?>

Avrupa Birliği Ordusu Amerika’nın korkusu!

Ömür Çelikdönmez

3 yıl önce

Bir zamanlar rahmetli Erbakan Hoca’nın “Ortak Pazar” dediği, Kömür Çelik dayanışmasını temel alan “Avrupa Birliği”, önce ekonomik ve kültürel sonra siyasi şimdi de askeri yapılanmasının temellerini atmakla meşgul. 

Rusya'nın Ukrayna ve Belarus üzerinden güç gösterisinde bulunduğu, Çin'in nükleer başlıklı füze test ettiği ve Amerika Birleşik Devletleri'nin ilgisini Asya-Pasifik bölgesine çevirdiği bir dönemde Avrupa Birliği (AB) kendi güvenlik ve savunma gücünü oluşturmak için arayışlarını sürdürüyor.

Bu niyetin hikayesi ve geçmişi var. 2. Dünya Savaşı'nda yerle bir olan Avrupa, kendi topraklarında başka savaş yaşamak istemiyor. Tarihinden ders çıkardığı belli. 

Belki de bu nedenle AB, kendi topraklarında kan dökülmesini yıllarca engelleyemediği Yugoslavya iç savaşının ardından 50 bin askerlik bir savunma gücü oluşturmaya kalkıştı lakin başarı sağlayamadılar sonuçta  proje hayata geçirilemedi. 

Fransa - İngiltere de ortak ordu kurmayı beceremedi!..

Daha sonra, 1998 yılında, dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’la, İngiltere Başbakanı Tony Blair, bir denemede bulundular. Bu ikili AB'nin savunma özerkliği kapasitesi olması gerektiği yönünde ortak açıklama yaptı. 

1999 yılında, AB'nin acil durumlarda, 60 gün içinde 50 bin asker kapasiteli güç oluşturması üzerinde uzlaşma sağlandı. Ne olduysa oldu,  uzlaşma vücud bulmadı, bir türlü kuvveden fiile geçmedi. 

Pragmatik ve oportünist İngilizler, Avrupa Birliği’nden bir numara çıkmayacağına kanaat getirince AB'den ayrıldılar. Çünkü İngiliz aklı ile Fransız romantizmi ve Alman realizmi bir türlü uyuşmadı.

AB içinde 2007 yılında, bin 500 kişiden oluşan bir "Battlegroups/Taktik Birliği" kuruldu, ancak bu birlik de hiçbir zaman aktif hizmet vermedi. Eğer verebilseydi Ukrayna’nın yardımına koşarlardı.

Brexit’le, İngiltere'nin AB'den ayrılmasının ardından, AB içerisinde uluslararası operasyon gerçekleştirebilecek kapasiteye sahip çok az ülke kalınca, AB üyeleri arasında savunma alanında tartışmalar yoğunlaştı. Afganistan örneğiyse, AB'nin kendi savunma gücü olması yönündeki görüşleri alevlendirdi.

Afganistan tahliyesi musibet mi nasihat mi?

Türk atasözlerinin kıymetini bilelim. Yeri geldiğinde cuk diye oturuyor. Tıpkı “bir musibet bin nasihatten evladır” sözünde olduğu gibi.  

Diyebilirim ki Afganistan tahliyesi, yeniden Avrupa Birliği Ordusu tartışmalarının tuzu biberi oldu. Aslında bu yeni bölgesel ordu kurma projesi, defense/savunma amaçlı değil daha çok emperyalist bir refleks. 

NATO'yu çekip çeviren ve NATO üzerinden Avrupa’yı kontrol eden Pentagon şimdilik izlemekle yetindiği bu askeri yapının ortaya çıkmasını bekliyor. 

Almanya, ülkesindeki ABD askeri varlığının etkisi ile Avrupa Birliği Ordusu projesinin  karşısında duruyor gibi görünse de kömür çelik partneri Fransa’yı el altından  kışkırtıyor, deyim yerindeyse tahrik ediyor olabilir mi? 

