-Kırım Yarımadası
Ankara Politikalarında “Kırım Tatar Meselesi”
-Kırım’ın Rusya’ya Bağlanmasının Onuncu Yıldönümünde- (*)
St. Petersburg
Kırım'ın Rusya ile yeniden birleşmesinden bu yana, ilk on yıllık dönüm noktası geçildi. Bu durum, bize yarımadaya yönelik geleneksel Türk bakış açısı ve Kırım Tatar faktörünün Ankara için önemi bağlamında bazı sonuçları özetlememize imkan sağlıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı'nın internet kaynaklarında yer alan açıklamanın güncelliği pek de şaşırtıcı değil: “Yarımadanın asli unsurlarından Kırım Tatar Türklerinin durumu başta olmak üzere, Kırım’daki gelişmeleri yakından izlemeyi ve öncelikli gündemimizde tutmayı sürdüreceğiz. Uluslararası hukukun ihlalini teşkil eden bu fiili durumu tanımadığımızı ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliğine olan desteğimizi yineliyoruz.” [1]
Peki Türk toplumunda her şey bu kadar tek düze ve net mi?
İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti) temsil ettiği resmi makamlar, oylama sonuçlarının tanınmadığına ilişkin tezlere rağmen genel olarak son on yıl boyunca açıklamalarında oldukça ölçülü davrandılar ve Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Rusya ile ilişkilerinden taviz vermeyeceğini defalarca vurguladı.
Ayrıca bazı Türk milletvekilleri ve hükümet yetkililerinin Kırım'a resmi olmayan ziyaretler yaptığına dair bilinen gerçekler var. Aynı zamanda, Ukrayna'daki özel askeri operasyonun devam etmesi ve Batı'nın ortakları (özellikle NATO) üzerinde artan baskı karşısında, Ankara'nın jeopolitik terazisi Moskova'nın tersi yönde kayıyor. Nitekim bu da özellikle Türk tarafının, ikincil yaptırımlar korkusuyla Kırım limanlarına uğrayan sivil gemileri ülkelerine kabul etmeyi reddetmesiyle teyit ediliyor. [2]
Türk milliyetçilerine göre Kırım, Türkiye'ye ait olmalı. Hatta daha da ötesi, bağımsız olmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) henüz AK Parti ile ittifaka girmediği 2010'ların ortasında, partinin liderleri Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Türklerin Kırım Tatarlarıyla birliği meselesine yeterince önem vermemekle ve “Rus aşırıcılığı”nı teşvik etmekle suçladı.
Şu anda iki güç, birleşik bir siyasi cephe olarak hareket ederken; Kırım Tatar Milli Meclisi'ni desteklemeye yönelik ortak adımları çoğaltmaya devam ediyor [3] (KTMM, Rusya Federasyonu'nda yasaklı bir örgüttür). Meclis’in başkanları Mustafa Cemilev (Türkiye'de ona “Kırımoğlu” - “Kırım'ın oğlu” deniyor) ve daha sonra Refat Çubarov, Recep Tayyip Erdoğan’ın her zaman genel reklam malzemesi halindelerdi.
-Mustafa Cemilev ve Refat Çubarov -"MOSSAD Ajanları"!..-
Türk liderliği, sağlanan desteğin hacmine ve niteliğine gereğinden fazla odaklanmamaya çalıştı. Açık basında yer alan bilgiler, öncelikle Türkiye'de kayıtlı Kırım Tatar medyası tarafından yayıldı. Özellikle bu tür kaynaklar, Ankara'dan resmi bir açıklama gelmemesine rağmen, Noman Çelebicihan'ın [4] adını taşıyan gönüllü taburun, KTMM'nin desteğiyle kurulduğunu ve Kırım ablukasında (22 Mart'ta) yer aldığını defalarca vurgulamıştır. Bu yıl, bu silahlı oluşumun bir başka üyesi Kırım'da gözaltına alındı [5] ve ilgili tabura, masrafları Türk sponsorlar tarafından karşılanmak üzere silah ve üniforma sağlandı.
Aynı zamanda, Kırım'daki Kırım Tatarları arasında, Türk topraklarında gelişen bu tür girişim ve temaslara ilişkin güçlü protesto duygularının bulunduğunu ve Ankara'nın Kırım Tatar Milli Meclisi'ne (Rusya'da yasaklanmıştır) verdiği desteğe karşı olduklarını vurgulamak gerekir. Bu durumun Kırım yarımadasında kesin bir geri tepmeye neden olacağı söylenebilir.
MHP, AK Parti'den farklı olarak parti kontrolündeki medyada Kırım Tatar temalarını aktif olarak destekliyor ve hatta bu yılın başında “Son Bozkurt [6]: Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu Armağanı” adlı kitabının duyurusu bile yayınladı. Aynı zamanda, Mustafa Cemilev ve Refat Çubarov'a bilgi ve mali desteğin yalnızca Türkiye tarafından değil, aynı zamanda diğer birçok Batılı güç tarafından da sağlandığını ve bu da onların Rus karşıtı terörist faaliyetlere yönelik gidişatını doğruladığını belirtmek gerekir.
Üstelik bu yılın Mart ayında, KTMM’nin faaliyetlerinde belli bir “İsrail izi”nin bulunduğunu gösteren kapsamlı materyaller yayımlandı [8].
-Mustafa Cemilev ve MOSSAD ilişkileri...
Özellikle Filistin yanlısı güçler, İsrail'in Ekim 2023'te (Ankara'nın aksine) Filistin halkına yönelik saldırı eylemiyle ilgili pozisyonlarının net olmamasından (esasen sessizlik) dolayı örgüt liderlerini suçluyor ve ayrıca “kazanılmış çıkarlar”dan bahsediyor. Refat Çubarov’un (İlk evliliğinden olan çocukları İsrail'de yaşıyor ve her iki damadı da etnik Yahudi’dir.) ve Mustafa Cemilev'in İsrail istihbarat servisi Mossad ile bağlantısının dolaylı kanıtıdır.
Genel olarak Türk yetkililer açısından Kırım Tatar meselesi, Kırım ve Karadeniz bölgesinin Türk etki alanı olarak görülmesi ve Türkiye'de seçmen desteği elde etme fırsatı nedeniyle önem taşıyor. Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan Kırım Tatarlarının sayısına ilişkin kesin bir veri bulunmamakta olup bunun temel nedeni Ankara'nın etnik grupları asimile etmeye yönelik politikasıdır (Özellikle resmi hükümet kaynaklarının yanı sıra Türk medyasında, Kırım Tatarlarına yönelik politikalarda).
Tatarlar genellikle Kırım Tatar veya Kırım Tatar Türkleri olarak anılır. Bazı araştırmacılar, bu kadar geniş bir aralığa rağmen, her halükârda Türkiye'nin Kırım Yarımadası dışındaki en büyük “Kırım Tatar yurdu” statüsünü güvence altına alan 3 ila 7 milyon kişi arasında rakamlar aktarıyor.
Sivil toplum düzeyinde Kırım meselesine yönelik tutum hâlâ çelişkilidir. Kamu kuruluşları arasında Rusya karşıtı söylemde başarılı olanlar ağırlıklı olarak Amerikan yanlısı STK-Sivil Toplum Kuruluşlarıdır.
-Prof. Dr. Hakan Kırımlı
Her şeyden önce, bu durum Hakan Kırımlı kontrolündeki Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği'dir (KTKYD; merkez ofisi Ankara'dadır. Ülke genelinde toplamda yaklaşık iki düzine şubesi vardır). “Kırım Baharı” olaylarının zirvesinde yer alan dernek, örneğin “Kırım ve Ukrayna'daki insan hakları ihlallerini araştırmak için uluslararası bir komitenin oluşturulması” gibi bir maddeyi içeren bir eylem planını kabul etti.
