Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (EMCDDA) ve Avrupa Birliği Kanun Uygulama İşbirliği Ajansı (EUROPOL) ortaklığında Avrupa genelindeki uyuşturucu pazarlarının imalat, kaçakçılık, dağıtım ve kullanım boyutlarında derinlemesine analiz edildiği ve her bir uyuşturucu madde için ayrı birer modül halinde hazırlanan “2022 Avrupa Uyuşturucu Pazarları Raporu”nun "kokain" ve "metamfetamin" modülleri yayınlandı.
Buna göre, Avrupa'da kokain pazarı büyümeye devam ediyor.
2020'de Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerdeki perakende kokain pazar değerinin en az 10,5 milyar avro olduğu tahmin edilirken, bu miktar tüm yasa dışı uyuşturucu pazarının üçte birine karşılık geliyor ve kokaini, esrardan sonra en büyük ikinci uyuşturucu pazarı haline getiriyor.
Avrupa'da 2017 yılından bu yana, özellikle deniz limanlarında her yıl rekor miktarlarda kokain ele geçiriliyor.
2020'de şimdiye kadar raporlanan en yüksek miktar olan 214,6 ton kokain ele geçirildi. Ayrıca ön veriler 240 tonluk kokain yakalamaları ile 2021 yılı toplamının daha da yüksek olacağını gösteriyor.
En yüksek miktarlarda kokain, Belçika, Hollanda ve İspanya limanlarında ele geçirilirken, Avrupa'nın farklı limanlarında artan yakalamalar da suç gruplarının kaçakçılık faaliyetlerini kokain risk algısının daha az yoğunlukta olabileceği limanlara doğru genişlettiğini ortaya koyuyor.
Önceki yıl AB ülkelerinden Belçika'da ele geçirilen 70, Hollanda'da ele geçirilen 49 ton ve İspanya'da ele geçirilen 37 ton kokain, Avrupa genelinde ele geçirilen miktarın yüzde 73'üne karşılık geliyor. Ayrıca İtalya, Fransa ve Almanya'da da yakalanan kokain miktarları dikkati çekiyor.
KOKAİN SEVKİYAT NOKTALARI ÇEŞİTLENİYOR TÜRKİYE CİDDİ RİSK ALTINDA…
Kokain kaçakçılığı ve kullanımı ile ilişkilendirilmeyen Doğu Avrupa ülkelerinden Yunanistan'da 1,8, Bulgaristan'da bir ton, Polonya'da 3,9 ton ve Türkiye'de de 2 ton yakalanan kokain miktarı rekor seviye olarak gösteriliyor.
Bu durum da kokain sevkiyatlarının Avrupa'ya giriş yaptığı noktaların çeşitliliğinin artığını ve kokain kullanıcı pazarının Türkiye dahil Doğu Avrupa'da büyüdüğünü ortaya koyuyor.
Avrupa'ya işlenmek üzere sevkiyatı yapılan baz kokain yakalamalarındaki artışlar da yakın gelecekte Avrupa pazarında daha fazla oranda içilebilir kokain ürünlerinin görülme riskini ortaya çıkarıyor.
Güney Amerikalı ve Avrupalı suç şebekelerinin kokain üretiminde iş birliği yaptığı yönünde bilgiler bulunurken, özellikle Meksikalı suç şebekelerinin Avrupa pazarına kokain sağladığı yönünde de deliller yer alıyor.
Ayrıca Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin, kokainin başta Doğu Avrupa ülkeleri olmak üzere AB üyesi olmayan ülkelere ve Okyanusya bölgesi ile Asya'ya sevkiyatında transit olarak kullanımının arttığına ilişkin de deliller bulunuyor.
AB üyesi ülkelerdeki metamfetamin yakalamaları da arttı.
Çekya ve komşu ülkelerde daha küçük ölçekli metamfetamin üretimi devam ederken, Hollanda ve Belçika'daki endüstriyel ölçekli laboratuvarlarda metamfetamin üretimi gerçekleşiyor.
Avrupalı sentetik uyuşturucu üreticileri, üretim süreçlerini geliştirmek için Meksikalı üreticilerle iş birliği yaparken, mevcut olan altyapıyı da kullanmayı sürdürüyor.
2019'dan bu yana Hollanda ve Belçika'da tespit edilen üretim tesislerinin boyutu, gelişmişliği ve verimliliğinin arttığı belirlendi.
