Dünya Ekonomik Forumu’nun kurucusu Klaus Schwab geçtiğimiz Mayıs ayında “Dünyamız eskidi ve yıprandı; yenilenmeye ihtiyaç duyuyor ve pandemi dünyamızı yeniden yapılandırmak için ender bir fırsattır.” sözleriyle dikkatleri üzerine çekerek “Great Reset” diye bir kavram ortaya attı.
Schwab, bu kavramın yayılması ve benimsenmesi için önce bir makale yazdı, ardından bir ‘podcast’ yayınladı ve sonra da Great Reset adında bir kitap yazdı. Böylece Great Reset kavramı, özellikle küreselci çevrelerde yayılarak kullanılmaya başladı.
Küresel çapta uygulanacak sosyo-ekonomik reformlar ile özellikle çevre konusunda köklü değişiklikler öngören kavramın 25 Ocak’ta yapılan 2021 Dünya Ekonomik Forumu zirvesinin ana teması olmasına karar verildi.
Dünya Ekonomik Forumu’nun (DEF) web sitesinde yetersiz kaynaklar, sağlık ve eğitimde tutarsızlık, Covid 19 krizi, ekonomik aksamalar gibi sebeplere dayandırılan Great Reset için sürekli insanlık için bir fırsat vurgulaması yapılıyor.
Bu girişimi DEF’in başlatması ve bugüne kadar sadece kâr odaklı olan dev şirketlerin pandemi ile birlikte bir anda çevreci ve hümanist politikalara dönüşü hayli enteresan görünüyor.
Senenin sonuna doğru yapılan açıklamalarda anlaşıldı ki aslında Great Reset, 2030 yılına kadar sürecek bir süreci kapsıyor ve aslında pandemiden çok daha önce sürecin gidişatı yazılmış.
Dünya Ekonomik Forumu’nun Ekim ayında yayınladığı “Resetting the Future of Work Agenda: Disruption and Renewal in a post-Covid World” adlı 30 sayfalık rapora göre 2030’a kadar şu ana kadar yapılan bütün işlerin;
- Yüzde 84’ü dijitalleştirilecek
- Yüzde 83’ü dijital ortamlardan yürütülecek
- Yüzde 50’si de robotlar ve yapay zekâ teknolojileriyle otomatik hale getirilecek
Sonuç ise; dünya genelinde iş gücünün yüzde 28’i geçici olarak, yüzde 13’ü de kalıcı olarak işini kaybedecek. Yani her 10 kişiden 1 ila 3’ü önümüzdeki 10 yılda işini kaybedecek.
Yeni gelecek sistemler nedeniyle sadece yüzde 1’lik iş gücünde bir artış olacak. Bu rapora göre yaklaşık yüzde 27’lik bir işsizlik söz konusu olacak.
DEF, her ne kadar çevreci reformları öne sürer görünse de Klaus Schwab ve onu destekleyen diğer küreselci ekonomistlerin ideallerine baktığımızda asıl ‘reset’ atılacak kavramın para sistemi olduğunu görebiliyoruz.
Klaus Schwab, daha iyi bir ekonomi için kapitalizmi yeniden inşa etmek gerektiğine inanıyor.
Great Reset destekçisi Japonya’nın büyük iş adamlarından Kengo Sakura, sosyal değerleri dahil etmek için kapitalizmi yeniden yapılandırmak gerektiğini söyledi.
IMF’in başkanı sosyalist Kristsalina Georgieva da “Covid 19 virüsüyle 100 yılda bir gelebilecek bir fırsat yakaladık, krizi fırsata çevirelim” dedi.
Great Reset, Time Dergisi’nin Kasım ayı sayısının kapak başlığı oldu ve Time Dergisi, DEF ile Great Reset konusunda bir ortaklık içinde olduğunu belirtti.
Dergide bir makalede Great Reset ile hedeflenen şeyin kapitalizmi sosyal değerlerle yeniden düzenlemek olduğu yazıldı.
Great Reset’in sloganlarından biri olan “Built Back Better” (Eskisini Yeniden daha İyi Yap) Küreselci Joe Biden’ın seçim sloganı oldu.
Biden, bu kapsamda dev çevre yatırımları yapma vaadi verdi.
Anlaşılan o ki küreselci sermayenin yıllardır hayalini kurduğu New World Order (Yeni Dünya Düzeni) kendine “Great Reset” kavramıyla yeni bir isim bulmuştu. Korona virüs de bu iş için bir kaldıraç görevi görüyordu.
Klaus Schwab makalesinde Great Reset’i:
“2030 yılında hiç bir şeye sahip olmayacaksınız; bir mülkiyet hakkınız ve mahremiyetiniz olmayacak ama bundan çok memnun olacaksınız” diyerek formülize etmiş.
PROJE YENİ DEĞİL
Dünya Ekonomik Forumu Global Future Council of Cities and Urbanization (Küresel Şehirleşmenin Geleceği Konseyi) üyelerinden Ida Auken isimli Danimarkalı bir milletvekili, 2016 yılında yazdığı bir makalesinde, 2030 dünyasına hayali bir şehir üzerinden bir projeksiyon yapıyor:
“Size garip gelebilir ama biz şehrimizde bir üst uygarlık seviyesine ulaştık ve teknolojimiz o kadar gelişti ki yapay zekâ artık her şeyi bizim için yapıyor.
Üretim optimum seviyede arttı. Ulaşım, barınma, yiyecek, giydiğimiz giysilerin ve mutfaktaki araç gerecin artık sahibi biz değiliz. Bunlar, devlet tarafından ücretsiz karşılanan hizmetler haline getirildi.
Bize bir şey lazım olduğunda sisteme yazıyoruz onlar bize getiriyorlar.
Bir şeylere çok miktarda sahip olmak artık anlamsızlaştı.
Tek bir sıkıntı var bir yerlerde birileri bizim her bir hareketimizi kaydediyor ama bundan sıkıntı duymuyorum; böyle bir hayat için kişisel alanımın gizliliğinden fedakârlık edebilirim.
En büyük endişemiz, bu şehrin dışında yaşayanlar bu sisteme adapte olamayan eski kafalı insanlar. Onlar bu nimetlerden faydalanamıyor; ilkel şartlarda yaşıyorlar.” diyor.
Buradan da anlaşılan o ki planlanan bir sıfırlama yıllardır kapıdaydı. Virüs sadece bir şeyleri harekete geçirmek için bahane oldu.
GREAT RESET’E GİDEN SÜREÇ
Amerikan kapitalistleri, artık halka ekonomik büyüme masalını satamayacak duruma geldiler.
2008 krizi, yıllardır şişirdikleri finans balonunun patlamasına sebep olmuştu; halk artık fakirleşmişti.
Orta sınıf gittikçe azalmıştı.
Amerikan halkı, kendisini yöneten 6 büyük medya şirketi yerine internetteki alternatif haber kaynaklarına yöneldi.
Ana akım medya önce bunları pek ciddiye almadı fakat halkın giderek bu kanallara yönelmesi onları telaşlandırdı.
Asya’da yükselen Çin, Amerikan sermaye elitinin “bırakalım ucuz iş gücü işimizi görsün nasıl olsa kontrol altına alırız” rahatlığından yararlanarak bağımsız planlarını yaptı.
Çin, kendi yarattığı bilimsel, teknolojik ve ekonomik dinamiğiyle büyürken, tek dünya devleti rehaveti içindeki Amerika zayıfladı.
SSCB, Gorbaçov eliyle çökertildikten sonra Yeltsin gibi zayıf bir siyasetçinin iktidara gelmesi, Amerikan elitlerini rahatlatmıştı. Fakat daha sonra güçlü devlet geleneğinden gelen Putin’in, Rusya’yı toparlaması ABD ve Avrupa’da büyük hayal kırıklığına sebep oldu.
Tüm bunlar olurken Amerika’nın orta kesimlerindeki çiftçi, işçi ve esnaflar küreselcilere başkaldırmaya başladı. Yine Amerika’nın doğu ve batı kıyılarında yaşayan işsiz genç kesim isyan etmeye başlamıştı.
Establishment, Irak- Afgan savaşı sonrası itibar kaybına uğrayan Cumhuriyetçi Bush’a alternatif olarak Demokrat Obama’yı sahneye sürdü. Fakat ‘değişim’ sloganıyla gelen Obama da bir emperyalist olarak farklı değildi.
Suriye, Libya ve Yemen’de işgaller, “Arap Baharı”, Ukrayna darbesi gibi kirli işlere imza attı.
Hayal kırıklığı yaratan Obama’nın ardından kapitalist Trump sahneye çıktı.
Küreselcilere karşı Amerika’ya öncelik veren ulusalcı alternatif sağın sahneye çıkışıydı bu.
Danışmanı Steve Bannon ile Nazizim ve Beyaz Hristiyan çizgisine kayan Trump, küresel elite karşı diktatör kartını oynayarak ana akım medyayı aşağıladı, yargıya nüfuz etti ve Pentagon ile kavga etti.
Amerika artık ortadan ikiye bölünmüştü.
“Establishment” ise olaylara müdahale etmiyor, aksine yangına körükle gidiyordu.
Soros destekli “Black Lives Matter” hareketinin provokatif eylemlerinde Amerikan bayrakları yakılıyordu.
Trump’ın faşizan milliyetçiliğine çok sert sokak tepkileri geliyordu.
Kapitalistler, artık farklı bir plan yapıyordu.
Halkı yeterince yağmaladıkları için halktan alabilecekleri bir şey kalmamıştı.
KÜRESELCİ BIDEN İŞİN NERESİNDE?
Great Reset’in çevre politikalarının Biden’ın seçim vaadleri arasında olduğunu söylemiştik.
Amerika, çevreci politikalara yapacağı yatırım ile ulaşım ve enerji altyapısını tamamen değiştirmeyi hedefliyor.
Biden, vaadler için her yıl 9 ila 10 trilyon dolarlık bir harcama paketi öneriyor.
2021 itibariyle bütün otomobiller elektrikliye çevrilecek, bütün altyapı ve fabrikalar, kamu binaları ve evler çevreci yapı için yeniden inşa edilecek.
Proje kapsamında 10 yıllık süreçte bu yatırımlara 93 trilyon dolar harcanması teklif ediliyor.
Dünyanın bir yıllık üretiminin, 80 trilyon dolar civarında olduğunu düşünürsek demek oluyor ki bu harcama planı dünyanın bir yıllık üretiminden daha fazla.
Onun da dışında Biden’ın danışmanlarının desteklediği (başta Kamala Harris) “Green New Dew” diye bir program var.
Green New Dew, Great Reset’in Amerika’daki bir başka projesi.
ABD’nin 1929 buhranından çıkması için uyguladığı New Dew adlı devlet yatırımlarına öncelik veren bir ekonomi politikası vardı. Fakat o dönemin ABD’si, dünyanın en güçlü ekonomisiydi.
Bütün üretim kategorilerinde zirvedeydi ve en çok altına sahip ülkeydi.
Bugünün Amerika’sının “New Dew”dan çok daha büyük bir devlet yatırımı yapması için yeterli maddi gücü yok.
Altın reservleri tükenen Amerika’nın bu vaadleri gerçekleştirmek için ancak daha çok karşılıksız dolar basması gerekiyor.
ABD Dolarının sonu yakın!..
ABD bütçesi zaten her yıl 1 trilyon dolar açık veriyor. Pandemiden dolayı bu açık 3 trilyon dolara çıktı. Bunun üzerine, çevre reformları için her yıl 9-10 trilyon dolar daha harcanması isteniyor.
2008 krizinden sonra ABD, krizden çıkmak için 200 yılda bastığı paranın önce üç katını basmıştı.
Bastığı bu paraları geri toplamak şöyle dursun, (Merkez bankaları tarafından verilen söz buydu) 2020 yılında yine bugüne kadar bastığı paranın 3 katından fazla para bastı. Bu hesaba göre, ABD’nin 2008 yılından beri bastığı para 200 yılda bastığı paranın 7,5 katını aşmış durumda.
Amerika Apple ve Tesla gibi dev şirketlere sahip olsa bu şirketlerin sadece tasarımlarını kendi ülkesinde yapabiliyor. Üretimlerini ise yurt dışında yapmak zorunda kalıyor çünkü Amerika’daki sosyal yapı, artık üretime imkân vermeyecek şekilde bozulmuş durumda.
ABD’nin bütçe ve dış ticaret açıklarını kapatmak için de bugün var olan Apple, Tesla gibi şirketlerin 15-20 katına sahip olması lazım ki bu da mümkün değil.
Bu şartlar altında bunca devlet yatırımının yine para basarak karşılanması sonucunda dolar zayıflayacak; yine büyük sermayenin kesesi dolacak ve olmayacak bir hayalin peşinde ABD halkı daha da fakirleşecek. Bugün ABD’nin 300 milyonu aşkın nüfusunun 50 milyondan fazlası yemek yardımıyla geçiniyor.
Alternatif ekonomistlerin tüm bunlardan anladığı, Great Reset aşırı para basılması ve bunun da finansal sistemi çökertmesidir.
Biden dönemiyle Amerika’da artık kapitalist elit, sahne arkasından sahne önüne çıkıp devlete ve hatta dünya yönetimine el koyuyor.
Fakat hala ne yapacağını tahmin edemedikleri bir insan faktörü var.
Onu da çipli aşı, zihin kontrolü, bio-terör gibi enstrümanlarla kontrol altına almak istedikleri aşikar.
Ne Amerika halkının ne de dünyanın geri kalanının vatandaşlıktan adeta modern bir kölelik sistemine geri dönmeye razı geleceğini düşünmüyorum.
Tarihte Atatürk, Lenin, Castro ve Mao bunun yaşanmış somut örneklerini teşkil ediyor.
ABD seçimlerinden Great Reset’e uzanan 2021’de dünyayı bu mücadeleler bekliyor.
Önümüzdeki süreçte, bu kavramın getirdiği düzenlemelerin artı ve eksileri ile herkesin gündeminde olacağı görünüyor.
.
Nickola Berrygele, dikGAZETE.com