Son günlerin haberlerini sizlere özetleyeceğim:
1- Zengin bir genç, “drift” yapıyor ve bir adamı hastanelik ediyor... Şu anda adam, hastanede ve de adamın bacağının kesilmesi söz konusu... Ona cipiyle çarpan sarhoş genç ise parayı vermiş ve kefaleten serbest; şu anda dışarıda dolaşıyor. (haberler: 9. 4. 2021)
2- Eski ve yaşlı bir muhtar, tuvalet parası için 100 kuruş ödüyor, âmâ yetmiyor!..
50 kuruş daha isteniyor, âmâ bozuk parası yok... Kavga çıkıyor, adama üç kişi saldırıyor ve bıçak sapıyla adamın gözüne vuruyorlar, adam kör oluyor… O üç mafya tipli adam ise şu an tutuklanmadan serbest bırakılıyor... (Haberler: 10. 4. 2021)
3- Bir hırsız Beylikdüzü’nde iki yeri soyuyor ve yakalanıyor... Mahkeme tarafından serbest bırakılıyor (Haberler: 15. 4. 2021)
Şu son dört senedir, suç işleyenlerin göz göre göre serbest bırakılması, hukuktaki caydırıcılık ilkesini boşa çıkarıyor... Daha acıklısı, adalete olan güveni sarstığından dolayı herkes, kendi adaletini bizzat sağlamaya çalışıyor... Bu ise demokratik bir ülkede hiç doğru bir yaklaşım değil... Zira illegal davranışlar, kaos getiriyor...
Gördüğümüz kadarıyla hükümete bağlı kolluk kuvvetleri olan polis, gereken çalışmaları canla başla yaparak suçluları yakalıyor... Ancak mahkemelerin suçluları serbest bırakması, toplum tarafından nefretle karşılanıyor...
Demek ki tam bağımsız mahkemelerin olması kaosa da zemin hazırlayabiliyor...
Seçilmiş iktidarın ise mahkemelere yeterince müdahale edememesi sorunun çözümünü zorlaştırıyor. Kısacası adaletteki olumsuzlukların faturasını da iktidar ödemek zorunda kalıyor.
Bir ülkede her konu önemlidir, âmâ sağlık, ekonomi ve adalet ise en önemlisidir...
Özellikle “adalet” zaafa uğramışsa onu telafi etmek de çok zordur…
Mahkemelerin, suçluyu tutuklamadan yargılamaya gitmesi, iktidara olan güvenin sarsılmasına sebep olduğu gibi, yeni suçlara yol açmasına da neden oluyor...
Bu durumda sadece suçluların yeni tehlikeler oluşturması bir yana, mağdurların da suça itilmesine sebebiyet verilmektedir.
Ülkemizde suçların sebepleriyle uğraşmak yerine, suçlular için hapishane yapmak moda haline geldi!..
Hapishanelerde yer kalmayınca, tahliye ya da tutuksuz yargılama yaklaşımı artmaya başladı?..
Doğrusu ben bu politikayı anlamadım, tek anladığım, bu gidişle iktidarın altı oyuluyor...
Adalet sağlanmadan ülkede düzen sağlanamaz...
Benim gördüğüm kadarıyla, birileri iktidarı zaafa uğratmak için gayretle çaba harcıyor...
Reis’in acilen yargıya el atması gerekiyor... Zira bu olumsuzluğun faturasının iktidara çıkacağı belli...
İktidar, önce suçlu üretilmesinin baş sebepleri olan, sosyoekonomik ve sosyokültürel sebepleri acilen ele almalıdır. Sonra da polisin büyük uğraşlarla yakaladığı suçluların topluma salınmasına mani olmalıdır.
Hırsızlık, gasp, soygun ve cinayetler giderek tırmanıyor... Bu suçların durdurulması kaçınılmaz seviyeye gelmiştir...
Bütün güvenlik tedbirlerine rağmen evimizde rahat yatamaz hale geldik.
Hemen hemen hırsızların, soyguncuların girmediği ev kalmadı... Artık bu gidişe dur denilmesi gerekiyor.
Bu kadar kamera sistemleri geliştiği ve suçluların anında yakalandığı halde, hâlâ suçlular sokaklara salınıyorsa “burada bizim anlamadığımız işler mi var?” sorusu aklımıza geliyor...
Basit bir mantıkla herkesin istediği, “Suçlular, asla dışarıda gezmemeli!..” Aynı zamanda bu adaletsizliğin durdurulması için zaman geçirmeden adalet sistemi üzerinde denetlemeler artırılmalıdır...
Aksi takdirde bu rahatsızlıklar, sadece bizlerin canını yakmayacak, iktidarı da bitirecektir.
.
Raşit Anaral, dikGAZETE.com