?>

Bir ‘olasılık’ daha var o da ölmek mi dersin!..

Emin Batur

4 gün önce

BİR “OLASILIK” DAHA VAR O DA ÖLMEK Mİ DERSİN!..

Yeni icat edilmiş kelimelerden en çok ‘olanak’ ve ‘olasılık’tan nefret ettim.

İstesem de bu iki kelimeyi söyleyemiyorum.

Söylerken,

Boğazına sarılmış, kendimi boğulacakmış gibi hissediyorum.

FARKI GÖRMEK İÇİN…

İmkân ve ihtimal’ yerine ihdas edilmiş bu kelimelerin bize ne kadar aykırı olduğunu görmek için bu şarkıyı dinlemek yeter.

Bir ihtimal daha var…” şarkısında geçen ihtimal yerine “olasılık” koyun ve söylemeye çalışın. Boğazınıza bir yumruğun oturduğunu hissedersiniz.

Hâlbuki;

İhtimal’ derken boğazdan yağ gibi akıp gidiyor.

ANAMIZIN AK SÜTÜ…

Lisan…

İnsana anasının ak sütü gibidir.

Atalarımız Arapça ve Farsçadan aldıkları kelimelerle dünyanın en mükemmel lisanını meydana getirdiler.

İmparatorluk coğrafyasında yaşayan ekalliyetlerin (Ermeni Rum vs.) lisanlarından da bazı kelimeleri tabii seyri içinde hiçbir zorlamaya tâbi tutmadan içimize aldık.

Böylece;

Yüzyılların birikimi ile muhteşem bir lisan ortaya çıkınca, aynı kalitede şiirler, edebi ve ilmi eserler ortaya çıkmış oldu.

Mesela…

MECELLE…

Mesela Mecelle:

Özü itibari ile bir hukuk kitabı olan Mecelle incelendiğinde, bir şiir veya bir edebiyat kitabı okur gibi zevk alırsınız.

Mecelle…

Hukuk sistemimizden yüz yıldan fazla bir zamandır kaldırıldığı halde, bugün bazı maddeleri hem bizde hem de birçok ülke tarafından kullanılmaktadır.

Çünkü;

Kelimeleri zengin ve ifadeler çok güçlü olup didaktiktir. 

Mecelle’de geçen “Beraati zimmet asıldır”ı bu günkü zayıf Türkçe kelimelerle ifade etmeye kalksak bir sayfa dil dökmemiz icap eder.

BU MÜCADELEYİ KAYBETTİK!..

Genel kabul görenlerin dışında kalan ve lisanımızı zora sokup bozan kelimeleri bile bizim cenah sıkça kullanır oldu.

Eskiden “olanak.., olasılıkkoşul” gibi kelimeleri siyasilerden en çok CHP (daha sonra DSP) Genel Başkanı Ecevit kullanırdı.

Mevkutelerden de en çok Cumhuriyet gazetesi ve diğer marjinal grupların yayınları kullanırlardı.

Sağ muhafazakâr ve dindar kesimin siyasetçi ve yayıncıları ise bu kelimelerden şeytandan kaçar gibi kaçarlardı.

“KOŞUL” DEMEK ŞART MIDIR?..

Şimdi ise bakıyorum ki, bizim cenah ile karşı mahallenin hiçbir farkı kalmamış gibi.

Dün gazeteleri gözden geçirirken,

Milli Gazete’nin Saadet Partisi olağan genel kongresini şu şekilde verdiğini gördüm.

“… tüm olumsuz hava koşullarına rağmen Türkiye’nin dört bin yanından gelen partililer…” diye haberi manşetten vermiş.

Milli Gazete bile artık “koşul” diyorsa demek ki, “olanak” ve “olasılığa” az kaldı.

SADECE YAZI DEĞİL DİL DE KIYIMA UĞRUYOR…

1928 yılında yapılan harf devriminin, Milli kültürümüz açısından büyük bir yıkım olduğu dile getiriliyor.

Ama…

1930’lu yıllarda yapılan Dil Kurultayları ile lisanımızın kıyıma uğratıldığı pek dile getirilmez. 1960-70-80’li yıllarda itirazlar vardı ama şimdi yok.

Hâlbuki;

Dilde yapılan bu değişikliklerin verdiği zarar, harf inkılabından daha az zararlı değildir.

KENDİNİ İFADE EDEMEYENLER…

Bugün çocuklarımızın kullandığı Türkçe ile bizim lisede okurken kullandığımız Türkçe bile bir değildir.

İhdas edilen her yeni kelime, eşdeğer olan 10-15 kelimeyi boğup atıyor.

Dil bu şekilde zayıflayınca ve gençler kendilerini ifade edemeyince en ufak bir tartışma, kavgaya dönüşüyor.

ÇARE…

Bu iş başta Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’na düşüyor.

Eğer;

Mütedeyyin-muhafazakâr basın yayın organları da buna destek verip, halkın anladığı temiz Türkçe ile basım-yayın yaparlarsa orta vadede bu dil kıyımı önlenebilir.

.

Emin Batur, dikGAZETE.com 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI