"BİZİM(Mi?)KİLER! Zaten/ Sonradan MÜSLÜMANLAR" Kitabımdan tadımlıklar…
Başlarken…
Bugün 23 Ağustos…
24,
25,
26 Ağustos 2024…
Malazgirt Zaferinin 953. yıldönümü.
Bilir misiniz!..
Bilmelisiniz; Müslüman Türkler, şamanist Türklerin önünden kaçıp, Anadolu’ya geldiklerinde onları Müslüman Kürtler karşıladı.
Alpaslan’ın ordusunda Müslüman Türkler ve Kürtlerin yanısıra Tekfurların zulmünden kaçan Ortodoks Hristiyanlar vardı.
O zaman daha Masonların Fransız İhtilaline ve ulus devletlere çok vardı ve milli bayraklara…
Kim hangi sancak altında adaleti bulursa onun gölgesine sığınıyordu.
“Devletin Dini Adalettir” ne özlü söz.
BİZİM(Mi?)KİLER! Zaten/ Sonradan MÜSLÜMANLAR…
Kitabımdan tadımlıklar…
Sevgili okuyucu sıkı dur.
Şimdi anlatacağım olaya ne bir Hollywood filminde ne bir masal, efsane ve destanda ne de bir rüyada rastlayabilirsiniz.
Peygamberimizi öldürmek için kan davasının önüne geçmek maksadıyla her kabileden birer genç seçip, üstüne yollayan Mekke’nin zengin ve muktedir kişilerinin en kıymetli malları O’nda emanetti.
O da kimin ne malı varsa Hz. Ali’ye bir bir belletti ve Medine’ye Hicret yoluna koyuldu.
Hz. Ali, O’nun yatağına yattı ve örtündü.
İşte İslam, kısaca Sünnet budur.
O sahabelerine:
“Gidin tebliğ edin” derdi!
Onlar da yüksekçe bir taşın üstüne çıkar, Kur’an’dan ayetler okurdu.
Çeviriye gerek yok; meal-tefsir de sunmazlardı.
Siz insanları ayetlerle buluşturacaksınız.
Etkili olabilmeniz için tek koşul; İhlas yani dini samimiyettir. O zaman, Rabbimiz sizi kenara çeker ve kendi gücü devreye girer. Etkili olan budur.
İktidar, sanat, medya bir yana siz bu konuda cehd edecek, çaba göstereceksiniz. Tek koşul ihlasla, yaşayışınızla örneklik oluşturmanızdır.
Sonucu, başarıyı lütfedecek olan olan Yüce Allah’tır. Ancak başarısız da olsanız samimiyseniz, Rabbimiz ödüllendirecektir sizi.
Daha ne istiyorsunuz, daha ne istiyorsunuz?
BAŞLARKEN; VİRA BİSMİLLAH…
Sözün başı kitabın girişi zordur bana kolay geldi; birdenbire oluşundan olsa gerek.
Soyadımız Midillili atalarımızdan o da Barbaros’un korsanlarından Alacakaptanzade’den geliyor.
Yüzü allı-beyazlı oluşundan ‘Alaca’sı ‘kaptan’lığı da korsanlığından gelme.
Halk dilinde “Sam yeli vurdu” derler ‘Vitiligo’ denilen bir deri hastalığıdır.
Cumhuriyet yasaları Ağa, Zade, Paşa namlarını yasakladığından bizimkiler ‘Zade’yi, asalet ekini atmışlar ‘Alacakaptan’ı benimsemişler.
İyi de etmişler Uğur Amcam ki vefatına kadar ailemizin en büyük erkeği idi, şimdi benim!
-İyi de etmişler, düşünebiliyor musunuz? Hepimizin bir de üç ismi var; Haldun Ulvi Alacakaptanzade.
Hemen her tanışıp, samimi olduğuma bu geçmişi anlatır; “VE yüzyıllar sonra korsanlık benim bedenimde 1.61 NORMAL insan boyutuna inmiş” diye eklerim.
GEL VATANDAŞ GEL!.. ESAS İSLAM BURADA!
Başına gelmeyen bilemez; bu ülkede Müslüman doğmak bebek oyuncağı, Müslüman olmak zooooor dostum zor.
Ben, başta üzerinde İslam yazan ne varsa yedim; az kalsın üç öğün beynimi yiyordum.
Bir de Müslüman olup hemen ilk namazdan sonra İslam üzerine kitap yazanlar. “Kur’an’ı nasıl anlamalıyız” diye seriyaller kaleme alanları görünce panikledim.
Ta ki Ahmed Sarıoğlu hocamla tanışıncaya kadar. (devam edecek)
.
Ulvi Alacakaptan, dikGAZETE.com
BİRLİK SANAT
TEL: 0212 2515255
PBX: 0212 2937564