AYRANI YOK İÇMEYE…
… Özel uçakla Roma’ya gider gezmeye.
- Hakkıdır!
- Nasıl olur?
Belediye borç batağı içinde iken ve hükumet “Tasarruf Tedbirleri” paketini açıklamışken, böyle kaba saba bir müsriflik olacak şey mi?
- Olur! Hem de bal gibi olur!
ÇÜNKÜ BU BİR ÖDÜL GEZİSİDİR!..
Her ne kadar “Avrupa Oyunları imza töreni için gidildi” dense de herkes biliyor ki, bu bir ödül gezisidir.
HANGİ ÖDÜL?
31 Mart’ta kazanılan seçimin ödülü!
Nam-ı diğer “Saraçhane Medyası” diye isimlendirilen bu gazeteciler, zor olanı başardıkları için bunu hak ettiler.
NASIL YANİ?
İmamoğlu,
İstanbul tarihinin belki de en başarısız belediye başkanıdır.
AK Parti’nin 25 yılda yaptığı 28 milyar liralık borca karşılık kendisi bu borcu 5 yılda 150 milyara çıkardı.
Belediye bütçesinin yıllık 516 milyar, 5 yılda reel olarak 2.5 trilyon lira olduğu göz önüne alınırsa, İmamoğlu’nun ne kadar büyük bir bütçeyi yönettiği ortaya çıkar.
TEK BİR YATIRIM YOK!..
Buna karşılık İmamoğlu;
Tabir caizse İstanbul’a bu 5 yılda bir çivi çakmadı desek yeridir.
İlk defa bir belediye başkanı “Temel Atmama Töreni” düzenledi.
İETT otobüslerinin yollardaki hali herkesin malumu…
Durduk yerde yananlar, devrilenler, çarpışanlar hatta ve hatta çok kritik bir kavşakta otobüsün mazotu bitenler vs. gibi haller artık rutin hale geldi.
Bu ve buna benzer sakametler her gün yaşanıyor.
Sözü fazla uzatmaya gerek yok.
Belediyeyi nereden tutarsanız dökülüyor.
Yatırım yok, üretim yok, iş yok ama buna karşılık mütemadiyen borçlanma var.
Kanunlara göre borçlanma limitini doldurup, cumhurbaşkanlığından borçlanma yetkisi alamayınca da mağdurları oynayıp “önümü kesiyorlar” diye şikâyet ediyor.
Neyse…
SİZ OLSANIZ GAZETECİLERİ EĞLENCEYE GÖTÜRMEZ MİSİNİZ?..
İşbu mezkûr gazeteciler…
Bu kadar başarısız bir belediye başkanını o kadar çok allayıp pulladılar ki, İstanbul halkı onu tekrar hem de yüzde 51 ile başkan seçti.
Bu kolay kotarılacak bir iş mi?
Bundan naşi…
Kim ne derse desin!
Bence bu gazeteciler, bu geziyi fazlasıyla hak ettiler.
Onlara bu yapılan az bile.
FATİH ALTAYLI, YILMAZ ÖZDİL…
Bu arada;
Muşârun ileyh, bu geziyi içerlemişler.
Gidemediler diye haset ediyorlar.
Zamanında yedikleri hurmaları hatırlayıp avuçlarını yalıyorlar.
Meğerse;
Birinin yurt dışı çıkış yasağı varmış diğeri de yanlış ata oynamış.
Halbuki bunlar gibi paranın nereden geleceğini iyi bilen…
Ve…
“Atatürk leblebiyi havaya atar sonra ağzı ile yakalardı” veya “Çorabı önce sol sonra sağ ayağına giyerdi” gibi kimsenin bilmediği çok önemli(!) bilgileri toplayarak kitap haline getiren, sonra bunu Atatürkçülere 2.500 liraya satan (bugünün 25.000 lirası) sonra Atatürkçülerin almak için kuyruğa girdiğini görünce neden 10.000 liraya satmadığına hayıflanan (şimdikinin 100.000 lirası) biri!..
Para membaının Saraçhane’de olduğunu nasıl bilemez!?
Teessüf ederim yani; beni bile şaşırttınız.
SELÇUK BAYRAKTAR…
Hadi geçmiş olsun acar gazeteciler.
Şimdi siz tekrar görevinizin başına dönerek;
“Selçuk Bayraktar’ın yaptıklarında büyütülecek bir şey yok.
Kamerası Kanada’dan, yazılımı Şam’dan, kanadı Dubai’den yapılmış ve her kırtasiyecide bulunacak basit bir drone…” diye yazmaya devam edin.
Böyle şeyler yazarak;
İmamoğlu’ndan belki bir şey çıkmaz ama yurt dışından size uygun bir fon bulunur.
Ruşen Çakır bu konuda deneyimlidir; sorup onun fon tecrübesinden istifade edebilirsiniz.
.
Emin Batur, dikGAZETE.com