Televizyon dünyasından yansıyan açık bir rezilliğe dikkat çektiği yazısında Ali Osman Aydın, 10 yılda yüzde 700 arttığına ve 300 binli rakamları gösterdiğini de hatırlattığı "çocuk istismarı”nın boyutlarının gerçekte bu rakamın bir “TV Programı” ile nasıl kat be kat üstünde seyrettiğine dikkat çekerken asıl çocuk istismarı ve suç teşkilinin nerede olduğuna ve toplumun nereye evrildiğine işaret etti.
İşte yazısı; yazının başlığı ise şöyleydi: Çocuk İstismarının Yeni Yüzü: “Çocuktan Al Haberi”
:
Artık çocuk yıldızlarımız var…
Yaşları 6,7’yi geçmeyen ve yaşıtları gibi inanılmaz sevimli, masum, dünya tatlısı çocuklar bunlar.
Ancak bu çocuklar rehin alınmış durumdalar…
Hem de popüler kültürün kölesi olmuş çok sevgili aileleri ve ekran başındaki büyükleri tarafından.
Henüz hiç bir şeyin farkında değiller.
Büyüklerinin ezberlettiği repliklerden, telaffuz bile edemedikleri deyimlerden başkaca bir şey bilmiyorlar.
Aralarında Cengiz Kurtoğlu şarkıları seslendiren de var, tavukları pişirmişem şarkısını söyleyip halay çeken de…
Bir süredir 'sosyal medya'da büyük ilgi gören “Çocuktan Al Haberi” adlı programdan bahsediyorum.
HER ŞEY BU PROGRAMDA…
Toplumun nasıl bir duvara toslayacağını merak edenler kesinlikle bu programı izlemeliler.
Samimiyetsizlik, riyakarlık, sahtecilik, istismar vb. her şeyi burada bulabilecekler.
Program tam anlamıyla ucuzlaşan kültürümüzün, gayri ciddi toplumumuzun yeni değerlerini sergiliyor.
VAHŞİ BİR EĞLENCE TOPLUMUNA DÖNÜŞTÜĞÜMÜZÜN AÇIK GÖSTERGESİ...
Güya bir yarışma formatı var ortada.
Arada sorular soruluyor, çocukları kendilerinden daha geri zekalı sanan ünlüler tarafından çocukların her söylediğine sahte kahkahalarla gülünüyor…
Cahil, düzeysiz yetişkinler, bu harika çocukların karşısına geçip kokuşmuş hayatlarına bakmadan onların masumiyetiyleeğleniyorlar.
Aptalca hayatlarının yansıması bu esir çocukları nedensiz şenliklerine meze yapıyorlar.
7 yaşına gelmiş o çocuklara lahmacun yemekten, şarkı söylemekten, dans etmekten başka bir şey öğretmişler de çocuklar öğrenememiş gibi alay ediyorlar.
Kendisinden 4 yaş büyük bir çocuğun kilosuna sahip o yavrucağı oynatarak bundan acınası bir eğlence çıkarıyorlar.
Popüler kültürün zehirli yaşam tarzını çocukların ağzından dillendirerek, ekran başındaki miniklere havai değerleri pompalıyorlar.
Bu program vahşi bir eğlence toplumuna dönüştüğümüzün açık göstergesi.
Çocuklara yapılanlar sirk hayvanlarına yapılanları andırıyor…
Bir kamçı şaklamasıyla takla atan aslanla, Cengiz Kurtoğlu şarkısı söyleyen çocuk arasında bir fark yok.
İkisinde de aynı asimilasyon söz konusu…
EĞLENCE TANRISINA KURBAN EDİLEN KÖRPE ÇOCUKLAR VE “SEYİRCİ” KALAN BİR TOPLUM
Nasıl olsa eğlenmemiz gerekiyor ya…
Nasıl olsa “kafamızı dağıtmamız”, “birazcık neşelenmemiz”gerekiyor ya…
”Azıcık rahatlamak bizim de hakkımız” ya…
Kadın ve erkek teşhirciliğinden müteşekkil cehalet dolu diziler de kesmiyor artık toplumu…
Eğlence tanrısına yalnızca yetişkinleri kurban etmek yetmiyor.
Eski uygarlıklar gibi körpe çocuklar gerekiyor…
Bir toplum ne kadar düşebilir?
Bir toplum ne kadar bayağılaşabilir?
