Bu yazımı kaleme almadan evvel uzun bir süre var olan olağanüstü yaşanmışlıkları izlemek gereği duydum ki, Çin’de başlayan, tüm dünyayı sarıp sarmalayan varlığından başta şüphe duyduğumuz virüsün ülkelere neler yaşattığına hepimiz şahit olduk.
Çin demişken hatırıma gelen Çin atasözünü de neşr etmek isterim; “İyimser insan, her felakette bir fırsat, kötümser insan da her fırsatta bir felaket görür” der.
Başımıza gelen doğal afetlerden çıkarılacak dersler olduğu kuşkusuzdur; mamafih mühim olan geçmişe vakıf yaşanmışlıkların tarihte nasıl sebep-sonuç ilişkilerini kavrayabilmektedir kanımca maharet..
Dünyamızın doğal serveti, geleceğe ait her türlü karamsarlık ve kötümserlikleri tamamen yıkmaya yeterlidir.
İnsanoğlunun başına tarihte zaman zaman gelen musibetlerin her ne sebep olursa olsun neye dayandırıldığı önem arz etmektedir.
Ülkelerin içinde bulunduğu sıkıntılı dönemlerde kısa sürede başarı sağlamak elbette beklenemez; bazı haller vardır ki topyekün halkının desteğine gerek duyulur ki bazı uygulamalar, toplumun bir kesimince memnun edici bulunmayabilir.
Fazla telaş yapanların bunalım olarak adlandırarak normal yaşam standartlarını, diğerlerinin haklarına gasp ederekten toplumu derin bir düşünceye sokabiliyorlar.
Uzmanların birçok defa online, TV, radyo vb. iletişim araçlarıyla uyarıları sonuç vermediği gibi aşırı panikleyen toplumların yöneticilerine büyük görevler düşmektedir.
Fırsatçılıktan istifade, maddi gelir peşine düşen esnaflarsa tuzu biberi olurlar bu ortamlarda maalesef.
Kendimizi ve dostlarımızı her ne kadar gözetebilsek de gücümüzü aşacağını iyi bilenler, avını pusuda bekleyen çakallar gibi sessizce fırsatları kollamaya çalışırlar.
Devletler ve yöneticileri deneyimsiz ise sonuçları ağır ve iz bırakıcı olur; yok deneyimli ise teyakkuzu arifane ön tedbirini alarak en az hasarla atlatırlar ki burada hassas denge Halkın, Devletinin yanında olabilmesidir.
Bazen sosyal olaya yaklaşanlar bu kısmını atlayabilmekte maalesef, bildiriler toplumun her sahasına dağıtılırken söz ve tavrın mahiyetini iyi kavrayabilmek mühimdir.
Bilmeden yapılan bir yorum “kolonya virüs önleyici” vb. toplumda olumsuz tepkilere yol açabiliyor. Bir taraftan hayatı tam durdurmadan üretimin devam ettirilmesi hem de var olana gereksinimleri aşırı kısıtlamaya gitmeden giderilmesi gerekir.
Global problemleri çözebilmek için öncelik birlik ve beraberliktir. Aynı fikir ve düşüncelere sahip olabilmek ve bunun yanında aynı şekilde hareket edebilmektir.
Elbet, kendi doğal kuralları içinde bunların da kendince kaidelerini keşf ederek bilinçli müdahelelerde bulunmak zaman ve emek isteyecektir. İlk kez tanınmayan bir düşmanı yenebilmek için ortak cephe alarak elde edilen bilgileri açık ve net paylaşmak gerekmektedir.
Yanlış ve gereksiz müdahalelerin geri dönüşü olmayan sonuçlar doğuracağı bilinmelidir.
Gelişmeler, olumsuz seyir izlerken bu hayati sorunumuza bireysel değil toplumsal yaklaşmak elzem hal alır.
Yıllardır araştırmalarım sonucu kitaplarımda, makalelerimde, seminerlerimde dile getirdiğim “lanetlenmiş eller, kötü niyetli kişiler tarafından yönlendiriliyor.” Bunların önceden tasarlanmış bir proje olduğu ve de üst akıl felsefesince olağan karşılanan yaşanmışlıklardır. Son eserim “Tarihte Kayıp Oryantalistler” kitabımda yüzlerce isim ve kaynaklar ışığında gördüğüm net ve açık sonuç maalesef var olan yeni dünya sisteminin periyodik güncelleştirildiği ve doğal sonucu olarak tüm canlıların hayat ve yaşam standartlarını değiştireceğidir.
Dünya devletlerinin ekonomik, politik, siyasi, kültürel vb. tüm hayati fonksiyonlarında çekilen sıkıntılar sona erdirileceği algısı oluşturularak el uzatılır ki bu elleri uzatanlar, kendilerini efendi kabul ettirerek düşürttürdükleri bataktan kurtarıcı rolü oynarlar.
Onlar yıllar evvelinden ayrıntılı kurgulayarak hükümlerini eksiksiz hayata geçirtirler, geçirdikleri hatasız ve pürüzsüz olmalıdır ki harcanan paraların, zamanın, sabrın bedelini fazlasıyla alabilsinler.
Dünya topluluğunun bugünkü koşullarını göz önüne bulundurursak ve her türlü güçlüğü göze alarak bu büyük problemin atlatılmasında sarsılmadan yürüyeceğimize güvenim var.
Elbet bunların etik olmayan olumlu olumsuz birçok sonuçları olacaktır. Şu ana kadarki var olan omurga yeni şekil alacaktır. Bu şeklin insanlığa faydasıllığını elbet geç olmadan göreceğiz.
İşleri sadece alanında düşünce üretmek olan uzman ekiplerin oluşturularak doğru düşünebilmeyi evrenselleştirerek var olanı hedefe saptırmadan ulaştırabilenler ayakta kalacağı bir dönemdir yaşananlar.
Topluma tutarsız sözler sunmadan gerçek olgulara dayandırılarak mantık çerçevesinde alınan yol, yeni dünya düzeninde rol alabilmenin yanı sıra emir alan değil emreden akıl kategorisine sınıf atlamayı sağlar.
Daim hep beni düşündüren ve de okuyucularımı da düşündürecek M.C Escher, “Çizen Eller” Litograf 1948 incelemenizi öneririm.
İnsanlığın kendi kendine iyi düşünceler aşılayarak birçok hastalığı yenebileceğini savunan Fransız asıllı Tıp adamı Emile Coue (1857-1926), “Bir şeyi yapabileceğinize kendinizi inandırırsanız, ne kadar güç olursa olsun, onu başarırsınız. Fakat en basit bir işi bile yapamayacağınızı sanırsanız onu yapmaya olanak kalmaz ve küçük tepecikler bile karşınıza aşılamaz dağlar gibi dikilir” demektedir.
.
Volkan Yaşar Berber, dikGAZETE.com
-Araştırmacı Yazar-Tarihçi-