Özel gereksinimli (engelli) bireylerin spor eğitimi ve aktiviteleriyle, toplumda önemli bir konuma geldiğine şahit olmaktayız.
Bu sürecin en somut şekli, ulusal ve uluslararası spor organizasyonlarında görünüyor.
Bir yarışmacının mutlaka derece almasına da gerek olmadığı, katıldığı her bir organizasyon onun için en önemli başarıdır, düşüncesini savunanlardanız.
“Bir umut, binbir umuda dönüştü” sözünde her ne kadar tekrara düşsek de, doğrusu o.
Kendi kategorisinde şampiyon bir sporcu, o başarıyı nasıl elde ettiğine, ilk etapta kendisi bile inanmasa da bu tür başarı sürecinin ‘inanmak’ ve ‘çalışmak’tan geçtiğini söyleyecektir. Böyle bir süreçte, ailesi de önemli rol oynamaktadır…
Başarıya ulaşan her bir sporcu, teşekkür borcunu ödemek için, sözlü ikramının basamağında sırasıyla aile, antrenör, kulüp ve devlet yetkilileri için bunu ifade ederler.
Tesadüf olmayan böyle bir süreçte, ailenin rolü, büyük önem taşımaktadır.
Bilimsel araştırmalar, yapılan işin mahiyetini de duygusal olmaktan çıkarıp, gerçek yüzünü sergilemektedir.
Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi’nin 2011 yılında yayımlanan “1. Uluslar Arası Katılımlı Engellilerde Beden Eğitimi ve Spor Kongresi’nde sunulan ‘Engelli Çocuk Sahibi Ailelerin Sportif Faaliyetlere Katılımlarının Aile İşlevine Etkisinin İncelenmesi” isimli bildiri, işin mahiyetini ortaya koyan önemli bir noktada yer almaktadır...
Dumlupınar Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu (o zamanki ismiyle) Öğretim Üyeleri tarafından hazırlanan çalışma, engelli çocuğa sahip olmanın ve sportif faaliyetlere katılımının aile işlevini nasıl etkilediği incelenmesi amacı taşımaktadır.
Çalışmanın örneklemesini Kütahya’da yer alan özel bir rehabilitasyon merkezinde devam eden ve çocuğu engelli olan 83 ebeveyn üzerinde yapılan araştırmanın sonuçları, araştırmanın üzerinden on yıl geçmesine rağmen, geçerliliğini bugün olduğu gibi gelecekte de koruyacak olan önemli ayrıntılar oluşturmaktadır.
Hareket ve egzersizle sağlığına kavuşup, spor sayesinde kişisel statüsüne artı değer kazandırıp, sosyalleşme süreciyle birlikte kendisi ve toplumla barışık, refah düzeyi yüksek bir hal aldığını görmekteyiz.
Bireyin pozitif yönde gelişiminin aileye nasıl yansıdığını “Engelli Çocuk Sahibi Ailelerin Sportif Faaliyetlere Katılımlarının Aile İşlevine Etkisinin İncelenmesi” adlı bildirinin içeriğinde yer alan bilgiler, ailenin hayat standartları üzerinde etkisini ortaya koymaktadır.
İşte o bilgilerden bir kısmı;
“Aileye bir çocuğun katılımı, ailede yeniliğe ve ilişkilerde değişikliğe neden olur. Anne babaların, eş olarak birbirlerinden, hayattan, hayattaki beklentilerinden, mesleklerinden, yakın çevreden ve toplumdan beklentileri farklılaşır. Bu durum aile içindeki iletişim ve işlevleri olumlu ya da olumsuz yönde etkide bulunur. Örneğin, engelli çocuğu olduğunu öğrenen anne babaların yaşam amaçlarını gözden geçirdikleri, yapmak istedikleri birçok şeyi erteledikleri veya iptal ettikleri sık gözlenen davranışlar arasındadır…"
*
“Ailenin, engelli çocuğun yetiştirilmesi ile ilgili bazı kararları vermesi ve bazı sorumlulukları paylaşması gerekmektedir.
Bu süreçte, engelli çocuğa sahip aileler rol ve işlevlerde karışıklık yaşayabilirler. Ailelerin konuya nasıl baktığı ve işlevini nasıl değerlendirdiği engelli çocuğun yetiştirilmesinde önemli bir yer tutmaktadır.
Ayrıca spor da bireyin dinamik sosyal çevrelere katılımını sağlayan bir sosyal etkinlik olması özelliğinden dolayı, kişinin sosyalleşmesinde önemli bir role sahiptir.
Modern toplumlarda sporun çoğunlukla kolektif bir etkinlik olduğu göz önünde bulundurulduğunda sportif faaliyetler aracılığıyla, sporla ilgilenen bireyler değişik insan gruplarıyla sosyal ilişkiye girmektedir. Spor, bireyin kendi dar dünyasından kurtularak başka ortamlarda, başka kişilerden, inançlardan, düşüncelerden insanlarla iletişim içinde bulunmasını, onlardan etkilenmesini ve onları etkilemesini sağlamaktadır.
Sportif faaliyetlerin bu olumlu etkisi de engelli bireyi ve ailesini sosyalleştirmekte ve topluma uyum düzeylerini arttırıcı etkide bulunabilmektedir…”
Tüm bu bilgilerin yansıması olarak, daha çok bireyin spora aktif katılım sağlaması için kamu ve özel sektörde kimlere ne gibi görev düştüğüne toplumsal mesaj niteliği taşımaktadır.
Avrupa, Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu olan özel gereksinimli (engelli) takım ve sporcularımızı alkışlarken, spor aracılığıyla onların hayatlarında nelerin değiştiğini hep birlikte şahit olmaktayız.
Bilimsel çalışmalar ise, sürecin kişiselleştirme ve duygusal olmaktan çıkarmakta, yetkili ve ilgili (insanlığa) görev ve sorumluluk yüklemektedir, vesselam ...
.
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com