Emekli edebiyat öğretmeni yazar Tülay Ersan, 1977'de başladığı öğretmenlik görevini 28 Şubat 1997'de yaşanan sürecin ardından bırakmak durumunda kalarak emekliye ayrılmasını ve yazarlık serüvenini, AA muhabirine anlattı.
Kendi yayınevini kurarak, "Can Yeleği" ve "Hoppala ile Cuppala" adlı çocuk kitaplarının yanı sıra "Gassal" romanını okurla buluşturan Ersan, emekliye ayrıldıktan bir yıl sonra Türkiye'de gençleri etkileyen birçok akımın ortaya çıktığını, bu nedenle tekrar mesleğe dönerek, bir süre özel okullarda görev yaptığını söyledi.
"Birçok öğrencim hikaye, masal yarışmalarında derece aldı"Ersan, öğrencilerini edebiyat ve sanata yönlendirdiğini, birçoğunun hikaye ve masal yarışmalarında derece aldığını, onlarla gurur duyduğunu dile getirdi.
Yazarlığa ilk başladığında kısa hikayelerinin farklı dergilerde yayınlandığını aktaran Ersan, şu bilgileri verdi:
"Kendi masallarım da yarışmalarda ödül aldı. Daha sonra 'Hikayelerimi kitaplaştırsam mı?' diye tereddüt ederken arkadaşlarım bir roman kaleme almamı istedi. 1999 depremi sırasında Gölcük'te yaşayan yakınlarımız öldü. Arkadaşlarımı dinledim. Medyada, televizyonda gördüğüm manzaralar da beni gerçekten çok sarstı. Bunun dışında imam hatip liselerinde 18 sene boyunca gördüğüm çocukların çilesini, yaşadıklarımı, olgunlaşma ve tefekkür sürecimi ortaya katınca 'Gassal' romanı çıktı."
"Anadolu coğrafyası da umutsuzluk yeri değildir"Tülay Ersan, 11 hikayeden oluşan "Can Yeleği" kitabının adını ise Suriye'deki iç savaştan kaçarken boğularak hayatını kaybeden Aylan bebeğin hikayesinden etkilenerek koyduğunu dile getirdi.
Kitapta, Suriyeli sığınmacıların hayat hikayelerini işlediğini vurgulayan Ersan, şöyle konuştu:
"Reyhanlı'da Suriyeli yetimler için açılan bir okul grubunun hikayelerini dinledikten sonra bir hafta yemek yiyemedim. Buraya gelen insanlara, yardım isteyen ve yardıma muhtaç olan herkese, elimizi uzatmak durumundayız. Çünkü zamanında Bulgaristan'dan gelen göçmenlere, Bosna Hersek'e ve Çeçenistan'a da yıllarca yardım ettik. Görüştüğüm tüm göçmen Suriyeliler, hepsi aynı cümleyi söylüyordu; 'Siz nasıl bir ülkesiniz ki mağdur ve mazlum bütün milletler buraya geliyor. Siz hepsine yardım eli uzatıyorsunuz.' Türkiye gerçekten tek ve son kale. Can Yeleği'ni işte bütün bu izlenimler sonucunda yazmaya çalıştım."
Ersan, insanlık için İstanbul'un bir dergah konumunda olduğunu hikayeleri aracılığıyla okura aktarmaya çalıştığını belirterek, "Anadolu coğrafyası, umutsuzluk yeri değildir. Umudumuzu her zaman canlı tutmak zorundayız. Bütün kitaplarımda bu felsefeyi irdelemeye çalışıyorum." ifadelerini kullandı.
"Can Yeleği" kitabının bu yıl Arapça olarak da yayımlandığının altını çizen Ersan, şunları kaydetti:
"Yeni bağlantılarımız var. Geçen yıl bu kitabımı 'fellowship' görüşmeleri sırasında İngilizce olarak Nijerya'ya verdik. TEDA projesinden destek alan masallarımın yanı sıra görüşmelerim devam ediyor. Güney Afrika ülkelerinde kitaplarım inşallah İngilizce olarak okunacak. Katar, Mısır ve İran'la da anlaşmalar yaptık. Allah nasip ederse onlara kitaplarımı vereceğim. Kendi yayınevim için de İran'dan kitap alacağım. Biz edebiyatçılar, yazarlar ve sanatçılar sanatın evrensel dilini yakalamak zorundayız. Dolayısıyla dilimiz döndüğünce, mümkün olduğu kadarıyla insanlara ahsen-i takvim olmanın güzelliğini ve sorumluluklarını anlatmaya çalışıyoruz."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com