YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç, ‘Yükseköğretim Kurumları Sınavı’ ile ilgili açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. Sınavın tarihinin haziran ayının hangi günü olacağının netleşip netleşmediği sorusuna Saraç, “Bu giriş sisteminin usul ve esaslarının belirlenmesi YÖK’e has ama ÖSYM’nin de kendi bir sınav takvimi var. Sadece YÖK’ün sınavlarını yapmamakta, ÖSYM Başkanımızla bu hususu da müzakere edeceğiz” yanıtını verdi.
"Bizim önceliğimiz adaylarımızın öğrencilerimizin rahat ve huzurlu bir şekilde bu sınavı yapabilecek bir süreye sahip olmaları”
Sınav sürelerine ilişkin bir karar alınıp alınmadığı sorusu üzerine Saraç, “Sınav sürelerinde bizim dikkate aldığımız husus bir, daha önceki uygulamalar. İki, stres yaşamamaları için gereken sürenin tespiti. Bu hususta da hem eğitim bilimcilerden hem bir ölçüde bazı psikologlardan da görüş alıyoruz. Tabi ki 1.oturum soru sayılarına bakarsanız çok daha kısa bir müddet olacak. Daha sonra sınav arası adayları rahatlatan bir ara verilecek. Fakat toplamda bütününde soru başına düşen dakika hesaplarına baktığımızda 2006-2009 yılları arasında soru başına 1 dakika düşüyordu, 2010-1017 yılları arasında bazı testten teste değişiklik göstererek 1.5 ile 1.7 arasında bir süre veriliyordu test başına. Bunun en olumlu noktasını tespit edeceğiz. Bu hususta bizim önceliğimiz adaylarımızın öğrencilerimizin rahat ve huzurlu bir şekilde bu sınavı yapabilecek bir süreye sahip olmaları” dedi.
“Daha düşük puan aldığında istediği puanıyla müracaat eder”
Temel Yeterlilik Testi Puanı 200 ve üzeri olanların bir sonraki yılda o puanı kullanabileceğiyle ilgili soru üzerine Saraç, şunları kaydetti:
“Temel yeterliliklerde biz başarılı örnekleri masaya yatırdık, inceledik. Bu çerçevede bu kanaata sahip olduk. Yaklaşık 180 üzerinde puan alan 1.5 milyon aday öğrencimiz olmuştu bu son sınavda. Buna yakın 1 milyon 300 bin civarında da 200’ü aşan adayımız var. Biz sınavlar önündeki bu yığılmaları hafifletmek istiyoruz. Biz temel yeterliliklerin, yani zeminin sağlam olduğunun ispatı halinde ikinci yıl aday bu puanı kafi görüyorsa o sınava girmeyebilir önceki yıl aldığı puanı kullanabilir dedik. Bu sınav stresinde azaltıcı çok önemli bir karar. Girdiği takdirde daha düşük puan aldığında, istediği puanıyla müracaat eder. Mümkün olduğunca sistemi, ebeveynleri rahatlatan bir sistem getiriyoruz.”
"Hiç vakit kaybeden bu sene uygulamaya başlıyoruz”
Bütün risk analizlerinin yapıldığını, uzun zamandır sistemle ilgili çalıştıklarını kaydeden Saraç, “Mevcut sistemi koruyarak sınav yapmaktan çok daha rahat riski mevcut sisteme göre çok daha az olan yeni bir sisteme geçiyoruz. Öğrenci açısından bu sınavı yönetenler açısından. Onun için hiç vakit kaybetmeden bu sene uygulamaya başlıyoruz” açıklamasında bulundu.
Dünya üzerinde en mükemmel sistem diye bir sistem olmadığını söyleyen Saraç, yükseköğretimin dinamik, üniversite adaylarının beklentileri ve birikimlerinin yıldan yıla değiştiğini, bu sistemin ise bunları dikkate alarak kurgulandığını ifade etti.
“Zannedersem geçen sene yaşanılan o sıkıntılı durumların örnekleri bu sene yaşanmayacak”
ÖSYM’nin ‘15 dakika’ kuralı hatırlatılarak, bu sene yapılacak sınavda sabah ve öğleden sonraki oturumların saatlerinin netleşip netleşmediğinin sorulması üzerine Saraç, “Bu sınavın uygulanmasıyla alakalı bir husus. Sınavın sahibi olan YÖK olarak ÖSYM Başkanımızla bu hususu masaya yatırdık. Zannedersem geçen sene yaşanılan o sıkıntılı durumların örnekleri bu sene yaşanmayacak veya daha asgari bir düzeyde yaşanacak. Bir takım güvenlik endişeleri var. Bunları dikkate almak durumundayız. Ama bu güvenlik endişesiyle sınav konforu arasında da bir denge tutturmamız lazım. Güvenlik ve sınav konforu arasında bir denge oluşturulacağı hususunu ben ÖSYM Başkanımızdan duydum. Bundan da mutluluk duydum. Sınavın başlama saati ayrı bir husus. Sınavın başladıktan sonraki gelişen ve olumsuzlukları doğuran örnekler farklı bir husus. İkinci hususta bir iyileştirme olacak diye düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Yıllar boyunca çeşitli programlardan sözelden eşit ağırlığa doğru bir talebin söz konusu olduğunu anlatan Saraç, “Bu getirdiğimiz sistem, matematiksel düşünme sözel puanıyla girilecek programlar içinde önemli. Bu temel yeterlilikte matematiğin yer alması diğer bütün programlar içinde katkısının artması anlamına geleceği için bu türdeki talepleri karşılayacaktır. Bizim bu sistemi 1 ay içerisinde toparladığımız anlamında anlaşılmaması lazım. 1 yıldır geçen senelerdeki veriler, şikayetler, talepler değerlendirildi, uzmanlarıyla etraflıca irdelendi ve netice olarak bu sistemi kurguladık” diye konuştu.
“Temel Yeterlilik Sınavı'ndan 200 puan ve üzeri alan öğrenciler seneye Temel Yeterlilik Sınavı'na girmeden sadece ikinci oturuma girebilecekler mi?” sorusuna Saraç, “İstedikleri takdirde girebilecekler” karşılığını verdi. Eşit ağırlıkta tercih yapmak isteyen öğrencinin sadece eşit ağırlık sınavına mı gireceği, yoksa bütün sınavlara girmek zorunda olup olmadığı sorusu üzerine Saraç, “Eşit ağırlıktan oluşturulan testle, hepsine de girebilir ama sözelciyim veya sayısalcıyım diye bir tercihte bulunabilir. Bu zaman faktörünü de etkiler. Ama baktığımızda zaten adaylarımızın bilinçli olduğu çok az sayıda adayın hepsini ben cevaplayayım dediklerini kendisine güvenen adayların sözeli, sayısalı, eşit ağırlıktaki testleri esas alıp onları cevaplandırdığını görüyoruz. Sistemin özelliklerinden birisi de pek çok kısıtın ortadan kaldırılması” dedi.
Yardımcı doçentlik
Saraç, konuşmasında yardımcı doçentlikle ilgili ise, "Önümüzdeki günlerde nihayetlendirmek üzere olduğumuz doçentlikle ilgili düzenlemeyle alakalı bir daha buluşacağız" dedi.
Pelin Üzek Kılıç - Nurullah Geylani - Ömer Çetin
dikGAZETE.com