?>

Avrasya’dan Pasifik’e Türkiye yol almalı

Mehmet Yıldırım

2 gün önce

Avrasya’dan Pasifik’e Türkiye yol almalı

ABD Başkanı Trump; “Önce Amerika, Amerika’nın Altın Çağı” mottosu/ sloganı ile Amerika’yı merkeze çekme iddiası ile yola çıktı.

Amerika, küresel hakimiyetten çekilecek mi? Trump, tek kutuplu dünyadan çok kutupluluğa evrilen kaotik ortamın jeopolitik baskısını savuşturmak için hangi adımları atacak, başkentler bekleyip; görecek.

Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi ile AB’nin liderlik kapasitesinin yetersizliği test edilmiş oldu. Avrupa’nın savunma alanındaki yetersizliği, Türkiye’nin hareket kabiliyetini arttırıyor.

Türkiye, son yıllarda; küresel ve bölgesel gelişmeleri önceden öngörerek, dış politikada farklı ülkelerle farklı etkileşime girdi.

Ankara’nın son yirmi beş yıla yayılan diplomatik çabaları, askeri kapasitesi ile hem sert hem yumuşak gücü aktif olarak kullanması; karar vericilerin bağımsız hareket etmesini sağladı.

Jeopolitik risk, yönetilebildiği sürece; Türkiye için AB ile işbirliği olasılığını arttıracaktır. AB, Türkiye için ikircikli davranışını bırakmak zorunda. Şok dalgası, Avrupa’yı sarsabilir. İspanya, İtalya ve kısmen de olsa Almanya; Türkiye ile yakınlaşırken özellikle Fransa’nın Ermenistan üzerinden Türkiye’yi baskılamaya kalkması şaşırtıcı. Fransa, bu tutumunu sürdürmeye devam ederse; istenilmeyen ülke olarak haritada işaretlenecek.

Fransa, Afrika’da istenilmeyen ülke iken Türkiye, Afrika ülkeleri ile diyaloğunu geliştirerek; bölgesel varlığını ispatladı.

Türkiye, Afrika’da barış ve güvenliğe yatırım yapmakta; özellikle TİKA ve Maarif Vakfı gibi kurumlar aracılığı ile sosyokültürel yani Yumuşak Gücünü (Soft Power), kararlı liderlik vasfını gösteriyor.

Türkiye, Afrika ile uluslararası dayanışma ve kapsayıcı politikalar sayesinde; geleneksel sömürgeci ve emperyal küresel güçlerden farklı aktör olma özelliği taşımaktadır.

Afrika ülkelerinin bir kısmında ekonomik yolsuzluk, siyasi yetersizlik ve askeri otorite ile halkın yönetişime katılmayışı, Türkiye için risk teşkil etmektedir.

Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame; “Ruanda ve Türkiye, küresel barışa ve güvenliğe kendilerini adamış iki ülkedir. Somali ve Etiyopya' bir araya getirdiniz. Bu son derece takdirle karşılanan bir durum. Kim bilir sizin bu güzel çabalarınızın, bizim bölgemizde, özellikle de Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile ilgili önemli gelişmelerde de belki etkilerini görebiliriz” diyerek, Türkiye’nin Güvenilir Arabulucu olduğunu teyit etti. (*)

Türkiye; Balkanlar, Kafkasya, Türkistan ve Suriye ile olan siyasi/ askeri deneyimlerini Güney Küreye yani Afrika’ya rahatlıkla aktarabilecektir.

Türkiye, Afrika ile birlikte önümüzdeki süreçte Latin Amerika ve Pasifik’e odaklanmalıdır. Türkiye’nin hedef büyütmesi, gerçek kapasitesini net olarak kullanma tahayyülü; batılı müttefiklerinin dikkatinden kaçmamakta.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi / Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı aynı zamanda Estonya’nın ilk kadın başbakanı Kaja Kallas, net bir şekilde Türkiye’nin Avrupa Birliği için stratejik bir ortak olduğunu dile getirdi. (**)

Doğu Akdeniz’de ve Ortadoğu’da eski ve bölgesel sorunlar masada iken Türkiye nasıl olacak da Pasifik’e uzanacak?

Türkiye’nin yanı başında PKK Çatı Terör Örgütü, aktif olarak Suriye’de etkinliğini devam ettirirken; tehdit algısı değiştirilebilinir mi?

Modern uluslararası çağ, ‘Amerikan Çağı’ olmaktan çıkmak üzere.