Nitekim, Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp- Karrenbauer "Krizlerin üstesinden gelmek için AB'nin askeri koalisyonlara izin vermesi lazım" demişti. Fransızların  şarap koklamakla büyüyen burunları, gözlerinin önünü kapatıyor gibi. 

Kasım 2018'de NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, AB ülkelerini İttifak'a paralel bir savunma oluşumuna karşı uyarmış, Avrupa'nın güvenliğinde AB dışı ülkelerin kilit rolde olduğunu belirterek Türkiye'yi örnek vermişti. 

Acaba diyorum, Stoltenberg, Türkiye örneği ile Avrupa Birliği'ne karşı  aba altından sopa mı gösterdi? Muhtemelen bu örnek Avrupalıların kolektif bilinçaltında yeni bir Viyana Kuşatması sendromunu güncellemiştir.   

Bence yersiz bir korku. Zaten Viyana’da mukim Türk ve Müslüman sayısı, Avusturyalı Cermenlerden daha fazla. Yerlilerin işi gücü, çocuklarını operaya, tiyatroya götürmek, keman, piyano, çello gibi müzik aletlerini kullanmayı öğretmek. Korkunun ecele faydası yok,  Türkler Avrupa'nın kılcal damarlarında dolaşıyor. 

NATO yoksa PESCO var!

1 Kasım 2014'te komisyon başkanlığına seçilen ve 1 Aralık 2019'da görevini Ursula von der Leyen'e devreden Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’in önerisiyle canlanan ‘Avrupa Ordusu’nun kurulması bir ara gündemdeydi.

Juncker’in önerisiyle Avrupa başkentlerinde “bağımsız davranma ve ABD’nin dayatma politikalarından kurtulma isteği” ortaya çıktı. Washington’ın büyük bir pay sahibi olduğu Ukrayna krizi, aynı zamanda Avrupa güvenliğinin zayıf noktalarının da gün ışığına çıkardı.

Söz konusu zayıf noktalardan birinin de, “ABD’nin AB politikaları üzerinde çok etkin bir rol oynaması” olduğu anlaşıldı ve bunun Avrupa istikrarına yönelik bir tehdit oluşturduğu görüldü.

Bu reelpolitik durum NATO üyesi Avrupa Birliği ülkelerinde, algı olarak yaratılmaya çalışılan “saldırgan Rusya politikaları(!)” iddiasını geri plana itti.

Avrupa Komisyonu Başkanı’nın önerisiyle birlikte Brüksel ve Avrupa başkentleri belki de nihayet, “bağımsız davranma ve ABD’nin dayatma politikasından kurtulma isteği”ni açık açık dile getirmiş oldu.

Bu nedenle, Avrupa Ordusu’nun kurulması, bağımsızlığı sembolize eden bir adım olarak da değerlendirildi.

AB’nin 23 üyesi; savunma alanında daha sıkı işbirliği ve koordinasyon için kısaca Permanent Structured Cooperation - PESCO/ Daimi Yapısal İş Birliği Savunma Anlaşması olarak adlandırılan ve Almanya’nın ‘NATO’ya alternatif’ dediği anlaşmaya imza attı. 

Anlaşma kapsamında bir Avrupa Birliği Ordusu oluşturulması öngörülmüyorsa da bir sonraki adımın Birleşik Avrupa Ordusu’na geçiş olduğu tahmin edilebilir.

Ancak anlaşmaya imza atan her ülkeden, Avrupa Birliği’nin ortak savunmasına nasıl katkı yapabileceği konusunda ulusal planlarını hazırlamaları istenilmişti.

Bunun karşılığında Avrupa Birliği de 2020’den itibaren oluşturacağı 5 milyar euroluk bütçeyle PESCO’ya destek vermeyi taahhüt etmişti. 

Trump'ın çıkışlarından nem kapan, dönemin Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen, ABD’nin NATO’ya yaklaşımı nedeniyle Avrupa’nın bir alternatife ihtiyacı olduğunu söylemişti.

AB için ortak savunma politikası özellikle Almanya ve Fransa’nın desteklediği bir konu. Almanya ve Fransa arasında ikili istişarelerde geliştirilen Pesco fikri, daha sonra Avrupa Komisyonu’na iletilmiş ve diğer üye ülkelerin de görüşleri alınmıştı.

28 üyeli AB’nin 23 üye ülkesi savunma politikalarının uyumlu hale getirilmesi için uzlaşıya varmış durumda. AB’nin 23 üyesi; savunma alanında daha sıkı işbirliği ve koordinasyon için kısaca Permanent Structured Cooperation –PESCO/ Daimi Yapısal İş Birliği Savunma Anlaşması olarak adlandırılan ve Almanya’nın ‘NATO’ya alternatif’ dediği anlaşmaya imza attı.

Ancak Berlin, Paris ve Brüksel, AB askeri işbirliğini NATO ile çelişmekten çok, onu tamamlayıcı olarak göstermeye çalışıyor. Onlar da NATO münafığı.

2019’da AB’den ayrılan Britanya’nın yanı sıra yalnızca dört küçük ülke (Danimarka, İrlanda, Malta ve Portekiz) anlaşmayı imzalamadı.

PESCO ne içeriyor?

AB devletleri, “sürekli yapısal işbirliği anlaşması” (PESCO) ile birlikte, silahların geliştirilmesi ve satın alınması ve ortak askeri müdahaleler için asker ve donanım sağlama konusunda yakın işbirliği yapmayı taahhüt ediyorlar.

Anlaşma, Avrupa militarizminin tırmanmasının işareti. Tüm tarafların uyması gereken 20 koşulun birincisi, askeri harcamalarda düzenli bir artıştır.

Bu artışın en az yüzde 20’sinin yeni silah alımlarına yönlendirilmesi gerekiyor. AB, kendi payına, ortak askeri projelere, yılda 500 milyon avro, 2021’den sonra ise 1 milyar avro katkıda bulunmayı planlıyor.

Anlaşma kapsamında bir Avrupa Birliği ordusu oluşturulması öngörülmüyorsa da bir sonraki adımın Birleşik Avrupa Ordusu’na geçiş olduğu  tahmin edilebilir.

Avrupa Birliği (AB), gelecekte ABD’den bağımsız ve gerekirse ona karşı savaşma kapasitesi geliştirme yönünde büyük bir adım attı.

Neden böyle bir şeye gerek duyuldu? Çünkü Trump’ınÖnce Amerika” politikası, ABD ile Avrupa arasındaki gerilimleri şiddetlendirdi.

ABD’nin Ortadoğu’daki ve Güneydoğu Asya’daki politikası, Berlin’de ve Paris’te, onların çıkarlarına yönelik bir saldırı olarak görülüyor.

Soros Fransa'yı salladı!..

2002'de Paris savcısı, Fransa'da son yılların en büyük borsa skandalıyla ilgili davada, Amerikalı dolar milyarderi George Soros için rekor miktarda 2.2 milyon euro tutarında  para cezası istemişti.

2015'te Fransa'nın başkenti Paris'te 100'den fazla insanın hayatını kaybettiği kanlı saldırılar sonrası Macar asıllı Amerikalı Yahudi milyarder ve spekülatör George Soros ile ilgili iddialar gündeme taşınmıştı.

Amerikalı ünlü ekonomist Paul Craig Roberts, Paris saldırılarının bir False Flag Operasyonu ve terör eyleminin finansörünün George Soros olduğunu yazmıştı. Macron'un Avrupa Ordusu kurulacağını açıklaması cini şişeden çıkardı.