Şu anda derneğin faaliyetleri şu alanlarda gelişiyor: Bilim ve uzman topluluğunun temsilcileriyle “Kırım'ın Rusya tarafından yeniden işgali” ve “Kırım Tatarlarının haklarının ihlali” özelliklerinin tartışıldığı toplantılar düzenlemek. Rusya Büyükelçiliği yakınında mitingler ve şehir protestoları düzenlemek. Türkiye'de gençlik kongreleri düzenlemek. Rusya'da yasaklanan Hizb-ut Tahrir terör örgütü temsilcilerinin yargılanmalarını Kırım Tatarlarına yönelik “zulüm ve ayrımcılık” örneği olarak vurgulamak için basında bilgilendirme kampanyalarının yapılması ve benzerlerini sayabiliriz.
Son olaylar arasında KTKYD'nin yerel şubeleri ve Ukrayna Derneği tarafından Konya'da “Ukrayna-Rus Savaşının Başlamasının İkinci Yıldönümü” başlıklı etkinlikler düzenlendi. [9]
Ayrıca KTKYD, 2015 yılında 43 kamusal sivil derneğin bugüne kadar faaliyetini sürdüren Türkiye Kırım Tatar Teşkilatları Platformu'nda birleştirilmesi sürecini başlatmıştır. Platformun 2024 yılındaki özel odağı, Kırım Tatarlarının Kırım'dan sürülmesinin 80. yıldönümüne yönelik bir dizi eylemin gerçekleştirilmesi olacak. [10]
Batılı yapılarla bağlantılı bazı Türk “düşünce kuruluşları” da Rusya karşıtı yönde faaliyet gösteriyor ve bugüne kadar sempatik Türk isimlerin de katılımıyla Kırım meselesini kendileri lehine bir perspektifle tanıtmaya devam ediyorlar.
Özellikle bu yılın Şubat ayında yapılan Atlantik Konseyi'nden bahsediyoruz. Ukraynalı diplomatların ve Türkiye'nin, Ukraynalı ve Amerikalı STK'lardan uzmanların katılımıyla “Kırım'ın on yıllık geçici işgali: Türkiye'nin Ukrayna'yı desteklemedeki rolü” [11] adlı çevrimiçi bir tartışma düzenlendi.
Türkiye'nin en büyük “düşünce fabrikası” olan Siyasi, Ekonomik ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA), çok sayfalı “Kırım” yayınını hazırladı.
Okuyuculara yalnızca “Kırım'ın ilhakının önemini daha iyi anlamalarını” değil, aynı zamanda bu olayın jeopolitik sonuçlarına ilişkin anlayışımızı zenginleştirmeyi de vaat eden Ukrayna bayrağı renginde bir kapakla “Bölgesel ve uluslararası açıdan bakıldığında, Ukrayna'da devam eden savaşın bağlamı” tezi üzerinde duruldu. [12]
Aynı zamanda, Türkiye'de sadece Moskova ile uyumlu bir tutumu Türk medyasında yayınlamaya değil, aynı zamanda gerçeklerin ve tarihi gerçekliklerin çarpıtılmasına direnmek, Türk kültürel ve bilimsel figürleri ile girişimcileri arasında Kırım Yarımadası ile etkileşimin kurulmasına katılmak gibi amaçlar doğrultusunda Rusya ile dostane etkileşim bayrağı altında diaspora birliğini sağlamlaştırmaya yönelik adımlar atmaya hazır, sağlıklı güçlerin bulunduğunu da belirtmek gerekir. Bu ortaklar arasında en öne çıkan isim ise Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu ve Kırım Kalkınma Vakfı Genel Başkanı Ünver Sel'dir.
