Dünya'yı yönetmeye talip bazı grupların, bir takım teolojik verilerle senaryolar kurguladıklarını daha önce de söylemiştik; özellikle semavi kitaplardaki kavram ve kıssalar üzerinden insanlığı yönlendirme çalışmaları yapılmaktadır.
Bu konuda en etkili aktörler Yahudiler olmakla birlikte, bazı Hristiyan ve Müslüman yapılanmalar da bu tarz ezoterik senaryolar üzerinden kurgulama yapmaya çalışmaktadırlar.
Şimdi sizlere bu kurgular üzerinden "7 Mühürlü Kitap" kavramını açıklayalım...
Bazı teolojik anlatımlarda "7" sayısının önemine sıkça vurgu yapılmıştır.
İncil’de de bazı ayetlerde bu sayıyla bağlantılı benzetmeler yapılmıştır.
Bunlardan en dikkat çekici olanı "Yuhanna vahyi"nde geçen "7 Mühürlü Kitap” (Vahiy 5:1-5) kavramıdır.
Ve burada ilginç bir şekilde bu "7 Mührü" açacak olan bir "Aslan" tasvirinden bahsedilmiştir.
Kur’an’da ise bu konuyla ilgili olduğunu düşündüğümüz şöyle bir ayet vardır;
"Andolsun ki, biz sana tekrarlanan 7 ayeti ve yüce Kur'an'ı verdik." HİCR-87
Kur’an’da 7 ayetli olan sure FATİHA’dır; bu surenin kelime kökü ise "Açılış/Başlangıç" anlamındaki “FETİH” sözcüğünden gelmektedir.
Manası "Açılış, Başlangıç" olan "FETİH/FATİHA" yukarıda belirttiğimiz "Hicr-87. Ayet"te de görüldüğü üzere, Kur’an ile verilen "7 ayet bütünlüğünü" işaret etmektedir.
Kur’an’ın anahtarı sayılan "Fatiha suresi" kitabın "7 Ayetli Mührü" niteliğini taşımaktadır.
Bu konunun daha net anlaşılması için Hz. Ali’nin şu tanımlamasına bakılmalıdır;
"Bil ki tüm semavi kitapların esrarı Kur'an'da toplanmıştır, Kur'an'ın tüm esrarı Fatiha'dadır, Fatiha'nın tüm esrarı Besmele’dedir, Besmele’nin tüm esrarı 'B' harfindedir, ‘B’ harfinin tüm esrarı da onun altındaki noktadadır. 'B' harfinin altındaki nokta benim." (El-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s.69 / Kemaled-din el-Halebi eş-Şafii'nin "ed-Darr'ül Manzum")
Ali’nin; "Kur'an'ın tüm esrarı Fatiha’dadır" sözü ile anlatmak istediği konu, İncil’de değindiğimiz "7 Mühürlü Kitap" tabiriyle yakından ilişkilidir.
Bu kitabı ve mührü çözecek olan kişinin İncil’de “Aslan” olarak nitelenmesi de dikkat çekicidir; çünkü Kur’an ile ilgili sözlerinde "B’nin altındaki nokta benim" diyen Ali’nin de lakabı “Allah'ın Aslanı" şeklinde ifade edilmiştir. (Anadolu’da kullanılan “Haydar" ismi buradan gelmektedir, “Haydar", Arapça’da “Aslan" manasını taşır.)
Elimizdeki bu teolojik verilere baktığımızda, Hz. Ali'nin sözleri üzerinden anlatılmak istenen esas konu; insanın iç dünyasına ait bir "Noktada/Teklikte" gizlenmiş olan hakikatin manasıdır; Anadolu tasavvuf geleneği de buradaki "Ali" ve “Aslan" sembolünü bu şekilde yorumlamıştır.
Bugün, en başta bahsettiğimiz senaryoları kurgulayanlar ise, bu ayetlerin ve verilerin esas manalarını çözemedikleri için, bu şekilde şekli anlamlar ile kurgulama yapmaktadırlar.
Mesela Mehdi beklentisi de bu konuyla ilgilidir, çünkü inanışa göre Mehdi, Hz. Ali'nin soyundan olan “Kayıp 12. İmam"dır.
Dolayısıyla gelecek olan kişiden böylesi bir beklenti vardır.
Türk Tasavvuf anlayışına göre ise "7 Mühürlü Kitap"ın açılması, yeni bir çağın başlangıcı olacaktır: Kozmik Çağ!..
“Aslan" figürü ile ilgili de şöyle bir hatırlatma yapalım;
Türk Ocak/Tasavvuf Geleneği'nin ve Bektaşi/Yeniçeri yapılanmasının önderlerinden olan Hacı Bektaş Veli'nin, geçmişten bu yana Aslan ve Ceylan'la tasvir edilmiş resimleri vardır.
.
Cengiz Han Güven, dikGAZETE.com