Uzmanlar, zehirlenme durumuyla karşı karşıya kalınmaması için sebze ve meyvelerin tüketilmeden ve pişirilmeden önce bol su ile yıkanması, sirkeli suda bekletilmesi ve bu yiyeceklere başka bir otun karışıp karışmadığının kontrol edilmesi gerektiği uyarısında bulundu.
Ankara Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nevin Şanlıer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, halk sağlığının korunmasında gıdalarda hijyenin çok önem taşıdığını söyledi.
Marketlerde temizlenmiş şekilde satılan sebze ve meyvelerin dahi tam güvenli olduğunun söylenemeyeceğini ifade eden Şanlıer, taze ya da kuru olsun sebze ve meyvelerin mutlaka tüketilmeden önce bol suyla yıkanarak mikroplardan arındırılması gerektiğini hatırlattı.
Şanlıer, "Sebzeler, yabancı otlardan ayıklanmalı ve bol su ile yıkanmalı. Hatta yıkanmış ve doğranmış sebzeler, paketten çıkarıldıktan sonra içine karışan ot olup olmadığına bakılmalı ve yine bol su ile yıkanmalı." diye konuştu.
Ürünlerin son kullanma tarihine de dikkat edilmesi gerektiğine işaret eden Şanlıer, taze sebze ve meyvelerin renginde solma, bozulma, buruşma, çürüme olması halinde kesinlikle alınmaması konusunda uyardı.
Prof. Dr. Şanlıer, sağlıklı ürünlerin renklerinin doğal ve canlı olduğunu belirterek, "Her birinin ayrı kokusu vardır, taze olan yiyeceğin baskın kokusu bulunmaktadır. Eğer ürünün kokusu taze değilse tüketilmemelidir. Ürünlerin yıkandıktan sonra bir süre sirkeli suda bekletilmesi sağlık açısından çok daha güvenlidir." bilgisini paylaştı.
"Bazı durumlarda salgınlara da neden olabilir"Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Dr. Hakan Tüzün de su ve besinlerle bulaşan hastalıklarda etkenin genellikle ağız yoluyla alındığını, yiyeceklerden insana mikrop bulaşması halinde en sık karşılaşılan belirtilerin karın ağrısı, ishal ve kusma şeklinde görüldüğünü anlattı.
Tüzün, etken maddenin özelliğine göre çeşitli sistemlere ait belirtilerin görülebildiğine dikkati çekerek, "Örneğin, baş ağrısı gibi sinir sitemine ait belirtilerle karşı karşıya kalınabilir. Etken genellikle su ve besinlere hasta kişilerin idrar ya da dışkıları ile bulaşır. Bu hastalıklar bazı durumlarda salgınlara da neden olabilir." dedi.
Su ve besinlerle bulaşan hastalıklara karşı alınacak önlemlerin, öncelikle bulaşmanın engellenmesine yönelik olması gerektiğini vurgulayan Tüzün, şu bilgileri verdi:
"Sağlıklı içme suyunun temini bunların başında gelir. Temiz olduğundan emin olunmayan sular ise kaynatılarak veya klorlanarak kullanılmalı. Diğer önemli nokta kanalizasyon sisteminin işleyişidir. Öte yandan çöp torbaları ağzı açık bırakılmamalı, çöpler kapalı kutularda muhafaza edilmeli. Kişisel hijyenin sağlanması da çok önemli. Basit bir yöntem olarak yemek yemeden önce ve tuvaletten sonra ellerin su ve sabun kullanılarak yıkanması alışkanlık haline getirilmeli.
Besin hijyeninin sağlanması diğer önemli başlıktır. Sebze ve meyveler, yenilmeden ya da pişirilmeden önce mutlaka bol su ile yıkanmalı. Gıdaların son kullanma tarihine dikkat edilmeli. Ayrıca, gıdalar uygun biçimde saklanmalı. Gıdalar buzdolabında uygun sıcaklıkta ve uygun süre saklanmalı."
Gıdaların güvenilir yerlerden temin edilmesinin önemine değinen Tüzün, kaynağından emin olunamayan yiyeceklerin asla tüketilmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Tüzün, gıdalara kimyasal maddelerin de karışmasının mümkün olabildiğini bildirerek, şunları kaydetti:
"Besinlere çeşitli kaynaklardan bulaşan veya bir amaçla dışarıdan eklenen bazı kimyasal maddelerin miktarları belirli bir düzeyi geçerse besin zehirlenmesine yol açabilir. Bazı besin maddeleri ise yapısında doğal olarak bulunan 'toksin' denilen zehirli bileşikleri içerir. Örneğin, bazı mantar türleri, yeşillenmiş ya da filizlenmiş patates, yapılarında bulunan doğal zehirli maddeler nedeni ile besin zehirlenmelerine neden olabilir."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com