Afganistan'da bitki temelli efedrin kullanılarak metamfetamin üretimi 2016'da ortaya çıktı. Afgan eroininin mevcut kaçakçılık yolları ve alt yapısı da suç ağları için bir fırsat ve AB için bir tehdit oluşturuyor.
TÜRKİYE'DE METAMFETAMİN ARTIŞI!..
Türkiye'de metamfetamin kullanımında ve ele geçirmelerde yaşanan artışlar da Balkan rotasındaki faaliyetlerin göstergesi olarak değerlendiriliyor.
AB ile Türkiye arasında kurulan ve Balkan rotasındaki uyuşturucu akışını kısıtlamaya odaklanan güçlü arz azaltma ortaklığının, metamfetaminle ilgili tehditleri ele alacak şekilde genişletilmesi gerektiği düşünülüyor.
Türkiye'de 2020'de ele geçirilen metamfetamin miktarında önemli bir artış yaşandı ve yakalanan miktar 4,2 tona ulaştı.
Türkiye'de ele geçirilen metamfetaminin çoğunluğu sıvı formda, ülkenin doğusunda İran sınırında bulunan illerde ele geçirilmiştir.
ALMANYA’DA KENEVİR KULLANIMINI YASALAŞTIRIYOR…
Almanya Maliye Bakanı Christian Lindner, ülkede esrar kullanımını yakında yasallaştıracaklarını teyit etti. Koalisyonun en üst düzey Hür Demokrat Partili üyesi Lindner, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda "İnsanların bana sürekli sorduğu bir soru: ‘Bubatz'ı ne zaman yasallaştıracaksınız?’ Çok yakında diyebilirim" ifadelerini kullandı.
“Bubatz”, halk ağzında esrar için kullanılan bir kelime ve genellikle hükümet açıklamalarından çok hip-hop ve rap müzik sözlerinde geçiyor.
Konu, Kasım ayında kurulan Sosyal Demokratlar, Yeşiller ve Hür Demokratlar'dan oluşan koalisyon anlaşmasında gündeme gelmiş, Hür Demokratların lideri Lindner, esrarın keyif amaçlı tüketilmesini yasallaştırma sözü vermişti.
Almanya'da esrarın tıbbi amaçlı kullanımı yasal, ama tam yasallaştırma adımı, maddeyi keyif için kullananlar açısından büyük değişim getirecek.
Hür Demokrat Partili Adalet Bakanı, Ocak ayında yaptığı bir açıklamada Narkotik Yasası'nda yapılacak bu değişikliğin uygulayıcısının Sağlık Bakanlığı olacağını belirtmiş ve o dönemde sağlık bakanının pandemi yüzünden işinin başından aşkın olduğunu ifade etmişti.
Ancak Covid-19 salgının son aylarda hafiflemesiyle beraber Sağlık Bakanlığı'nın dikkatini bu psikoaktif maddenin yasallaştırılmasına çevirme fırsatı bulabileceği tahmin ediliyor.
Almanya’da Hükümet yeşiller, sosyal demokratlar ve liberallerden oluşuyor.
Yeşillerin isteği üzerine esrar-kenevirin serbest bırakılmasında hükümet anlaştı.
Sağlık ve Tarım Bakanlığı kontrolünde Hükümet, iki sene içinde bu işi yasalaştıracak.
Almanya’nın önünde Hollanda örneği var.
Hollanda’da ekim alanları yok, uyuşturucu tedarikini yurt dışından sağlıyor. Almanya, hem bunu yapmak istiyor hem ekim alanları oluşturmak istiyor. Hem tıbbi alanda kullanmak hem uyuşturucuyu devlet kontrolünde satmak istiyor.
Bununla Almanya, iki şeyin hesabını yapıyor.
Birinci kriminalize olmuş bu uyuşturucu satışını illegaliteden legaliteye dökülmesini sağlamak, ikincisi ciddi şekilde mali kaynak oluşturmak istiyor.
Almanya, “Kanabil kenevir” satışından yılda 3 milyar kazanç elde etmeyi planlıyor, ayrıca işletmeci şirketlerden sağlayacağı vergilerle 30 bine yakın yeni istihdam alanı oluşacak.
