FETÖ’nün kamuda sızmadığı yer var mı?
TSK, Yargı, Eğitim, Sağlık, Emniyet ve MİT kendisini bu sızıntılardan koruyabildi mi? Siyasi ayaktan söz etmeye gerek yok! Parsel parsel verdiklerini, ilk ağızdan duymadık mı?
FETÖ için en önemli amaç, hedefin (devletin) açık ve gizli yapısı içine sızmak için bireyleri kullanarak hedefe sızma yöntemiyle, güç ve zayıflıkları, amaç ve niyetleri konusunda bilgi toplamaktı, kadrolaşmaktı, ele geçirmekti.
Abdullah Öcalan’ın bazı istihbarat birimlerince devşirilmesi gibi ABD’ye kaçan Fetulah Gülen’in de efsane MİT Müsteşarı Fuat Doğu Paşa tarafından MİT’e entegre edildiği çok yazıldı çizildi.
Her ikisi de projeydi.
Projeyi başlatanlar öldü, mevcut yürütücüler ilk amacı asla unutmadan konjonktüre göre proje aktörlerini konumlandırmayı sürdürüyor.
FETÖ nerelere sızdı, nasıl sızdı?
FETÖ paralel devlet yapılanması 1974 yılında askerin içine sızmaya başladı.
Örgüte kazandırılan gençler askerî lise, harp okulları ve astsubay hazırlama okullarına sokuldu.
Cumhuriyetçi, Atatürkçü, demokrat ve kendi cemaatlerinden olmayan öğrenciler tasfiye edildi. 2011-2013 yıllarında Yüksek Askeri Şura'da terfi eden generallerin tamamına yakınının FETÖ üyesi olduğu iddianamede yer almıştı.
Ayrıca FETÖ’nün MİT yapılanmasına dair soruşturmada yargılanan FETÖ’cü MİT mensuplarının, KPSS sınav soruları ile teşkilata sızdıkları ortaya çıkmıştı.
FETÖ/PDY üyelerinin, örgütün yapısı ve amaçları doğrultusunda en çok yargı kurumlarına bilirkişilik yapan Adli Tıp, TÜBİTAK ve kriminal daireler gibi devlet kurumlarına yerleştiği belirlenmişti.
FETÖ AK Parti’ye 17-25 Aralık 2013 ve 15 Temmuz 2016 sızma girişiminde bulundu…
TSK, Emniyet, MİT ve Yargı’ya sızma başarısını göstermiş bir örgütün sivil toplum kuruluşlarına, siyasi partilere yerleşmesi çocuk oyuncağı olsa gerek.
Nitekim bu durumun farkına varan AK Parti Genel Başkanı Erdoğan bütün imkânları ve bilgi kaynaklarını kullanarak tespit ettirdiği kripto FETÖ’cüleri partinin her kademesinden uzaklaştırdı.
Tüm bu engellemelere rağmen FETÖ’nün İstanbul yapılanması AK Parti’den vaz geçmedi.
İki aşamalı sızma gerçekleştirdiler.
İlki 17-25 Aralık 2013’ten sonra başladı. FETÖ paralel devlet yapılanmasına iktidarın operasyon başlatması bu süreci hızlandırdı.
Özellikle lise öğrenimini tamamlamış gençlerden devşirdikleri isimleri AK Parti teşkilatlarına üye kaydettirdiler. Teşkilat içindeki kripto abiler veya parti imamları, bu genç isimleri ilçe kongrelerinde koftiden üyeliklere aldırdı.
Tüm bunları partiye ve parti faaliyetlerine ilerideki parti kademesindeki önemli görevlere ısındırma turlarından başka bir şey mi sanıyorsunuz?
15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminden sonra, ısındırma turlarında palazlanan isimler, mahalle temsilciliklerinden tutun da il yönetimine kadar birçok kilit noktada söz sahibi oldu.
Her şey büyük savaş içindi!
İlk güç denemesini Referandum’da yaptılar.
