BAYRAKTAR AİLESİ NİÇİN TARAFSIZ OLACAK Kİ?..
Bazen kendimiz gibi düşünmeyenleri hizaya sokmak için saygıyı bırakıp, densizlik yapıyoruz...
Unutmamak gerekir ki her şahıs kendine göre değerlidir; bizler haddimizi aşan kelimeleri her yerde rastgele kullanmamalıyız...
Sosyal bir toplumda saygı kurallarını hiçe sayamayız!..
Farklı düşünebilirsiniz, ama karşınızdakinin farklı düşündüğünü ve de onun da buna hakkı olduğunu bilmelisiniz...
Tartışmak veya muhatap olmak istemiyorsanız, bu sizin en doğal hakkınızdır...
İstemediğiniz veya sevmediğiniz biriyle konuşmaz, bir arada olmazsınız...
“Facebook” bile "engelleme" yaparak sizi bu sıkıntıdan kurtarıyor...
Şayet sosyal bir çevrede fikirlerinizi başkalarına aktarmak gibi bir ihtiyacınız varsa o zaman muhatap olduğunuz insanları sevmeseniz bile en azından saygı göstermek zorundasınız...
Zira insanlara kendi fikirlerinizi dayatma veya yargılama hakkına sahip değilsiniz...
Böyle bir davranış, yobazlık, bağnazlık ve de bencilliktir...
Münazaralarda, tartışmalarda ya da başkalarıyla konuştuğumuzda muhataplarımıza nezaketli olup, saygı denen kurala uymak zorundayız...
Sizin hürriyetiniz, başkasının hak ve hürriyetini yok etmemeli!..
SELÇUK BAYRAKTAR VE TEKNOFEST MESELESİ…
TEKNOFEST: Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivalidir... TEKNOFEST'in yapıldığı Yeşilköy Hava Alanına 5 gün içinde 1 milyon yarışmacı 2,5 milyonu aşan ziyaretçi gelmiş...
Ahmet Hakan, 01 Mayıs 2023 tarihinde "Tarafsız Bölge" adlı bir program yapıyor...
Fulya Öztürk, bu programda Teknofest'in kapanış saatinde Selçuk Bayraktar'la röportaj yapmaktadır...
Bir taraftan uçakları gösterip, özelliklerini sayan Selçuk Bayraktar, "Bayraktar" firması üzerine siyasilerin olumsuz çıkışlarından rahatsız olduğunu belirtiyor...
Stüdyoda ise program misafiri meşhur Ressam-yazar Bedri Baykam da var!..
Bedri Baykam, bu noktada aniden devreye giriyor...
CHP'li Bedri Baykam, röportaj esnasında Selçuk Bayraktar'a öneriyle karışık bir soru yöneltiyor...
Bedri Baykam, Selçuk Bey'i nezaket gereği, önce övüyor, sonra da bir öneride bulunuyor: Siyasilerin bu konu hakkında karşılıklı laflar etmesinde Selçuk Bey'in taraf olmamasını öneriyor...
Örnek olarak da “Sn. Erdoğan, ‘mandacılık’ dediği zaman sizin bunu tekrarlamamanız lazım.” diyor...
Biz de bir bakalım, "mandacılık" terimi nedir?..
Kendini yönetemeyecek durumda olarak görülen ülkelerin, kendi kendini idare edecek duruma gelene kadar başka ülkelerin yönetimi altına girme olayına manda denir...
Tayyip Erdoğan kullandığı için, Selçuk Bayraktar'ın bu terimi kullanması taraf olduğunu gösteriyor ve de kullanılması sakıncalı!.. Yani bu kelimeyi Selçuk Bayraktar olarak kullanmamanız lazım!..
Kısacası Bedri Baykam, “Selçuk Bayraktar taraf olmamalı” diyor...
Herkes taraf olacak, ama Selçuk Bayraktar veya firma mensupları taraf olmayacak...
Niçin?..
Böyle bir kural veya kanun mu var (?!)
Selçuk Bayraktar'ın siyasi veya resmi bir görevi yok, yani sivil bir Türk vatandaşıdır...
Sn. Bedri Baykam, sizin sivil birine üstten buyurgan bir tavırla bir öneride bulunma gibi bir hakkınız yok... Ayrıca Selçuk Bayraktar'ın hangi kelimeyi ne zaman söyleyeceğini de siz tayin edemezsiniz, zira Selçuk Bayraktar'ın amiri durumunda da değilsiniz...
Karşınızdaki İnsan dünya çapında, havacılık konusunda ilklere imza atan zeki, eğitimli, donanımlı, liyakatli, yetenekli, ve de mütevazı bir insan...
Kısa zamanda yaptığı inanılmaz işler, dünya tarihine ve Türk tarihine altın harflerle yazıldı...
Akdeniz'de Azerbaycan'da, Libya'da, Suriye'de Ege Denizi'nde bütün düşmanlara haddini bildiren ülkemizin medarı iftiharı bir insandan bahsediyoruz...
Ayrıca ülkemizde binlerce Türkü-Kürdü öldüren, Türk Devletini zayıflatmak için Batı tarafından musallat edilen ve para ve silah yardımıyla desteklenen PKK'nın sonunu getiren icatları yapan bir insandan bahsediyoruz...
Özel bir şirkete sahip, böyle değerli bir insana dışarıdan akıl vermek saygısızlık olmuyor mu?..
Ancak "Baykar Yönetim Kurulu" bu hakka sahip olabilir...
Üstelik CNN televizyonu Selçuk Bey'i programda tartışmak için değil, Teknofest kapanışı hakkındaki bilgileri almak için kendisinden röportaj rica etmiş...
Selçuk Bayraktar, masa başında hiç bir şey üretmeden laf yapan insanlara malzeme olmak istemiyor.
Yeri geldiğinde de kendisini ve firmasını savunmasını iyi bilen zeki biri...
Selçuk Bey, karşılıklı gereksiz tartışmalara girmek istememesine rağmen, herkese karşı nezaketli biri..
Selçuk Bey, öylesine alçak gönüllü biri ki kendisinden bir saat zaman ayırması için AK Parti muhalifi Fox televizyonu muhabiri İsmail Küçükkaya'yı bile geri çevirmemiş, bir saatlik röportaj isteğine rağmen yedi kıymetli saatini bu röportaja ayırmış...
İsmail Küçükkaya, Selçuk Bayraktar konusunda bakın neler söylemiş:
BAYRAKTAR'I YEDİ BUÇUK SAAT DİNLEDİM…
FOX TV sunucusu İsmail Küçükkaya, televizyon programında Selçuk Bayraktar'ın İBB ile protokolü feshettiğini açıklaması sonrası bir süredir süren tartışmalar hakkında televizyon programında bir açıklama yaptı. Küçükkaya, Bayraktar'ı ziyarete gidip çalışmalarını birebir dinlediğini belirtti.
Küçükkaya aynen şunları söyledi: “İstanbul belediyesiyle protokolü feshetti. Burada muhalefete içimden gelen bir çağrıda bulunmak istiyorum. Burada yanlış yapıyorsunuz...
Meselenin ne kadar farkındasınız?.. Olayın, Bayraktar'ın yaptığının. Hani o şunun damadı, oraları geçelim. Yaptığı işe bakın kişinin.
Ben gittim bir gün telefon açtım kendisine. Merak ediyorum bu yaptığınız çalışmaları. "Buyurun gelin anlatayım."
Bir saatliğine gittim, yedi buçuk saat kaldım, birebir. Bana pek çok şeyi anlattı, gösterdi, bunları yayınlamayın bunu söylemeyin ama bunu bilin, siz etkili bir gazetecisiniz diye…
Buradan muhalefete ve muhalefetin belediye başkanlarına yine içtenlikle şunu söylemek istiyorum. Belli kalıplarla klişelerle ezberlerle iş yapmamalıyız. İktidarları eleştirirken onları doğru yola sevk etmeye gayret ederken, bu bizim işimiz tamam."
"SEZAR'IN HAKKINI SEZAR'A VERELİM"
Küçükkaya, Bayraktar hakkında haksızlık yapıldığını belirterek, "Sezar'ın hakkını Sezar'a verelim" dediği programda, sözlerine şöyle devam etti:
"Ama bir taraftan da kişinin ne yaptığına bakmanız gerekiyor. Çok detaya girecek değilim. Ama kamuoyunun bildiği bazı projeler üzerinden bile baktığınız zaman Bayraktar gerçekten büyük işler yapıyor.
Hâlâ üzerinde çalıştığı büyük işler de var. Eğitimine baktım, yedi buçuk saat konuştum anladım kendisini. Yaptığı işleri inceledim.
Ben onunla konuşurken kızı da kucağımdaydı uzun bir süre. Kişiye baktığınız zaman ne yaptığını anlamanız gerekiyor.
Ben vatan için önemli işler yaptığını gördüm. İnsanları eleştirelim ama eleştirirken de 'Sezar'ın hakkını da Sezar'a vermeye gayret edelim!”
BAYRAKTARLAR NİÇİN SİYASET YAPAMAZ?..
Bayraktar ailesi, bu ülkeye yüreğini koymuş bir ailedir, meseleleri kendi şahsi çıkarları değil, sırf ülkesine hizmettir...
Bunu Libya'da Azerbaycan'da Suriye'de yaşadık...
PKK'nin eylemlerini bitiren IHA ve SİHA'lardan sonra yapılan muharip uçak vb.leri, ülkemizi dünyada bir çıta daha yukarı çekmiştir...
Selçuk Bayraktar, bu mücadelelerde bizzat sahada zor şartlar altında bulunarak, büyük bir devlet görevini -bir asker gibi- sırf ülkesi için yapmıştır...
Beklenmedik büyük depremde, 4-5 şehrin aynı anda yıkılmasında, maddi-manevi büyük destek verenlerin başında yine Bayraktar Ailesi'ni görüyoruz...
Tabii ki bu fedakârlıklar, ülkemiz için yapılıyor...
Bayraktar firması bu üretimleri, çok sıkı ve hızlı bir çalışmayla yapıyor...
Şu anda 27 ülkeye ihracat yapan Bayraktar firması, devletten tek kuruş teşvik de kredi de almamıştır...Üstelik ihracat rekorları kırarak ülkeye döviz de sağlamıştır...
Savunma sanayi şirketi Baykar, geçen yıl 1,18 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmiş.
Baykar Yönetim Kurulu Başkanı ve Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar, "2022'de imzaladığımız sözleşmelerde ihracatın payı yüzde 99,3... Bayraktar, Kızılelma'yı da ihracat gelirlerimizle geliştiriyoruz" dedi...
Baykar Şirketinin, ihracattan kazandığı paraları da tekrar savunma sanayisine yatırması, ülkemiz için büyük bir şans...
Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar da, "20 yıldan bugüne üzerinde çalıştığımız yüksek teknolojiye sahip milli ve özgün insansız hava araçları platformları ile ülkemiz için çalışmaya devam ediyoruz...” diyor.
Haluk Bayraktar, Baykar'ın yaptığı hiçbir işte tek kuruş kredi kullanmadığını, AR-GE desteği veya nakit hibe almadığını belirterek, “(Şirket olarak) Destekleri hiç almadık, uzak durduk. Her zaman kendi yağımızda kavrulmayı seçtik." dedi.
Kızılelma projesinin önemini de belirten Haluk Bayraktar, şunları ifade ediyor:
"Bu projede yaş ortalaması 27 olan, 3 bin 500 kişi çalışıyor. Kızılelma çok uzun soluklu bir proje.
Yapılan iki insansız hava aracının bir birleriyle entegrasyonlu bir şekilde uçması, dünyada ilk defa gerçekleşmiştir... Ayrıca pilotlu F 16 savaş uçağıyla insansız hava aracının da birlikte uçması, gurur verici bir tablo olmuştur... Bu deneme uçuşu da dünyada ilk defa gerçekleşmiştir...
TB2 ve TB3 silahlı insansız hava araçları da dünyada büyük ilgi görmüştür... Şu anda bir çok ülke, bu araçları almak için sıraya girmiştir...”
Pilotsuz, silahsız ve silahlı bir çok uçak yapan Baykar Şirketi, sonunda bir sürpriz daha yapmış, yine dünyada bir ilke imza atmış, pilotsuz muharip uçak Kızılelma'yı üretmiştir...
Baykar Teknoloji tarafından tasarım ve geliştirme çalışmaları devam eden, turbofan motorlu, gizlilik ve havadan havaya füze atabilme kabiliyetine sahip insansız savaş uçağı da Teknofest'te milyonlarca insanımıza gururla tanıtıldı...
Baykar Şirketi, hava araçları dışında da teknolojiye dayalı bir çok malzeme yapmaktadır... Şu anda açıklanmayan bir çok hava aracının da tezgahta olması, bizleri sevindirmektedir...”
Bu ailenin ülke için yaptıkları onur verici olduğu kadar Türkiye'nin bağımsızlığıyla da bire bir ilgilidir... Çünkü savunma sanayisini kuramayan ülkeler tam olarak bağımsızlığa kavuşamıyorlar...
Yapılan son derece hassas teknolojiye dayalı üretimlerin bir çoğunun dünyada ilk olduğunu da düşündüğümüzde bu müesseseye, her vatanseverin sahip çıkması gerekir...
GEÇMİŞTE YAPILAN TUZAKLARA BAKARAK, BUGÜNKÜ SİNSİ PLANLARI DEĞERLENDİRMELİYİZ…
1925'den beri kurulan Uçak fabrikaları ve uçuş okulları niçin ve kimler tarafından kapatılmıştır?..
Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ, Selahattin Ayan gibi vatanseverlerin çabaları niçin ve nasıl engellendi?
Atatürk'ün talimatıyla kurulan Kayseri'deki uçak fabrikası, devam etseydi Türkiye, bugün uçak motoru yapan bir ülke olacaktı!..
Bu fabrikalar İsmet Paşa döneminde çeşitli bahanelerle kapatıldı...
Vecihi Hürkuş, yoğun bir bürokrasi engeliyle karşılaştı, Nuri Demirağ'ın ise uçaklarının devlet tarafından alınmaması, savunmamız ve bağımsızlığımız için çok önemli bu fabrikaların da hazin sonunu hazırladı...
CHP hükümeti, yatırımcılara bürokratik engeller çıkardı, destek de vermedi, onlar da bırakmak zorunda kaldı.
O dönemdeki Hava Kuvvetleri Komutanı bakın ne diyor: "Amerika yardımında bedava uçak almak dururken, uçak fabrikanıza parayla sipariş verirsem, yarın bu millet beni asar."
İşte görüldüğü gibi başka devletlere güvenerek, yerli veya milli hamleleri durdurmak, bağımsızlığımızı da yok etmiştir...
Nuri Demirağ'ın başına gelenlere kısaca bir bakalım...
NURİ DEMİRAĞ UÇAK FABRİKASININ HAZİN SONU…
Devrinin en zengin iş adamlarından biri olan Nuri Demirağ, 1936 yılında bir uçak fabrikası kurma girişiminde bulunuyor.
Millî uçak fabrikası kuran Demirağ, deneme uçuşları yapabilmek için Yeşilköy'de bir çiftlik satın alıyor.
Yeşilköy’deki arazi üzerine büyük bir uçuş pisti, hangarlar ve uçak bakım atölyesi inşa ettiriyor.
Kurulduğunda “Gök Okulu” olarak adlandırılan ve günümüzde Uluslararası İstanbul Atatürk Havalimanı olarak kullanılan Yeşilköy tesisleri, döneminde Avrupa’nın en büyük havaalanı olan Amsterdam Havaalanı’ndan daha büyük ölçekte inşa edilmiştir...
Uçakları kullanacak Türk pilotların yetiştirilmesi için kurulan Gök Okulu’nda 1943 yılına kadar 290 pilot yetiştiriliyor.
Nuri Demirağ, son model teknolojiye sahip olmak için yerli ve milli modellerin geliştirilmesinin şart olduğunu söylüyor...
Beşiktaş’taki uçak fabrikasında imal edilecek uçak ve planörlerin planlarını Türkiye’nin ilk uçak mühendislerinden Selahattin Reşit Alan çiziyor...
1936 yılında ilk tek motorlu uçak üretiliyor 1938’de ise çift motorlu, altı yolcu kapasiteli Nu. D-38 imal ediliyor...
Fabrikaya 1938 yılından itibaren Türk Hava Kurumu (THK) ve çeşitli Avrupa ülkelerinden uçak siparişleri veriliyor.
THK’nın siparişi olan ve test uçuşları sonrasında İstanbul’dan Eskişehir’e uçan uçakların teslimi için yetkililer tarafından bir kez daha test uçuşu yapılması talep ediliyor.
Bu uçuş sırasında, uçakların planlarını da çizmiş olan mühendis Selahattin Reşit Alan iniş yaparken, çevredeki hayvanların havaalanına girmemesi için pist kenarına açılmış hendeğe düşüyor ve vefat ediyor. THK, bu kazayı gerekçe göstererek siparişini iptal ediyor.
Ayrıca, Nuri Demirağ’ın fabrikasında imal edilen uçakların yurt dışına satılmasını yasaklayan bir kanun çıkarılıyor.
İspanya, İran ve Irak’tan alınan siparişlerle bağlantısı yapılmış ve imal edilmiş uçakların ihracı da engelleniyor.
Yurt içi ve yurt dışından sipariş alamayan fabrika 1944 yılında kapanıyor.
THK ve yurt dışından gelen siparişler üzerine imal edilmiş uçaklar ve makineler hurdacıya satılıyor.
THK daha sonra Fransa’da kullanımdan kaldırılan "Henri" uçaklarını ithal ediyor.
Gelen eski model uyduruk uçaklar, kısa sürede hurdaya atılıyor.
Nuri Demirağ, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye 3 sayfalık bir mektup gönderiyor.
Memleket için hayati maliyetleri olan yanlışlığın düzeltilmesini talep ediyor, ancak Nuri Demirağ'ın tüm girişimleri başarısız oluyor.
Mektuplarına cevap bile alamıyor...
Bu hazin hikayeler, ne yazık ki günümüzde de devam ediyor...
"Beni tutuklatmak için Ankara'da savcıyı aradılar"
Maalesef bu milli davada, aynı entrikalar, bahaneler, tehlikeler ve engellemeler dün olduğu gibi bugün de var...
Haluk Bayraktar, Bayraktar TB2'nin doğuş sürecinden bahsederek, şu bilgileri veriyor:
“Türk Silahlı Kuvvetleri '15 bin feette uçabilen, 6 saat havada kalabilen 100 kilometreden haberleşebilen bir insansız uçak sistemine ihtiyacımız var' dedi.
İki tane firmayı davet ettiler. Hiç bir AR-GE desteği verilmedi. Bizden teminat mektubu istendi. O zamanlar biz çok ufak bir firmayız. 2007 yılında projeye davet edildik. 2009 yılında uçağı uçurmak için pist bulamadık.
Projeye engel olmak isteyen bürokrasi Kastamonu'da, Çorlu'da, Keşan'da bize uçuş izni vermediler.
6 ay bekledikten sonra dönemin 1. Ordu Komutanı Ergin Saygun bizzat emir vererek uçuşun yapılmasını sağladı. Ankara'dan o dönemde izin çıkmadı.
Dünyanın en meşhur silahsız insansız hava aracı Bayraktar TB2 ilk uçuşunu 2009 Haziran ayında Keşan'da izinsiz yaptı. Hiç bir banka bize teminat mektubu vermedi. O dönemde Kale Grubu ile ortak olduk. Sıkıntılardan dolayı 2009 Ağustos ayında babamın aort damarı patladı.”
Bayraktar, Ekim 2009'da askerden izin alarak Sinop'a uçuş testine gittiğini, sınırın 18 bin feet olduğu demo uçuşunda 19 bin feet yüksekliğe çıktıklarını, öğlen 14.00'te kalkan uçağın gece 22.00'de indiğini anlattı.
Dışarıdan gelen asker üniformalı bir kişi, gece karanlıkta otomatik olarak inen uçak için bahane uydurarak, “Ben bu uçağın otomatik indiğine inanmıyorum. Sen tuşa bastın indi. Tutanağa otomatik iniş yazılmayacak" dediğini aktaran Bayraktar, şu ifadeleri kullandı:
"Benim kısa dönem askerlik yaptığımı, izin alıp geldiğimi öğrenen bu asker kılıklı zat, biz kendimizi anlatmaya çalışırken bana dönerek bir anda 'Çavuş esas duruşa geç' dedi. Daha sonra bana dönerek 'şerefsiz' diye bağırdı. Ben de cevabını verdim.
Beni tutuklatmak için Ankara'da savcıyı aradılar. O dönemin savcısı herkesin ifadesinin alınması talimatını verdi.
Heyette olmayıp dışarıdan gelip bize hakaret eden bu kişi 3 ay sonra askerlikten istifa edip rakip firmada işe girdi. Diğer firma, kriterleri sağlayamadı. Ocak 2010'da Savunma Sanayii Başkanlığı İcra Kurulu toplandı. Taktik İHA programında işi kazanan 24 adet uçak üretecekti. Bizden ise 12 adet uçak üretmemiz istendi. Kaybeden firma ile sözleşmeyi bizden 1 sene önce imzaladı.