Tarım Bakanı Cem Özdemir, bu projenin takipçisi. Kontrollü bir şekilde çiftçilere bu iş devredilecek ve ekimlerin başlamasının yasallaşmasının iki yılı bulacağı söyleniyor.
Süreç, hükümetin bakanlık düzeyinde olan "Uyuşturucu Sorumlusu" ve Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülüyor. Amaç aynı zamanda katıksız ve "sağlıklı" olan keneviri legalleştirmek. Bununla esrarın içine atılan sentetik katılımları önlemek ve daha ağır olan kokain ve eroin gibi yanlış kullanımların önüne geçilmek isteniyor.
AVRUPA'DA RADİKAL MÜCADELE YÖNTEMİ…
Avrupa’nın uyuşturucu bağımlılığı ile mücadelede radikal kararları 2016 yılından beri tartışılıyordu.
Geçtiğimiz günlerde İsviçre makamları, keyif amaçlı kullanım için esrar satışının yasallaştırılmasına yeşil ışık yakmış ve deneme amaçlı olarak getirilecek bir pilot uygulama ile Basel şehrinde esrarın eczanelerde satışına izin verileceğini duyurmuştu.
Avrupa'da yapılan bir ankete göre, nüfusun yarıdan fazlası yetişkinlerde esrar kullanımının yasallaşmasını destekliyor ve Avrupalıların yaklaşık yüzde 30'u da bu uyuşturucu maddeyi satın alabileceğini söylüyor.
4 Aralık 2018’de Lüksemburg, keyif amacıyla esrar üretimini, satışını ve kullanımını tamamen serbest bırakan ilk Avrupa ülkesi olmuştu.
Ülkede 6 hafta süren görüşmelerin ardından kurulması kararlaştırılan üçlü koalisyon hükümeti, esrarın yasallaştırılmasını programına aldı ve öncelikli hedeflerinden biri olarak belirledi.
Liberal eğilimli Demokrat Parti (DP) Sosyal Demokrat Parti (LSAP) ve Yeşil Parti (Die Greng) koalisyon protokolünü Pazartesi günü imzaladı.
“Koalisyon ortakları, yasa dışı uyuşturucu ticaretinin ve suçların önünü kesmek; uyuşturucunun kullanıcılara verdiği fiziksel zararı en aza indirmek istiyor.”
Devlet denetiminde satışı yapılan esrarın, sürekli kontrol edileceği için, belirli kalitenin altına düşmeyeceği görüşündeler.
Hükümet, koalisyon protokolünde yer alan planı, yeni yılda yasa tasarısı haline getirerek parlamentoya sunacak.
Parlamentonun onayı sonrası Lüksemburg, Avrupa'da esrarı serbest bırakan ilk ülke olacak.
Esrar satışından elde edilen gelir, uyuşturucu bağımlılığı ile mücadele amacıyla kullanılacak. Bağımlılık konusunda toplumun bilgilendirilmesi için kampanyalar düzenlenecek. Lüksemburg, geçen Haziran ayında, tıbbi amaçlı esrar kullanımını serbest bırakmıştı.
600 bin nüfuslu ülke, tıbbi amaçlı esrarı halen Kanada'dan ithal ediyor. Kanada hükümeti, bu sonbaharda esrar üretimi, satışı ve tüketimini yasal hale getirdi.
Dünyada esrarı tamamen yasallaştıran ilk ülke ise Uruguay oldu. Latin Amerika ülkesi, 2013 yılında, hafif uyuşturucu kullanımını serbest bıraktı.
ABD'deki bazı eyaletlerde de esrar kullanımı yasal hale getirildi. Avrupa'da ise, Hollanda, İspanya, Portekiz ve Çek Cumhuriyeti belirli miktarlarda esrar kullanımına izin veriyor.
Hollanda hükümeti, esrarın belediyeler tarafından yetiştirilmesini gündeme aldı. Bazı belediyelerin katılımıyla bir pilot uygulama başlatıldı.
2018 Ekim ayı itibaren keyif amaçlı esrar kullanımı, üretim ve satışının yasallaştığı ikinci ülke olan Kanada'da, daha bir hafta geçmeden stoklar tükenmişti.
Kanada, keyif amaçlı esrar kullanımı ve satışını yasallaştırdı. Yasağın kalktığı saatten itibaren esrar satılan dükkanların önünde saatlerce kuyrukta bekleyen binlerce Kanadalı, daha ilk günden birçok dükkanın elindeki stokları satın almıştı.
