MOSKOVA
Türkiye'de yaşadığımız ve dünyadaki insanlığın en büyük trajedisi haline gelen Kahramanmaraş depreminin yaralarını sarmaya çalışıyoruz. Türk halkı olarak yaşadığımız felaketin acılarını nasıl atlatabiliriz bilmiyorum. Onlarca yıl bu travma ile yaşayacak olan bir toplumun uzun süren bir rehabilitasyona ihtiyacı olacak.
Türkiye'deki 10 ilde hala enkaz altında birçok insan kurtarılmayı bekliyor. Yaşamını yitirenlerin kimlikleri bile belirlenemez durumdayız. Çünkü o kadar büyük bir deprem yaşadık ki, devletin bütün imkanları bile yetersiz kalıyor.
Türkiye, 1999 yılındaki büyük Marmara depreminin ardından da aynı sorunları yaşadı.
Toplum rehabilitasyonu hala devam ederken ardından Düzce, ardından Van, Bingöl ve İzmir gibi birçok yerde deprem yaşadık. Depremle yaşamaya alışırken her depremde yüzlerce, binlerce insanımız can verdi. Ancak depreme karşı önlemler ve ilk müdahalede sınıfta kaldığımız zamanlar da oldu, anında müdahale edebildiğimiz zamanlar da oldu.
Kahramanmaraş'ta 6 Şubat sabahı meydana gelen 7.7 şiddetindeki depremin ardından ilk 24 saatte büyük şok yaşadık. Depremlerin şiddeti ve boyutları o kadar yüksekti ki koordinasyon sorunu yaşandı. Zarar gören karayolları ve zarar gören havaalanları nedeniyle ilk yardım ulaştırılamadı. Tam kış mevsiminin ortasında enkaz altında kalanlar hayata tutunmaya çalıştı.
Ne var ki önce Azerbaycan ardından Rusya ve devamında Türkiye'ye komşu ülkeler Türkiye'ye anında yardım ekipleri gönderme kararı aldı.
Türkiye'deki depremin öncesinde yani geçtiğimiz yıllarda İran'da, Ermenistan'da, Romanya'da, Pakistan'da ve Rusya'ya bağlı Çeçenistan'da büyük depremler yaşandı. Bu depremlerde birçok insan yaşamını yitirdi.
Avrasya'nın genelinde büyük deprem olasılıkları var. Tabii en güçlü depremlerin Türkiye'de yaşandığını hatırlatarak bu soruna ortak bir çözüm gerektiği aşikar.
Kahramanmaraş depreminin hemen ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı arayarak destek ekibi gönderebileceklerini söyledi. Bu görüşmenin ardından Rusya, kurtarma ekipleri ve sahra hastanesi gönderirken Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, deprem sonrası bölgedeki dayanıklılığın ölçülmesi için 'Struna' sistemlerini gönderebileceklerini söyledi.
Sismik araştırmalar konusunda Sovyetler Birliği tecrübesi olan Rusya'nın bu teklifini çok yerinde buluyorum.
Türkiye'de, binaların dayanıklılığını test edebilen sistemler varken deprem bölgelerindeki jeolojik araştırmalar konusunda yeterlilik olmayabilir.
Rusya'nın bu sistemleri ile deprem bölgesindeki dayanıklılığın ölçülmesinin faydalı olacağını düşünüyorum.
Rusya'da bilim insanlarının son yaptığı açıklamayı okudum; bu açıklamalara göre Türkiye'deki depremlerin Kırım'ı etkileyebileceğini ve Kırım'da 6 ve üstünde depremleri tetikleyebileceğini aktardılar.
Bu olasılıklara göre bir ülkede olan depremler diğer ülkeleri de etkileyebiliyor.
İşte bu nedenle Avrasya'daki ülkelerin doğal afetler konusunda ortak hareket etmesi gerekiyor.
Risk altındaki ülkelerin bir araya gelip, ortak arama - kurtarma ekipleri oluşturması, ortak bilimsel çalışmalar yapması, doğal afetlere karşı önceden hazırlık konusunda ortak hareket etmesi, bölge için önemli bir şans olur.
Çünkü doğal afetlerin ilk anlarında ilk müdahaleler de çok önemli.
Bu müdahaleler ani gerçekleşirse kayıpların ya önüne geçilir ya da çok az kayıp verilir.
Kurulacak ortak misyon görevlileri belirlenen noktalardan ortak hareketle doğrudan afet bölgesine ulaştırılabilir. Tıbbi ve insani yardım malzemeleri anında afet bölgesine gönderilir, enerji ihtiyacı anında sağlanır ve afetlerden etkilenen her birey kendini güvende hisseder.
Kaldı ki Türkiye ve Rusya'nın elinde oldukça gelişmiş sistemler bulunuyor.
Buna dahil olan Avrasya'daki her ülke, gücü yettiği kadar bütçe ayırıp en azından geleceğini güvence altına alabilir.
Sadece depremler için değil, orman yangınlarına, sel baskınlarına ve çeşitli afet durumlarına da bu merkezden müdahale edilebilir.
Türkiye'deki depremin büyüklüğü o kadar geniş bir alana yayıldı ki hiçbir devlet tek başına buna karşı önlem alamazdı.
Mutlaka komşu ülkelerin ve birçok ülkenin desteği gerekiyordu. Bundan yola çıkarak Avrasya'daki ülkelerin de başka zamanda aynı kaderi paylaşabileceği olasılığı üzerinden bu bahsettiğim girişimde bulunulması gerekiyor.
Bunu hangi ülke teklif eder bilmiyorum. Ancak Avrasya'daki bir ülke, böyle bir ortak girişim konusunda adım atmalı.
Aynı zamanda Türkiye merkezli deprem nedeniyle Suriye'de de birçok insan canından oldu. Ancak trajedilerde dahi politik çirkinliklerinden vazgeçmeyen Avrupa Birliği, ABD ve batılı birçok ülke, Suriye'ye ambargoları bahane göstererek bu ülkeye insani yardım ulaştırmadı.
Bu yüzden her ülkenin Suriye ile aynı kaderi paylaşmaması için bu adımları atması gerekiyor.
Türkiye'deki depremin acısını bizler yüreğimizde yaşıyoruz. Bu acıya ortak olan Azerbaycan, Rusya, Belarus, Ukrayna, Suriye, İran, Özbekistan, Kazakistan, Tacikistan, Kırgızistan, Yunanistan, Irak, İsrail ve sayısız birçok ülkeye minnettarız.
Depremde vefat edenlerin ruhları şad olsun.
.
Erhan Altıparmak, dikGAZETE.com