Sınanmanın sonu var mı ki derviş, çay koy yeniden başlıyoruz...
“İllet, zillet, gıllet...” demiş zatlardan biri...
Üstüne de eklemiş, “bunlar bal-kaymaktır” demiş...
Hastalık çekmeden, insanların gözünde itibar kaybı yaşamadan, ekonomik darboğazlardan geçmeden, olgunlaşabilir mi insan?
İlle de şehvet, makam ve para!
Üstesinden gelebiliyor isen ne mutlu sana…
“Başaran da benim” zannına kapılma!..
O, dilediğini aziz, dilediğini zelil eder...
“Kün” der alim zalim olur, “Kün” der zalim alim olur.
Âlim de kıymetlidir katında, zalim de...
Şimdiye kadar kimilerine cellat oldun, kimilerine deva, “İnsan, çocuk saflığına ulaşmadan cennete giremez” der Hazreti İsa.
Çocuk, ayırır mı gülümserken, iyi-kötü, çirkin-güzel, siyah-beyaz, imanlı-imansız, zengin-fakir.
Çocuk dualiteyi bilmez...
Bu yüzden saf ve masumdur...
Ne zaman ki ‘bir’lenir herşey, cennetteyiz...
Cennete varanda günah mı olur?
Kusur varlıktadır, dualitededir...
Ne demiş Tabduk Baba, “kusur gören, gaybı göremez”.
Bu demek değildir ki; düşmana kucak aç...
Ondan da zuhur edenin O olduğunu bilecek olgunluğa eriş...
Merkez Efendi misali her şey yerli yerinde...
.
Öz’ün İfadesi, dikGAZETE.com