?>

Ahtapot Doktrinine karşı stratejik sabrın derinliği; Sadık Vaad 2 operasyonu

Mahmut Muslihan

3 ay önce

AHTAPOT DOKTİRİNİNE KARŞI STRATEJİK SABRIN DERİNLİĞİ; SADIK VAAD 2 OPERASYONU

İran, uzun süredir yürüttüğü stratejik sabır politikasında yeni bir eşiği geride bıraktı. 1 Ekim itibarıyla İsrail askeri ve stratejik noktalarını vurduğunu açıkladı. İsrail’in uzun süredir çabaladığı; İran’ı bölgesel savaşın içine dahil etme planı, İsrail tarafından kabul edilebilir bir noktaya ulaştı. İsrail, uluslararası hukukta kendi gerekçeleriyle müttefiklerini kenetleyici bir perspektifin yanında yeni cevap hakkının da doğduğunu ifade etti.

Operasyonun başlamasından saatler önce ABD tarafının vatandaşlarını uyararak ‘saldırı bekliyoruz’ söylemi, gelecek hamlenin taraflar arası iletişimin sonucu olarak okundu. İran, operasyon sonrası yaptığı açıklamada, öncesinde bir bilgilendirilme yapılmadığını ancak operasyon sonrası ABD’nin uyarıldığı deklare edildi. ABD’den gelen mesajlar ise İsrail’i destekler nitelikteyken, İran’ı ciddi şekilde rahatsız edecek düzeye ulaşmadı. ABD içinde güçlü olan İsrail lobileri, ABD Başkan adaylarının somut müdahalesi için çaba sarf etmektedir. ABD’yi dizinleyen nokta ise halkın savaş istemediği noktasındaki tavrıdır.

İSRAİL’İN CEVABI NASIL OLABİLİR?..

ABD’nin İsrail çıkarları için İran’ı 1 Ekim operasyonu neticesinde hedef alıp almayacağı tartışılırken, İsrail’in savaşın dozunu yükselteceği kanısına varmak pek de yanlış olmaz. İsrail’in, İran’ın nükleer sistemini durdurmaya yönelik çabaları, geçmişten günümüze literatürde yer almaktadır.

İsrail’in, İranlı bilim adamlarına yönelik suikastları, İran enerji reaktörlerine yönelik saldırıları hız kesmemiş ve İsrail için öncelikli hedefler arasında yer almaktadır. İran’ın operasyonundan sonra, Batı medyası İran’ın nükleer tesislerinin vurulacağı tartışmasını şiddetlendirmiş, İsrail istihbaratına yakın gazeteciler de bu söyleme destek vermişlerdir.

İsrail, Lübnan, Filistin, Yemen ve Suriye cephelerinde aynı anda saldırılarını sürdürürken, istihbarat sahasındaki örtülü operasyonların sinyallerinin de alındığı aktarılabilir. İsrail Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Herzi Halevi’ninhassas ve şaşırtıcı saldırı yeteneklerimizi kanıtlayacağız” açıklaması İsrail’in, proaktif davranış biçiminin alandaki örneklerine giden bir çizelgeyi oluşturmaktadır.

Üst kadrolarına düzenlenen suikast ve çağrı cihazlarının patlatılmasıyla gücü zayıflayan Hizbullah’a uygulanan savaş stratejisi, İran için aynı ölçüde mümkün olmayacaktır. İran’ın doğrudan hedef alınması sonucu, İsrail’e vereceği tepkinin, kapasite ve vekil güçleri üzerinden değerlendirildiğinde ‘tanımlanamaz’ ölçekte olduğu belirtilebilir.

İsrail’in yine nokta operasyonları yapması, hem hedeflerine ulaşması bakımından bir sonuç doğurur hem de İran’ın daha sakin kalmasını sağlayabilir. İstisnai seçeneklerin göz ardı edilmemesi kaydıyla.

İran’ın kritik hedeflerinin açık bir şekilde vurulması, okları İsrail tarafına çevirecekken, örtülü birkaç operasyon İran’ınhedef aramasına’ ve iç dinamiklerini yatıştırması olarak değerlendirilebilir.

İsrail’in istediği ise herkes tarafından benimsenen ABD-İran sıcak hattının oluşmasıdır. Bu durumda İsrail daha özgün hareket kabiliyetine sahip olup, ekonomik ve sosyolojik yükünün de azalmasını sağlayacaktır. Yakın zamanda İran’ı bekleyen en büyük tehlike; nokta operasyonların başlamasıdır.

İran eski Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ınİran istihbaratının İsrail karşıtı bölümünün başkanının MOSSAD ajanı olduğu ortaya çıktı” değerlendirmesi, İran içerisindeki kritik kurumlarda kliklerin ortaya çıkmış olabileceği iddiasını güçlendirmektedir.

HYDRA TEORİSİ İÇİN UYGUN ZAMAN!..

İsrail’in yıllardır resmi makamlardan ifade ettiği “Ahtapot Doktrini” stratejisi, İran’ın ve vekillerinin ortadan kaldırılamayacağı anlaşıldığından, “Hydra teorisi”nin daha aktif kullanılması için uygun zaman doğmuştur denilebilir. Özellikle Hizbullah’ın gücünün zayıflatılması konusunda saldırılar gerçekleştiren İsrail, Hizbullah’ın dönüşümü için argümanlarını öne sürebilir.

Lübnan sosyolojisi farklı kesimlerin bir araya gelmesinden oluşan bir yapıya sahiptir. İsrail, Lübnan halkını göçe zorlayarak, etnik veya inanç kimliği üzerinden belirli coğrafyaların kozmopolit bir yapıya dönüşmesi için saldırılar düzenlemektedir. Kendine has yapısı olan Lübnan sosyolojisi, sistematik saldırılara uğramaya devam ederse, fikir bütünlüğünün coğrafyalarda kalktığı görülebilir. Siyasi bir parti olan Hizbullah’ın tabanının zayıflatılması, İsrail’in birinci önceliğidir.

İsrail, sıcak çatışmayı “kendi imkanlarıyla” sürdürdüğü alanlarda, elit güçlerin her türlü desteğine rağmen, uluslararası camiaya “İsrail Ordusu mücadele ediyor” algısıyla henüz müttefiklerin sahada olmadığı izlenimini vermektedir. Müttefikleriyle ortak komuta merkezinin kurulması, İran’ın İsrail’i hedef almasıyla oluşturulabilir. Komuta merkezinin oluşmamasının nedeni İran’ın BM’nin 51. Madde gerekçelendirmesiyle operasyonu yaptığının bildirilmesidir.

İran, uluslararası hukuktan doğan eylemini icra etmiştir, dolayısıyla İran’ın İsrail saldırı yapmadan bir kez daha işgal edilmiş toprakları vurması, bahsedilen mekanizmanın somut bir şekilde oluşmasını sağlayacaktır.

İran’ın operasyonuyla psikolojik anlamda yeniden toparlanan direniş güçleri, kendilerine bağlı savaşçılarını daha iyi kontrol edecektir. İran’a bağlı medya organları, İsrail komuta kademesindeki kritik isimleri ve fotoğraflarını “ölü ya da diri…” şeklinde paylaşarak, psikolojik üstünlüğü de ele geçirmek istemektedir.

OPERASYONUN ŞİFRELERİ…

İran, operasyonu teolojik unsurlarla yönetirken her anı tek tek mesajlarla donatmıştır. İsrail’i vurduğu füzelerin üzerinde, Hamas’ın Lideri İsmail Heniyye’nin ismi yazılıdır ve “kanının intikamı alındı” mesajı verilmektedir. Operasyon sırasında Devrim Muhafızları Genel Komutanı Hüseyin Selami’nin dini ifadeler kullanması ve operasyonu, Heniyye, Nasrallah ve Nilfuruşan’a adaması İran’ın, operasyonu hangi bilinçaltı ile yaptığını ortaya koymaktadır.

Operasyon emri verilirken İranlı bir mollanın da yer alması, operasyonun Şer’i yönünden de haklılığını belirmek için yapılan bir girişimdir.

Sonuç olarak İsrail, yeni bir 7 Ekim sendromu yaşamıştır. İran, caydırıcılığını yeniden tesis etme hamlesinde bulunmuş, etkisi altında tutuğu tüm kesimleri heyecanlandırmıştır. İran’ın tekrar köşesine çekildiği ve İsrail’in hamlelerini bekleyecek yeni bir stratejik sabır politikasına geçtiği görülse bile bölge “doğum sancıları” çekmektedir.

.

Mahmut Muslihan, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI