Türkiye Cumhuriyeti, ABD ve Rusya Federasyonu arasında denge siyaseti uygulamaktan acilen vazgeçmelidir.
Neden mi?
İki kişinin kavga ettiğini ve bir kişinin de bu kavgayı aralamak için sürekli mücadele ettiğini düşünün…
Bütün dayağı hep aradaki kişi yer öyle değil mi!
Budan dolayı, “Türkiye, Batı ile Doğu arasında bir geçiş ve köprüdür” aldatmacasından, “Türkiye, hem batıya hem de doğuya aittir” saçmalığından acilen vazgeçilmediği taktirde, hem tüm taraflara yetişmeye çalışmaktan hem de barışı ve istikrarı sağlayabilmek adına feda ettiğimiz kendi benliğimiz ve geleceğimizden mahrum kalarak özümüzden uzaklaşmak durumunda kalmaktayız…
“Türkiye’nin ABD ve Rusya arasında dengeyi bulması gerektiği” fikrini Türk devletine, hangi akıl önerdi ise hiç de sağlıklı ve iyi niyetli bir düşünceye sahip olmadığını belirtmekte fayda görmek gerekir…
Tarih boyunca görülmüştür ki kendin olmadan, ne güçlü olabilirsin ne de birilerine faydan dokunabilir.
Öyle ise ‘Din’i afyon gibi kullanarak, kendi menfaatlerinin peşinde koşanlarından tutun da “Ümmeti koruyacağız” adı altında yabancılaştırılmamıza kadar tüm bu başımıza örülen çorapların acilen yırtılıp atılması gerekmektedir.
Öncelikle kendimize gelerek TÜRK olduğumuzu hatırlayalım ve bu ayağa kalkışı deklare edelim de her şey nasıl dengesini doğal yoldan buluyor hep birlikte izleyelim ve görelim.
Çünkü, Türk’ün ne olduğunun altı kalın bir çizgi ile çizilmediği taktirde, ilişkide olduğu çevresindekiler de nasıl davranacaklarını ve Türk’ü nasıl konumlandıracaklarını bilememektedirler…
Aslında kendi özümüzden ayrılarak, ister batı, ister doğu ne taraftan olursa olsun ne olduğu belli olmayan giydirme bir kimliğe bürünmeye çalışmamızdan dolayı, bütün hatanın kendimizde olduğunu öncelikle kabul etmek durumundayız.
Birileri, başka birileri ile savaşmasın diye gayret ettiğimiz tüm taraflar, her türlü şımarıklığı topraklarımız üzerinde ve kendi topraklarından uzak kalacak şekilde yaparken, şımarıkların çıkardığı olayların bütün faturasını ve bedelini yine arada kalan Türk Milleti ödemek zorunda kalmaktadır.
Neden arkadaş neden!..
Madem bedel ödenmektedir, o zaman ödenilen tüm bedeller, neden “Türklük” hanesine yazılarak tarihe not düşülmez de “İslam” adı (aldatmacası) altında, çıkarları icap ettiğinde bizden çok uzağa düşen başkalarının hanesine yazılır bilen varsa beri gelsin!..
Kendisi gibi davranmayan ve başkası gibi olmaya çalışanların sonu kullanılıp kenara atılmaktır; bunu unutmamak gerekir…
Adı Türkiye Cumhuriyeti olan, gönderde dalgalanan bayrağın Türk’ün bayrağı olduğu, vatan yapmak için dökülen kanın Türk kanı olduğu bir coğrafyada, Türk’ün adı dışında tüm diğer adlar konuşulup korunurken, bedeli Türk’ün ödemesi kabul edilir gibi değildir…
Bıraktık arkadaş!.. Birbirinizi yok etmeye çalışmanıza engel olmaya çalışmaktan vazgeçtik!..
Biz aradan çekiliyoruz!.. Buyurun ve bütün kozlarınızı istediğiniz gibi paylaşın, hodri meydan!..
Bakalım iddialarınızda ne kadar samimisiniz!
Batısından doğusuna, kuzeyinden güneyine, hangi devleti ele alacak olursak olalım, hepsi kazançlı bu işten…
Şımarıkça davranmak ve kazanç sağlamak onlara, idare edip bedelini ödemek Türkler’e…
Artık Türk’ün malını ve itibarını yağmalama zamanı geçmiştir…
Bu saatten sonra Türkiye ile ilişki kurmak isteyenler, Türkiye’nin bir Türk devleti olduğunu, devletini kutsalı sayan bir milletinin olduğunu, belli bir töresi ve örfi hukuku olduğunu bilmeyenlerin, öğrenmesini tavsiye ederiz.
Bizler ne Batılıyız, ne de Doğuluyuz…
Tarihte tüm sömürüleri ellerinin tersi ile bir kenara itenlerin son temsilcisi olan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın öğrencisi Türkler’iz ve öyle de kalacağımızı deklare ederiz…
Son Söz;
Kendi toprakları risk altında olmayan ülkeler gelip, bu coğrafyada elde ettikleri zemini kaybetmemek adına savaş çıkmasını isteyecek son kişilerdir.
Düşünelim;
Bir dünya savaşı çıkarsa;
Rusya, bugüne kadar elde etmiş olduğu tüm mevzileri kaybetme riski ile karşı karşıya kalacak…
ABD, yaptığı tüm yatırımları kaybetme riski ile karşı karşıya kalacak…
Avrupa, çıkacak savaşın ardından varlığını borçlu olduğu hammaddelerden uzun bir süre mahrum kalacak…
Araplar, kendilerini korumak üzere, yeni efendilerine biat ederler, onlar için sorun olacağını düşünmek gerekmez. Fakat bu süreçte Türk ordusuna saldırma ihtimalleri çok yüksek bir olasılıktır…
Çeşitli aldatmacalar ile işgal edilmiş zihinlerden sıyrılarak, yeni bir bakış açısı ile anlatılan bu denklem üzerinden herkes tekrardan düşünsün artık!..
Korku tünellerine hapis edilmiş beyinler, dumura uğratılmış ve düşünemez hale gelmiş demektir…
- Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
- Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
- Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
- Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
- Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
- Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
- Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
- ‘Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
.
Ali Karani, dikGAZETE.com