Güç dengesi, Avrasya ve Avrasya üzerinden Pasifik’e aktarılmakta. Yüzyıl önce Avrasya üzerinde egemenlik kurmak isteyen güçler, tekrar sahaya döndü.

Açık denizlerin ve kara sahasının otoriter güçleri, demokrasi bahanesiyle bölgeye ateş taşıdılar.

Çin ve Rusya, bu ateşi kendi başlarına söndürecek kapasiteye sahip değil. Özellikle Çin güven telkin etmiyor.

Uluslararası düzen kökten revize edilmeli.

Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Dünya Beşten Büyüktür” derken aslında sistemin değiştirilmesi için işaret fişeğini attı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çağrıyı yaparken; Türkiye’nin Dünya Sağlık Örgütü ile geliştirdiği ilişki ve Paris İklim Anlaşması için Meclis’te kanun hazırlama sürecini başlatması çelişki teşkil ediyor.

Türkiye gerek Paris İklim Anlaşması gerekse Dünya Sağlık Örgütü ile gerçekleştirdiği programı tekrar gözden geçirmelidir.

Avrasya koridorları ve bu koridorlar ile birbirine bağlantılı olan; başta Türk Devletleri olmak üzere diğer devletlerin ekonomik ve siyasi gücünü paylaşabilen bir Türkiye; Pasifik’te de yeni bir stratejik işbirliği geliştirebilir.

Türkiye, Pakistan ve Maldivler ile geliştirdiği ortak stratejiyi; Endonezya, Malezya ve Japonya ile ileri bir aşamaya taşımalıdır.

Güneydoğu Asya’da Hindistan; Türkiye için rekabete girebilecek ve bu yönde de Batılı odaklar tarafından teşvik edilen bir ülke.

Hindistan ile dostane ilişkilerimiz sürdürülse de Hindistan yönetiminde bulunan radikal Hindu Milliyetçisi Naredra Modi Hükümeti; İsrail ile ortak hareket etmesi ve Müslümanlara karşı takındığı İslamofobik eylemler nedeni ile Türkiye için gelecekte problem çıkartabilir.

Türkiye, Hindistan etrafında organize edilen sarmalı bozmalıdır. Türkiye, bu coğrafyada etkileşimini arttırmalı.

Elbette Hindistan ve Çin; Türkiye’nin potansiyel düşmanı değil. Sadece Türkiye’nin bu sahada alan açmasına engel olacaklar.

Bölgenin jeopolitik enerjisi henüz açığa çıkmasa da güçlü bir güç kaynağı burada saklı. Türkistan’ın göçebeleri, destanlarda kalsa da halklar o ruhu diri olarak bünyelerinde taşıyor.

Koridorun çıkışında donanmalara ihtiyaç duyulacak. Türkiye şimdiden okyanusun şiddetli dalgalarına dayanıklı uzun mesafe kat edecek gemileri inşa etmeli.

Türkiye donanmasına bölgedeki limanlar sonuna kadar açık. Türkiye’den sivil organizasyonların uzun süredir Endonezya’daki faaliyeti, bölge halkını doğal olarak Türkiye’ye yakınlaştırmıştır.

Türkiye, Somali üzerinden Pasifik’e rahatlıkla ulaşabilir. Türkiye’nin bu bölgeye ulaşmasının arka planında kesinlikle sömürgecilik yok. Türkiye’nin tarihinde karanlık sayfa yok.

Hindistan’ın bazı Körfezin Arap Ülkeleri ile ortaklık anlaşmalarına karşı Türkiye; Afganistan ve Pakistan arasında çatışmayı sonlandırmak için arabuluculuğu üstlenmeli.

Türkiye, sanılanın aksine; 21. Yüzyılın potansiyel barış koruyucusu ülke olacak.

Türkiye’nin Müslüman Kimliği, uluslararası arenada kilit açıcı rol sağlayacaktır.

Not: 1-Bolu Kartalkaya ve Konya’da vefat edenlere Allah rahmet eylesin.

2- İstanbul olası bir depreme hazır değil.

3- Sivil Savunma ve İlk Yardım Eğitimi için geç kalmayın; Hazırlıklı olun.

.

Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com

(*) https://www.dikgazete.com/haber/ruanda-devlet-baskani-kagame-ruanda-ve-turkiye-kuresel-barisa-kendilerini-adamis-iki-ulkedir-930022.html

(**) https://www.dikgazete.com/haber/ab-yuksek-temsilcisi-kallas-turkiye-ziyaretinden-once-guncel-gelismeleri-aa-ya-degerlendirdi-929875.html

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI