Bir durum dikkatimi çekti, kadınlara, çocuklara, ilme ve güzel ahlaka karşı geri kalmış ülkelerde ciddi bir saldırı var.
Ülkelerin durumlarını analiz ettiğimde, geri kalmış, sömürülen, savaşa açık ülkelerde kadın hakları, geride bırakılmış. Kız çocukları eğitimden uzaklaştırılmış. Kadınlar insan olarak bile saygınlığını yitirmiş durumda...
Toplumu çökertmek, sömürmek, yozlaştırmak, geride bırakmak hatta yıkmak istiyorsak o toplumun değerlerini elinden almak gerekiyor.
Bu değerler içinde en başta kadın geliyor.
Toplum içerisinde kadın ve erkek birbirini tamamlayan iki unsurdur.
Yap-boz parçası gibi düşünülebilir; birinin olmadığı yerde diğeri eksik kalacaktır. Aralarında hak ihlali, eşitsizlik, adaletsizlik durumları yerine, birbirini tamamlayıcı bağların olması gerekir.
Eşitlik ve adaletsizlik cehalettendir.
Cahilliği ise ilim yener.
İlimin olmadığı toplumlarda kalkınma ve refah, gelişmişlik ve özgürlükten söz edilemez.
İlimden ne kadar uzaksa bir toplum, buna paralel olarak zaaf ve iradesizlik gibi ahlaki noksanlıkları ortaya çıkar.
Bu durum ise o ulusun parçalanmasını giderek hızlandırmaya zemin hazırlar.
Bir ulusun devamı ve egemenliği, o ulustaki kadına verilen değerden anlaşılır.
Kadın, bir ülke için insan kaynağı bakımından en değerli mücevherdir. Bu hazinenin farkında olmak gerekir.
Bir toplumun gelişmişlik seviyesi, kadına verilen değer ile doğru orantılıdır.
Kadın yükseldikçe toplum da yükselir, toplumun ana yönlendiriciliğini kadınlar yapar.
Kadının toplumdaki yeri ve konumu arttıkça, toplumun sosyalleşme oranı artar.
Özellikle kız çocuklarının toplumdaki yerinin önemine vurgu yapmak isterim, çünkü gelecek nesillerin devamı kadından geçmektedir. Mustafa Kemal Atatürk bir çok konuşmasında kadınlar için “Kadın erkek eğitimi eşit olmalıdır. • Kadının en önemli görevi analıktır • Kadın toplum hayatının her yerinde olmadır • Kadın toplumdaki hizmetini ve analık görevini iyi yapabilmek için, çok sağlam bilgilerle cihazla malı ve faziletli olmalıdır” sözlerini sarf etmiştir.
Hakikaten kadın, fıtratı gereği anadır, gelecek nesillerimizin gen, inanç, kültür ve ideal taşıyıcısıdır.
Toplumun yapı taşı olan ailenin şekil verenidir.
Kadına değer veren toplumlarda kadın, ne kadar eğitimli, kültürlü ise aile dinamizmi o kadar sağlam olur.
Bunun için kadınlarımıza, gençlerimize özellikle kız çocuklarımıza her yönden eğitim kazandırmalı ve kazanılmış bu güçten faydalanmalıyız.
Bazı İslam ülkelerinde kadınlara geleneksel din anlayışı adına gerici politikalar uygulanıyor.
O ülkelere baktığımızda her türlü zafiyeti olan, gelişmişlikten uzak ve sömürülmeye açık olduğunu görüyoruz.
Coğrafya kader olabilir ama günümüzde cehalet kader olamaz.
Üzülerek belirtiyorum, ne yazık ki Afganistan, bu ülkelere en iyi örneklerden birisidir.
Afganistan’daki yapılanmaya ve duruma baktığımızda kadın ve çocuklara yapılan zulüm, ibret olacak boyutta.
Afganistan'da yaşanan olaylara bir kaç örnek vermek istiyorum.
Afganistan’da kızların eğitim gördüğü okullara bombalı saldırılar düzenleniyor. Kız çocuklarının eğitim görmesi, neredeyse yasak boyutta.
Kadınlar sosyal-siyasal, demokratik haklarından yoksun bırakılıyor. İş imkânı tanınmıyor, bu sebepten erkek egemenliği her alanda üstün olduğu için doktora bile tek başına bir kadının gitmesi yasak.
Tek başına bir kadının sokağa çıkması yasak.
Kadınların gözleri bile peçe ile kapatılarak görme hak ve hürriyetleri elinden alınıyor. Ufak bir hatalarında kezzapla yakılıyorlar.
Kadınlar çocuk yaşta evliliklere zorlanıyor. 12 yaşındaki bir kız çocuğu, 60 yaşındaki bir kişi ile evlendiriliyor. Sözde erkek egemen bu toplumun erkekleri savaştan kaçarken, geride bıraktıkları eşlerine ve çocuklarına dönüp bakmıyor bile.
Afganistan’da “şeriat” adı altında kadınlar, sıradan insan haklarından bile mahrum kalıyor.
Oysaki Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, tüm İslam ülkelerine örnek olabilecek uyarılarda bulunmuştu. İslamiyet’in, kızların okuması ve gelişmesinde engel olmayacağını şu sözleriyle beyan etmişti; “düşmanlarımız bizi dinin tesiri altında kalmış olmakla itham ve tevekkuf intihatimizi buna atfediyor. Bu hatadır, bizim dinimiz hiç bir vakit kadının erkekten geri kalmasını talep etmemiştir. Kadın ve erkek ilim-i irfan neredeyse oraya gitmek ve onunla mücehhez olmak mecburiyetindedir. Türk hayatında kadınlar ilmen ve irfanen ve diğer konularda erkeklerden geride kalmamıştır”.
Geri kalmış, eğitimsiz, zaaf ve travmaları olan anaların öncülük ettiği bir toplumda yetişen fertler, sonuçta psikolojik açıdan sorunlu, aciz ve eğitimsiz bir toplumun bireyleri olacaktır.
Bu sosyal yapıdaki bir toplumda insan ticareti, ahlaki noksanlıklar, geri kalmışlık, uyuşturucu gibi daha da çoğaltabileceğimiz türlü sorunların yaşanması kaçınılmazdır. Böyle bir toplumun her türlü maddi ve manevi saldırıya açık olması mukadderdir.
Bir toplumda, kadının yerini ne kadar yok edersek toplum o kadar yok olmaya mahkûmdur.
Buna en iyi kanıtlardan biri Afganistan olmuştur!
Afganistan’daki bu zulme sessiz kalmamak gerekiyor biz de o topraklarda doğabilirdik, biz de öyle bir kaderin paydası olabilirdik.
Unutulmamalıdır ki bir yerlerde bir adım atılması, mutlaka başka bir yerlerde bir ses çıkartacaktır.
Orada kopan bir fırtınanın bedeli, başka bir yerde boy gösterecektir.
Oradaki çocuklar ileride bu dünya üzerinde bir nesil olacak ya dünyaya zulüm ya da dünyaya ferahlık olarak geri dönecektir.
İnsanlığın vicdanına seslendim, milletimizin vicdanına seslendim. Umarım bir duyan olur!
.
Gamze Erol, dikGAZETE.com