Macron, protestocuların taleplerine düşmandır ve onlara aldırmamaktadır. Protestocu kitleler de Macron'a ve Birleşik Avrupa Ordusu projesine düşmandır.

Almanya Başbakanı Angela Merkel ile görüşmek ve Fransız vergi yükümlülerine 2023’e kadar 300 milyar avroya mal olacak bir Avrupa ordusu kurma planlarını ele almak için Berlin’e giden Macron, elbette protestocu kitlelerin arkasındaki gücü biliyordu. 

Avrupa Birliği, kuracağı ordusunu tartışıyor…

Avrupa Birliği yeni bir durakta. kendi  geleceğini arayış sürecinde ABD’den bağımsız yeni bir askeri güç inşa etmek niyetindeler. Zaman zaman kendi kurullarında bu konuyu masaya yatırdıkları malum. 

AB Dış İlişkiler Yüksek Komiseri Josep Borrell’in 2021 Mayıs ayında sunduğu "5 bin kişilik mobil askeri güç" projesini değerlendiren savunma bakanları, AB'nin dünya sahnesindeki geleceği için "Stratejik Pusula" başlığı altında "Acil durumlarda müdahale edebilecek askeri bir birim" oluşturulmasını görüştüler. 

Avrupa Birliği, Afganistan'da kendi yurttaşlarını tahliye edebilmek için ABD ordusuna olan bağımlılığını gördüğü 15 Ağustos'tan bu yana, "operasyonel gücü olan ortak AB gücü" kurma planını yeniden tartışmaya açtı. Afganistan krizi, AB'nin, ABD'ye askeri bağımlılığı ve Avrupa'nın savunma kapasitesi doğal olarak kritik edildi. 

ABD’nin peşine takılarak gittikleri Afganistan'dan arkalarına baka baka ayrılmaları onlara çok koymuş olmalı ki, Afganistan'da yaşananları "fiyasko" olarak değerlendiren AB Savunma Bakanlarının ana gündemini Afganistan olaylarının AB ülkelerinde yarattığı  hayal kırıklığından faydalı bir sonuç çıkarılması oluşturdu. 

AB Dönem Başkanı Slovenya'nın Kranj kentinde, Bordo Şatosu'nda yapılan toplantıda bir araya gelen AB Savunma Bakanları, Afganistan'da yaşanan gelişmelerin, AB'ye etkileri ve AB'nin stratejik geleceğini tartıştı.

Sadece Ortadoğulular, Şarklılar değil Avrupalılarda itibardan taviz verilmez anlayışındalar. Nereden mi çıkardım? Savunma bakanları, "AB'nin bir havaalanını bile koruyabilecek kadar gücü olmamasının dünyaya verilen çok olumsuz bir mesaj olduğunu" söylüyor. 

Kırk kafadan kırk ses çıkıyor!..

AB içinde, uzun süredir savunma konusunda bir bölünme yaşanıyor. AB ülkeleri arasında ortak bir ordu kurma ve böyle bir projeyi hayata geçirme konusunda, ciddi çekinceler ve şüpheler mevcut.  Bazı AB ülkeleri zaten bin 500 kişilik bir askeri güç oluşturulduğunu ve yeni bir mekanizmaya gerek olmadığını ileri sürüyor. 

Bununla birlikte AB, özellikle NATO şemsiyesine ve Moskova'ya karşı Amerikan korumasına bağlı olan Doğu Avrupa ülkelerinin, güçlü isteksizliği nedeniyle, savunmada oynaması gereken rol konusunda yıllardır bölünmüş durumda. İşin garip tarafı Ruslar dört gözle bir an evvel bu ordunun kurulmasını bekliyor. Eğer istemeseler  Rus lider Putin, AB ordusunun NATO’ya alternatif olabileceğini söyler miydi? 

