?>

Ankara’dan paramparça siyaset istihbarat raporu

Ömür Çelikdönmez

5 yıl önce

Partilerin Meclis aritmetiğine bakıldığında Türkiye’de siyasi denge her an değişebilir izlenimi vermiyor. 

Şapkadan tavşan çıkarmak becerisine sahip kimse kaldı mı onu da ben bilmiyorum?

Politik arenaya sürülen isimler “Taş yerinde ağırdır ama onlar da taştan ağır” misali, ne kıpırdıyor ne de halkı kıpırdatıyor!..

“Frozen Food” / Dondurulmuş Gıda Partisi…

Londra borsalarının heyecanla takip ettiği Babacan- Davutoğlu hareketliliği, tıpkı dondurulmuş gıda gibi. Ne tadı var ne tuzu!..

Her iki oluşum hazırlığının bir araya gelmemesi /getirilmemesi kapsayıcı olamayacaklarının göstergesi. 

Mefkure Partisi” değil, “Şahıs Partisi” oldukları izlenimi veriliyor. Küresel odakların her iki isme yüklediği misyon, AK Parti seçmen tabanından oy koparmakla sınırlı.

Bakan, Başbakan Yardımcısı, Başbakan oldukları süreçte bu arkadaşların eleştirel anlamda gıkı çıkmamıştı.

Adama sormazlar mı; “Makam emziği alınınca mı akılları başlarına geldi?” diye… 

“Milli Görüş’ün Aydın Menderes’i” Fatih Erbakan…

Babadan oğula particilik, halk nezdinde itibar görmüyor. Atmıyorum, yakın zamanda canlı örnekleri var. 

Mesela Bahçeli ile girdiği MHP genel başkanlığı yarışını kaybeden MHP'nin kurucu lideri Alparslan Türkeş'in oğlu Yıldırım Tuğrul Türkeş, 27 Kasım 1998'de Aydınlık Türkiye Partisi'ni (ATP) kurdu ama ne Ülkücü tabanda ne de halk nezdinde karşılık bulmadı. 

Fatih Erbakan; Millî Görüşün Aydın Menderesi olmaya mahkum bir profil çiziyor. 

Ki Aydın Menderes; aile trajedisinin ötesinde sahip olduğu entelektüel birikim ve politik çıkışıyla bir kadro oluşturmuştu. 

Aydın Menderes; 1993 yılında kurucusu olduğu Büyük Değişim Partisi'ne genel başkan seçildi. 1994'de Demokrat Parti genel başkanlık makamına getirildi.

Ancak halkın, partisine karşı ilgisizliğini fark edince soluğu Refah Partisi’nde aldı. 1995 Türkiye genel seçimlerinde Refah Partisi'nden İstanbul milletvekili oldu. 

Fatih Erbakan cephesinde durum biraz farklı. Merhum babasından tevarüs ettirdiği isimlerle yürüyor. Verdiği görüntü ve kamuoyundaki imajı merhum babasının kötü kopyası.

Yenilik sadece partinin ön adı kalmaya mahkûm. Partiden beklenilen AK Parti karşıtı Saadet Partisi tabanını bloke etmek. 

Nitekim Saadet Partisi’nden farklarını "Her şeye karşı olan bir muhalefet anlayışı yerine, yapılan doğru işleri tebrik edip yapanlara teşekkür eden, gerek gördüğünde yapıcı eleştirilerini çözüm önerileri ile birlikte kamuoyuna açıklayan yapıcı bir muhalefet anlayışı" ile de ifade ediyorlar. 

17 Kasım 2019 Pazar günü gerçekleştirilecek Yeniden Refah Partisi 1. Olağan Büyük Kongresi’nin, katılım açısından en büyük rakibi Saadet Partisi’nin 3 Kasım'da yapılan kongresinin gölgesinde kalmaması için büyük uğraş veriliyor. Kulislerde partiye, iktidar partisinden nakit akışından söz ediliyor. 

Hiperaktif Genel Başkan, kemikleşmiş taban…

Saadet Partisi’nin genel başkanı hiperaktif. Merhum Erbakan Hoca’dan sonra parti tabanını heyecanlandıran “Bilge Başkan” Temel Karamollaoğlu, Fatih Erbakan'a göre daha prezantabl. 

Ancak tek tabanca. Partinin, iktidar muhalifi söyleminden öte plan ve projesini bilen duyan var mı? Bu yönüyle emekliler kulübüne benziyor. 

Eleştirel söylem; toplumsal uzlaşma ve ekonomik çözüm önerileriyle desteklenmediyse neye yarar!..

Yıllardır hazine yardımı almamasına rağmen sadece üye aidatı ile bu çarkın dönmeyeceğini söyleyenlerin bir de “CHP bunlara para aktarıyor”  iddiası söz konusu.