Kanada esrarı yasallaştırdı yasallaştırmasına ama bazı sınırlamalar da hala yerli yerinde. Bu yüzden ilk cezalar da yağmaya başladı. Örneğin Matinoba'da araba kullanırken esrar içtiği belirlenen bir sürücüye 672 Kanada doları para cezası kesildi.
Kanada, esrarı neden yasallaştırdı?
Esrarın yasallaştırılması, iktidardaki Liberal Partili Başbakan Justin Trudeau'nun 2015'teki seçim vaatlerinden biriydi.
Trudeau, ülkede esrar kullanımını suç gören neredeyse yüz yıllık yasanın etkisiz kaldığını ve Kanada'nın dünyada en çok esrar kullanılan yerlerden biri haline geldiğini söylüyordu.
Esrarın yasallaşacağı tarih yaklaştıkça ülkenin farklı bölgelerinde çok sayıda esrar dükkanı belirdi.
Başbakan yeni yasayla küçük yaştakilerin esrar kullanımının önleneceğini ve esrarın satışından elde edilen kârın da suç örgütlerinin elinden alınarak vergilendirileceğini savunmuştu.
Federal hükümet, yasallaşmayla birlikte vergi gelirlerinde 400 milyon dolarlık artış olacağını tahmin ediyor. Kanada'da esrar kullanımı ilk olarak 1923'te yasaklanmış, ancak tıbbi amaçlı kullanım 2001'de serbest bırakılmıştı.
Kanada bu konuda Uruguay'ı izliyor.
Uruguay 2013'te keyif amaçlı esrar kullanımını ve satışını yasallaştırarak, dünyada bunu yapan ilk ülke unvanını almıştı.
Birkaç ABD eyaletindeki referandumda da aynı yönde sonuç çıktı.
Tıbbi amaçlı esrar kullanımı birçok Avrupa ülkesinde zemin kazanıyor. Portekiz ve Hollanda da esrar kullanımını suç olmaktan çıkarttı.
Güney Afrika'da da yüksek mahkeme, yetişkinlerin kamuya açık olmayan mekanlarda esrar kullanımını suç olmaktan çıkartmıştı, ancak satışı hâlâ yasak.
Zimbabve de, Lesotho'nun ardından tıbbi amaçlı esrar kullanımını yasallaştıran ikinci Afrika ülkesi oldu.
Sekiz ABD eyaleti; Colorado, Washington, Oregon, Alaska, Maine, Massachusetts, Nevada ve California da keyif ve tıbbi amaçlı esrar kullanımını serbest bıraktı.
2019’da İtalya parlamentosu da uyuşturucu etkisinin normal türlerinden daha az olduğu "hafif esrar" olarak bilinen bitkinin ülke içerisinde satış ve üretimine izin verdi. Söz konusu yasa tasarısı uzun yıllardır ülkede tartışma konusu olmuştu. 1 Ocak tarihinden itibaren İtalya genelinde sigara ve tütün satan dükkanlar içerisinde esrarın etken maddesi olan THC'yi (Tetrahidrokannabinol) yüzde 0.5 oranında içeren otların ticaretini yapabilecek.
Hükümetin bu yasayla ülkede yasa dışı şekilde devam eden "esrar ticareti trafiğini" kontrol altına almayı planladığı belirtilirken, yasal olarak dükkanlarda satılan ürünlerin kayıt altına alınarak vergi gelirlerini arttıracağı ifade ediliyor.
İtalya'da 2013 yılında 400 hektarlık esrar ekimi yapılırken 2018'de bu rakam 4000 hektara çıkmıştı.
İtalya Yargıtay'ı keyif amaçlı içilen esrar bitkisi satmanın kanunlara aykırı olduğu hükmüne varmıştı. Ülkede tıbbi amaçlı esrar kullanımı yasal olsa da, özellikle gençler arasında esrar kullanımının oldukça yaygın olduğu biliniyor.
İtalya'da yaklaşık 13 milyon, Avrupa'da ise 70 milyonu aşkın kişinin esrar kullandığı tahmin ediliyor.
İtalya'da marihuana pazarının değeri ise yılda 12 milyar Euro'ya varıyor.