Fransa Cumhurbaşkanı, Suriye ve Doğu Akdeniz krizi sırasında NATO'nun beyin ölümünde olduğunu söylemiş, Avrupa'nın kendi ordusunu kurmasının zamanının geldiğini davul zurna ile ilan etmişti.  

Macron durup dururken bu çıkışı neden yapsın? Aklından zoru mu var? Kim ne derse desin Macron’a bunu söyleten, Türk Ordusu’nun Barış Pınarı Harekâtı ile PKK/PYD’ye vurduğu darbeydi.

Hatta MacronABD Suriye’deki Kürt müttefiklerini terk ederek NATO’ya zarar verdi. Erdoğan tarafından yürütülen bu saldırı NATO’ya büyük bir zarar vermiştir” demişti. 

Macron'un ortamı yoklama amaçlı bu sözlerine Almanya ve Doğu Avrupa ülkelerinden tepki gecikmedi. Çünkü bunlar, Fransa’nın dillendirdiği bu konunun NATO ve ABD'ye alternatif anlamına geleceği kaygısını taşıyorlar.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, Avrupa’yı baştan sona yenileyeceğini savunduğu “Büyük Avrupa Projesi”; “daha demokratik daha etkin, daha az bürokratik” bir Avrupa.

Ama öyle sıradan veya üfürükten değil, Avrupa Finans Bakanlığı ve Euro bölgesi bütçesi, iki vitesli Avrupa, çekirdek Avrupa ve ikinci dalga ülkeleri, Avrupa Ordusu, sınır güveliği, Avrupa Tarım ve İklim politikası, Avrupa Göçmen Ofisi, Avrupa Terör Mahkemesi, Avrupa Teknoloji ve Dijital Yenilik Ajansı ve Avrupa Üniversitesi, Avrupa asgari ücreti gibi pek çok reformu içeren “Büyük Avrupa”.

Kim kimin mayın eşeği?

Bana kalırsa AB; dil, ulus ve çıkarlara bölündüğünden Avrupa yurtseverliği diye bir şey yok. Nasıl olsun? Hangi Avrupa’dan söz edeceksiniz? Katolik Avrupa mı? Protestan Avrupa mı?  Ortodoks Avrupa mı? 

Dolayısıyla Avrupa ordusunun geleceği yok. İkbal ve istikbal görünmüyor. Olası Avrupa ordusunun savaşacak yetenekte olacağını da zaten kimse garanti edemez

Fransa'nın NATO’dan bağımsız Birleşik Avrupa Ordusu istediği için  daha çok  başı ağrır. Türkiye’ye saldırdıkça burnu kaostan kurtulmaz. BM Kurucularından, veto yetkisi bulunan Fransa, çok ağır bir ifade olacak ama Almanya’nın mayın eşeği.

Sahi Avrupa Birliği Ordusu, Fransa’nın yeni emperyal silahlı gücü mü olacak?

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Seçilmiş Kaynakça
https://www.dw.com/tr/stoltenbergden-abye-avrupa-ordusu-uyar%C4%B1s%C4%B1/a-46266951
https://www.amerikaninsesi.com/a/ab-ordusu-tartismalari-yeniden-alevlendi/6211006.html
https://haber.sol.org.tr/haber/nato-genel-sekreteri-avrupa-ordusunun-kurulmasi-avrupayi-boler-313022
https://www.aydinlik.com.tr/koseyazisi/avrupa-nin-gelecegi-asya-dadir-262919
https://www.google.com/amp/s/tr.euronews.com/amp/2021/11/17/ab-savunma-gucu-icin-ilk-ad-m-stratejik-pusula-n-n-ilk-taslak-metni-uzerinde-anlasma-sagla
https://www.birgun.net/haber/putin-den-avrupa-ordusu-na-destek-236597
https://www.habersanliurfa.net/yazarlar/omur-celikdonmez/birlesik-avrupa-ordusu-fransanin-basini-yer-mi/30545/
YAZARIN DİĞER YAZILARI