Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını, dünyadaki birçok ülkeyi etkisi altına aldı.
Türkiye'de de Sağlık Bakanlığının bir kişide bu virüsün görüldüğünü açıklamasının ardından endişe yaşayan vatandaşların temel gıda ve hijyen ürünlerine talebi artırması üzerine, bazı ürünlerin fiyatında değerinin üzerinde artışlar görüldü.
#İnteraktif - Bir bakışta koronavirüs salgınıKoronavirüs yayılma haritasıAA muhabirine açıklama yapan uzmanlar, vatandaşın talebinin artması üzerine ürünlere yüksek oranda zam yaparak satan firmalarla ilgili şikayette bulunulması ve bu firmalara idari para cezası ile cezai yaptırımların uygulanması gerektiği görüşünü dile getirdi.
"İhtiyacımız kadar ürün satın alalım"Tüketiciler Derneği (TÜDER) Genel Başkanı Levent Küçük, tüketicilerin panik yapmadan ihtiyaçları kadar ürün satın almaları gerektiğini anlatarak, "Ülke olarak, vatandaş olarak hepimizin bilinçli tedbir almamız gerekir. Temel sloganımız 'Bilinçli tedbir' olmalı." dedi.
Koronavirüsün Türkiye'de bir kişide görüldüğünün açıklanmasının ardından vatandaşlarda tedirginliğin arttığına dikkati çeken Küçük, insanların başta temizlik, kolonya ve sabun gibi ürünlere rağbet gösterdiğini belirtti.
Küçük, maske fiyatlarının daha önce arttığına işaret ederek, "Birileri bunu fırsata çevirmek istiyor ama bu maalesef aşırı bir fırsatçılık. Tüketicilerin bu mağduriyetinden, bu tereddüt ve panik halinden yararlanarak durumu aşırı fırsata çeviriyorlar. Normal fiyatından satsa talep artışı diye anlaşılabilir ama bunu bir karşı tarafın mağduriyeti ve zor durumundan yararlanarak fırsata çevirmek, kabul edilebilir bir durum değil." diye konuştu.
Tüketicilerin günlük hayatlarını daha önce devam ettirdikleri gibi sürdürmeleri çağrısı yapan Küçük, "Panik yapmadan, öncesinde hayatımıza nasıl devam ediyorsak aynı şekilde devam edelim ve ihtiyacımız kadar ürünleri satın alalım. Böylece koronavirüs tehdidi fırsatçılarına imkan vermeyelim." ifadelerini kullandı.
Küçük, Ticaret Bakanlığının vatandaşı sürekli bilgilendirdiğini ve aşırı fiyat artışını bildirilmesi için mobil uygulama geliştirdiğini anlatarak, vatandaşların da bu tür durumları ihbar etmelerinin önemini vurguladı.
"Cezai müeyyide olmaması bir eksiklik"Vatandaşın raf ile kasa fiyatlarına da dikkat etmesi gerektiğini belirten Küçük, "Artışla birlikte bazı firmalar, etiket veya kasadaki elektronik sistemdeki fiyatı değiştirmeyi unutuyor. Kasa ile raf fiyatı arasında fiyat farkı varsa, hangi fiyat ucuzsa tüketiciye o uygulanmak zorunda." dedi.
Küçük, Türkiye'de serbest piyasa ekonomisi uygulandığı için Ticaret Bakanlığının aşırı fiyat uygulayan işletmelere karşı idari para cezası kesme ve denetim yapma gibi uygulamalar yapabildiğini anlatarak, "Cezai müeyyide olmaması bir eksikliktir. Buna biz 'Piyasa denetimi ve gözetimi' diyoruz. Üretimden tüketime, tarladan sofraya, fabrikadan tüketicinin son kullanımına kadar piyasa gözetimi ve denetimi yapılması lazım. Devlet bu anlamda hem üretim aşamasında hem de fiyat belirlenmesi açısından denetim ve gözetim görevini daha etkin bir şekilde yerine getirmeli. Belki bu anlamda bu tür kriz ortamlarında uygulanmak üzere yasal düzenlemelere ihtiyaç var. Toplum sağlığı ve toplum geleceği açısından bu tür tedbirlere ihtiyaç var." değerlendirmesinde bulundu.
"Kazanç, para cezasından fazlaysa fırsatçılar bunu göze alır"Tüketici Sorunları Derneği (TÜSODER) Genel Başkan Vekili Rıdvan Yıldız da bir süre önce döviz hareketliliğin çok olduğu bir dönemde de aşırı fiyat artışının yaşandığını aktardı.
Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği'ne eklenen bir maddede döviz artışı ya da başka bir şeyden etkilenmediği halde fahiş fiyat artırımının aldatıcı ticari uygulama kapsamına alındığını kaydeden Yıldız, bunun yaptırımının da idari para cezası olduğunu söyledi.
Yıldız, mevcut durumda vatandaşların kolonya, maske ve temel gıda malzemeleri almak gibi önlemlerle kendilerini korumaya çalıştıklarını belirterek, "Tüketici, bu aradaki fiyat farkını fahiş zam nedeniyle gidip para iadesi için hakem heyetine başvurabilir. Örneğin maskenin fiyatı bir lira ama ödediği ücret 100 lira ise Tüketici Hakem Heyetine gidip bunun iadesini isteyebilir." diye konuştu.
Korkularından yararlanarak haksız bir uygulamayla insanların erişimini zorlaştıran firmalara karşı tüketicilerin manevi tazminat talebi ile dava da açabileceğini dile getiren Yıldız, "Bu tür salgın veya afet zamanlarını avantaja çevirenlere yönelik manevi tazminat kararların ülkemizde görülmeye başlaması gerektiğini düşünüyorum. Bu tür kararlar çıkmalı ki caydırıcılığı olsun." ifadelerini kullandı.
Yıldız, bu gibi durumlarla ilgili özel bir yasaya ihtiyaç duyulduğunu anlatarak, olağanüstü durumları fırsata çevirenler için hapis cezasını öngören bir yasal düzenlemesinin sağlanması gerektiğini vurguladı.
Aldatıcı ticari uygulamaların var olduğunu ama bu tür firmaların bu cezayı ödemeyi göze aldığını söyleyen Yıldız, "Şimdi kazanç 10 birim ceza bir birimse bunu göze alırlar. Bir hapis cezası olsa bu fırsatçılar bunu göze almayabilir." dedi.
"Bu tür durumlardan kar etmeyi düşünmek, insanlık suçudur"Tüketiciler Birliği Genel Bakanı Mahmut Şahin de birlik olarak daha önce stokçuluk ile mücadele konusunda "caydırıcı ve ibretlik cezalar" istediklerini belirterek, "(Bunun önüne başka türlü geçilemez.) dedik. Bu tür insani durumlardan kar etmeyi düşünmek, zaten bir insanlık suçudur. Stokçuluğun insanlık suçu sayılması konusunda Meclise de çağrıda bulunduk. Çünkü bu, insanlığa karşı işlenen bir suçtur." dedi.
Daha önceleri de buna benzer durumların yaşandığını aktaran Şahin, "Bu tür zamanlarda milyonlarca lira fazladan kar eden şirket ya da şahısların komik cezalar kesilerek engellenmesi mümkün değil. Fazladan 10 milyon kar eden adama 52 bin lira ceza kesmek, bu sorunu çözer mi?" ifadelerini kullandı.
"Şikayet noktalarının kullanılmasını tavsiye ediyoruz"Hukukçular Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Oğuzhan Efe ise Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'a göre bu tarz işlemleri yapan kişilere yönelik hukuki ve idari yaptırımların mevcut olduğunu kaydederek, tüketicinin haksız ticari uygulamada bulunanlara karşı durumun tespitini ve durdurulmasını, hatta maruz kaldığı zararın giderilmesi talebini ileri sürebildiğini anlattı.
Bunun haricinde de haksız ticari uygulamanın 3 aya kadar tedbiren durdurulduğunu veya 5 bin lira idari para cezası uygulandığını belirten Efe, buna kurulun karar verdiğini söyledi.
Efe, bu durumun ülke genelinde gerçekleşmesi halinde idari para cezasının miktarının 50 bin lira olduğuna işaret ederek, tüketiciye sunulan üründe haklı bir gerekçe olmaksızın artış yapmanın da "aldatıcı ticari uygulamalar" kapsamına alındığını ifade etti.
Vatandaşların müracaat edebileceği birçok uygulama ve makamın olduğunu belirten Efe, "Vatandaşlar taviz vermeden diledikleri makamlara başvurarak müracaatlarını yapsınlar. Taviz vermeden şikayet noktalarını kullanmalarını tavsiye ediyoruz. Şunu da vurgulamak gerekir ki istisnalar kaideyi bozmaz. Bu tarz insanlar istisnadır. Bu, milletin tamamına mal edilecek bir husus da değildir. Böyle fırsatçılar bu dönemde oluyor." diye konuştu.
"Halkımızı bilinçli olmaya ve haklarını korumaya davet ediyoruz"Hukukçular Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Büşra Altunay da uluslararası boyutta bir problem olan yeni tip koronavirüs salgınının yayılımının devam etmesiyle beraber maske, kolonya ve dezenfektan gibi ürünlerin satışında yaşanan artışa binaen bazı firmaların korku ve endişeden ticari fayda sağlamak istediklerini anlattı.
Ticaret Bakanlığının aşırı zam yapan firmaların peşinde olduğunu ve idari para cezaları ile yaptırımlara başlandığını aktaran Altunay, "Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek gayesini taşımaktadır." dedi.
Altunay, kanunun 61. 62. ve 63. maddelerinde, "Bir ticari uygulamanın, mesleki özenin gereklerine uymaması ve ulaştığı ortalama tüketicinin ya da yöneldiği grubun ortalama üyesinin mal veya hizmete ilişkin ekonomik davranış biçimini önemli ölçüde bozması veya önemli ölçüde bozma ihtimalinin olması durumunda haksız olduğu kabul edilir." denildiğini dile getirdi.
Büşra Altunay, haksız ticari uygulamaya maruz kalan kişilerin Tüketici Hakem Heyetine başvurabildiğini hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Bunun yanı sıra Haksız Fiyat Artışı (HFA) bildirim uygulaması ile vatandaşlar Bakanlığa şikayette bulunabilirler. Alo 175 Tüketici Danışma Hattı çağrı merkezine, Bakanlığa başvuruda bulunulabilir. Küresel boyutta bir sorun olan virüsün toplum nezdinde yarattığı korkudan faydalanarak böylesine fiyat artışı yapan firmaları kınıyor, tüm halkımızı bilinçli olmaya ve haklarını korumaya davet ediyoruz."
"Şikayetler sosyal medya üzerinden de iletilebilir"Avukat Derya Anıl Kaya ise 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 54. maddesine göre, etiket, tarife ve fiyat listelerinde belirtilen fiyat ile kasa fiyatı arasında fark olması durumunda tüketici lehine olan fiyatın uygulandığını anlatarak, bakanlık, belediyeler ve ilgili odaların, bu madde hükümlerinin uygulanması ve izlenmesine ilişkin işleri yürütmekle görevli olduğunu söyledi.
Vatandaşların, fahiş fiyata ürün satan iş yeri ve firmaları Alo 175 Tüketici Danışma Hattına bildirebildiğini aktaran Kaya, şu bilgileri verdi:
"Haksız Fiyat Artışı (HFA) mobil uygulaması üzerinden şikayetlerini Ticaret Bakanlığının ilgili birimine iletebilir veya belediyelerin şikayet hatlarına bildirimde bulunabilirler. Şikayet üzerine iş yerinin fahiş fiyata ürün sattığı tespit edilirse bu iş yerine Kabahatler Kanunu çerçevesinde adli ve idari işlemler yapılacak ve idari para cezası uygulanacaktır. Fahiş fiyata ürün satan iş yeri ve firmaların tespiti ve bunlara uygulanacak yaptırımların etkili olabilmesi için vatandaşların şikayetlerini sosyal medya üzerinden iletmenin yanı sıra yukarıdaki birimlere iletmesi önemlidir."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com