?>

Azerbaycan Türk Ordusu Zaferi ve Sonuçlar

E. Yb. Halil Mert

4 yıl önce

Turan Coğrafyası’na bakınız!

Türkiye’miz baş, Azerbaycan boyun, Türkistan, Altay, Yakut, Afganistan vd. gövdedir. 

Stalin’in Zengezur Koridoru’nu Azerbaycan’dan alıp, Ermenistan’a vermesi ile Nahçivan’la Azerbaycan ana toprağı arasını bir hançer gibi kestiler. 

Sonrasında Ruslar’la Ermeniler, Karabağ işgali ile boynumuzdaki hançerin yarasını büyütüp, boynumuzu kestiler. 

Eyyy Türk Dünyası!..

Kardeş Azerbaycan hepimiz için vatan ve kritik arazidir.

Değerli Türkiye Halkı!..

Can Azerbaycan kardeşimizdir.

Rusya ve İran’ın, içişlerine hâdsiz müdâhaleleri söz konusudur.

Azerbaycan, bunca acıları bizim gözümüzün önünde yaşadı. Geçmiş hükümetler, Karabağ’dan yaralı tahliyesi için helikopter dahî göndermedi. 

Gerekli askeri desteği özellikle Karabağ Savaşları’nda vermedi, veremedi.

Coğrafyamız, son 1000 yıldır yoğun süreçler yaşamaktadır. 

Dünyanın merkezidir topraklarımız. 

Gönül birliğimiz işbirliğine ve birlikte mücâdeleye dönüşmüştür. 

Halkımız meselenin ciddiyet ve vehâmetinin idrâki içindedir.

Düşmanlarımız aynıdır. 

Topraklarımız birdir. 

Gönüllerimiz birbirine özlem doludur. 

Gaspıralı İsmail babamızın “DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK” sözü adeta İlâhi bir emir hükmündedir.

Azerbaycan, Karabağ’ı işgâlden kurtarmak için çok başarılı bir askerî harekât yaptı. Ermenileri Türkiye ve Ordusu’nun da katkıları ile iti kovar gibi hezimete uğratarak kovdu.

Bir anlaşma yapıldı.  

Azerbaycan-Ermenistan arasındaki anlaşmaya göre, özetle; Azerbaycan Ordusu aldığı bölgelerde kalacak. Bir kısım bölgeler ise bir ay içinde Ermenilerce teslim edilecek..

Anlaşmanın özeti:

Ermenistan Ordusu, Azerbaycan Ordusu’nca yok edilmekten kurtarıldı.

Rusya, bölgenin geneline nüfûz etti.

Türkiye anlaşmanın doğrudan tarafı değildir, ancak, Azerbaycan Devleti’nin baskısı ile TSK’inden unsurlar da bölgede bulunacaktır.

Ermenilere Hankendi için 5 km. genişlikte koridor oluşturulacaktır.

Bizim beklentimiz, Stalin’nin Ermenilere verdiği Azerbaycan toprağı olan Zengezur’dan da böyle 5–10 km. genişliğinde bir toprağın verilmesiydi.

Karabağ Harekâtı’ndan beklediğimiz iki hâsıla vardı. 

Birincisi, işgâlden tüm toprakları kurtarmak.

İkincisi, Zengezur’dan girerek Nahcivan’la birleşek bir toprağı elde etmek.  

Her iki hedefe de ulaşılamadı.

Rusya, Suriye ve Libya’da Batı ile danışıklı oluşturduğu “SÜRDÜRÜLEBİLİR KRİZ BÖLGELERİ”ne yenisini ekledi; Karabağ Kriz Bölgesi…

Bu anlaşmadan bize çıkan ilk sonuç, Türkiye ve Azerbaycan birlikteliğini arttırmalı, sürekli istikrarlı ve güçlü olunmalı, askerlerimiz eğitimli ve donanımlı olmalıdır.

Anlaşma ve zaferin asıl tesellîsî psikolojik etkisidir.

Türkiye'nin bölgede etkinliği artmıştır.

Azerbaycan’ın iç dinamikleri açısından istikrar artırıcı etkisi olmuştur. 

Dileriz iç politikada Rus etkisi azalır. 

İlham ALİYEV, halktan da aldığı bu gücünü doğru kullanır ve devlette kadrolaşmayı Millî adamlarla yapar.

 Bu harekât sonucunda kimler gerçek dost, görülmüştür. Pakistan, Ukrayna, Macaristan gibi.

Anlaşmadan kaynaklanan “Sürdürülebilir Kriz” sürekli tâkip ve taleple lehimize çevrilebilir. 

Kafkasya’da masaya, bölgenin genel Türk Tarihi penceresinden bakarak oturulmalıdır. 

Diplomasinin özü, kaba ve kirli bir pazarlıktır. 

Köy delikanlısı edâsı ile uluslararası diplomasi ve mücâdele yürümez. 

Bu mânâda İngiliz, Rus ve Fransızlar’dan çok ders almalıyız.

Azerbaycan Türklüğü”, tarih boyunca onlarca imparatorluk ve devlet kuran büyük ve kadim Türk medeniyetinin önemli bir parçasıdır. 

Azerbaycan Türkleri Gazneli, Büyük Selçuklu İmparatorluğu, Harezmşahlar, Atabaylar (Atabekler), İlhanlı, Akkoyunlu, Karakoyunlu, Safevi, Afşar ve Kaçar Devletleri içinde kurucu unsur olarak yer almışlar.

Ne yazık ki tarihi Azerbaycan topraklarının bir kısmı kaybedilmiş, bazı parçaları Rusya (Demir Kapı - Derbent), Gürcistan (Borçalı), Irak (Kerkük) ve İran’a birleştirilmiştir. 

Bugünkü Ermenistan ise Azerbaycan’ın Çukur Saad vilayetinin üzerine kurulmuştur.

Azerbaycan, “Selçuklu” (Oğuz) Türkleri’nin bölgeye girişi ile kati şekilde ve her yönü ile bir Türk yurdu haline gelmiş ve etnik yapısı itibarı ile de birçok zaman bölgeyi yöneten Türk hanedanlıklarının ana üssü görevini yapmıştır. 

Buradan çıkarılacak sonuç şudur ki Azerbaycan, Türk’ün devletçilik gelenek ve mirasının üzerine kurulmuştur.

Ne yazık ki son 200 yıl içinde kader Azerbaycan Türkleri’nin yüzü gülmemiş, Azerbaycan Türkleri, talihsizlik üstüne talihsizliklerle karşı karşıya kalmıştır. 

Kaçar-Rusya İmparatorluklarının arasında boy gösteren savaşlar ve 1823Gülistan Antlaşması” ile 1828Türkmençay Antlaşması” sonucunda Azerbaycan’ın gövdesine en derin yara vurulmuş, Azerbaycan Türkü ve tarihi, Azerbaycan toprakları ikiye bölünmüştür.

1925’te Azerbaycan, ikinci büyük darbeyi almıştır. 

İngilizlerin komplosu sonucu Kaçar Türk Devleti yıkılmış ve yerine etnik olarak Fars olan Pehlevi krallığı kurdurulmuştur. 

Yeni kurulan devlet, resmi bir fermanla “İran Devleti” olarak adlandırılmıştır. 

Böylece Azerbaycan Türklüğü, millî hâkimiyetini tamamen kaybetmiş, parçalanmış ve esir bir millet durumuna düşmüştür.

1918’de Mehmet Emin Resulzade’nin önderliğinde Kuzey Azerbaycan’da Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti kurulmuş, fakat 1920’de Kuzey Azerbaycan, Kızıl Ordu tarafından tekrar işgal edilmiştir.

Ruslar’ın 150 yıllık işgâli sonrası,1991’de “Azerbaycan Halk Cephesi” ve “Ebülfez Elçibey” önderliğinde Kuzey Azerbaycan’ın bağımsızlığı geri kazanıldı.

Türkiye ve Azerbaycan, masaya 1823 “Gülistan Antlaşması” ve 1828 “Türkmençay Antlaşması” döneminden itibâren oturmalıdır.

Ermenilerin 40 yıldır yaptıkları katliam, savaş sırasında sivil hedefleri vurmaları, Karabağ’da Türk Tarih Mirası’na verdikleri zarar da uluslar arası mahkemelere verilmeli, tazminat talep edilmeli, savaş suçluları yargılanmalı, Türk Milleti, katliam yalan ve iftirasından kurtarılmalıdır.

Türkiye, iç politikasında bu tarz başarıları Milli Birliğimizi güçlendirme ve Cumhur İttifâkı açısından sandıkta Milli Cepheyi buluşturma yönüyle iyi değerlendirmelidir.

Anlaşma ile aslında Batı ve Rusya, Azerbaycan Devleti’nin varlığını, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gücünü kabul etmiştir. 

En önemli sonuç budur.

Genel olarak Türk Cumhuriyetleri’nde Rusya’nın psikolojik baskısı azalmakta, yerine Türkiye Sevgisi ve Millî Türk Kimliği yer bulmaktadır. 

Bu algı güçlendirilerek sürekli hâle getirilmelidir.

Türkiye, savunma teknolojileri başta olmak üzere, ortak yatırımlar, askeri bağlantılar, askeri okullarda eğitimin birleştirilmesi gibi konularda gayretlerini öncelemelidir. 

*

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ"

"..وَالْعَصْرِۙ .. اِنَّ الْاِنْسَانَ لَف۪ي خُسْرٍۙ "اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ 

“Asra yemin olsun. İnsan hüsrandadır. Ancak iman edip güzel işler yapanlar ve birbirlerine hakkı ve sabrı öğütleyenler müstesna.”

.

Emekli Yarbay Halil MERT, dikGAZETE.com

-Strateji ve Yönetim Uzmanı-

YAZARIN DİĞER YAZILARI