İstanbul ve Ankara’da 31 Mart 2019’a geliş, 16 Nisan 2017'den belliydi…
Mevcut Türkiye Anayasası'nın 18 maddesi üzerindeki değişikliklerin oylandığı, 16 Nisan 2017'deki ‘Referandum Mücadelesi’, “Erdoğan’ı İstanbul’un boğazında sevenlerle Ankara’nın ayazında sevenlerin mücadelesi” olarak tarihe geçse de FETÖ’cülerin güçlerini sınadıkları bir seçim süreci oldu.
Ancak Referandum da “Erdoğan’ı İstanbul’un boğazında sevenler de Ankara’nın ayazında sevenler” de kaybetti, çünkü Osmanlı’nın başkenti İstanbul ile Türkiye Cumhuriyetinin başkenti Ankara’da “Hayır” oyları yüksek çıkmıştı.
FETÖ’cü "Küheylan Grubu" da neyin nesi?
Ruşen Çakır’ın 1990’da yayınladığı “Ayet ve Slogan” kitabındaki “Gülen Cemaati” bölümünde Sızıntı Başyazarı “M. Abdülfettah Şahin/ Fetulah Gülen”in; “Izdırapla Bütünleşen Ruhlar” başlıklı yazısından şu alıntıyı yapar:
“Bugün bizim, şuna-buna değil; (Ben milletimin maddi-manevi mutluluğu için cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım) diyenlere, Şahsi menfaat ve bencillikleri bir tarafa iterek Hak ve millet yolunda fani olanlara, Toplumun ıstıraplarıyla kıvrım kıvrım kıvranıp, hep inilti kovalayanlara, Elinde ilim meşalesi, her yerde bir çırağ tutuşturup cehalet ve görgüsüzlüklerle mücadele edenlere, Üstün bir inanç ve azimle, dökülüp yolda kalanların imdadına koşanlara, Maruz kaldıkları zorluklar karşısında isyan etmeden, ümitsizliğe düşmeden bir küheylan gibi yoluna devam edenlere, Yaşama arzusunu unutarak, yaşatma zevkiyle şahlanan babayiğitlere ihtiyacımız var..!”
FETÖ lideri ‘Küheylan’ imgelemini hemen her yazısında her konuşmasında tekrar eder, sübliminal bir mesaj olarak hedef kitlenin bilinçaltına yerleştirir. Buna göre Küheylan, zamanını, malını, canını bunlar için feda eden anlamında.
14 Mart 2012’de Karaman Aktif Sanayici ve İşadamları Derneğince, 18 Mart Çanakkale Zaferi'nin yıldönümü için düzenlenen konferansa davet edilen Diyalog Avrasya Platformu Eşbaşkanı Harun Tokak, yaklaşık bin 200 kişinin katıldığı programda Karamanlılara “Bedir'den Günümüze Kınalı Küheylanlar”ı anlatmıştı.
20 Mart 2012’de Polatlı Belediyesi tarafından hazırlanan TBMM Mustafa Necati Kültürevi'nde "Çanakkale Mektupları" sergisinin açılışında, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Kınalı kuzular Çanakkale'de şehit olmuşlardı, şimdi kınalı küheylanlar var dünyanın her yerinde." İfadesini kullanmıştı.
Türkiye adım adım 15 Temmuz hain darbe girişimine taşınırken, 06 Ekim 2015’te Fetulah Gülen, Türkiye’deki müntesiplerine gönderdiği mesajında; “Paralel abilerin ‘Arap Atı gibi olmasını’ istemiş, “Küheylan” gibi koşarak, himmetlerimizi katlayarak sürdürmeliyiz, vites yükseltmeliyiz” demişti.
Yine 15 Temmuz darbesi yaşanmadan önce “herkul.org” sitesinden ve sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımlarda “Kıvam”a ulaşıldı”ğının müjdesi veriliyor, FETÖ’cülerden, “Çağlayanlar gibi akması, küheylanlar gibi çatlayana kadar koşması” isteniyordu.
