit edildi.

Ve 13 siloda toplam yere dökülen hububatın ise; 10 ila 15 bin ton olduğu da belirtildi.

Sosyal medyada “8 Milyon tonlar”dan bahsedildiğini gördüm ama bu akla da mantığa da aykırı bir rakamdır.

TMO’nun tüm Türkiye depolarındaki genel kapasitesi zaten 4.2 Milyon tondur. Kaldı ki Derince’deki siloların tam dolu kapasitesi ise 95 bin tondur.

Tamamının dolu olmadığı, silolarda 75 bin ton tahıl olduğu da TMO Genel Müdürü tarafından beyan edildi.

O halde; 13 silo zarar gördüğüne göre bu rakam ortalama 10 – 15 bin tondur. Ve bu rakam, bir fiyat artışına, hububat enflasyona ya da kıtlığa sebep olması imkânsızdır.

Bu rakamlardan olaya bakarsan bir sabotaj olması / yapılması pek akla yatkın durmamaktadır.

Avuç içinde maytap patlatmaktan farksızdır eğer böyle bir operasyon yapıldıysa bile. Deveden kıl koparmak, koca ormanda birkaç çalı yakmak hatta bir banka kasasından iki demet para çalmakla eş değerdir.

Ancak zarar görülen siloların “ihraç ürünü” olmaları?

Evet, bu biraz sabotaj ihtimalini güçlendiriyor.

Türkiye’nin hububat ihraç ettiği ülkelere bakmak lazım bu durumda.

Ve tabii onların düşmanlarına…

Eğer bir sabotaj ise de “olağan şüpheliler” az-çok belli olur bu pencereden bakıldığında.

Gelelim diğer sorumuza; “Nasıl?”

Bir silonun patlama ihtimallerini, siloların genel çalışma prensipleri ve işleyiş metotlarına bakıldığında üstelik şimdiye kadar hiçbir tahıl silosunda patlama meydana gelmediğini de düşünürsek “sabotaj” olasılığı biraz daha belirginleşiyor.

Bu tip sabotajlarda kullanacağınız patlayıcının türü çok önemlidir. O patlayıcının tahrip edici, yakıcı ya da blast etkili mi, hidrokarbon türleri olan aromatikalifatik bileşikler ya da inorganik mi olacağı, nitrolama (kimyasal bileşik) özelliği ya da bir ateşleme düzeneği ile donatılmış, şiddetli bir enerji salınımı ile ekzotermik reaksiyonlu bir patlayıcı mı kullanılacağı mühimdir burada.

Her birinin kullanım amacı, hedef özellikleri, kullanılacağı yer – bölge ve iklim / sıcaklık niteliklerine göre değişkenlik gösterir çünkü.

Sıradan bir tahrip el bombası ile o siloları patlatamazsınız mesela.

Bir TNT kalıbı da kaş yapayım derken göz çıkarabilir.

Bu sebeple yoğunluğu düşük ancak patlama hızı yüksek bir madde kullanmalısınız.

Yoğunluğu düşük olmalı çünkü sizin amacınız ürüne zarar vermektir (ki; silo patlatmanın başka bir amacı olamaz!).

Patlama hızı yüksek olmalı çünkü bir beton / çelik yapı içindeki üründür hedefiniz.

Bu iki ihtimali göz önünde bulundurursak en uygun patlayıcı; Nitroselüloz temelli yanıcı bir bileşiktir.

Patlama hızı yüksek, yoğunluğu ise düşük ancak ateşleme ve yanıcı gaz ortamlarında en etkili maddelerden biridir.

Madencilik sektöründe kullanımı oldukça yaygın olduğu için piyasadan kolaylıkla temin edilebilir; hatta biraz temel kimya bilgisi ile pamuktan bile elde edebilirsiniz. Görüntüsü de pamuğa benzerdir. Ancak daha kalın ipliksi dokulardan oluşmuştur. Zamanlayıcılar ile ateşlenmesi kolay ve operatörler için en güvenli patlayıcılardan biridir.

Nitroselüloz dememin en temel sebeplerinden biri ise, mevcut siloların patlama görüntülerine bakıldığında patlamanın yukarıdan başlayan bir alev etkisi ile oluşmasıdır.

Yani silolarda patlama, ani yakıcı bir alev etkisi ile başlıyor.

Bunu da ancak hammaddesi “flaş kâğıtflaş ip ve flaş pamuk”lardan oluşan yanıcılarla sağlayabilirsiniz. Ve bu yangın şekline bakıldığında bir “flaş etkisi” olduğunu da inkâr edemeyiz. Bu etkiyi ise en iyi pamuktan elde edilmiş nitroselülozlar ile sağlayabilirsiniz.

Ve tabii bu tip bir patlayıcı kullanmak için alanında profesyonel bir ekibin ya da çalışanınız olması şarttır.

Bu bağlamda olaya bakarsak, bir terör eylemi diyemeyiz. Çünkü çok fazla teknikteorik ve pratik süzgeç gerekir bu tip sabotajlar için ve hiçbir terör örgütü, bu tip masraflara girmez diye düşünüyorum.

Bakılması gereken yer; ihraç edilecek tahılın, muhtelif düşmanlarının profesyonel operasyon yapabilme yetisine sahip servisleridir.

Ancak sükûneti ve soğukkanlılığı korumak adına “Sabotaj” ihtimalinden çok önce, diğer gerçekleşmesi muhtemel olasılıklar üzerinden gidilmesinde fayda vardır diye de düşünüyorum.

.

Serkan Yıldız, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI