Salgınlar, krizler, savaşlar ve yaşanması beklenen daha büyük felaketler dünyamızı derin bir girdabın içine doğru sürüklemekte…
Dünyayı kontrol etme hususunda hegemonya mücadelesine girişen yeraltı ve yerüstü güçlerin kavgası, insanlığa sadece kan, gözyaşı, bela ve musibet olarak dönmekte!
Dünyanın bir bütün olarak yaşadığı bu zorlu dönemden elbet yer kürenin jeo-stratejik merkezi konumundaki ülkemiz de nasibini almakta.
Dünyanın tek elde toplanıp şeytani bir düzen içinde küreselleşmesi için daha çok acı, kriz, savaş ve kavga üretmek kararında olan şer güçlere karşı, devletimizin onurlu bir mücadele vermesi, doğal olarak ülkemizin daha çok saldırıya hedef olmasına da sebep olmakta.
Gerek İsrail’in Arz-ı Mev’ud planını sekteye uğratan, gerekse diğer emperyal güçlerin hain emellerini boşa çıkaran Türkiye’de yaşıyorsanız, her türden hain ve alçak saldırılara da hazırlıklı olmalısınız!
Tüm bu saldırılar öyle amansız boyuta ulaştı ki hem dışardan türlü manipülasyonlar, hem içerden çeşitli spekülasyonlarla aziz milletimizin huzuruna çomak sokma operasyonu gerçekleştirilmeye çalışılıyor.
Suriye’nin kuzeyinde kurulması ve Akdeniz’e açılması, hedeflenen terör devletiyle hem ülkemizin Ortadoğu ve Asya’yla bağlantısı koparılarak Türkiye, daha kolay hedef haline getirilmek isteniyor hem de Irak ve Suriye petrollerinin bu kukla devlet aracılığıyla ticareti sağlanarak Türkiye’ye karşı güney sınır hattı boyunca başka bir şer merkezi oluşturulması amaçlanıyor.
Dışarda bu elim ve tehlikeli gelişmeler yaşanırken iç siyasette ise bu manzara karşısında iki farklı pozisyon benimsenmiş durumda.
Birincisi; her türkü ekonomik, askeri ve diplomatik tehditlere rağmen milletimizin huzuru, devletimizin bekası için çeşitli askeri operasyonlarla tüm terör oluşumlarını, sahiplerinin başına geçiren iktidar cephesi, öteki tarafta sadece iktidarı devirmek için bu terör oluşumlarının içerideki siyasi uzantılarıyla ittifak kuran “Kavala… Demirtaş… KHK ile görevden alınanlara serbestlik!..” sözü vermekten başka vaadi olmayan masa muhalefeti…
Millet olarak dünyanın yeni bir evreye girdiği, tüm düzeneklerin ve nizamların yerle yeksan olduğu bir konjonktürde; kimin kimlerle yol yürüdüğünün, kimlerin hangi güçlerin sözcülüğünü ve payandalığını yaptıklarının farkına vararak, istikbalimizi tehlikeye atmayacak seçimler yapmamız şart.
Ya büyük ve güçlü Türkiye yolunda yarın daha az bedel ödemek için bugün bedel ödemeyi ve ödetmeyi göze almış kadrolarla yürüyeceğiz ya da milletimizin mazisine zıt şekilde, yarın bize en büyük bedeli ödetecek güçlere bugünden teslim olmaya hazır olanlarla meçhul günlere doğru yol alacağız!
Dünya düzeninin değiştiği, merkezin Atlantik’ten Asya’ya kaydığı, yeryüzünün ve insanoğlunun ödenecek zorlu bedellere hazırlandığı yılların başlangıcında, çağlar açıp çağlar kapatacak büyük ‘tufan’ın arefesindeyiz…
Mazimize eklenecek yeni zaferler yakın…
.
Mustafa Aygül, dikGAZETE.com
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı; "İlerle!"
Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle
Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan
Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan
Bir gün yine doludizgin atlarımızla
Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla
Cennette bu gün gülleri açmış görürüz de
Hâlâ o kızıl hâtıra titrer gözümüzde
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
Yahya Kemal Beyatlı