Ne güzel şeydir neşeli sesleri insanların. Çocuk kahkahaları. Sıcak evlerde annelerin pış-pış çocuk uyutması ne huzurlu şeydir.
Ne tatlı şeydir, çantası sırtında yollara düşmüş çocuk kalabalıkları…
İşte bunlar için verdiğimiz savaş.
Bu gördüğüm kaçıncı savaş bilmiyorum.
Kendi topraklarında, kendisi olarak, işine gitmek, bir evcil hayvan edinmek, anne baba olmak, torun sevmek gibi basit istekleri olan küçük halklara bütün bunları çok görenlerin aç gözlülüğü yüzünden ölen kaç milyonuncu çocuk şu resimdeki…
Bilmiyorum…
Uzun zaman önce saymayı bıraktım.
Ama umudu bırakmadım.
Annemin beni bırakmadığı gibi, ben de dünyanın bütün masumlarıyla birlikte soluk almayı bırakmadım.
Hazreti Hüseyin’in vasiyetiydi bu bana, hep hatırladım, karda ve kuraklıkta, yaralar ve kalp sızıları içinde dövüşenlerin neden direndiğini.
Düşmanın kim, dostun kim olduğunu hep hatırladım.
Bosna’da ölüp Çeçenistan’da dirilen, orada düştüğünde Afganistan’da doğrulan, Cezayir’de Ömer Muhtar’a bakan Filistinli çocuk gözlerinin varlığına,
Kıtalar dolaşan onurlu insan duruşuna bütün kalbimle inandım.
“Ya Hüseyin!” dedim, “Çıktılar. Senin ardından yola çıktılar. Yüzlerce yıl sonra, dünyanın dört bir yanında Ya Hüseyin, zulme, adaletsizliğe, haksızlığa, senin kardeşlerin ve oğulların baş kaldırdılar. Ve zafer, çocuk gülüşleriyle gelene kadar, şanlı sancağının ardında olacaklar”.
Benden sonra da bu destanın şahitliğini, katipliğini edecek olanlar ve dövüşenler biliyor ki;
Bunlar için
Her şehitle düşen bir dünya, bir destan, bin damla kan
Her kapanan gözle biten bir hayal, bir sevda
Bunun için dağları eriten sabır
Ve öfke, uçaklara karşı sapan taşları
Bunun için düşmek, kalkmak ve dövüşmek
Bütün uykusuz geceler, kısılan sesler.
Bu kavga bitmeyecek. Bölük bölük, ordu ordu bin kez geleceğiz.
Bin kez yenilip, binbir kez yeneceğiz.
Yeryüzündeki her çocuk, sıcak bir uykuya anne sesiyle dalana kadar
Her aç doyana
Her yoksul giyinene
Dünyada sevgilinin nazından başka dert kalmayana kadar biz, katillere, zorbalara direneceğiz
Umudu ve inancı yitirmeyeceğiz.
Ya Rabbi, şanlı adınla başlarız her işimize,
Şahit ol 99 isminle
99 isminle yol göster bize
Ümmeti Muhammed’i, Ümmeti Muhammed eylediğin yerden,
Habil’den
Ve İsmail’den bir rıza,
Musa’dan ve Süleyman’dan bir asa,
İbrahim’den bir balta
Ve adı bile bir zafer Muhammed Mustafa
Bize yeniden zaferlerden bir zafer,
Müjdelerden bir müjde,
İmanlardan bir iman ver ki ancak sen
Sen atarsın attığımız zaman,
Senin emrinle doğar gün ve batar saltanatları iblis ruhların.
Amin.
.
Ülkü Menşure Solak, dikGAZETE.com