Hatta sosyal medyada “https://twitter.com/kuheylan_gibi” hesabından şifreli mesajlarla örgüte talimatlar verildiği anlaşılmıştı. “@kuheylan_gibi” adlı kişinin hesabına erişim yasal bir talep doğrultusunda Türkiye’de engellendi.
FETÖ’nün Küheylan Hâkimleri…
24 Eylül 2016’da FETÖ soruşturmasında tutuklanan polisleri örgüt talimatları doğrultusunda tahliye eden eski İstanbul hâkimlerinin, Yargıtay 16'ıncı Ceza Dairesi'nde "Örgüt üyeliği" ve "darbe girişimi" suçlarından yargılandıkları davanın duruşmasında Savcı; 19 Nisan 2014'te Gülen'in terör örgütünün yayın organı “herkul.org” sitesinde "Mukaddes çile ve infak kahramanları" başlıklı, sohbet kılıflı bir talimatının yer aldığını söylemişti.
Sözü edilen talimatta; Gülen'in dua kisvesiyle yaptığı bu konuşmasında dışarıda olanlara "Küheylan gibi şahlanıp üveyik gibi uçarak içerdekileri kurtarma talimatı verdiğini" ifade edilmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından “Küheylan”ı duymak!
Hatta 11 Ocak 2019’da AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Trabzon’da Hayri Gür Spor Salonu'nda düzenlenen Aday Tanıtım Toplantısı’nda konuşma yapmıştı.
Erdoğan o konuşmasında; “…Bunlara karşı bizim yapmamız gereken, Yusuf Has Hacib'in şu tavsiyesine sarılmaktır; 'Kötüye katılma, selametle yürü. Daima doğru ve dürüst ol. Küheylan gibi meydanda cevelan et.' Bizim görevimiz, millete hizmet yolculuğunda selametle yürümek, daima doğru ve dürüst olmaktır.” İfadelerini kullanmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşma metnini hazırlayanlar bilerek veya bilmeyerek “Küheylan” sözcüğü üzerinden FETÖ’cülere bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından mesaj verdirmişti.
(Meraklısı için kaynak: https://www.akparti.org.tr/haberler/cumhurbaskanimiz-erdogan-trabzon-belediye-baskan-adaylarini-tanitim-programina-katildi/ )
Metin Külünk’ün başını çektiği "İstanbul Hareketi"…
İstanbul’da “Küheylan” grubunun AK Parti teşkilatlarını nasıl sekteye uğrattığını bilen biliyor.
İstihbarat raporlarına göre bu grup, birkaç yıl önce deşifre edilmiş olmasına rağmen dağıtılamamış. Bazı AK Partililer, yeni bir hezimeti önlemek için var güçleriyle çalışıyor.
Bunların başında AK Parti'den siyasete atılan, 2002-2006 yılları arasında AK Parti İstanbul İl Teşkilatı’nda çeşitli görevleri yürütmüş, 2011’de İstanbul 1. Bölge’den AK Parti Milletvekili olarak seçilen ve 24-25-26. Dönem İstanbul Milletvekilliği yapan, Rize Güneysulu Metin Külünk var.
“İstanbul Hareketi” adı verilen yapılanma, mevcut parti teşkilatları haricinde faaliyet gösteriyor.
Daha yazacak çok şey var ama zülfi yâre dokunur. En iyisi Aşık Dertli’yi konuşturmak:
“İkbale zeval erse ne var, sende kemal var
Mağrur-ı kemal olma ki ardınca zeval var
Her bir kişinin talii devlette bir olmaz
Bir lokması yoktur ki yesin bunca rical var
Ahval-i perişanımı hiç de sorma efendim
Vallahi beğim boynuna, bu işte vebal var
Tek başıma olsam şaha gedaya kul olmam
Viran olası hanede evlad ü ıyal var
Dur olmayı ister mi kişi öz vatanından
Ey dertli-i biçare bu esrarda ne hal var”
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete