Bu nesilden birçok müşterim olmuştur.
Berber dükkanını dizayn ederken,Usturayı; Mikrofon...
Havluları; Sarı Basın Kartı…
Kurutma makinasını Kamera şeklinde tasarlayıp duvarları, çektiğim fotoğraflar, attığım manşet ve gazete küpürleriyle süslemiş, adını da Medya Berberi koymuştum.
Aklımı seveyim!
“Duayen bir medya mensubu” olmam nedeniyle müşterilerim sinekkaydı tıraşın yanı-sıra soru ve sorunlarına cevap almadan asla dükkânı terk etmezler.
Sosyolojik, psikolojik, hukuki, siyasi…
Kıl-tüy arasında uçuşan siyasi analizlerin solunduğu bu atmosferde bekleyen müşteriler sıralarını, bir sonra gelene vermek için adeta yarış halindedir.
- Sıradaki gelsin, ne yapacağız?
- Saç sakal. Bir de eşler arası mal paylaşımı konusunda fikir alacaktım abi.
“Hukuk net” var, aç onu tıkla!.. I-ıh!..
İlla beni tıklayacak…
Ben de deşarj olma hakkımı bugün Gold Nesli tıklayarak gidereyim dedim.
Manavın parlattığı elmayı mostraya dizmesi gibi…
Paralel Yapı, bir zamanlar amaçlarının önüne çıkardığı bu genç çocukları, abileri aracılığıyla üçer-beşer bana getirir; ben de Tıraşı, kremi, kolonyası, parfümü derken “Gold Nesil”in parlatılmasına âcizane katkıda bulunur, ilgilerine mazhar olurdum.
“17-25 Aralık” sonrası ne olduysa, ayaklarını kesip, gelmez oldular.
Manidar bir zamanlamayla sabahları benden önce dükkâna giren gazeteleri de gelmez oldu.
Her türlü arzuyu tatlandıracak gayri İslami fetvalarla içkiyi helal, zinayı meşru kılan Hoca, “Gold Nesil”e tıraşı da mı haram kılmıştı!
Veya sakal bırakarak illegaliteye çekilmelerine dair bir sinyal mi göndermişti!
Bilemiyorum.
Bildiğim, birlikteliklerini gelecek nesillere aktarıp çoğalmaları için Gold Nesli, seçilmiş bazı Gold ailelere gelin ya da damat yaparak DNA’larına sızma operasyonunda kullanmış olduklarıdır.
Tıraş sonrası bıraktıkları Koza davetiyeleriyle birçoğunun düğün davetine icabet ve tanıklık etmiştim.
Oradan biliyorum yani…
Karşısında Gold Neslin yücelmeye aday Pensilvanya referanslı pırıl pırıl damat adayını görünce "Sazan gibi" atlayan amcam, vatana ihanet boyutunda yaşanan olaylardan sonra şimdi kucağına aldığı torununu uyutmaya çalışırken ‘Gold Nesil’in mimarı, Pensilvanya’da bıyık altından kıs kıs gülüyordur herhalde.
Paraleli bitireceklermiş!..
Gel de çık işin içinden…
Bir yanda izdivaç öncesi haklarında yasadışı elde edilen dokümanlar…
Diğer yanda kucaklarındaki torunlar…
Paralel konusunda iki arada bir derede kalan bu aileler:
- Biz paralel yapı diye bir şey görmedik.
- Şu sabinin neresi paralel? Allah aşkına…
- Zaten onlarla olan tüm bağlarımızı (!) kopardık.
- Yakında basın açıklaması yapacağım.
Ki yapıyorlar da…
Hülasa Paralel Yapı’nın KPSS’den edindiği tecrübe ve kıdemle yerleştirmediği yer kalmamış.
Başlangıçta salkım-sümük ağlayıp insan ruhuna acı çektirerek tazeleme seansları düzenleyerek Gold Neslin çoğalmasına vesile olan Hoca, şimdilerde çekirdek kadroyu muhafaza altına alıp, diğerlerinin azalmasına, hatta ufalanıp yok olmasına gayret gösteriyor.
Son mesajlarından birinde; “Yolculuğa çıkarken azığınızı yanınıza alın.” (Geldiğinizde ben Hizmet için şunu-bunu yaptım deyip, sinyalcilik yapmayın)
- Yol uzun, yanınıza fazla ağırlık almayın” (Yükte hafif, pahada ağır) diyor.
Bu talimatlarından da anlaşılacağı gibi; ‘Gold Nesil’in artık bir kıymeti harbiyesi kalmadı; adeta çinkolaştı.
Bu arada, terabaytlık kozmik oda bilgilerini İstihbarat örgütlerine servis eden bu yapılanmaya karşı hükümet kanadı, mahmurluğu dahi ölümcül kabul ederken, devletin bazı birimlerinin tedbir almayıp, üçer-beşer kaçmalarına adeta göz yummasını da anlamak olası değil.
Dolmaya mı geliyoruz, ne iş!
Velhasıl…
Doluya koysan almıyor, boşa koysan dolmuyor. Gold Nesil'den bana yadigâr kalan, Kırık Bir Testi şimdi.
***
Usturadan yola çıkarak…
Büyüklerime not:
Neşter başkalarının elindeyse
Suriye ya da Irak’ta mümkünse
Ameliyata girmeyelim!
Neşter bizim elimizdeyse
Doğu’nun bazı il ve ilçelerinde
Tıp öğrencilerine ders vermeyelim!
MEDYA BERBERİ
Ahmet Beyaz, dikGAZETE.com için yazdı