BİZANS İMPARATORİÇESİ TÜRK-KIPÇAK ÇİÇEK HATUN
Bir zamanlar Bizans Sarayında ve Constantinopolis’in esrarengiz sokaklarında Türkler gibi giyinilir ve Türk'e benzemeye çalışılırdı. Türk modası, seçkinler arasında bir ayrıcalık sembolüydü.
717 yılında Emevilerin güneyden gelerek Kafkasya’yı ve Bizans topraklarını tehdit etmesiyle, Hazar - Bizans ikilisi yakınlaşmaya başlar.
Dönemin Bizans İmparatoru Leon, Arapların genişlemeci politikalarına karşı, Hazar Kağanlığı ile diplomatik ilişkilerini geliştirmek için, oğlu Piskokantinos’u Hazar Kağanı Bagatur'un kızı Çiçek Hatun ile evlendirmek maksadıyla Hazarya’ya bir elçi gönderir.
Dönenim vakanüvisi Nicephorus olayı şu şekilde anlatır:
“Bu sırada İmparator elçilerini, oğlu Constantin ile evlenmesi için kızını talep etmek üzere Hazarların efendisine gönderdi.” (*)
Bu elçilik heyetinin görüşmelerin ne şekilde gerçekleştiğinin bilgisini ise tarihçi Theophanis, günümüze kadar bizlere ulaştırır:
“Bu yıl İmparator Leon, İskitlerin efendisi Kağan'ın kızını oğlu Constantin'e eş uygun gördü. Onu Hristiyan yaptı ve ona Irene adını verdi. O, kutsal metinleri öğrenerek muhteşem bir imana kavuştu.” (**)
Aslen Türk-Kıpçak prensesi olan Çiçek Hatun, sarışın ve mavi gözlü olduğu bilinmektedir. Bizans İmparatorluğu'nda vaftiz edilerek Hristiyan olan Çiçek Hatun, daha sonraları İrini/İrine ismini almıştır.
Bu görüş sadece Theophanis'e ait değildir, zira Constantinopolis’in tüm sokaklarında Çiçek için düşünülenlerin bir yansımasıdır.
Böylece Çiçek, Bizans dini çevresinin önemli bir kısmı tarafından sevgiyle karşılanan sembolik bir kişilik haline gelir.
Bu sevgi, halk tabanında da karşılık bulur. Aynı zamanda ününün dini cemaatleri aşarak Constantinopolis ve çevresine yayıldığına da işaret eder.
Dolayısıyla Hazar Kağanı Bagatur'un kızı Çiçek Hatun, 732-750 yılları arasında Bizans Prensi V. Constantinos ile evlenerek Bizans İmparatorluğu’na gelin olarak gelen bir Türk prensesi olarak tarihe geçer.
O dönemler, Hazarlarda el sanatları gelişmiş bir düzeydedir ve Prenses Çiçek'in çeyiz olarak götürdüğü ev eşyası, elbise, altın ve gümüş kupalar Bizans'ta hayranlık uyandırmıştır.
Çiçek’in Doğu Roma Sarayı’na gelin olarak gelirken çeyiz olarak getirdiği elbiseler ve giydiği elbise Bizans’ta çok hızlı bir şekilde moda olur. Hatta giydiği Türk kaftanı daha sonraları Bizans’ta tören kostümüne ilham olur. Bu kostüme "tzitzakion/çiçekion" denir.
Bu elbiseyi kadınların yanı sıra, bazı törenlerde erkekler de giyerdi. Hemen bir moda çılgınlığı başlar.
Başkent Constantinopolis’in sosyetesi, Bizans sokaklarında Türk rüzgârı estirir. Adeta Constantinopolis sokaklarında Türk modası seçkinler arasında bir ayrıcalık sembolü olur.
Özellikle Türk prensesinin Doğu Roma Sarayı’na gelişinden sonra, yukarıda bahsi geçen “tzitzakion/çiçekion” olarak bir giyim modası ekolünü oluşturmasının, şahsına gösterilen ilginin bir göstergesi olduğu düşünülmektedir.
Çiçek’in Bizans sokaklarında oluşturduğu moda akımı dışında, bir diğer önemli olay da oğlu IV. Leon’un İmparator olmasıdır.
Çiçek, böylece Bizans Hanedanlığına karışan II. Hazar Kadını olarak tarihe geçer. Aynı zamanda IV. Leon annesinin soyundan dolayı Hazar unvanını da alır. Maalesef Çiçek’in getirip yaydığı moda ve bu ününe karşı kendi hayatı ile ilgili bilgiler ise oldukça sınırlıdır.
Çiçek, 750 yılında bir doğum esnasında hayata veda eder. Kendisi her ne kadar vefat etse de oğlu “Hazar Leon” tarafından nesli devam eder.
.
Hülya Ayhan, dikGAZETE.com
(*) Nicephorus Constantinopolitanus: "Brevarium Historicum", consilo B.G. Niebuhrii, Vol.XXXVIII,, Bonnae 1834.
(**) Theophanis: "Chronographia", Volumen I, ex recessione Ioannis Classeni, Vol. XVL, Bonnae 1839.