İstanbul
Yeşilçam'da canlandırdığı Ömercik karakteriyle tanınan oyuncu Ömer Dönmez'in vefatının üzerinden bir yıl geçti.
Ömercik filmleri ve sevimli bir ikili oluşturduğu Zeynep Değirmencioğlu ile birlikte, çocuk oyuncu olarak filmlerde rol alan Ömer Dönmez, 13 Ağustos 1959'da Sakarya'da dünyaya geldi.
Sakarya'da dedesinin şeker imalathanesi, babasının da şekerleme dükkanı olan Dönmez'i, 4 yaşındayken eniştesi Hamdi Bey sarışın mavi gözlü olması sebebiyle İstanbul'a getirip Ses dergisinin Çocuk Yıldızlar Yarışması'na kaydetti.
Yarışmada ikinci olan Dönmez, İstanbul'a, teyzesinin evine yerleşti. Burada Ayşecik rolüyle tanınan teyzesinin kızı Zeynep Değirmencioğlu birlikte yaşadı.
Dönmez, ilkokulu Maçka ilkokulunda okudu. Ortaokul eğitimini ise ikinci sınıftayken yarıda bıraktı.
"Size baba diyebilir miyim amca?"
Senaryosunu Erdoğan Tünaş'ın yazdığı, yönetmenliğini Süreyya Duru'nun yaptığı başrollerinde Hülya Koçyiğit, Cüneyt Arkın, Cahide Sonku, Avni Dilligil'in oynadığı "Sevgim ve Gururum" adlı sinema filmiyle Dönmez, 1965'te çocuk oyuncu olarak sinema hayatına başladı.
Ömer Dönmez, Zeynep Değirmencioğlu ile birlikte "Pamuk Prenses ve 7 Cüceler", "Ayşecik ve Ömercik" dizisi, "Hayat Sevince Güzel", "Özleyiş" ve "Yuvanın Bekçileri" gibi unutulmayan birçok filme imza attı.
Ediz Hun'a yönelttiği "Size baba diyebilir miyim amca?" repliğiyle hafızalarda yer eden Ömer Dönmez, 13 yılda 65 filmde rol aldı.
Başrollerinde Hülya Koçyiğit ve Ediz Hun'un yer aldığı "Tanrı Misafiri" ve senaryosunu Safa Önal'ın yazdığı, yönetmenliğini Türker İnanoğlu'nun yaptığı, Filiz Akın, İzzet Günay ve Ekrem Bora'nın da başrollerinde yer aldığı "Arkadaşımın Aşkısın" filmi Dönmez'in rol aldığı yapımlar arasında yer aldı.
"Türkan Şoray'la, Cüneyt Arkın'la, Ayhan Işık'la birlikte oynadım"
Oynadığı filmler sebebiyle çocukluğunu yaşayamadığını bir söyleşide anlatan Dönmez, aynı röportajda şu ifadeleri kullanmıştı:
"Oynuyordum ama yalnızca filmlerde. 15 günde iki film bitirirdik. Türkan Şoray'la, Cüneyt Arkın'la, Ayhan Işık'la birlikte oynadım. Yorulurdum ama eğlenceliydi, yeni kıyafetler, değişik yerler. İyi de para kazanıyordum. Bir keresinde Adapazarı'nda film çekimine gitmiştik, üstümde yine yırtık pırtık kıyafetler, delik bir şapka, set arasında dedemi ziyaret etmeye gidecektim. İstasyondan geçerken elinde bavulu olan bir adam, 'gel şunu taşı da para vereyim' demişti, ben, 'sen taşı da ben vereyim' dedim, kızmıştı bana, hem dökülüyor hem de para istemiyor diye."
Dönmez'in ailesi 1970'te yılında Adapazarı'ndan İstanbul'a taşınıp Selimiye'ye, çiçekçi semtine yerleşti. Babası, filmlerden kazanılan paralarla 4 taksi alarak esas mesleği olan şekerciliği bıraktı.
Ömer Dönmez, 1978'de taksilerinden birinin kelebek camını tornavida ile tamir ederken geçirdiği kaza ile sol gözünden yaralandı, görme yetisini kısmen kaybetti.
Bu sebeple sinema hayatını ardında bırakan Dönmez, bundan sonra Kapalıçarşı'da bir dükkanda konfeksiyon işine başladı. Bir gün motosikletten düştü ve ayakları kırıldı, uzun süre yatağa bağlı kaldı.
Avşa'da bir süre büfe işleten Dönmez, ardından Zeynep Değirmencioğlu'nun emlak ofisinde çalıştı.
Ömer Dönmez, 1 Şubat'ta, 61 yaşındayken KOAH hastalığı sebebiyle hayatını kaybetti. Dönmez'in cenazesi Üsküdar Selimiye Camisi'nde öğle namazına müteakip düzenlenen cenaze namazının ardından Ümraniye Hekimbaşı Mezarlığına defnedildi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com