Ancak bu iddiayı gündeme taşıyanlar, SP seçmeninin gönüllülük esasına göre partiye bağlığını bilmiyor olmalı. Kongredeki salon kalabalığını dikkate almamak mümkün mü! Velakin hepsi o.

Saadet Partisi doğurgan bir yapıya sahip.

Hatırlarsanız Genel Başkanlarından Numan Kurtulmuş, Saadet Partisi Genel Başkanı seçildiği Genel Kurul’da, “Harun gibi gelip, Karun gibi gelmeyeceğime, Musa gibi gidip, Musa gibi geleceğime Firavun gibi gelmeyeceğime söz veriyorum" demişti.

Atalarımız, "Büyük lokma ye büyük laf etme" diye boşuna konuşmamış. Numan Kurtulmuş, Saadet Partisi’nde siyaset yapma imkanı bulamadığı partisiyle yollarını ayırdı; sonra HAS Parti’yi kurdu iyi gidiyordu. 

Ne oldu bilinmez, birlikte yola çıktığı arkadaşlarını kabak gibi ortada bıraktı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kurmaylığıyla şimdilik idare ediyor. 

Bir de uzun süre Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcılığı ve Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın baş danışmanlığını üstelenen Prof. Dr. Mete GÜNDOĞAN gerçekliği var.

British Council’den kazanmış olduğu bursu değerlendirmek üzere İngiltere’de eğitim gören Mete Hoca, “Faizsiz alternatif ekonomi” teziyle tanınıyor, “Küresel Finans Operasyonları”na dikkat çekiyor.

İngilizce ve Fransızca’nın yanı sıra kısıtlı derecelerde Felemenkçe, Boşnakça ve Arapça bilen Mete GÜNDOĞAN’ın mevcut parti yönetimiyle arası pek yok.

Bir Milli Görüşçü siyasinin değerlendirmesi: “Merhum Necmettin Erbakan Hoca’nın mali mirasını oğlu Fatih Erbakan, Milli Görüşçü tabanın oluşturduğu parti teşkilatını ise Temel Karamollaoğlu ile Oğuzhan Asiltürk kontrol ediyor. Mete Hoca’nın hissesine sabır düşüyor.” 

ABD Başkanı Trump’ın Beyaz Sarayı’na sızan parti; MHP… 

Devlet Bahçeli, kimin koltuğunda oturuyor dersiniz? 

Milliyetçi ve muhafazakâr diye bilinen bir grup milletvekili, 1946'da seçilmiş oldukları Demokrat Parti’den ayrılarak, 19 Temmuz 1948'de  Millet Partisi’ni kurdu. Bu yeni siyasî hareketin başını Fevzi Paşa, Sadık Paşa ile Osman Bölükbaşı çekiyordu.

Millet Partisi’nin Fahrî Genel Başkanlığına Mareşal Fevzi Çakmak, resmî Genel Başkanlığına Prof. Hikmet Bayur, Meclis Grup Başkanlığına ise Osman Nuri Bey getirildi.

Bu parti 1953 yılında, DP iktidarının çabalarıyla mahkemece kapatıldı.

Ardından Cumhuriyetçi Millet Partisi kuruldu (1954). Bu parti 1958 yılında Türkiye Köylü Partisi ile birleşerek Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) adını aldı. CKMP’nin genel başkanı Osman Bölükbaşı idi.

1965 yılında Alpaslan Türkeş ve arkadaşları bu partiye girdi ve Türkeş genel başkanlığa getirildi. 1969 yılında da partinin adı Milliyetçi Hareket Partisi şeklinde değiştirildi.

Dr. Bahçeli; Türkiye’nin, Mustafa Kemal Atatürk'ten sonraki ikinci ve son Mareşal, ilk Millî Savunma Bakanı ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Cumhuriyet dönemindeki ilk Genelkurmay Başkanı Mustafa Fevzi Çakmak’ın siyasi makamında oturuyor. 

Dolayısıyla siyasi misyonunda böylesine manevi bir sorumluluk taşıyor. 

MHP, Genel Başkan Dr. Devlet Bahçeli, sağlık sorunlarının elverdiği ölçüde siyasete müdahil. “Şimdilik Cumhur İttifakı”nın yılmaz müdafisi. İktidar partisinin bürokrat atamalarında kontenjan talep etmiyor. İktidarın nimetine talip değil ama külfetini paylaşıyor. 

İYİ Parti şokunu atlatmış görünüyor. 2023’e yaklaşıldığı her an, ibresinin nereyi göstereceği beklentisi kamuoyunda yaygın kanaat. 

ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında gerçekleşen heyetler arası görüşmelerde masada Trump’ın karşısında, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Faruk Aksu'nun da yer alması dikkat çekmişti.

Bu fotoğraf karesi, AK Parti - MHP koalisyonunu tüm dünya kamuoyunun gözüne sokmuş oldu.