Ben size yüzlerce olumsuz engelleme, karşılaştığımız ince oyunlar sayabilirim. Ancak sonuca baktığınızda bu işler şu anda başarıya ulaşmış. Bağımlı olan bir Türkiye'den kendi ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayan bir ülkeye, bunun da ötesinde 27 ülkeye ihracat yapan, bunun dış politikada kaldıraç etkisini yaşayan bir konuma gelindi.
Bu dış politikada büyük de bir kazanımdır aslında. Şu an ülkelerin cumhurbaşkanları 'Biz Bayraktar TB2 almak için sıraya girdik' diye açıklama yapıyor.”
Bu konu çok hassas ve ülkemizi ve bağımsızlığımızı çok yakından ilgilendiriyor...
Seçim sonrası, şayet iktidar değişirse Baykar Şirketinin çeşitli bahaneler ileri sürülerek engellenmesi sürpriz değil...
Hem bu ihtimal de çok yüksek görünüyor...
Devlet, uçaklarını almasa bile, ona test uçuşlarını engelleyecek bahaneler çıkarabilir...
Dışarıya satışını engelleyecek vergi engelleri veya güvenlik engelleri çıkarabilir...
Hava alanı kullanma izni bile vermeyebilir...
Aynı zamanda Teknofest gibi, bütün ülkeyi uzay ve havacılığa yönlendiren ve gençlere havacılığı sevdiren festivalleri bile engelleyebilirler...
Devlet gücü her şeyi yapmaya kadirdir...
Halkımızın bilinçli olması ve bu milli davaya sahip çıkması gerekir...
DAHA İKTİDARA GELMEDEN BAYKAR'A LAF EDİLMESİ HAYRA ALAMET DEĞİL!..
Daha şimdiden muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Amerika'daki CIA (Amerika İstihbarat Teşkilatı) ile çalışan bir Amerikan firmasına Atatürk Hava alanını teslim ederek, orada uzay merkezi yapmayı planladıklarını söylüyor...
Şimdiye kadar muhalefet liderinin ülke savunmasını dünya çapında bir seviyeye çıkaran milli, yerli ve de vatansever bir özel şirkete savaş açması endişe verici!..
Oysa böyle vatansever bir şirket el üstünde tutulmalı ve de desteklenmelidir...
Bu firmayı bir kere bile tebrik etmeyen, ziyaret etmeyen ve de çaktırmadan tavır alan bir lider, başkanlığı kazandığı takdirde ülke geleceği için pek de umut vermiyor...
Bu durumda, Baykar firmasının, kendisini manen destekleyen bir hükümetten yana taraf olması yanlış bir tavır olabilir mi?..
Kılıçdaroğlu'nun Amerikan şirketini getirmesi lafının arkasında neler olduğunu herkes iyi anlıyor...
Savunma sanayinin geleceği Kılıçdaroğlu geldiğinde pek olumlu görünmüyor...
O halde Selçuk Bayraktar'a "tarafsız ol" demek doğru mu?..
Bir tarafta savunma sanayisini yüzde 20'lerden yüzde 80'lerin üzerine çıkarmış ve havacılığımızı destekleyen bir hükümet, diğer taraftan mandacılığı başlatmak için bir Amerikan firmasını ülkemize sokmak isteyen ve ülkenin en gizli ve hassas işi olan havacılık ve de uzay sanayisini bu yabancı firmaya teslim etmek isteyen Kılıçdaroğlu var...
Sayın Bedri Baykam, bu işte bir vatansever olarak biz nasıl taraf olmuşsak, Selçuk Bayraktar da tarafsız olamaz...
Bizim tarafımız, ülkemizin milli hamlelerini destekleyenlerin yanıdır...
Zira bu ülkemiz emperyalistlerden çok çekti, buna son vereceğiz...
Yani mandacılık istemiyoruz!..
Bu saatten sonra da ülkemizi yeni bir maceraya atamayız...
Buna ihtiyacımız da yok, zira şu anda dünya emperyalistlerine karşı başa baş mücadele veriyoruz ve bağımsızlık yolunda hızla ilerliyoruz...
.
Raşit Anaral, dikGAZETE.com