1970’li yıllarda eski para toplayarak koleksiyonerliğe başlayan 60 yaşındaki adam, evini adeta müzeye dönüştürürken, topladığı gramofon ve taş plakları gelecek nesillere aktarmak istiyor.
Konya’da yaşayan 4 çocuk babası 60 yaşındaki emekli sanayici Ahmet Karagözler, hobi olarak başladığı koleksiyonerlikte, daha sonra taş plak ve gramofonlara merak sardı. Karagözler, yıllar içerisinde topladığı gramofonlar ve yaklaşık 2 bin taş plak ile evinin salonunu adeta bir müzeye dönüştürdü. Taş plakları yüzyıllık gramofonlarda dinleyen Karagözler, günlük işlerini yaparken bile bu tutkusundan vazgeçmiyor.
Yaklaşık 16-17 yıldır gramofon topladığını belirten Karagözler, ilk olarak Zeki Müren’in ‘Zehretme Hayatı’ isimli plağıyla başladığını söyledi.
Karagözler, “Onu pikapta dinledim ben. Sonradan bir gramofon aldım. Arkasından Zeki Müren’leri topladık, Müzeyyen Senar’ları topladık, Münir Nurettin’leri topladık. Ondan sonra Hafız Burhan’ın Makber’i hoşuma gitti, onu aradık. Sonradan bir baktık ki biz taş plak camiasının içine girdik. Aradığımızı bulmaya çalıştık. Aradık, şehir şehir gezdik. O zamandan bu zamana kadar topluyorum.
İlk olarak nümismatik olarak başladım ben. 1970’li yıllarda para toplayarak başladım. Paraları topladık ama paraların sonu yok. Yerli para var, yabancı para var falan baktık o olmadı. Ondan sonra bakırları toplamaya başladım.
Osmanlı’dan kalma üzeri mühürlü olan bakırları topladık. 2000’li yıllara kadar bu bakırları topladım. Kılıçlar topladım, yani antika değeri olan ürünleri gördüm mü dayanamaz bir durum vardı. 2000 yılından sonra gramofonlara, lambalı radyolara, taş plaklara merak sardım. O zamandan beri de onları topluyorum" dedi.
"KENDİMİ BİR EMANETÇİ OLARAK GÖRÜYORUM"
Eserlerin gelecek nesillere aktarılması için kendisini bir emanetçi gibi gördüğünü kaydeden Karagözler, "Bunları gelecek olan nesillere, bizim çocuklarımıza, torunlarımıza aktarmamız lazım. Çünkü bu plaklar da bir tarih taşıyor, tarihi anlatıyor bunlarda. 50 civarında gramofon var, aşağı yukarı önemli olan modeller mevcut. Bin 500, 2 bin civarında da taş plak var" şeklinde konuştu.
Belli bir dükkanda satılmadığı için her istediği plağı bulamadıklarını belirten Karagözler, "Mesela Ankara’da pazar olur her ay, giderim o pazara sabah saat 05.00’de. Bakarız İstanbul’dan, köyden, kentten ne gelmiş.
Köylülerin getirdiklerinde aradığın plaklardan bulabilirsin fakat yıpranmış oluyor genelde. İçinden seçmeye çalışıyoruz. İstanbul’da Feriköy Pazarı var, oradan alıyoruz. Bazen de böyle köylerden, kırsal yaylalardan falan, gramofonu yoktur adamın ama dedesinden kalmış, babasından kalmış plakları var. Onları kısmet olursa alıyoruz. Böyle tamamlıyoruz" diye konuştu.
"İLK ZAMANLARDA BUNLAR ÇÖP, BUNLARI NEDEN TOPLUYORSUN DEDİLER"
Ailesinin ve çevresindeki insanların, topladığı antika eşyaları ilk zamanlarda çöp olarak gördüklerini vurgulayan Karagözler, "İlk zamanlarda bunlar çöp, bunları neden topluyorsun dediler. Tabii sonradan bu camiayı biraz tanıdıkça, musikiyi biraz dinledikçe, biraz da ben anlatıyorum tabii bazı şeyleri, çocuklar da merak sardılar. Onlara da ikişer gramofon verdim, 40-50’şer taş plak hediye ettim. Yani onlara da aşılansın ki, biz gittikten sonra bunların kıymetini bilsin" ifadelerini kullandı.
kaynak: İHA
.
dikGAZETE.com