15 Aralık 2021 Malta, esrarın kişisel amaçlarla yetiştirilmesi ve kullanılmasını yasallaştıran ilk Avrupa Birliği (AB) ülkesi oldu. Yetişkinlerin evlerinde en fazla dört bitki yetiştirmesi, üzerlerinde de en fazla yedi gram esrar taşımasına izin verilecek. Fakat esrarın kamusal alanda veya çocukların önünde içilmesi yasa dışı olacak.
Almanya, Lüksemburg ve İsviçre'nin de benzer planları bulunuyor.
2022 Nisan ayında Avrupa'da yapılan bir ankete göre, nüfusun yarıdan fazlası yetişkinlerde esrar kullanımının yasallaşmasını destekliyor ve Avrupalıların yaklaşık yüzde 30'u da bu uyuşturucu maddeyi satın alabileceğini söylüyor.
Zaten Hollanda başta olmak üzere bazı ülkelerde serbestçe kullanılabiliyor.
Londra merkezli danışmanlık şirketi Hanway ve Curaleaf International'ın raporuna göre, Avrupalıların çoğunluğu kenevir yetiştiren ve esrar satan ticari dükkanları desteklerken, benzer oranda çoğunluk bitkinin evde yetiştirilebilmesine taraftar değil. Yani bunun sadece devlet denetiminde yapılabilmesi isteniyor.
ABD merkezli Curaleaf yöneticisi Boris Jordan, "Avrupa pazarını ABD'nin üç ila dört yıl gerisinde görüyoruz, ancak görünüşe göre Avrupa, kapsamlı reformları ABD'den daha önce başlatabilir" diyor.
Almanya dahil birçok Avrupa ülkesi, esrarı sınırlı tıbbi amaçlar için yasallaştırırken, Portekiz gibi ülkeler uzun süre önce genel kullanımını suç olmaktan çıkardı.
Malta da esrarın sınırlı ekimine ve kişisel kullanımına izin veren ilk Avrupa ülkesi olmuştu.
Araştırma firması Prohibition Partners'ın raporuna göre, Avrupa esrar pazarının 2025 yılına kadar yıllık gelirinin 3 milyar avroyu aşması bekleniyor.
Almanya ise kısa sürede kıtanın en büyük pazarı haline geldi.
TÜRKİYE, BAĞIMLILIKLA MÜCADELEDE RADİKAL KARAR ALMALI!..
Uyuşturucu, sigara, alkol, sanal kumar ve teknoloji bağımlılığının işsizlik ve ekonomik sorunların büyümesi ile birlikte çok ciddi sosyal güvenlik sorunu haline geldiğini görmemiz gerekiyor.
2018 yılında dönemin sağlık bakanı Recep Akdağ, “5 bağımlılıkla mücadele”de seferberlik ilan etmiş, “3 yıl içerisinde başarılı olamaz isek Avrupa modellerine dönebiliriz”, ifadesini kullanmış idi.
2021 yılında ise Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, tekrar yeni bir seferberlik ilanında bulundu.
Görünen bir gerçek var ki devletin uyuşturucu, alkol, kumar, teknoloji bağımlılığı ile mücadele kararında samimi olduğundan şüphemiz yok. Lakin bu mücadelede politik kararlar, kurumlar ve elde edilen sonuçlara baktığımızda istediğimiz başarıyı bir türlü yakalayamıyoruz.
Anadolu için geleneksel ahlaki moral değerlerin çözüldüğü bir süreç yaşıyoruz.
Küresel kültürün ideolojik ve dini yapılar üzerindeki dejenerasyonu, toplumun genç kuşağında ruhsal, fiziksel tatmin arayışları ve madde bağımlılıklarını ön plana çıkardı.
Batı ülkeleri, uyuşturucu ile mücadele ve bağımlı tedavisinde radikal yöntemlere baş vururken Türkiye’nin bir an evvel kısa orta uzun vadeli yeni politikalar geliştirmesi gerekiyor.
Psikiyatrist Prof. Dr. Arif Verimli hocanın geçtiğimiz hafta sosyal medya üzerinden verdiği uyarı niteliğindeki mesajı önemliydi.
* Artık gerçek gündeme dönelim; Ülkemize acilen 20 tane 300'er yataklı Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi yapılmalı. Uyuşturucu/Uyarıcı madde kullanımı ve bağımlılığı korkunç boyutlarda ve bu suç oranını yakın gelecekte üç katına çıkaracak..
