Neymiş?
Bozkurt ilçesi, yüzde 95 AKP ve MHP’ye oy vermiş.
“Demek ki, Bozkurtlular HES yapılmasına onay vermiş oluyor” diyor Altaylı.
Yani Altaylı’ya göre;
“Bozkurtlular madem AKP ve MHP’ye oy vermiş!.. Böyle bir felaketi hak ediyorlar” demek istiyor.
AHLAKSIZLIK…
Olayları çarpıtmak, yalan yazmak, mugâlata yapmak fondaş yazarların en önemli özelliğidir.
Ama burada…
İğrenç bir ahlaksızlık da var.
Adam bu felakete neredeyse “Oh olsun!” diyecek.
Ülkede rekabet, denetim, doğru dürüst bir gazeteciler cemiyeti falan olsa, bu adamın bu yazısından sonra kalemi kırılır, bir daha yazı yazmasına müsaade edilmezdi.
Bu böyle…
“HES” PATLAMADI!..
Gelelim “HES patladı…” meselesine.
Adamın, ahlaksızca, kin ve nefret kokan yazısı aslında suç… Üstelik iddia ettiği şey de yalan! Bu da suç…
Çünkü..
“HES”in su tutma özelliği olmadığı, borulama sistemi ile elektrik ürettiğini hem bakan hem de DSİ Genel Müdürü açıkladı. Yetmedi, Genel Müdür, medya mensuplarını helikopterle gezdirerek izahat verdi…
Ama dinleyen kim!..
Özdil’inden Altaylı’sına kadar sazı biri bırakıyor diğeri alıyor. Maksat felaket üzerinden hükumete laf sokmak. Olur ya; hükumet yıpranır ve bunların istediği yamalı bohça hükumeti (CHP+İP+HDP+ Küçük partiler) iktidar olursa, Türkiye eski Türkiye’ye döner, IMF kapılarında dilenen, Avrupa ve Amerika’ya muhtaç bir ülke haline gelirse…
Bunlar da fonlandıkları paraları hak etmiş olurlar.
ORMAN YANGINLARI…
Gelelim orman yangınlarına:
Eğer biz de,
Altaylı’nın mantığı ile olaylara bakmış olsaydık, bizim de şöyle düşünmemiz gerekirdi:
-Orman yangınlarının çıktığı yerlerin çoğu CHP’li belediyelerde…
Hatta bu CHP’li belediye başkanlarından biri, villası yanmasın diye Belediye araçlarını villasına yönlendirerek, mahallenin geri kalan kısmının yanmasına çanak tutmuş.
Şimdi biri kalkıp da evleri yanan o vatandaşlarımıza;
“İyi oldu! Bu belediye başkanını siz seçtiniz!.. Müstehakınızı da buldunuz” diyebilir mi?
Diyemez!
ONLAR FONDAŞ VE İLKESİZ!..
Ancak…
Fondaş yazarların öyle bir ilkesi yok!.. Onlar sadece nemalanacakları şeye bakarlar.
Onlarda, Allah korkusu, ahrette hesap verme, vicdan vs. diye bir şey de yok.
Onların tek ölçüsü cüzdanlarıdır.
Eğer hükûmet, böyleleri için bir müeyyide düşünmüyor ise işimiz çok zor…
Neden?
BİR KAÇ ÖRNEK…
-Salda gölü skandalını ortaya çıkaran başkana silahlı saldırı yapılıyor. Fondaş troller dört koldan hükûmete saldırıyor. Sonra ortaya çıktı ki, CHP’lilerin kendi aralarındaki bir hesaplaşmasıymış.
- Sarhoşun biri, Pendik Cemevi’nin camlarını kırıyor. Fondaşlar buradan bir mezhep çatışması çıkar mı diye hemen kolları sıvıyorlar. Sonradan camları kıranın alevi olduğu verdiği ifadede de içeride sabahlamak için camları kırdığını söylüyor.
- “Suriyeli şahıs ambulans kaçırarak halkın üstüne sürdü” dediler, TC vatandaşı çıktı. Suriyeli de olabilirdi. Haberi, etnik kimliği belirterek vermek şart mı?
- Yine Ü. Özdağ, Suriyelilerin hastanede sıra beklemediğini onlara öncelik verildiğine dair bir “tiwit” yayınladı. Bu adam milletvekili.. Üstelik prof. Yani bu kadar saçma ve yalan olduğu ayan beyan ortada olan bir “tiwit” yazılır mı? Suriyeliler için anında tepki vermeye hazır hale gelmiş sırada bekleyen vatandaşlar, böyle bir şeye izin verir mi? Hastaneyi ayağa kaldırmazlar mı? Ama adam yazıyor.
Üstelik…
Bu tür provokasyonları mütemadiyen yapıyor. Biraz sonra yalanı ortaya çıkacak diye de utanmıyor.
Bu adam…
İP genel başkan yardımcısıydı. Kazara İP hükümetin ortağı olsa kesin bakan olacak… Ve bu kafa ve yalanlarla ülkeyi yönetecekti. Aralarında ne olduysa İP’ten ayrıldı. Hâlbuki orası tam yeriydi.
Neyse…
*
Hülasa-i kelam:
Eğer bu türden iftira ve yalanlara karşı bir müeyyide uygulanmadığı takdirde, ülkemizi iç çatışmalara ve kaosa sürükleyecek yalan yanlış haberler yaymaya devam edecekler.
Acil olarak tedbir alınması lazım!
Bunun da Devletin en önemli görevlerinden biri olduğunu düşünüyorum.
.
Emin Batur, dikGAZETE.com