Dünyada milyonlarca insanın ilgi alanına giren sportif etkinlikler içerisinde yer alan ‘sporcuların’ da, kendilerine göre bir hayat şekli var. "Yıldız" denilen ve her daim ‘kamuoyunun’ ilgi alanında bulunan bu isimlerin söylem ve yaşantıları, onların dünya ve ahiret görüşleri, üstlendikleri ‘görevin’ derecelendirilmesine de sebep oluyor... Avrupa futbolunun zirvedeki ismi Barcelona, diğer Avrupa devleri ile girdiği ‘kupa’ yarışından, beklenmedik sonuçlarla ayrılırken, aynı sıkıntı kendi lig mücadelesinde de görülmekte. İşte o yarışın içinde ülkemizi, kısaca bizleri temsil eden bir futbolcu var; Arda Turan...
Futbolda kazanmak kadar kaybetmenin de olduğu gerçeği ile hareket edildiğinde, maçlar/müsabakalar sonrasında sporcular kamuoyunun ilgi odağı haline geliyor. Barcelona forması altındaki futbolcumuz Arda Turan’ın, sosyal medya hesabı aracılığı ile verdiği bir mesaj oldukça dikkat çekici...‘Rabbim ne yaşatırsa benim için hayırlı odur...’ şeklinde başlayan açıklaması, yıldız oyuncunun sahip olduğu ‘manevi’ değerlerin, yazıya dökülmüş hali...
Kendi içimizde yetişen yıldız oyuncunun, formasını giydiği Barcelona’nın başarısı için üzerine düşen görevin/sorumluluğun bilincinde olması, gurur verici. Asıl gurur, geldiği başarının zirvesinde manevi değerlerini hiçe saymaması. Bu değerlerini ‘yaşantısı’ ve ‘söylemlerine’ yansıtması...
Barcelonalı yıldız oyuncuya göre kaybetmek, pes etmek anlamına gelmemeli. Netice almanın en önemli etkeni ise, başarı yolundaki ‘kararlılık’. Bu ‘kararlılık’, kaybettiğiniz vakit, yeniden ayağa kalkıp nasıl kazanacağınızın da yolunu açacaktır...
Arda Turan, sosyal medya aracılığıyla verdiği o mesajını ‘Şimdi dik durmak, çalışmak, pes etmemek önemli. Bu benim ruhumda var’ diyerek tamamlıyor.
Barcelona takımının ‘başarısızlık’ sürecinde, yıldız oyuncumuzun verdiği mesajları gördükten sonra, hemen aklımıza Caner Erkin’in Fenerbahçe’de yaşadıkları geldi. İki faklı örnek, sporcunun/futbolcunun içinde bulunduğu ‘psikolojik ruh hali'ni gözler önüne sermekte...
Fenerbahçe teknik direktörünün basın açıklamasında hedef gösterilen oyuncu, çok geçmeden kulübünün ‘internet’ sitesinden ‘dışlanması’ manasına gelen açıklama. Caner, ‘Büyük üzüntü ve pişmanlık duyuyorum’ şeklindeki açıklamaları ile çok geçmedi ki geri atmak zorunda kaldı;
Ne oldu şimdi, futbolcu ‘pişman mı’ oldu! Söyleyen kadar, söyletenler de bu olayların oluşmasına zemin hazırlamışlardır. Oyuncu ‘yanlış’ yapmış olabilir. Yanlışın üzerine, yanlışla gidilmesi, linç edilen kişi öldükten sonra ‘-Ben seni öldürmek istemedim ayağa kalk’ demek gibi bir durum.
Barcelona ve Fenerbahçe’deki gelişmeler. İki fotoğrafı yan yana koyup, ders alması gerekenler, gerekli ‘dersi’ çıkarırlar mı! Benzer örnekler ‘akla’ geldiğinde, zor! Bir yandan da ‘sahiplenme’ hissi, diğer yanda ise ‘linç’ girişimi. İki ‘uçuk’ davranış şekli. İnsan düşünmüyor değil; ‘Nerede kaldı profesyonellik?’
Bu demek oluyor ki kişi veya camialar kendi ‘geleceğini’ bir nevi, kendileri şekillendirmekte. Barcelona’nın yıldız oyuncusu ‘kader’ inancına sadakatini dile getirip, başarı yolunun ‘iş sadakati-çalışmak'tan geçtiği mesajını verirken, Fenerbahçe gibi ‘büyük’ bir camianın, kurumsal bir yapı ile bağdaşmayan ‘icraatları’, ne gariptir ki kendi başarısızlığına zemin hazırlıyor...