* Madde bağımlılığı ile mücadelede kamu kurumları ve STK arasındaki işbirliği ve koordinasyonda istenilen başarı elde edilemedi.
* Sorunu doğru tespit etmek bağımlılıkla mücadeleyi kolaylaştırır. Uyuşturucu ile mücadelede toplumsal bilincin oluşturulması ve farkındalığın arttırılması büyük önem taşıyor.
* Türkiye’de gençliğin en önemli üç sorunundan biri madde bağımlılığı. Türkiye’de gençlerin %50’si bağımlılık riski altında.
* Türkiye’de iyimser tahminle 4-7 milyon arasında değişik düzeylerde madde bağımlısı insan olduğu tahmin ediliyor.
* Türkiye, son 20 yılda artık çok çeşitli uyuşturucu ve uyarıcı maddenin imal edildiği bir ülke haline de geldi.
* Madde bağımlılığı yanında “İddaa” türü şans oyunları ve sanal kumar bağımlılığı neredeyse 3 milyon kişiyi esir almış durumda. Her kumar ve teknoloji bağımlısının potansiyel bir madde bağımlısı olduğu gerçeği unutulmamalı.
* Aileler, çocuklarını artık AMATEM yerine, daha önce madde bağımlısı olan kişilerin açtığı ilaçsız özel tedavi kamplarına göndermeyi tercih ederken, AMATEM’ler ise bir anlamda “detoks merkezi” olarak görülüyor.
* Türkiye, artık 5 bağımlılık illeti olan tütün, alkol, kumar, teknoloji ve uyuşturucu sorununu tek çatı altında irdelemek zorunda. Bağımlılıklarla Mücadele Bakanlığı kurulması gerekli ve kaçınılmaz.
* Sivil toplum bu mücadelede tam inisiyatif almadı. Yürütülen mücadele yöntemleriyle gerek kamu, gerek sivil toplumun sağlıklı bir başarı elde etmesi mümkün görünmüyor.
* Salgının zirve noktasında gerileyen uyuşturucu kullanımının, normalleşmeyle birlikte yeniden yükselişe geçmesi bekleniyor. Geçmiş deneyimler, işsizlikteki artışın uyuşturucuya eğilimi güçlendirdiğini gösteriyor.
* Uyuşturucu ticaretinin sokaktan internete kaydığı, internetin yasadışı karanlık ağı Darknet’ten ziyade uçtan uca şifreleme özelliğine sahip mesaj hizmetlerinin kullanıldığı belirtiliyor.
* Bütün organize suç örgütleri aktifliğini sürdürdü ve yeni koşullara hızla uyum sağladı.
Mücadelede yeni yaklaşım şart!
* Kumar, uyuşturucu ve teknoloji bağımlılığı ile mücadelede çok geç olmadan radikal ve işlevsel kararlar almak zorunlu. Doğru bir erken müdahale, tedavi, rehabilitasyon ve sosyal entegrasyon desteğiyle bağımlıyı hayata kazandırmak gerekiyor.
* Bağımlılıktan kurtulmak maddeyi bırakmakla değil, bırakma sonrası oluşan boşluğu doldurmakla mümkündür.
* Mücadelede başarılı olmanın yolu sağlık, sosyal, hukuk, özel sektör, medya, üniversiteler, kamu ve sivil toplum ile sonuç odaklı sonuç odaklı bir işbirliğini sağlamaktan geçiyor.
* Madde bağımlılığının önlenmesinde ve tedavisinde biyo-psiko-sosyal yaklaşımın esas alınması önemli.
* Kamunun üstlenmesi gerek role ilave olarak, stratejilerin geliştirilmesi ve uygulanmasında STK’ların ve kamu kurumlarının işbirliği önemlidir.
* Mücadelede özellikle Kamu- STK işbirliğini de içine alacak şekilde, radikal mücadele yöntemleri kaçınılmaz hale geldi.
* Sonuç odaklı stratejilerin sahada, topluma, sokağa dokunan yanı etkili değil. Yerel, ulusal, bölgesel ve uluslararası deneyim ve tecrübelerin sağlıklı işlenmesi, özellikle sivil toplumun bu mücadeleye aktif katılımı sağlanmalıdır.
.
Osman Atalay, dikGAZETE.com