Cevabı bu programda…
Kendi çocuklarını alenen ticari bir ürüne dönüştüren, çocuğunun dondurmaya bulanmış görüntüleri youtube’da beğeni aldı diye zevkten dört köşe olan insanların yetişkin kabul edildiği bir toplum…
El kadar çocukların yetişkin eğlence dünyasının bir parçası haline getirilmesine “seyirci” kalan bir toplum…
Sağlıklı olabilir mi?
Mümkün değil.
DUYGUSAL ŞİDDETE MARUZ BIRAKMAK DA SUÇ VE “ÇOCUK İSTİSMARI” DEĞİL Mİ!..
Çocuklara, bademcikleri görünecek kadar gülen bilinçsiz seyirci iyi bilmeli ki yalnızca cinsel istismar “çocuk istismarı” anlamına gelmiyor.
Reklam Özdenetim Kurulu kararları da gösteriyor ki çocukların tıpkı bu programda olduğu gibi yaşlarının üzerinde bir duygusal şiddete maruz kalmaları çocuk istismarıdır ve suçtur.
ÇILGIN REYTİNGLER KİMİN SUÇU!..
Suç deyince topu her şeyde olduğu gibi hemen hükümeteatmak meseleyi çözümsüzlüğe sürüklemek anlamına geliyor.
Açık söyleyelim, bu programa çılgın reytingler yaptıran hükümet yetkilileri ya da cumhurbaşkanı değil.
Eğer çocukların istismar edilerek bir eğlence figürüne dönüştürülmesi gerçekten bir sorun olarak görülüyorsa topu taca atan yaklaşımlardan uzak durulmalı. Ayrıca kumandaseyircinin elindeyken bütün kabahati hep dışarıdaki güçlere yıkmak hiç adil değil.
Çocukları üzerinden para yapan ebeveynler ve aynı çocukların masumiyetlerinden çok ciddi paralar kazanan yapımcılar veya kanalla ilgili yapabilecek şeyler var.
BÖYLE REYTİNGLER DEVAM ETTİKÇE...
Reyting “silahı” elinizde.
İzlenmeyen bir programın sürdürülmesi finansal açıdan imkansız.
Bu “silah” tereddüt etmeden kullanılmalı.
Hem izlenilmemeli hem de RTÜK şikayet yağmuruna tutulmalı.
Geçen yazı da belirttiğimiz gibi öyle yüz, iki yüz bin şikayetten bahsetmiyorum.
Tek seferde milyon başvuru olsun bakalım kimse kayıtsız kalabiliyor mu?
Şu iyice anlaşılmalı ki çocuk istismarı yapan programlar böyle yüksek reytingler almaya devam ettikçe bu programların yenileri gelecek.
Bu, gelecekte daha çok aşırı ilgi hastalığına yakalanmış gençle bir arada yaşayacağız anlamına geliyor.
Çünkü bu programlar yayından kalktığında veya youtube videoları eskisi kadar izlenmediğinde, yani bu çocuklar henüz genç olduklarında çoktan eskimiş bir televizyon formatının artığı haline gelecekler.
Başlarda kendilerine olağanüstü ilgi gösteren toplum artık yüzlerine bakmadığı için kaçınılmaz olarak hayata küsecekler.
Aileleri de dahil kimsenin o çocuklara bu kötülüğü yapmaya hakkı yok.
Bu çocuklar, şımarık anne babalarının ve şımarmış toplumun “oyuncakları” değiller.
İzlemekte ısrarcı olanlar attıkları her kahkaha suç ortaklığı anlamına geldiği için günün birinde özür dilemek durumunda kalabilirler.
REYTİNG DESTEĞİNİZ İLE SİZ DE...
Çünkü 10 yılda çocuk istismarının yüzde 700 arttığı ve 300 binvakaya dayandığı bir toplumda yaşıyoruz.
Siz de reyting desteğinizle bir takım yapımcıların o çocukların sırtından büyük paralar kazanmasına, çocukların da minik işçiler gibi çalıştırılmasına neden oluyorsunuz.
Kültür endüstrisinin gözünü çocuklara dikmesi aslında çok ciddi tepki gösterilmesi gereken bir konu.
Tabii hala ciddiyetin ne olduğunu hatırlıyorsak…
Ali Osman Aydın, Yeni Akit -24 Ağustos 2017, Perşembe-
:
Yazıda bazı paragraf açmalarla siyahlaştırmalar ve ara başlıklar ile bir-iki tashih bize aittir.
dikGAZETE.com