Bir zamanlar asistanlığını yaptığım Prof. Doğu Ergil’in verdiği lisansüstü seviyesindeki derslerden biri “Liderlik” dersiydi. Kendisinden bu dersi almamıştım ancak konuya ilgi duyduğum için zaman zaman okumalar yapmaya devam ettim.
Liderler veya lider nitelikli kişiler genel bir tanım ile “insanları etkileyen, onları yönlendirme ve harekete geçirme kapasitesine sahip kişiler” olarak nitelenebilir.
Bu yazımda “liderlik” kavramı çerçevesinde önümüzdeki seçimlerde Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının seçim sonuçlarını etkileyecek belki de en temel faktör olduğunu ele almaya çalışacağım. Bildiğimiz üzere, geçtiğimiz gün CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu “5 genel başkan teklif ederse Cumhurbaşkanı adayı olurum. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş görevlerine devam edecek.” açıklamasında bulundu.
Bu açıklama ile birlikte muhalefetin ortak aday tartışmaları da yeniden gündeme gelmiş oldu.
Ülkeyi 2002’den bu yana yöneten AK Parti’nin iktidarının ilk yıllarında gerçekleştirdiği demokratik ilerleme, ekonomik iyileşme ve Avrupa Birliği reformları gibi olumlu gelişmelerden yavaş yavaş uzaklaştığı herkesin malumu.
Siyasal ve ekonomik bozulma, özellikle son 5-6 yıldır sadece veriler, rakamlar ve raporlarda sabit değil, gerileme maalesef vatandaşların da hayatında birebir yaşadığı bir gerçeklik haline gelmiş durumda. Bu anlamda AK Parti iktidarı önümüzdeki seçimlerde 2019 yılında yaşanan İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerine benzer bir “mağlubiyet riski” ile karşı karşıya görünüyor. Bunu sadece anketler değil, sokaktaki vatandaş da dile getirmekte.
Artan işsizlik ve enflasyon gibi ekonomik faktörler seçim sonuçlarını etkileyecek başat faktörler olarak görünüyor ancak halkın az da olsa bir bölümünün oy verme davranışlarını ekonomik göstergelerin yanında zayıflayan hukuk sistemi ve demokrasi faktörleri de etkileyecektir.
Muhalefet bloğunun cumhurbaşkanı adayının kim olacağının seçim sonuçları için önemli bir etki taşıdığını söyleyebiliriz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karizmatik liderlik vasfının şüphesiz bu seçimlerde de çok önemli bir rol oynayacağı malum.
Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı kim olursa olsun bu ismin, seçim zaferi hedefine tek başına çalışarak ulaşması mümkün değil.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimlerde güçlü bir rakibi olduğunu ve bu rakibi destekleyenlerin de güçlü ve kenetlenmiş bir blok olduğunu muhalefetin cumhurbaşkanı adayının çok iyi bir şekilde ifade etmesi ve kitleleri buna inandırması gerekiyor; bunun için başarılı bir seçim kampanyası ve medya temsili şart.
Bilindiği gibi etkin liderlik, belirli bir hedef doğrultusunda çevresindekileri beraber çalışmaya ve ortak bir ideale inanmaya motive etmeyi de gerektirir.
Amerikalı diplomatlardan Eleanor Roosevelt bunu şu sözlerle ifade etmiştir: “İyi bir lider, insanları lidere güven duymaları için ilham verir. Büyük bir lider, insanlara kendilerine güvenmeleri konusunda ilham verir.”
Böylesi bir güven, halkın çoğunluğunda vücut bulduğu takdirde önümüzdeki seçimlerde Millet İttifakı’nın zaferi gerçekleşecek gibi görünüyor…
Ülkemiz için en hayırlısının gerçekleşmesi dileğiyle…
.
Dr. Begüm Burak, dikGAZETE.com