Sembolik ve toplumsal değeri büyük bir gündür 1 Mayıs.
1 Mayıs, işçilerin emeklerinin karşılığını almak için sürdürdükleri mücadelede birçok ölüme tanıklık etmiş bir gündür aynı zamanda.
1856 yılında Avustralyalı işçilerin mücadele hareketi olarak görülmüş olsa da 1886 yılında Amerikalı işçilerin önderliğinde 1 Mayıs’ın evrensel anlamda iş bırakma günü olarak uygulanmaya başlandığı bilinmektedir. O tarihte Amerikalı işçiler, bir günlük iş bırakarak, işçinin günlük çalışma süresinin sekiz saatlik çalışma ile sınırlandırılması için haklarını aradılar.
Dünyada pek çok ülke tarafından resmi tatil ilan edilen 1 Mayıs, ülkemizde ise 2009 yılı itibariyle resmi tatil ilan edilmiştir.
Osmanlı döneminde 1911’de ilk kez kutlanan 1 Mayıs Emek ve İşçi Bayramı’nın 1925 yılında ilan edilen Takrir-i Sükun Kanunu ile bir süreliğine yasaklandığı bilinmektedir.
Öte yandan, tarihe “Kanlı 1 Mayıs” olarak geçen 1977’de Taksim’deki kutlamalar, daha sonraki yıllar için Taksim Meydanı’na özel bir anlam yükledi. Yaklaşık 500 bin kişinin katılımıyla gerçekleşen 1 Mayıs etkinliklerinde çıkan olaylar sırasında birçok işçi hayatını kaybetti ve bu kutlamalar sırasındaki ölümler sebebiyle Taksim Meydanı, 1 Mayıs’ın simgesi haline geldi.
Ülkemizin tarihi ve psiko-sosyal genlerine bakacak olursak, ‘1 Mayıslar’ın marjinal terör örgütlerine, etnik ve dinsel örgütlenmelerin demokrasi karşıtı gösteri gününe dönüşmesini önlemek hayati bir önem arz etmektedir; biliyoruz ki işçilerin sorunları ancak demokrasi içinde kazanımların genişletilmesiyle çözülebilir.
Şunu hep anımsamalıyız; ekmeğin büyümesinin de, emeğin değerli hale gelmesinin de yolu demokrasiden geçmektedir.
.
Dr. Begüm Burak, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @begumburak1984 , @dikgazete