Gerçekleri görüyoruz, her şeyin farkındayız ve hâlâ sesimizi kimseye duyuramıyoruz.
8'erden günde 16 tane içtiğiniz haplar sizin kalbinizi bozuyor!
Koronadan değil, kalpten öleceksiniz!.
18 tane hapı sair zamanda içseniz “intihar” diye midenizi yıkarlar; kardeşler büyülendiniz mi?
Allah aşkına kendinize gelin!
Sağlık Bakanı ilk başlarda takdir ettiğim biriyken şu an beni korkutmakta.
Bu ülkede bebeklik çağı lösemisi “0-2 yaş” arasında pik yapmış durumda!
“SMA” hastası bebekler pik yapmış durumda!
Otizmli çocuklar pik yapmış durumda!
Kansere zaten hiç girmiyorum bile..
Tek sağlık sorunumuz korona mı bizim?
Bunun tedavisi zaten belli!
Bunu en saf olanımız bile anlar ki; bağışıklık kuvvetliyse, sistem gereğini yerine getirir.
Bağışıklık zayıfsa, en ufak bir üşütme bile kişiyi yorgan-döşek yatırır.
Peki zaten böyle olan bir adama Sars salgınında kullanılan ve sadece “DENEME AMAÇLI” VERDİĞİNİZ sıtma ve verem ilaçları ne yapar?
Aklıselim gördüklerimizin dahi bu konudaki beyanları nasıl bir tutulma yaşadığımızın bir delili aslında.
Aldıkları tüm sözde tedbirler, bizim aile ve İslami noktada bulunan değerlerimize saldırmaktan başka bir işe yaramıyor.
“Bayramda el öpmeyin!.. Komşuya gitmeyin!.. Akraba ziyaretleri yasak!.. Aynı evde ayrı odalarda oturun!.. Camide saf tutmayın!..” vs. vs…
Zaten yaşlılara zehir ettik ömürlerinin son günlerini!
Karşı komşumuz, 80 yaşlarını geçmiş tabiri caizse taş gibi karadeniz kadınıydı..
O, sırtında ağır ağır odun taşıyanlardan hem de!
Ne şekeri, ne kalbi, ne tansiyonu vardı…
Oğlu korona olmuş, teyzemizin testi negatif çıkmasına rağmen “Bu ilaçları içeceksin!..” denmiş.
2 gün sonra o sapasağlam kadın felç, 2 günlük yoğun bakım ve kalp krizi..
Valilik; “Cenazeyi vermeyiz!..” demiş…
Tek başına gömülmüş.
Bu mudur?
ALLAH AŞKINA!..
İLAÇ KULLANIMI SONRASI ÖLENLERE, “COVID” DENİLİP ÖLENLERE OTOPSİ YAPILSIN!..
NEDEN AİLEYE BİLE GÖSTERİLMEDEN ACELE ACELE GÖMÜLÜYOR!
AK KOYUN, KARA KOYUN OTOPSİDE ÇIKACAK ZATEN!..
Ben, ayağımda pranga, ağzımda susturucu, elimde çiple gezmeyi kabul etmiyorum kardeşim!
Ve “sivil itaatsizlik” hakkımı kullanmak istiyorum!
Bir hatırlatma yapayım!
Yıl 2009, domuz gribi pik yapmış(!)
Herkes aşı bekliyor.
Neyse aşı bulunmuş, ülkemize gelecek.
O zamanın Sağlık Bakanı Recep Akdağ pek gururlu; basına, aşılanmayı anlatıyor!
“Önce siyasetçiler olmalı!..” falan filan!..
Recep Tayyip Erdoğan;
“Benim adıma karar verme, ben aşı olmayacağım, ailemde de aşı olan yok, aşılanmayacağız!” diye aşı çalışmalarını olumsuz şekilde etkiliyor!
Peşinden, Devlet Bahçeli'de kendisinin aşı olmayı düşünmediği fikrini medyayla paylaşıyor!
Şimdi bizleri “devlet düşmanı” olmakla suçlayanlar, zamanında bir tezgahı bozan bu iki lider, sivil itaatsizlik haklarını kullanarak kim bilir kaç kişiyi etkilediler…
Bazı şeyler öyle tek başına olmuyor, halktan irade ve destek bekleniyor
Rabbim bu kirli tezgahı bozsun, bozsun, bozsun!
Mevta pek ağırmış, parmak ucuyla taşındığına göre..
***
Bil Gates'in aşısını laciverte boyuyorlar!
“Türk çift aşıyı bulmuş” da!..
Üretici, “Türk çift” olunca “mRna aşıları” zarar vermiyor mu?
“İkinci Ercü vakası”.
Ben de olsam milli duyguları coşmaya hazır millete aşımı bu şekilde kakalardım.
Deli misiniz nesiniz ya?
Hayırlı bir iş olsaydı sana-bana yedirirler miydi bu ekmeği az akıllı olun Allah aşkına.
Bil Gates'in aşısını laciverte boyuyorlar hepsi bu.
.
Yağmur (Mirzayeva) İbiç, dikGAZETE.com