TASAV Başkanı İsmail Faruk AKSU;BOP’un nihai amacının, ‘demokratikleşme’ ve ‘insan hakları’ gibi evrensel kavramlar vasıtasıyla, bölgede ABD ve müttefiklerini tehdit eden unsurların yok edilmesi olduğu anlaşılmaktadır. BOP’un uygulandığı ülkeler, sadece din temelinde değil, ortak kültür ve ortak tarih temelinde akraba Türk topluluklarının yaşadığı bir coğrafyadır" görüşleriyle biliniyor.

İstihbarat kulislerine kulak kabartan bir dostum, "-MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Faruk Aksu'nun heyette yer almasının MHP'nin Erdoğan'a destek mesajından başka ikonik bir anlam taşıyabileceğinin konuşulduğunu" fısıldadı.

"- Ne diye?" ısrar ettiğimde; "-İsmail Faruk Aksu'nun orada MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli'yi temsilen bulunduğunu, aynı zamanda Bahçeli sonrası ismin kendisi olduğunun bilinmesinin  sağlandığını" söyledi. 

Doğru mu bilmem, o kadarına aklım ermez. 

CHPnin, Demokrat Partililerin yaftası ‘Din Düşmanı parti’ imajıyla imtihanı…

CHP; İstanbul - Ankara ve diğer büyükşehirlerde AK Partili yönetimlerden arta kalan yönetim ve rant pastasını bölüştürmekle meşgul. En büyük çekişme İstanbul’da yaşanıyor. 

Çekişme, CHP'nin İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu arasında yaşanıyor.

Sorun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından Cumhurbaşkanlığına atlama arzusunu saklamayan, İstanbul sermayesinin arkaladığı Ekrem İmamoğlu. 

Parti yönetimi ve parti sözcüsü, geçmişe göre daha esnek strateji izliyor. Demokrat Partililerin yaftası ‘Din Düşmanı parti’ imajından kurtulmak üzere.

CHP, “Millet ittifakı”nın motor gücü ve finansörü olduğu için iktidarın ensesinde ılık nefesini hissettirebiliyor.

İYİ Parti’nin ağır abisi; Yavuz Ağıralioğlu…

İYİ Parti, kendisine ortanın sağı ile ortanın solu arasında orta yol bulamama sorunundan muzdarip.

Meral Akşener’in liderliği İYİ Parti’ye yetmiyor sanki.

İYİ Parti Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu, parti geleceğinde kilit isim.   

HDP, 11 Şubat’ta yapılacak 3. Olağan Büyük Kongre’sine hazırlanıyor…

HDP, kendisini hapsettiği ETNİK zindanın gedikli mahkûmu. Şubat’taki olası olağan kongrenin nasıl atlatılacağının hesabında. Eş Başkanlardan Pervin Buldan’ın ciddi sağlık sorunları yaşadığı yakın çevresinin dilinde.  

Feodal geleneğin partideki kamburu bazı isimlerin parti vesayeti halen kırılabilmiş değil. Mardin ve Muş kırsalının mümessilleri gözlerden uzak özel yaşantılarındaki fantezilerin şekillendirdiği kendi çıkarlarını, parti ilkelerinden önde götürüyor.  

Selahattin Demirtaş; “-Ben boşuna mı içeride yatıyorum? Gundiler  başkan da benim lider de benim”  dese de  bütün yapabildiği, şimdilik cezaevinde sazının tellerini tıngırdatmak! 

Önceki politik deneyimlerine bakarak HDP’nin kapatılmaması için söylemini değiştirmesi gerekiyor. 

Oysa HDP’nin reelpolitik okumalarla dünya konjonktürünü, Ortadoğu denklemini ve Türkiye gerçeğini iyi okuyabilecek, Türk Milleti ile Kürt halkını birleştirecek, Suriye, Irak, İran Kürtlerini, Türkiye’ye eklemleyebilecek genel başkanını bulması gerekiyor. 

Aranan kan, Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen olabilir mi? 

Cürmünden fazla yer yakan Vatan Partisi…

Bazen siyasi partiler “Atlantikçi” veya “Avrasyacı” eksende değerlendirilir. Bu eksende İngiltere nereye konulur onu da siz söyleyin!.. “Atlantikçiler” de Amerikancılar ve Avrupacılar olmak üzere İkiye ayrılır. 

Üç tür “Avrasyacılık” var. Rus Avrasyacılığı, Çin/Britanya Avrasyacılığı ve Turan Avrasyacılığı.  

Vatan Partisi’nin Avrasyacılığı Türkiye’nin ulusal ve küresel çıkarlarına göre şekilleniyor.

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bu stratejik konumlanmanın siyasi aktörlerinden. Doğu Perinçek'in karekteri, Ömer Seyfettin’in “Pembe İncili Kaftan” hikayesindeki baş kahraman Muhsin Çelebi gibidir. 

Sahi bu hengamede AK Parti’den doğru-dürüst söz etmedik değil mi!.. Merak edin efendim!

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete

YAZARIN DİĞER YAZILARI