2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları bugün (Pazar) sona erecek(miş). 11 binden fazla sporcunun katılımıyla gerçekleştirilen mücadelede kazanılan veya kazanılmayan madalyalar.
Kimler için hangi madalya veya derece ne gibi önem taşır bilmiyorum ama, bizim için asıl önemli olan, 23 Temmuz’da başlayan bu dev organizasyonun haber ajanslarına yansıyan şekliyle yarın (8 Ağustos bugün) yapılacak yarışlar ve kapanış töreniyle, tamamlanacak olması!
Özel Gereksinimli (engelli) bireylerin katıldığı ve “Paralimpik Oyunlar” olarak isimlendirilen organizasyonun esamesi bile okunmadan, Olimpiyatlar bitiyor (muş).
Hani, “Paralimpik Oyunlar olmadan, Olimpiyatlar yapılamaz”dı?
Madam öyle, Paralimpik Oyunlar niçin iki hafta sonra yapılıyor?
Bunun hiçbir geçerli sebebi bulunmamaktadır.
Böyle bir ayrımcılık, sporun ortak dilinin engelliler için geçerli olmayacağı anlamına geliyor!
Öyle ise birlerinin sporu, istediği gibi kullanıp, kendi kişisel yaptırımlarıyla dizayn ettiğini kabullenmek gerekiyor, öyle mi! O anlayışa (organizatör/komitelere) göre, yaptıkları ‘modernlik’ oluyor.
İsmi de öyle değil mi Modern Olimpiyatlar.
Sorsanız; “Çeşitli engel gruplarından sporcuların katılımıyla da gerçekleşen ve Paralimpik Oyunlar ismiyle tanımlanan spor Organizasyon”.
Tam bir Batı Medeniyeti (!) anlayışının yansıması. Yetkililer ise sus-pus.
Kendilerine göre sebebi ise “aman kimseye dokunmayalım, makam veya koltuğumuzdan oluruz!” anlayışından kaynaklı olsa gerek.
Tabii tüm bunları söylerken, ülke olarak Türkiye Milli Olimpiyat Düzenleme Komitesi (TMOK), geldi aklımıza.
Sahi bu komitenin ne iş yaptığını bilen var mı?
Bakın 2032 yılına kadar, oyunların nerede olacağı belli sonrası ise belirsizliğini koruyor.
İstanbul’un en ciddi aday olduğu 2020 yılı (içinde yer aldığımız Organizasyon) lobi sonucunda bugünkü Tokyo’ya ikram edilmişti.
1896’da Atina’da ilki yapılan ve bu yıl Tokyo’da 32’ncisi gerçekleşen Olimpiyatlar, hiçbir Müslüman ülkesine verilmemiş.
O kadar yıl geride kalırken, birisi çıkıp, “Paralimpik Oyunlar neden, Olimpiyatların iki hafta sonrasında (24 Ağustos 5 Eylül 2021) tarihinde yapılacak” diye yüksek sesle itiraz etmez.
İşte bunların spor, işte bunların insanlık anlaşı!..
“Bu ayrıştırmanın geçerli bir nedeni olmalı” diye düşünüyor olsak da, hiçbir insani gerekçeyle bağdaştıramıyoruz.
Tamamen keyfi, tamamen ayrıştırıcı bir karar/yaklaşım olduğu her halinden belli oluyor…
PARALİMPİK OYUNLAR VE GERÇEKLEŞTİĞİ TARİH NEDEN ÖNEMLİ?
24 Ağustos - 5 Eylül 2021 tarihinde yapılacak olan 2020 Tokyo Paralimpik Yaz Oyunları’nda Türkiye olarak 13 branşta, 87 sporcuyla mücadele edeceğiz.
Sporcu sayımızın yıllara dağılımına baktığımızda, 1992 Barcelona ve 2000 Sydney Paralimpik Oyunları’na yüzme branşında 1 sporcu, 2004 Atina’ya 5 branşta 8 sporcu, 2008 Pekin’de 7 branşta 16 sporcu, 2012 Londra’da 11 branşta 67 ve 2016 Rio’da 14 branşta 79 sporcuyla katılım göstermişiz.
Bugün ise 13 branş ve 87 sporcuyla Tokyo 2020’de yerimizi alacağız, inşallah.
Bizim için hangi organizasyonlarda ne kadar madalya (2004 ve 2008’de 1 altın-1 bronz, 2012’de 1 altın, 5 gümüş ve 4 bronz, 2016’da 3 altın, 1 gümüş ve 5 bronz) aldığımız / alacağımızdan daha çok, hangi engel grubunda kaç insanımıza dokunabildiğimiz, önem taşımaktadır.
Bir engeli bulunan bir bireyin, tedavi sürecinden sonra sosyalleşme adına toplum içerisine çıkması, kendisine belirlediği hedef doğrultusunda ilerlemesinden daha anlamlı, daha önemli ne olabilir ki!
Bu sürecin anlamlı yansıması ise spor organizasyonlarıyla gün yüzüne çıkmaktadır.
Her bir sporcunun hayatını araştırdığımızda, derslerle dolu ayrı birer hayat hikâyesi var.
Sadece kendisine değil, topluma örnek olacak, hayata bağlayan bir hayat mücadelesinden bahsediyoruz.
Engelli birey için, içesinde yer aldığı mücadelesinin kendisi başlı, başına bir olimpiyat.
Bugün, Paralimpik Oyunlarda yer alması bile, kendi kendine vereceği en önemli ödüldür.
Her yarışmanın elbette ki bir birincisi olacaktır.
Ülkesini temsilen yarışmalara katılım gösteren her bir sporcu, aynı zamanda sadece kendi ülkesinde değil tüm dünyada, engel grubunda yer alan insan ve insanlığın da temsilcisidir.
O nedenle, her dört yılda gerçekleşen Paralimpik Oyunların, Olimpiyatlarda aynı tarihte yapılma kararı büyük bir insanlık ayıbıdır!
Hani, her türlü sınıf (engelli) farkını ortadan kaldırarak, özel gereksinimli (engelli) bireylerin günlük hayatın içerinde yer almaları için gerekli çaba içerisinde olunacak, gerekli şartlar oluşturacaktı!
Tüm bunların yanı sıra, hani ‘farkındalık’ ortaya koymak, ayrı bir öneme sahipti.
Madem öyle, sporcuları “engelli” ve “engelsiz” diye ayrıştırıp, Paralimpik Oyunları iki hafta sonraya atmak niye?
Batı medeniyetinin, “modernleştirme” adı altında sporu hormonlandırma çabasının bir benzeri, organizasyonların tarih aralığında, ayrıştırılma anlamına gelen uygulamasında da görmekteyiz.
Yazımızı, bir dua ile tamamlamak isteriz; “Allah (cc), her birimizi olaylardan ders alan, kendisine sadık, insanlığa yararlı kul olmayı nasip eylesin inşallah…” Amin.
.
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com