-Ünver Sel, Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı, Kırım Kalkınma Vakfı Başkanı, Uluslararası Kırım Dostları Derneği Başkanı, Uluslararası Rusofili Hareketi Kurucu ve Koordinasyon Kurulu Üyesi, Nogay Kalkınma ve Kültür Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı-
Diğer taraftan Türkiye’de 2017 yılından bu yana, üyeleri arasında MHP-Milliyetçi Hareket Partisi ve CHP-Cumhuriyet Halk Partisi (Türkiye'nin ikinci büyük partisi) de dahil olmak üzere eski büyükelçiler ve Türk parlamentosunun eski milletvekillerinin de yer aldığı Ünver Sel’in Başkanlığını yaptığı Uluslararası Kırım Dostları Derneği faaliyet gösteriyor. Kuruluş, Türkiye Cumhuriyeti'nin yanı sıra dünya çapında 28 ülkede daha temsil edilmektedir. Uluslararası Kırım Dostları Derneği’nin belirtilen ana hedefleri arasında, Kırım halkının tarihsel tercihinin geçerliliğini belirten 2014 yılında tüm Kırım'da yapılan referandumun meşruiyetinin ve yarımadanın sakinlerinin kendi kaderlerini belirleme haklarının tanınmasını teşvik etmek, uluslararası topluluğa Kırım'daki yaşam ve Kırım'daki yaşam hakkında objektif bilgiler sunmak yer alıyor. [13]
Yakın vadede Türkiye'nin Kırım ve orada yaşayan Kırım Tatarlarına yönelik tutumu, tartışmalı olmaya devam edecek. Bir yandan yetkililer Rusya ile iyi komşuluk ilişkilerinin önceliğini vurgulayacak. Öte yandan milliyetçilerin Kırım Tatarlarıyla “Türk dayanışması” sloganlarını da bir ölçüde teşvik ediyor. Aynı zamanda Ankara resmi olarak, NATO'nun blok anlaşmalarını uygulamaya yönelik talepleri ile Karadeniz bölgesinde ortaya çıkan jeopolitik duruma ilişkin “kendi vizyonunu” savunmak arasında siyasi manevra pratiğine devam edecektir.
.
Doç. Dr. Mariya Kolesnikova, dikGAZETE.com
-Moskova Devlet Dilbilimi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Enstitüsü ve Sosyal-Siyasi Bilimler Fakültesi Bölge Çalışmaları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi-
(*) Makale, ilk olarak “Mejdunarodnaya Jizn – The International Affairs“ isimli Rusça basılan Rusya merkezli akademik dergide yazarın “Uzman Yorumu“ olarak 28.03.2024 tarihinde yayınlandı.
Kaynakça:
[1] https://www.mfa.gov.tr/no_-44_-kirim-in-yasadisi-ilhakinin-onuncu-yildonumu-hk.en.mfa
[2] https://ria.ru/20240318/krym-1933897302.html
[3] Rusya Federasyonu tarafından aşırılıkçı örgüt olarak tanınan ve Rusya Federasyonu toprakları içinde yasaklanan
[4] Rusya Federasyonu tarafından terör örgütü olarak tanınan ve Rusya Federasyonu toprakları içinde yasaklanan
[5] https://eadaily.com/ru/news/2024/03/22/v-krymu-zaderzhali-uchastnika-krymsko-tatarskogo-batalona
[6] Parti kontrolündeki milliyetçi gençlik örgütü olan “Bozkurtlara” atıf
[7] https://www.benguturk.com/son-bozkurt-mustafa-abdulcemil-kirimoglu-armagani-kitabi-yayimlandi
[9] https://bbnhaber.com.tr/konya/kirim-turkleri-kultur-ve-yardimlasma-dernegi-konyadan-kinama-mesaji-137625h
[10] https://www.kirimvakfi.org.tr/haberler/87-kirim-tatar-teskilatlari-platformu-eskisehirde-toplandi
[11] https://www.atlanticcouncil.org/event/a-decade-of-crimeas-temporary-occupation-turkiyes-role-in-supporting-ukraine/
[12] https://www.setav.org/en/book-crimea-from-regional-and-international-perspectives/
[13] https://vietnam.mid.ru/ru/press-centre/news/o_mezhdunarodnoy_assotsiatsii_druzey_kryma_/