?>

AGİT Toplantısında Kırım ve Kırım Tatarları konuşuldu

İlber Vasfi Sel

5 yıl önce

KIRIM

Polonya’nın başkenti Varşova’da her yıl düzenlenen Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı – AGİT’in İnsani Boyut Uygulama Toplantısına bu defa Kırım ve Kırım Tatarlarının mevcut durumunu anlatmak adına Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu – KTDF Genel Başkanı ve Kırım Kalkınma Vakfı Başkanı Ünver SEL de katıldı.

Sel, 24 Eylül tarihinde Polonya yerel saatiyle 18.15’te başlayan “Kırım Tatarlarının Dünü ve Bugünü” oturumunda konuştu.

-KTDF Genel Başkanı ve Kırım Kalkınma Vakfı Başkanı Ünver Sel-

Oturumda Sel ile birlikte Tarihçi ve Araştırmacı Yazar Sergey Pinçuk, Uluslararası Kırım Dostları Derneği Genel Başkanı Jan Çarnogorskiy, Kırım ve Sivastopol Müslümanları Dini İdaresi Müftü Yardımcısı Esadullah Bayrov ve Kırım Ukraynalıları Birliği Başkanı Anastasya Gridçina da yer aldı.

-Pinçuk, Çarnogorskiy, Gridçina, Sel ve Bayrov-

KTDF Genel Başkanı Ünver Sel, 2014 yılında yarımada halkının düzenlediği demokratik referandum sonucunda Rusya Federasyonu’na bağlandığı günden bu yana Ukrayna ve Batının sürdürdüğü asılsız iddialara topyekûn cevap veren bir konuşma yaptı.

-Kırım Tatarlarının Dünü ve Bugünü Oturumu – AGİT-

İşte Sel’in o konuşması:

Sayın Başkan,

Saygıdeğer Diplomatlar,

Kıymetli Misafirler…

Kırım ve Diasporada yaşayan bütün Kırım Tatar toplumu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Milletlerimizin ortak tarihi, bugünkü Avrupa’yı şekillendiren kavimler göçüne kadar uzanıyor. Savaşları, acıları ve sevinçleri hep birlikte yaşadık. Bu nedenle Kırım Tatar toplumu Avrupa ailesinin ayrılmaz bir parçasıdır.

Kırım olmadan Avrupa’nın güvenliği ve istikrarı düşünülemez. Çünkü Kırım Roma’dır, Ceneviz’dir, Venedik’tir…

Kırım Altınordu’dur Osmanlı’dır ve Çarlık Rusyası'dır.

Bizler bu büyük, köklü ve zengin tarihimizle gurur duyuyoruz.

Yüzyıllar boyu Kırım yarımadasında barış içinde ve bir arada yaşadığımız tüm milletlerin, inançların ve kültürlerin Kırım’ın en büyük zenginliği olduğunun bilincindeyiz.

Bununla birlikte, Wehrmacht’ın Kırım’ı işgal ettiği yıllarda Nazi ordularıyla birlikte hareket eden askeri taburlar nedeniyle derin bir üzüntü ve utanç duyuyoruz.

Tıpkı Almanların, Polonyalıların, Fransızların, Ukraynalıların ve diğer Avrupa milletlerinin duyduğu gibi. O günlerde küçük bir azınlığın yaptığının cezasını topyekûn sürgüne gönderilmiş Kırım Tatar toplumu kanıyla ve canıyla ödedi.

Atalarımız, yarım yüzyıl boyunca topraklarından uzakta, Orta Asya’da sürgün hayatı yaşadı. Bu süreçte Kırım’ın o zamanki Sovyet yönetiminin kararıyla Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne dahil edilmesi, malum, tek bir ülkenin idari sınırları içerisinde yapılan bir adımdı.

Ukrayna’nın kendisinin Rusya’ya katılmasının yıldönümü kutlamasına bir tür hediye olan bu adım böylece sırf biçimsel bir nitelik taşımaktaydı. Büyük Purusya Mareşali Clausewitz’in dediği gibi bu durum çok kolay heyecanlanan, duyguları saman alevi gibi çabucak parlayıp sönen insanların eseridir.

Saygıdeğer Konuklar,

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Kırım Tatarlarının kendi topraklarına dönmesi; ellerinden alınmış siyasi, kültürel ve ekonomik haklarının iadesi için Ukrayna hükümeti nezdinde pek çok girişim yapıldı. Ancak bu girişimler çeyrek asır boyunca sonuçsuz kaldı. Bu süreçte Kırım Tatar Milli Meclisi, kanunla kendisine verilmiş hiçbir yaptırım gücü olmayan bir oyalama aracı olarak toplumumuzun önüne konuldu.

Günümüzden 27 yıl önce 1992 yılında yapılan Anayasa ile Kırım’ın Ukrayna içindeki statüsünün genişletilmesi yönünde bir karar alınmıştı. Ukrayna yönetiminin kabul ettiği bu anayasa sonucunda Kırım halkının tamamına yakını Rusya’ya bağlanma yönünde eğilim gösterdi. Ancak o günkü konjonktürde bu gerçekleşmedi.

Hatırlayacağınız gibi 2014 yılında Nazi yanlısı Ukraynalıların başlattığı korku, şiddet ve terör dalgası Kırım’ı da içine aldı. Bu şartlarda en temel insan hakkı olan yaşama hakkını korumak isteyen Kırım halkı referandumla yeniden Rusya’ya bağlanmaya karar verdi.

Tüm demokratik dünyanın Kırım halkının ortak kararına saygı göstermesi gerektiğine inanıyoruz. Ancak referandumun ardından Kırım halkının temel haklarını hedef alan acımasız bir ambargo yürürlüğe konuldu.

Saygıdeğer Konuklar,

Şimdi sizlerin takdirine sunuyorum: Kırım Tatar toplumu başta olmak üzere, Kırım’da yaşayanlar Nazilerle iş birliği yapmadığı için mi cezalandırılmak isteniyor? Bu haksızlığın bir an önce sona ermesi ve Kırım’a uygulanan ambargoların kaldırılması Avrupa güvenliği ve istikrarı için zorunludur.

Bizler Birleşmiş Milletler Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ile Birleşmiş Milletler Uluslararası İktisadi, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’nin ortak birinci maddesinde yer alan “Bütün halklar kendi kaderini tayin etme hakkına sahiptir” ilkesine dayanarak özgür irademizle bir karar aldık. Bu karara tüm medeni dünyanın saygı göstermesini bekliyoruz.

Saygıdeğer Delegeler,

Kırım’ın yeniden Rusya’ya bağlanmasını izleyen günlerde yayımlanan 268 sayılı Rusya Federasyonu Devlet Başkanlığı Kararnamesi ile Kırım Tatarlarının Ukrayna döneminde verilmeyen sosyal, kültürel ve siyasi hakları iade edilmiş, Kırım Tatar dili resmi dil olarak kabul edilmiştir. Aradan geçen beş yılda bu kararnameye ilişkin önemli adımlar atılmış, bugün çocuklarımıza kendi dillerinde eğitim alma hakkı sağlanmıştır. Kırım Tatarları sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi alanda varlıklarını sürdürmektedir.

Ayrıca toplumumuzun kanını emen, dini duygularını istismar ederek aşırılıkları yaymaya çalışan küçük bir azınlık ya Kırım’dan kaçarak Suriye cihadına katılmış, ya da Ukrayna’ya sığınmıştır. Nazi kalıntılarıyla bu grupların Kırım halkına karşı ortaklığı, Avrupa güvenliği açısından da büyük bir tehdittir. İnsan hakları gibi kılıflarla bunları mazur görmek, hatta desteklemek Avrupa tarihi açısından bir utanç vesikası olacaktır.

Saygıdeğer Konuklar,

Biz Kırım Tatarları olarak küçük ancak gururlu ve onurlu bir milletiz. Demokratik kurumlara, eğitime, kadın haklarına, çevreye ve eşit gelişmeye inanan bir toplumuz. En zorlu şartlar altında ve başka milletlerle barış içinde yaşama kültürümüzü yüzlerce yıllık kadim geçmişimizden alıyoruz. Bu geçmişimizde Roma vardır, Altınordu vardır, Osmanlı vardır, Sovyetler Birliği vardır ve Rusya vardır. Ancak yapay aidiyetler yoktur ve olmayacaktır.

Hepinizi Avrupa güvenliğinin geleceği için bunu düşünmeye davet ediyor, saygıdeğer heyetinize Kırım’daki ve tüm dünyadaki Kırım Tatarlar adına saygılarımı sunuyorum.

-KTDF Genel Başkanı Ünver Sel-

.

İlber Vasfi Sel, dikGAZETE.com​​​

YAZARIN DİĞER YAZILARI